Yeni Dini Hareketler’de şiddet

EMİNE BATTAL
Abone Ol

Yeni Dini Hareketler’de görülen fiziksel şiddet örnekleri arasında ölümle sonuçlanan cinayet ya da intihar olayları çok daha fazla dikkat çekmektedir. Bilindiği üzere bazı gruplar bütün üyelerinin aynı anda hayatlarına son verme teşebbüsünde bulunduğu toplu intihar eylemleriyle gündeme gelmiştir.

Dini alanda tesis ettikleri alternatif anlam sistemlerinin yanı sıra eklektik inanç ve uygulamalarıyla dikkat çeken Yeni Dini Hareketler, XX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren hızla yayılarak küresel bir olgu haline gelmiştir. Daha ziyade mutlak otoriteye sahip bir karizmatik lider ve belirli bir ideoloji etrafında toplanma özellikleriyle öne çıkan bu hareketler, varlık göstermeye başladıkları ilk andan itibaren ortaya çıkış sebepleri, sıra dışı inanç ve uygulamaları, üye kazanma yöntemleri, kadınlara ve erkeklere biçtikleri roller, aldıkları tepkiler gibi pek çok mesele araştırmacıların ilgi odağı haline gelmiştir. Zaman zaman suikast, cinayet, toplu intihar gibi çeşitli şiddet eylemleriyle gündem olmaya başlamaları, bu hareketlere yönelik ilgiyi arttırmıştır.

Halklar Tapınağı adlı kült hareketinin kurucusu Jim Jones.

Bazı gruplar tarafından gerçekleştirilen uzun zaman hafızalardan silinmeyecek mahiyetteki eylemler, Yeni Dini Hareketler’in şiddete eğilimli olduğu şeklinde yaygın bir kanaatin oluşmasına yol açmıştır. Her ne kadar bu kanaati doğrulayacak somut örnekler bulunsa da bir genelleme yaparak tür yapılanmaların bir bütün halinde şiddete eğilimli olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu bağlamda sayıları binlerle ifade edilen bu oluşumlar arasında, üyelerini ölmek ya da öldürmek hedefine odaklayarak yeri geldiğinde şiddete başvuranların yanı sıra mensuplarından asla nefret ve hiddetle davranmamalarını isteyerek şiddetsizlik, sevgi ve barış ilkelerine vurgu yapanların varlığı da göz ardı edilmemelidir. Bununla birlikte bu tür dini yapılanmaların genelde tüm dünyada daha özelde ise ülkemizde her dönemde şiddet eylemleriyle gündemi meşgul edebilme potansiyeline sahip olduğu da hatırda tutulmalıdır.

Şiddetin dört türü

Yeni Dini Hareketler’de şiddet hakaret, küçük düşürme, tehdit, istismar, hapsetme, dövme, cinayet ve intihar gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkmaktadır. Bunlar arasında gözle görülür belirtilere sahip olması bakımından en dikkat çekici şiddet türü hiç şüphesiz ki fiziksel olanıdır. Bazı hareketlerde gerek üyeliğe kabul sürecinde gerekse sonrasında bireylerden istenen “sürekli uyanık kalma”, “çok az yemek yeme”, “vücuda çeşitli ilaçlar enjekte etme”, “bir odaya kendini kapatma” ve “kendi kendini dövme” gibi uygulamalar fiziksel şiddet kapsamındadır. Dahası bu uygulamalardan kaytardığı görülen, grup liderinin otoritesine karşı gelen ya da hareketten ayrılmak isteyen üyelerin karşı karşıya kaldıkları cezaların bir kısmı da fiziksel şiddet içermektedir (Battal, 2019, 189-203).

  • Örneğin, 1987 yılında Sohoko Asahara tarafından Japonya’da kurulan Aum Shinrikyo Hareketi üyesi bazı kişiler, aşırı asketik uygulamalardan dolayı çektikleri acılara dayanamadıkları veya grup içerisinde şahit oldukları birtakım olaylardan rahatsızlık duydukları gerekçesiyle ayrılma talebinde bulunmuştu.

Ancak bu yöndeki taleplere verilen karşılık üyeleri kararlarından vazgeçirmeye çalışmak olmuştur. Bu doğrultuda ayrılmak isteyen üyeler kaçmalarını engellemek amacıyla harekete ait tıbbi tedavi merkezlerine götürülerek uyuşturulmuş ve gözlem altına alınmıştır. Hatta aralarından bazıları kararından vaz geçinceye kadar hareket etmelerinin dahi mümkün olmadığı sandıklara kapatılmıştır (Lifton, 1999, 38).

