“Irak’taki binlerce yazma eser ve tarihî vesika Batı’ya kaçırıldı”
Felluce/Irak Eski Eserler Müdürü Ziyad Mahmud’la Irak’taki yazma eserlerin savaş öncesi ve sonrası durumunu konuştuk. Mahmud bize Irak’taki zengin yazma eserlerin varlığı ve Amerikan işgali sırasında gerçekleşen yağma ve kaçakçılık faaliyetleri hakkında ilginç ayrıntılar aktardı. Bu dönemde kaçırılan yazma eserlerin ülkeye iade çalışmalarını da yakında takip eden Mahmud, yazma eserlerin “kültürel kimliğin hem bir parçası hem de en yakın tanıkları” olduğu gerçeğine vurgu yapıyor.
Irak’ta yazma eserler denilince aklımıza hangi tür yazma eserler gelmeli?
Irak çok eski ve nadir yazma eserlere sahiptir. Bunların büyük kısmı kadim Kur’an nüshalarından, siyer ve ulemaya ait eski eserleri de içeren İslam dönemine ait yazmalardan oluşuyor.
Bunun dışında İslam öncesi döneme ait el yazmaları ve sanat kitapları ve edebî yazmalar da mevcut. Bilindiği gibi Bağdat, özellikle Abbasi dönemine ait, kıymetli vesikalara sahip. Ayrıca Irak arşivlerinde Osmanlı dönemine ait çok miktarda yazma eser de bulunmaktadır.
Irak’ta el yazmaları hangi mekânlarda korunuyordu?
Yazma eserler ilk olarak “Dâru’l-Kütüb ve’l-Vesâik” adlı merkezde saklanıyordu. Bu merkez ilerleyen yıllar içinde giderek büyüdü, genişledi; hem Irak hem de dünyanın önemli el yazmaları merkezlerinden biri oldu.
İlerleyen dönemlerde el yazmalarının korunduğu yeni merkezler oluşturuldu. İsmi Amerikan işgalinden sonra “Dâru’l-mahtutati’l-Irakiyye” olarak değiştirilen “Dar Saddam el-Mahtutat” ve eski devlet başkanı Saddam Hüseyin’e ait özel kütüphane bunlardan sadece iki tanesi.
Bunun dışında Irak Millî Kütüphanesi içinde de el yazmalarının bulunduğu ve restorasyonlarının yapıldığı bir oda bulunuyor. Benim müzede çalıştığım dönemde İtalyan bir uzman bunların bakım ve onarımı ile ilgileniyordu. Millî Kütüphane Bağdat’ta merkezî ve güvenli bir yerde bulunduğu için bazı değerli yazmalar da burada saklanıyordu.
Bazı köklü aile ve aşiretlerin el yazmalarını evlerinde saklamayı tercih ettikleri biliniyor. Kayıt altında olmayan çok yazma eser var mı?
Irak devleti güçlü ve zengin olduğu dönemde yazma eserler büyük oranda kayıt altına alındı. Ancak bazı köklü ailelerin ve aşiretlerin yazmaları evlerinde muhafaza etmeye devam ettikleri biliniyor. Bunun iki sebebi var: Ya bu eserlerin öneminin farkında değiller ya da çalınmasından korktukları için sahip oldukları yazmalardan kimseye bahsetmeye cesaret dahi edemiyorlar.
Bu eserler Irak işgali sırasında nasıl korundu?
2003’ten önce el yazmaları ve eserleri korumaya yönelik çok ağır cezalar içeren kanunlar mevcuttu. El yazmaları, nakledilen kültür mirasının bir parçası olduğu için bunları korumaya yönelik sert kanunlar düzenlenmişti.
Tarihî eser kaçakçılığında uzun ve kısa hapis cezaları, dışarı kaçırılan tarihî eserlerle ilgili ise yer yer idam cezası uygulanıyordu. Ancak Amerikan işgalinden sonra her şey değişti.
Bahsettiğim merkez ve müzelere ait çok kıymetli eserler işgal esnasında zarar görmesinden endişe edildiği için istihbarat binasının mahzenine taşındı.
Örneğin Dar Saddam el-Mahtutat ve Irak Müzesi’nde bulunan, Yahudilerin çok eski belge ve yazmaları, buralardan alınarak koruma ve güvenlik amacıyla bu binaya taşınanlardandı.İşgal güçleri bu mahzenleri bilmiyorlardı. Ancak askerî yönetimin hâkim olduğu 2003-2004 yılları arasında içeriden bazı kişilerden alınan destekle bu yazmalara ulaşmayı başardılar.
