Cemre
ben gelmiyorum
.
birinin burada kalıp
kapıları ardına kadar açması gerek, pencereleri
nefes aldırması gerek astımlı duvarlara
şu tembel yatakları ters yüz edip
rüyasız uykulara da çeyizlik çarşaflar
göz nuru kanaviçeler belki
belki yeniden anne yadigarı bembeyaz patiskalar
kalıp birinin burada, bu evde
çorba kaynatması gerek
bahar ve çocuklar için
ola ki gelirler
yani keşke
gelirler
inşallah
bir gün
diye diye
ezanla bir avuç bulgur pencerelerin önüne
bahçeye çıkıp ağaçları çiçeğe kışkırtması
kokusunu hatırlatması elmaya
ve üzümlere
salkım olmanın onlara ne kadar yakıştığını
siz gidin
.
birinin kalıp
kızların hevesli saçlarını kavak yellerine hazırlaması gerek
cesaretlendirmesi gerek oğlanların omuzlarını
kollarına girip onlara aşkın
tam da masallardaki gibi bir şey olduğunu
tam da masallardaki gibi anlatması
üç tövbe
bir besmele ardından
kim yıktıysa demeden
birinin duvarları şefkatle örmesi gerek, sabırla
rengarenk boyaması, maksatsız
ideolojik olmayan ellerle tek tek çalması komşu kapıları
merhaba demesi
selamun aleyküm
tu çawa yî?
cama çıkıp bir kahveye çağırması
hatta tanımadıkları
giderseniz gidin
.
birinin kalıp
hatırı bile sorulmayan şu ödlek raflardan
indirmesi gerek artık caanım kitapları
şiir kitaplarını, ihtiyarların baş ucuna
korkmadan ve utanmadan
ve yine korkmadan ve utanmadan kitap’ı
yetişebileceği her yere çocukların
kalıp birinin bir türkü yakması gerek
kesmesi gerek artık şu ölüm sessizliğini
ölüm! sesini ya da
türkçe bir türkü
belki ne fark eder kürtçe
zazaca, gürcüce, lazca
ama kalıp
bir türkü
cemre gibi
havaya
suya
toprağa
- Sanırım şiiri okuyan ilk editör bendim ve her editör gibi iyi bir eseri başkasına kaptırmak konusunda fazla hassas -belki de kıskanç- davrandım. İşin özü aslında bu sevgili okur ama sen dilersen buraya “konuk tür” yazdığımızı farz et, dilersen baharı şiirle karşılamak...
- Önemli Not: Bu her zaman olmayacak. Lütfen bize şiir göndermemeye devam edin! (A.E)