Brahma Kumaris

1954 yılında Jim Jones’un lideri olduğu Halkı Tapınağı Hareketi’nde de gruptan ayrılmak isteyenlere karşı şiddete başvurulmuştur. Örneğin, uzun zamandır harekete üye olan bir kişi gruptan ayrılmak istediğini dile getirmeye başladıktan kısa bir süre sonra iki tren arasında ezilmiş bir halde ölü bulunmuştur. Bu kişinin ayrılma kararından vaz geçirilemeyince Jones’un talimatıyla öldürülmüş olabileceğine dair iddialar dile getirilmiştir. Bununla birlikte ayrılmaya çalışan ya da herhangi bir sorun çıkaran üyelerin akibeti her zaman ölüm olmamıştır. Bu kişiler yeniden eğitilinceye kadar acı biber çiğnetmek, uyuşturucu ilaç vermek, ağır bedensel işlerde çalıştırılmak, tabut büyüklüğünde sandıklara kapatılmak, herkesin gözü önünde dövülmek gibi çeşitli cezalara çarptırılmıştır (Wessinger, 2000, 43).

Yeni Dini Hareketler’de görülen fiziksel şiddet örnekleri arasında ölümle sonuçlanan cinayet ya da intihar olayları çok daha fazla dikkat çekmektedir. Bilindiği üzere bazı gruplar bütün üyelerinin aynı anda hayatlarına son verme teşebbüsünde bulunduğu toplu intihar eylemleriyle gündeme gelmiştir. Gerçekleştirilen bu toplu intihar eylemlerinde genellikle zehirleme, yakma, boğulma gibi yöntemler kullanılmıştır. Nitekim On Emrin Restorasyonu, Cennetin Kapısı ve Halkın Tapınağı hareketlerinde bu yöntemlere ilişkin çarpıcı örneklere rastlanmaktadır. Bonnie L. Nettles ve Marshall H. Applewhite tarafından kurulan Cennetin Kapısı Hareketi’ne mensup 39 üye 1997 yılında uyku hapı karıştırılmış votka içerek intihar etmiştir. Yine Credonia Mwerinde ve Joseph Kibwetere tarafından kurulan On Emrin restorasyonu Hareketi üyesi yaklaşık 540 kişi 17 Mart 2000 tarihinde Uganda’da kapısı ve pencereleri dışarıdan çivilenerek kapatılmış bir kilisede kendilerini yakarak yaşamlarına son vermiştir. Bir başka çarpıcı eylem 17 Kasım 1978‘de Guyana’da Halkın Tapınağı Hareketi’nce gerçekleştirilmiştir. Lider Jim Jones takipçilerine meyve aromasıyla karıştırılmış siyanür içmelerini, çocuklarına da enjekte etmelerini emretmiştir. Neticede 642’si yetişkin 276’sı çocuk toplam 918 kişi hayatını kaybetmiştir (Wessinger, 2006, 165-205; Battal, 2019, 82-105).

Erenlere inanalım
Nihayet

Bazı hareketlerde intihar olaylarıyla iç içe geçmiş bir şekilde de karşımıza çıkabilen cinayet eylemlerine ilişkin çok sayıda örnek sıralamak mümkündür. Cinayet eylemleriyle gündeme gelen hareketlerin başında Aum Shinrikyo yer almaktadır. Aum Shinrikyo üyelerinin işlemiş olduğu cinayetlerin başında ise ilkini 1994 yılında Matsumoto’da, ikincisini 1995 yılında Tokyo’da hareket mensubu olmayanlara karşı gerçekleştirmiş oldukları sarin gazı saldırıları bulunmaktadır. Bu iki saldırı sonucunda toplamda 19 kişi ölmüş binlerce kişi yaralanmıştır (Wessinger, 2000, 120-151). Cinayetler bağlamında, 1984 yılında Joseph Di Mambro ve Luc Jouret tarafından kurulan Güneş Tapınağı Tarikatı’na da değinmek gerekir. Hareketin ilişkilendirildiği en başat cinayet eylemi, eski bir üye olan Antonio Dutoit’in eşi ve çocuğuyla birlikte öldürülmesidir. Dutoit’in zamanla lider Di Mambro ile arası açılmış, dolayısıyla hareketle olan ilişkileri bozulmuştur. Bunun üzerine Dutoit, eşini ve çocuğunu da alarak hareketten ayrılmıştır. Ancak Di Mambro, hareketten ayrılmalarını yeterli görmemiş, onları kafir ilan ederek öldürülmelerini emretmiştir. Nitekim 30 Eylül 1994 tarihinde bu emir yerine getirilmiştir. Dutoit sırtına aldığı 50 bıçak darbesi, eşi göğsü, boğazı ve sırtına aldığı toplam 14 bıçak yarası, çocukları ise ahşap bir mızrağın kalbine saplanmasıyla öldürülmüştür (Palmer, 2006, 51).

