Sıkışmışlıkla yozlaşma parantezinde : Bozkır
Anadolu’nun bilinmeyen bir şehrinde bir dizi cinayetin iki polis tarafından çözümünü konu alan Bozkır, şehirde yaşanan sıkışmışlık ile yozlaşma parantezindeki olayları gerilimli şekilde ele alan heyecanlı bir polisiye dizi.
Dijital platformlarda yayınlanan ve oldukça beğeni toplayan Türk dizileri Masum ve Şahsiyet’in ardından, yine bir dizi karanlık olayın çözümünü konu alan yerli polisiye dizi Bozkır da adından söz ettirmeyi başardı. Blutv ekranlarında seyirciyle buluşan “bir seri katil hikâyesi” olan Bozkır, Anadolu’nun ortasındaki isimsiz bir şehirde gerçekleşen cinayetlerin ortaya çıkardığı bir dizi karanlık olayın çözümünü konu alıyor.
İlk sezonu toplam 10 bölümden oluşan Bozkır, edebiyatseverlerin yakından tanıdığı yazar/editör Levent Cantek’in, polisiye-kültür dergisi 221B’nin ilk sekiz sayısı için kaleme aldığı ve çizimleri Murat Başol tarafından gerçekleştirilen tefrika çizgi romanından yola çıkılarak hazırlandı.
Yönetmenlik koltuğunda Bahadır İnce’nin oturduğu, senaryosunu Levent Cantek’in, başrollerini ise Yiğit Özşener, Ekin Koç, Altan Erkekli, Merve Çağıran ve Kadir Polatçı’nın üstlendiği suç ve gerilim dizisi Bozkır, ışık tuttuğu toplumsal yozlaşma, kısmi eksikliklerine rağmen iyi sayılabilecek olay örgüsü ve başarılı sinematografisiyle dikkat çekiyor.
“Her katil yaşadığı yere benzer”
Anadolu’nun ortasında, bilinmeyen bir şehirde faili meçhul bir çocuk cinayetiyle açılan dizi, deneyimli cinayet dedektifi Seyfi Amir (Yiğit Özşener) ile yardımcısı Nuri Pamir’in (Ekin Koç) cinayeti çözmek için harekete geçmesiyle yol alıyor. Şehirde peş peşe gerçekleşecek ve birbiriyle bağlantılı cinayetler ise ortaya bir seri katil hikâyesi çıkarırken, cinayet ekseninde seyre koyulduğumuz kirli ilişkiler ağı ve toplumsal yozlaşma ise çok da yabancısı olmadığımız birçok toplumsal sorun ve ön yargıya da ayna tutmayı başarıyor.
Bozkır’da, cinayeti çözmekle görevli başkomiser Seyfi, mesleğinde oldukça deneyimli bir polis. Daha önceki bir görevi sırasında yanlışlıkla vurarak bitkisel hayata girmesine neden olduğu Sitare isimli genç kız nedeniyle vicdan azabı yaşayan ve onu hastanede düzenli ziyaret edebilmek maksadıyla kızın yaşadığı şehre tayinini aldıran Seyfi, psikolojik ve sosyal açıdan sıkışmışlık yaşadığı bu küçük şehirde türlü olumsuzluklara rağmen görevini başarıyla yerine getiren bir komiser. Seyfi bir yandan şehirdeki yozlaşma, görevini yapmasında engeller çıkartan kayırmacılık ve kirli ilişkiler ağıyla yüzleşirken, diğer yandan da Hollywood klişelerinden de aşina olduğumuz eşiyle sorunlu bir polis karakter. Eşi Müesser (Esra Kızıldoğan) ile yaşadığı sorunlar nedeniyle mesleği ile ailesinin geleceği arasında seçim yapmaya zorlanan Seyfi açısından bir diğer sorun ise aniden şehre gelerek kendisinden tehditlerle alacağını tahsil etmeye çalışan Ziya karakteriyle yaşadığı gerilim. İkili arasında izleyici açısından merak uyandıran parasal ilişkinin kökeninin neye dayandığı tamamen belirsiz olsa da, Seyfi Amir’i oynayan Yiğit Özşener ile aç gözlü, kaba ve lümpen bir karakter olan Ziya’yı canlandıran Sinan Demirer’in karşılaştıkları anlar dizinin oyunculuklar açısından en muhteşem ve izlenmeye değer anlarını oluşturuyor.
