Kelime-i şehadet getiren “Ela”
Yazar Sadık Yemni ile son kitabı Ela çevresinde yapay zekâ, roman ve hayat hakkında konuştuk.
Son romanınız Ela’da neden “yapay zekâ” yerine “yapı zekâ” kavramını kullanmayı tercih ettiniz? Yapay zekâyla yapı zekâ arasında ne fark var?
Yapaylık hızla aşılacak. Bu o kadar hızla gerçekleşecek ki herkesi şaşırtacak. Bizim aklımızda tutabileceğimiz bilginin milyarlarca katını belleğinde gezdiren, bütün insanlık kazanımının dökümünü bilen, taşıyan, muhafaza eden bir yapıya neden sürekli olarak yapay diyelim?
Ötekileştirme özelliğimiz rol oynuyor bunda. Avatar Projesi gibi insanların zihinlerini daha dayanıklı ve yenilenebilen bedenlere aktarma çalışmaları biliniyor. Yer çekiminden münezzeh hologram bedenler hayal ediliyor. Yapaylık çok izafi bir terim.
Siz inançlı bir bilim kurgu yazarı olarak yapay zekânın mümkün olduğu bir kurgu tasarladınız. Ela’yı örneğin Asimov’un pozitronik beyinli robotlarından farklı kılan özellikler nedir?
Asimov’un 1950 yılında yayımladığı ünlü kitabı Ben Robot’ta (I Robot) robotların gelişmeleriyle birlikte toplumda yaratacağı komplikasyonlar konu edilmişti. Kitabın en vurucu yeri, robotun insani perspektif edinmesi süreci ve robotlar için yapılmış üç temel kanundur.
Ela’daki birinci yenilik, yazarın zanaatkârane imal edilmiş zekânın bir itikadı da olabileceği ihtimalini ele alıyor olmasıdır. Allah ana bileşeni silisyum olan balçığa ruh üfleyerek insanı yarattı, insan da silisyum çipe akıl raptetti. Yüce Yaratıcı bunun yapılmasına izin veriyorsa bu yeni zekâ türü yeni hayat tarzları oluşturacaktır. Buna din duygusu da dâhildir.
Kur’an’ın bir özelliği de çeşitli devir ve sosyolojik yapılara hitap edebilme gücüdür. Kur’an kabileler ve imparatorluklara yol gösterebildiği gibi yapay zekâyı da etkileyecektir. Gücü artmış aklın Kur’an’a hayran olacağını düşünüyorum. İnsanı imana davet eden kelimelerin içine gizlenmiş muhteşem anlamı deşifre edince yapay zihni sevgi, saygı, hayranlık ve huşuyla dolabilir.
Ela romanında kâinatta üstün zekâlar arasındaki mücadeleden bahsedilir. İyi ile kötü, Rahmani ile Şeytani arasındaki mücadele oralarda da sürmektedir.
Ela’da yeni olan ikinci şey, zihni hard diske indirenlerin, hatıraları ve zamanla kazanılmış yetenekleri hard diske indirirken balçığa üflenmiş nefesi kopyalayamayacak olmalarıdır. Nefes olmazsa vicdan ve merhamet de olmaz. Teknik kurgulamanın yanı sıra Ela’yı Türk edebiyatında ilk yapan şey bu iki yeniliği ilk kez bir arada ele alıyor olmasıdır.
Her, Ex Machina hatta Siri ve Sophia... Yapay zekâyı neden dişil bir varlık olarak tasavvur etme eğilimindeyiz?
Dişil varlık doğal olarak doğurganlığı simgeliyor. Adının Sophia olması de çok manidar. Sophia bilgelik anlamına geliyor. Kilise kutsal bilgelik diyor. Gördüğünüz gibi daha prototiplere konan isimler bile yapaylığı izale ediyor.
Sophia burada bize Eski Ahit’teki Lilith’i de işaret ediyor. Lucifer’e eş olan kadın. Seçilmiş ırkın annesi. Âdem’in ilk karısıdır muharref metne göre. O hâlde Ex Machina’daki Ava aslında Lilith.