Üyeler üzerinde çok daha uzun süreli ve ağır bir etki bırakabilen psikolojik baskı ve zararlar, Yeni Dini Hareketler’deki ikinci bir şiddet türüdür.

Üyelerini aile, akraba ve arkadaşlarıyla görüşmekten hatta iletişim dahi kurmaktan mahrum etmek bu tür dini yapılanmaların hemen hepsinde uygulanan bir psikolojik şiddet örneğidir. Başta Halkın Tapınağı ve Cennetin Kapısı olmak üzere birçok hareket üyelerinden zorunlu olmadıkça geride bıraktıkları hiç kimseyle görüşmemelerini istemiştir. Dahası aileler arasındaki bağların koparılması hareket dışında kalanlarla sınırlı tutulmamış, grup içerisinde de aile bireylerinin birbirinden uzaklaştırılması yoluna gidilmiştir. Ayrıca üyeleri işlemedikleri suçları itiraf etmeye zorlamak, herkesin gözü önünde küçük düşürülmek, korkutmak, tehdit etmek, insani eğilimlerini neredeyse tamamen terk etmeye mecbur etmek gibi uygulamalar psikolojik baskının bir başka boyutudur (Battal, 2019, 204-208).

Sohoko Asahara

Yeni Dini Hareketler’de rastlanan üçüncü bir şiddet türü, cinsellik içeren her türlü istismarı ihtiva eden cinsel şiddettir. Cinsel şiddet, Cennetin Kapısı ya da Brahma Kumaris gibi bazı hareketlerde cinselliğin tamamen yasaklanması, Branch Davidian ve Halkın Tapınağı gibi bazı gruplarda liderlerin üyeleri üzerinde cinsel hak sahibi olduğunu iddia etmesi, Tanrı’nın Çocukları gibi bazı örneklerde ise grup seks ve fahişelik yapmanın teşvik edilmesi şeklinde gerçekleşmiştir (Turan, 2016). Tanrı’nın Çocukları’nın en temel stratejisi, kadınların cinselliklerini kullanarak harekete üye ve para kazandırmaya teşvik edilmeleridir. “Flörtle balık avlama” adı verilen bu yöntemin izleri, ülkemizde varlık gösteren ve 2018 yılında düzenlenen operasyonlar neticesinde çok sayıda üyesinin tutuklanmasıyla gündem olan Adnan Oktar grubunda da sürülebilir. Kadın ve erkeklerin bir arada bulunduğu kısmen dini bir içerik de barındıran şarkılı ve eğlenceli programlarla kendinden söz ettiren bu yapılanmanın bilhassa kadın üyelerinin fiziksel görünüşlerini ve cinselliklerini ön plana çıkararak hareket etmeleri, Tanrı’nın Çocukları ile benzer bir stratejiye başvurduğu izlenimi uyandırmaktadır (Turan, 2019, 13).

Yeni Dini Hareketler’deki dördüncü şiddet türü olarak ekonomik sömürüden bahsedilebilir. Bilindiği üzere dini hareketlerden bir kısmı ortaya çıkış süreçlerinde toplumsal düzende var olan ekonomik adaletsizliklere ya da yoksunluklara sert eleştiriler yöneltmiş ve bu eşitsizlikleri giderme vaadinde bulunmuştur. Ancak söz konusu hareketler bu yöndeki iddialarını hayata geçirme noktasında çoğu zaman başarılı olamamıştır. Dahası bazıları insanları ekonomik açıdan istismar eden uygulamalara yer vermiştir. Bu doğrultuda Branch Davidan gibi bazı hareketlerde üyelerin çalışma ve gelir elde etme özgürlükleri ellerinden alınmış, Aum Shinrikyo gibi bazılarında üyelerin mal varlıklarına el koymanın çeşitli yolları tesis edilmiş, Halkın Tapınağı gibi bazı gruplarda herhangi bir ücret ödemeksizin üyelerin beden gücünden yararlanma yoluna gidilmiştir (Battal, 2019, 213-216).