Şu an bu yazma eserlerin akıbeti nedir?
Irak idaresi ve Amerikan şirketi NARA arasında burada bulunan yazma eserlerin restorasyon ve onarımına yönelik bir sözleşme imzalandı. Buna göre yazmalar 2 yıl sonra Irak’a iade edilecekti. Ancak 2010 yılına gelindiğinde bu yazmalar teslim edilmedi.
Bu eserlerin yaklaşık yarısının başka bir ülkeye gönderildiğine dair duyumlar aldık. Ancak bu yazmaların akıbeti hakkında bir bilgimiz yok. Ne yazık ki 2003-2004 arasındaki askerî yönetim sırasında pek çok yazma eser çalındı.
EL YAZMALARI AMERİKAN YÖNETİMİ ALTINDA YAĞMALANDI
Savaş öncesi ve sonrası karşılaştırıldığında Irak’ta bulunan el yazmaları ne durumda?
Bağdat oldukça zengin bir el yazması varlığına sahipti. Eski Irak devlet başkanı Saddam Hüseyin’in sadece kendi özel kütüphanesinde 1.600 adet Arapça, Farsça ve Osmanlıca nadir yazma eser bulunuyordu. Bu kütüphaneye yılda bir kez sadece 4 kişilik bir uzman ekip yazmaların bakımını yapmak için girebiliyordu. Ancak savaştan sonra el yazmaları yağmalandı, yok edildi ya da ülke dışına çıkarıldı.
Eserlerin yok edilmesi ya da çalınarak yurt dışına çıkarılmasına bilerek göz yumdular. Yanan Daru’l-Kütüb ve’l-Vesaiki’l-Irakıyye’de el yazmaların %50’si, kitaplarınsa %32’si yok oldu.
Irak Müzesi’nde bulunan ve Yahudilerin Filistin’i işgaline dair bazı tarihî vesika ve yazmalar kasten imha edildi. Irak Millî Müzesi’ndeki 80 ile 100 adet Yahudi yazması kasten imha edildi. Mahzenlerde saklanan yazmalardan bir kısmı ise çalındı.
Peki bu olaylar kim ya da kimler tarafından gerçekleştirildi?
Amerikalılar elbette. 9 Nisan-19 Nisan 2003 arasında yani tam 10 günde bu eserlerin yağması gerçekleştirildi. Özellikle ilk günlerde yoğun bir yağma hareketi ve hırsızlık yaşandı. El Yazmaları Genel Müdürü Abdullah Bey’in bana verdiği bilgilere göre Amerikalılar tanklarla ve bombalarla müzenin çevresini kuşattılar.
Amerikan askerleri yanlarında hırsız çeteleri ve tanınmadık Iraklı kişilerle birlikte müzenin içine girdiler. Müze ve merkezlerin giriş çıkışları Amerikan idaresinin ve askerlerinin kontrolündeydi. Onlardan izinsiz buradan eser ya da el yazması çıkarmak zaten mümkün değildi.
Çalınan yazma eserlerin sayısı tespit edilebildi mi?
O dönemde yazma eserlerin kayıtları sağlam tutulmamıştı. Bu yüzden eser sayısının tam olarak tespiti mümkün değil. Dar Saddam el-Mahtutat’tan yüzlercesi çalındı.
İşgalden çok kısa bir süre önce istihbarat binasına taşınan 51.000 Yahudi yazması restore bahanesiyle buradan çıkarıldı.
Bu yazma eserlerin ülke dışına kaçırılması, işgal yönetimi eliyle gerçekleşti diyebilir miyiz?
Elbette. El yazmaları Amerikan askerî yönetimi altında yağmaladı. Bu eserlerin zaten sıkı kontrol altında tutulan ve çalsa bile bunları satacak veya yurt dışına çıkaracak gücü bulunmayan Irak yerli halkı tarafından çalınmasına imkân yok.
Amerikan işgalci idaresi ve askerleri onların içeri girmelerine yardımcı olan hırsızlık çeteleri eliyle bu yağmayı gerçekleştirdiler.
Peki eski devlet başkanı Saddam Hüseyin’in özel kütüphanesindeki eserler ne durumda?
