Dijital kültür ve öykü

GÜLHAN TUBA ÇELİK
Abone Ol

Z kuşağı, internetin olmadığı bir dünyayı bilmediği gibi tahayyül de edemiyor. Sürecin içine doğmasa da sürece kolayca uyum sağlayan Y kuşağı ise günümüzün şairleri, yazarları, okurları. Bu yeni dünya sadece alışkanlıklarımızı değil düşünce biçimimizi de etkiledi.

Post Festum¹

Modern dünyanın küreselleşmesi ve yeni kitle iletişim araçlarının doğması insanlığı başka bir seviyeye taşıdı. Artık sadece hız ve bireysellik üzerine kurulmuş modern bir yaşam değil zamandan ve duvarlardan bağımsız, yurtsuz bir sibermekân var. Çok kısa zaman içinde gördük ki yeni medya/ dijital kültür süreci toplumsal dönüşüm ve gelişimin sadece bir başka rengiydi. Antik Yunan’ın amfileri, Roma’nın görkemli katedralleri, Ortaçağ’ın merhamet toplamaya çalışan kiliseleri, Venedik’in korunaklı şehirleri, kapitalizmin hareketli kent meydanları, modernizmin temasa zaman bırakmayan ulaşım araçları yerini bambaşka, çok farklı bir siber mekâna bıraktı. Z kuşağı, internetin olmadığı bir dünyayı bilmediği gibi tahayyül de edemiyor. Sürecin içine doğmasa da sürece kolayca uyum sağlayan Y kuşağı ise günümüzün şairleri, yazarları, okurları. Bu yeni dünya sadece alışkanlıklarımızı değil düşünce biçimimizi de etkiledi. Farkında olmadan dönüşüyoruz. Şiirimiz, hikâyemiz, sanatımız da öyle. Sadece insanlar yazmıyor artık. Yapay zekânın romanı, bir yarışmada finale kaldı bile.

Dosya konumuzda aklımız erdiğince, dilimiz döndüğünce bu süreçten ve bu sürecin öyküye etkilerinden bahsedeceğiz. Dosyaya katkı sunan herkese Süleyman Unutmaz’ın Transformers şiirinden ufak bir parça armağan ediyorum.

“Kötünün tebessümünden daha acı ne var

Kanayan bir makineden daha acı

Allah robotları da yarattı

Decepticon’ları, Optimus Prime’ı, Megatron’u”

Artık en önemli soruyu sorabiliriz:

Quo vadis?2

  • 1 (Lat.) Şenlik bittikten sonra.
  • 2 (Lat.) Bu gidiş nereye?