Ortak unsurlar ve faktörler

Yeni Dini Hareketler’in aktörü olduğu şiddet olaylarının her birinin kendine has bir nedeninin bulunduğu bir vakıadır. Bununla birlikte bu tür grupların gerçekleştirdiği şiddet olaylarında birtakım ortak unsurlar da tespit edilebilir. Bu unsurların başında iç ya da teolojik faktörler olarak nitelendirilebilen “hırslı bir karizmatik lider tarafından yönlendirilme”, “apokaliptik inançlara sahip olma”, “her şeyi iyi-kötü düalizmi çerçevesinde açıklama”, “üyeleri dış dünyadan tamamen soyutlama” yer almaktadır. Bu üç unsur arasında şiddete başvurulup vurulmayacağını belirleyen en temel etken ise karizmatik liderlerdir.

Telefonun zilinde derin anlamlar gizli
Nihayet

Çünkü Yeni Dini Hareketler büyük ölçüde kendi öğreti ve ideolojilerini geliştiren karizmatik liderlerin ellerinde şekillenmektedir. Bu husus apokaliptik inanç, düalist anlayış ve toplumsal izolasyon şeklindeki özelliklerin temelde karizmatik liderler tarafından inşa edildiğine de atıfta bulunmaktadır.

  • Karizmatik liderler, bu tür öğreti ve uygulamalarla mutlak otoritelerini tesis etmeyi başardıkları taktirde, takipçileri tarafından genellikle sorgulanamaz, eleştirilemez ve karşı çıkılamaz bir şahsiyet konumuna yerleştirilmektedir. Bu anlayış doğal olarak lidere büyük bir sadakatle bağlanmakla, ölme ve öldürme de dahil her şart ve koşulda ona itaat etmekle sonuçlanmaktadır (Bromley, 2011, 19-25; Baloğlu, 2018, 327-332).

Karizmatik liderlerin, şiddet potansiyeli üzerindeki etkisini görmek için her zaman çok uzağa gitmeye de gerek yoktur. Zira karizmatik liderlik genelde İslam toplumları özelde ise ülkemizde varlık gösteren dini grup ve cemaatler de zamanla şiddeti teşvik eden, körükleyen ve meşrulaştıran bir yapıya bürünebilmektedir. Nitekim 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı darbe girişiminde bulunan FETÖ, bunun en tipik örneğini sergilemiştir.

Uganda merkezli Tanrı'nın On Emirini Yeniden Tesis Hareketi liderleri.

Şiddet eylemleri elbette sadece teolojik dinamiklerle ilgili değildir. Hatta dinsel görünümlü pek çok şiddet eyleminin ardında çoğu zaman sosyal, siyasal, kültürel ya da ekonomik etmenler tespit edilebilir. Zira Halkın Tapınağı, Branch Davidian, Güneş Tapınağı ve Aum Shinrikyo’nun örneklik teşkil ettiği çeşitli hareketler toplum ya da resmi makamlar tarafından kendilerine yöneltilen baskı ve tehditlere tepki olarak, mal varlıklarını arttırma ya da siyasi alanda otorite sahibi olabilme amacıyla veya elde edilen ekonomik ya da politik güzün azalması yani güç ve itibar kaybına uğrama durumunda daha fazla hırçınlaşarak saldırgan davranışlar sergileyebilmektedir (Battal, 2019, 158-172). Burada söz konusu faktörlerin birbirinden tamamen bağımsız bir şekilde değil, karşılıklı etkileşim neticesinde şiddete yol açtığını da belirtmek gerekir. Öte yandan bu unsurların şiddete yönlendirme noktasındaki etki ve ağırlıkları bir olaydan diğerine farklılık gösterse de inanca dayalı faktörlerin çok daha belirgin bir rol üstlendiği söylenebilir.