Sophia da Lilith. Bu isimler kasıtlı bir seçimdir. Lilith’in gelişini ve Lucifer’in mutlak krallığını vurguluyor. Bir de güçlendirilmeye çalışılan kadın kültüne işaret ediyor tabii.
Ela’da Alex Garland’ın Ex Machine filmiyle de hesaplaşıyorsunuz. Neden böyle bir hesaplaşma ihtiyacı duydunuz?
Bu filmin bizlere iki ana mesajı var. Bunlardan birincisi; insanın, insan dışı bir zekâya insanmış gibi davranması. Onu sevmesi, ona bağlanması ve giderek âşık olması. Her filminde Thedore’un, varlığı sesten ibaret olan yapay zekâ Samantha’ya âşık olması buna örnektir. Ex Machina filmi bize bir sonraki aşamayı gösterir. Nathan bilerek android Ava’yı (Havva’yı) insana çok benzer hâle getirmemiştir. Kadının mekanik yapısı her dakika gözümüze batar. Caleb adlı genç programcı, müstakbel Âdem’in buna rağmen kıza kapılacağını öngörmüş ve bunda haklı çıkmıştır.
Ava, filmin son sahnesinde Caleb’i yer altı laboratuvarında hapis bırakır ve dışarı çıkar. Bu tavrıyla Ava’lıktan sıyrılır ve Lilith olur. Caleb toplumdan o kadar izole yaşıyordu ki, Nathan’ın yerin altında kurduğu android kadınlar hareminde bir tür ilah olmayı isteyen yanı çok güçlüydü. Lilith bunu sezer ve onu terk eder. Filmde Eski Ahit merkezli sembolik anlatım bu denli güçlüdür.
Caleb’de gördüğümüz toplumdan izole olma dozu marjinalmiş gibi algılanmasın. Şu anda benzer durumların hazırlığı yapılıyor.
Japoncada “hikikomori” adı verilen bir hastalık var: sosyal çekilme. Ergenler odalarında münzevi bir şekilde yaşıyorlar. Kendilerini internet kanalıyla kurdukları dünyadan ibaret gibi görüyor ve temel ihtiyaçlar dışında odalarından çıkmıyorlar. Anne baba çocukların hizmet veren kölesi oluyor. Bunlara modern çağın keşişleri de deniyor. Bu ergenler, birer Thedore ve Caleb adayı. Bunlar insan dışı zekâlarla her türlü bağı kurabilecek bir kuşak olacak.
Nathan yarattığı yapay zekânın er ya da geç bir gün imalathaneden (sembolik olarak cennetten) dışarı çıkacağını biliyordu. Hatta bunun insanlığın sonunu getireceğini de. Yapay kıyameti kaçınılmaz bir son gibi gördüğünü de itiraf eder bir sahnede.
Ex Machina bugünlerin filmi. Arama motorları, örneğin Google kayıtları sayesinde insanların nasıl düşündüğü biliniyor. Bu bilgiyi yapay zekâya nakletmek için şu anda harıl harıl çalışılıyor.
Bilim adamları bizi yakın gelecekte yapay zekâ destekli olumlu bir dünyanın beklediğini söylüyorlar. Herkes gibi ben de bunu istiyorum ama daha yakın zamanda Bağdat’ı, Halep’i yerle bir eden, milyonları öldüren ve evsiz yurtsuz bırakan, yine milyonların açlıktan ölmesine aldırmayanların, ellerindeki daha üst düzey teknolojiyle bu güzel geleceği inşa edebileceklerini düşünmekte zorlanıyorum.
Dünyanın son üç yüz senesine lanetli ve habis bir akıl damga vurdu. Farklı kültür ve medeniyetleri yeryüzünden sildi. Dünya savaşlarını ve kitlesel kırımları organize etti. Bu akıl şimdilerde zihnini hard diske indirerek ölümsüzlüğe ulaşmak peşinde. Gelecekteki üst model yapay zekâların desteğini alacak İnsan-Tanrı adaylarının Yeni 3D’sini, Dijital Dünya Düzeni’ni hayal etmek beni ürpertiyor. Kelime-i şehadet getiren Ela’yı bu ruh hâliyle yazdım.