Senaryonun kara noktaları
Seyfi’nin Ziya ile ilişkisinin yanı sıra dizi boyunca karanlıkta kalan birçok yönü var. Bu bağlamda, dizinin genel senaryosunun da, özellikle olay örgüsü ve cinayetlerin esrarengiz, havada kalan ve bir türlü çözüme kavuşmayan detayları söz konusu.
Dizinin ikinci sezonunun yayınlanıp yayınlanmayacağına dair bir açıklama yapılmamış olsa da, bu karanlık noktalar ve karakter detaylarının sonraki sezon ya da sezonlarda çözüme kavuşturulacağı beklentisi oluşuyor. Aksi durumda, havada kalacak birçok detay, senaryonun eksikliklerine işaret edecektir.
Bozkır’da, Seyfi Amir’in yardımcısı konumundaki Nuri Pamir ise şehre yeni gelmiş genç, deneyimsiz, fevri ve agresif bir polis. Öyle ki, bir polis açısından yetersizliğe işaret eden tüm bu yönleri, olayların daha da karmaşık hâle gelmesine neden oluyor.
İki sorunlu polisin yanı sıra öldürülen çocuğun neden olduğu toplumsal infial ve olayın Ankara tarafından bir an önce çözülmesinin doğurduğu baskı, ortaya nasıl çözüme kavuşacağı merak uyandıran bir hikâye ve gerilim çıkarmayı başarıyor. Hikâyeyi daha gizemli ve heyecanlı kılan ise katilin polisleri yönlendiren davranışları ve yaşanan beklenmedik gelişmeler.
- Zira katilin yönlendirmeleri, iki polisi hızla şehrin önde gelen ve Ankara’yla güçlü bağları olan nüfuzlu işadamı Abbas Eroğlu (Altan Erkekli) ile kızı Dilara Eroğlu’na (Nur Fettahoğlu) götürüyor.
Yardımseverliğiyle de tanınan Abbas Bey’in bu süreçte bizzat şehrin emniyet müdürü Kaya Oktay (Bülent Düzgünoğlu) tarafından kollanması ise olay örgüsünü iyice arapsaçına çeviriyor. Bu süreçte peş peşe gerçekleşen ve birbiriyle bağlantılı cinayetlerin çözülmesi geciktikçe polisler üzerindeki psikolojik ve toplumsal baskıya paralel dizinin gerilimi artıyor.
Diğer yandan küçük bir şehrin getirisi olan yalnızlık, psikolojik ve sosyal sıkışmışlığın yanı sıra dalkavukluk, kayırmacılık, linç kültürü ve son dönemde sıklıkla gündeme gelen mülteci sorunu gibi toplumsal sorunlar da ana hikâyeyi besleyen yan unsurlar olarak her bölümü daha bir merak edilir kılıyor. Toplamda ortaya çıkan hikâye ise dizinin sloganı olan “her katil yaşadığı yere benzer” sözünü doğrular nitelikte.
Sürükleyici bölümler, güçsüz final
Merak ve gerilim uyandıran olay örgüsü ve kurgusuna paralel olarak, çekimleri Eskişehir’de gerçekleşen dizinin bozkır atmosferini oldukça iyi yansıtan mat ve soluk sarı renkli, derinlikli bozkır çekimlerinin ortaya çıkardığı sinematografi de övgüyü hak ediyor. Ancak dizi finali için büyük beklentilere girilmemesi gerektiğini de hatırlatalım.
Her ne kadar şaşırtıcı bir son izleyiciyi bekliyor olsa da, dizi boyunca işlenen güçlü hikâyedeki sır perdesinin final bölümü öncesi bir çırpıda aralanması nedeniyle güçsüz bir final bölümü ortaya çıkıyor. Yine de tüm eksiklerine rağmen sürükleyici kurgusu, etkileyici oyunculukları ve ayna tutup yüzleşmeye davetiye çıkardığı toplumsal sorunlar nedeniyle Bozkır için “olmuş bir dizi” diyebiliriz.