İki temel hedef ve sonuçlar

İnanç ve uygulamaların şiddete kapı aralaması ya da şiddeti körüklemesi geleneksel dinler içerisinde ortaya çıkan çeşitli gruplar kadar Yeni Dini Hareketler için de geçerli bir durumdur.

Önce ahlak ve maneviyat!
Nihayet

Yeni Dini Hareketler’in hakaret, küçük düşürme, tehdit, istismar, hapsetme, dövme, cinayet ve intihar gibi eylemlerin incelendiğinde şiddetin temelde iki hedef kitlesinin bulunduğu görülmektedir: üye olanlar ve olmayanlar. Üye olmayanlar genelde hakikatin düşmanları olarak nitelendirilmektedir. Hakikate aykırı davranışlar sergiledikleri düşünülen bu kimseler Yeni Dini Hareketler’e üye olanlarca bu dünyadayken cezalandırılma yoluna gidilebilmektedir.

Heaven's Gate, San Diego, California yakınlarında bulunan bir Amerikan UFO dini kültüydü.

Bu doğrultuda zaman zaman tek tek bireyleri bazen de birden fazla kişiyi hedef alan şiddet eylemleri gerçekleştirebilmektedir. Buna karşın söz konusu hareketlerin kendi üyelerine uyguladığı şiddet hem nitelik hem de nicelik açısından çok daha ileri boyutlara ulaşmaktadır. Öyle ki üyeler harekete katılmaya karar verdikleri ilk andan itibaren bireylerde davranış değişikliği oluşturmak, grubu disipline etmek, liderlerin güç ve otoritelerini arttırmak, muhalif sesleri bastırmak gibi gerekçelerle ekonomik şiddetten cinsel istismara, bireysel cinayetlerden toplu intihara varıncaya kadar şiddet barındıran çeşitli uygulamalara maruz bırakılabilmektedir. Kısacası üyelere uygulanan şiddet çoğu zaman ötekilere yönelik eylemlerini gölgede bırakmaktadır.

İlave olarak şunu da söylemeliyiz. Hangi kategoride yer alırsa alsın dini grupların hemen her dönem şiddet üreten tehlikeli yapılar haline dönüşebilme ihtimali birtakım tedbirlerin alınmasını elbette zorunlu kılmaktadır.

Bu bağlamda, tehlikeli ideolojilerden beslenen dini grupların gerçekleştirebilecekleri şiddet eylemlerini en aza indirebilmek için bireylerden resmi kurumlara kadar toplumun çeşitli kesimlerinin bir şekilde sorumluluk üstlenmesi gerektiği dikkatlerden uzak tutulmamalıdır.

Kaynakça

1) Baloğlu, A. Bülent. “Yeni Dini hareketler ve Şiddet”. Nedenleri ve Niçinleriyle Yeni Dini hareketler içinde, ed. Süleyman Turan ve Faruk Sancar. 321-333. İstanbul: Okur Akademi, 2018.

2) Battal, Emine. Kıyametin Gölgesinde: Yeni Dini Hareketler ve Şiddet. İstanbul: Okur Akademi, 2019.

3) Bromley, Davig G. “Deciphering the NRM-Violence Connection”. Violence and New Religious Movements içinde, ed. James R. Lewis. 15-29. Oxford: Oxford University Press, 2011.

4) Lifton, Robert Jay. Destroying the New World Save It – Aum Shinrikyo, Apocalyptic Violence and the New Global Terrorism. New York: Henry Holt and Company, 1999.

5) Palmer, Susan J. “Purity and Danger in the Solar Temple”. The Order of the Solar Temple: The Temple of Death içinde, ed. James R. Lewis. 39-54. London: Ashgate, 2006.

6) Turan, Süleyman. “Yeni Dini hareketlerde Kadın”, Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi 16/1 (2016), 123-145.

7) Turan, Süleyman. “Bedenin Din Namına İstismarı: Tanrı’nın (Yaramaz) Çocukları ve “Flörtle Balık Avlama”, Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi 19/1 (2019), 9-52.

8) Wessinger, Catherine. How the Millennium Comes Violently: From Jonestown to Heaven’s Gate. New York: Seven Bridges Press, 2000.

9) Wessinger, Catherine. “New Religious Movements and Vilence”. Introduction to New and Alternative Religions in America içinde, ed. Eugene V. Gallagher ve W. Michael Aschcraft. I:165-205. London, Wesport: Greenwood Press, 2006.