Kırk ambar: Beytü'l - Makdis
Bir gece, kendisine bazı âyetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten her şeyi işitmekte ve görmektedir. (İsra, 17/1)
Onu, çok güçlü, üstün niteliklerle donatılmış biri (Cebrail) öğretti. O, ufkun en yüce noktasındayken asıl şekliyle göründü. Sonra yaklaştıkça yaklaştı. Öyle ki, iki yay kadar hatta daha yakın oldu. Böylece Allah, kuluna vahyini iletti. Gözün gördüğünü kalp yalanlamadı.
Şimdi siz şüpheye düşüp gördükleri hakkında onunla tartışmaya mı kalkışıyorsunuz? Andolsun ki onu (meleği) iniş esnasında en sondaki sidre ağacının yanında bir daha gördü. Ki onun yanında huzur içinde kalınacak cennet vardır. O an sidreyi bürüyen bürümüştü. Göz ne kaydı ne de hedefinden şaştı. Hiç kuşkusuz o, rabbinin âyetlerinden en büyüğünü görmüştü. (Necm, 53/5-18)
- Ebû Hüreyre (r.a.), Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu haber vermiştir: “(İbadet için) sadece şu üç mescide yolculuk yapılır: Mescid-i Harâm, Mescid-i Nebî ve Mescid-i Aksâ...” (Buhârî, Mescidü Mekke 1, 6)
Bil ki evvel mescit Beytü’l-Makdis’dir ki Davud peygamber yapmıştır. Uzunluğu bin arış ve eni yedi bin arıştır. Onun sakfında yedi bin ağaç vardır ve altında bin yedi yüz direk vardır. Ve dahi zincirlerle bin beş yüz kandil asılmıştır ki kimi altındır kimi pirinçtir. Ve her gece bin kandil yakarlar. Her yıl on bin hasır döşerler. Yedi yüz ferraşı vardır. Ve orada elli kızıl altın küp vardır. Ve elli tâbût vardır ki içinde Zebur koymuşlardır. Ve dört yüz minberi vardır.
Ve sakfı kurşundandır. Ve mihrabın sağ yanında Muhammed resulullahın sıfatını yazmışlardır. Ve kıblenin arkasında ak taş üzerine kara yazıyla: “Bismillahirrahmanirrahim, Muhammed Allah’ın peygamberidir. Allah ona yardım etsin ve şerefli kılsın” yazmışlardır. Ve dahi mescidin içinde kadınlar için üç köşk vardır. Kubbetü’n-nebi Şâmî kapısındadır. Ve makâm-ı Cebrail ve Kubbe-i Dvud ve Süleyman da oradadır. Ve Bâbü’t-tevbe ve Bâbü’l-hıtta da oradadır. Ve babü’r-rahme ve Bâbü’l-esbat ve Bâbü’l-vadi ve Bâb-ı Yakub bunların hepsi ondadır. Davud peygamber bunların hepsini yedi yılda yaptı. Ne zaman ki Süleyman peygamber oldu, o daha çok imaretler yaptı. Beytü’l-Makdis, ta bizim Peygamberimizin zamanına değin yüz yirmi dört bin peygamberin kıblesidir. Peygamberimizin de bir müddet kıblesidir sonra emrolundu Kâbe’yi kıble ettiler.
(Tercüme-i Acaibü’l-Mahlukat, haz. Bekir Sarıkaya’dan kısmen sadeleştirerek)