Bunlar gizli bir mahzene taşındı. O dönemde müdürlük yapan Üsame Bey Amerikalıların bu gizli mahzene girme tekliflerini reddetti. Amerikalılar, içerde başka bir şey saklandığı suçlamasıyla içeri girmekte ısrar etti. Ziyaretin ancak televizyonlar şahitliğinde yapılabileceğini söyledi. Buradaki eserler çok şükür kurtuldu. Çalınmaları engellendi.
YAZMALARI ÇALANLAR BUNLARI KENDİ TARİHLERİNE MAL ETMEYE ÇALIŞIYORLAR
Yazma eserler hangi yollarla ülke dışına çıkarılıyor?
Çok farklı yollarla gerçekleşiyor. Örneğin yazma eser toplamak amacıyla Irak’a gelen Müslüman akademisyenler yazmalara daha çabuk ulaşıyor. Buldukları yazmaları, yurt dışında bu eserlere ulaşması mümkün olmayan Batılı şarkiyatçılara satıyorlar.
Diğer yandan el yazmaları kaçakçılık ve hırsızlık yoluyla da ülke dışına çıkartılıyor. Son dönemde ise bu yazma eserler Amerikan işgal güçleri marifetiyle yurt dışına çıkarıldı.
İşgal sonrası yazmalar ve tarihî eserlerin geri çağrılması konusunda ciddi gayretler olduğu biliniyor. Yurt dışına kaçırılan eserlerin iadeleri bugün itibariyle ne durumda?
Tarihî eser ve yazmaların nerede bulunduklarına dair tespit çalışmaları yapılıyor. İadeler var. İsviçre ve Japonya gibi ülkeler iadeler konusunda yardımcı olurken, Amerika ve İngiltere ise eser ve yazmaların iadesi noktasında iş birliğine yanaşmıyor.
Peki el yazmalarının bunları ele geçirmeye çalışan devletler, kurum ve şahıslar açısından değeri nedir? El yazmaları neden bu kadar önemli?
El yazmalarının önemi çok büyük. Tarihin yalan söylemeyen tanıklarıdır el yazmaları. Onlar kimlik kartımız bizim. Kültürel kimliğimizin hem bir parçası hem de en yakın tanıkları. Tarihî eserler ve yazmalar bir ülkenin millî ve dinî kimliğinin güvencesi sayılırlar.
Amerika gibi henüz yeni kurulmuş ve köklü bir medeniyeti ve kültür hazinesi bulunmayan bazı ülkeler bu nedenle bizim medeniyetimizin somut vesikalarını çalarak kendilerine mal etmeye çalışıyorlar.
Şarkiyatçıların özellikle ilk dönem Kur’an-ı Kerim yazmalarına olan ilgileri biliniyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Kur’an-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin sireti de el yazmaları vasıtasıyla bize ulaşmıştır. Bazı şarkiyatçılar Kur’an’da hata bulma ya da değiştirildiğine yönelik asılsız iddiaları için delil bulma umuduyla eski yazma nüshaları topluyorlar. Bazı Batılı ve Doğulu araştırmacılar da bu topraklarda bulunan çok eski döneme ait ilmî eserleri kullanarak buralardan elde ettikleri bilgiler üzerinden yeni yayınlar yapmak istiyorlar.
El yazmaları gelecekte savaş ve işgal gibi durumlarda nasıl daha iyi bir şekilde korunabilir?
Öncelikle yazma eserlerin kayıt altına alınarak elektronik ortama aktarılması gerekiyor. Bu çalışmalar Irak’ta El Yazmaları Genel Müdürlüğü tarafından başlatıldı ve hâlihazırda da devam ediyor.
Irak için el yazmaları ne ifade ediyor?
Bu eserler biziz. Bizzat biz. Bunlar kültür ve medeniyetimizin taşıyıcıları. Yazma eserler ve tüm tarihî mirasımız bizim sahip çıkmaktan gurur duyacağımız hazine ve mülkümüz. Bunları kimseye vermeye niyetimiz yok.
- Ziyad Mahmud kimdir?
- 2009’da Felluce Eski Eserler Merkezi’nde yönetici olarak göreve başladı. Irak Milli Müzesi’nde Değerli Eserler Dairesi şube müdür yardımcısı olarak çalıştı. Aynı dönemde müzenin el yazmaları kısmında sicil ve onay çalışmalarını yürüttü. Arkeolog olan Mahmud tarihî eserler, müzeler ve el yazmaları konusunda uzman. 2014 yılında görev yaptığı Felluce’den savaş nedeniyle Türkiye’ye geldi ve hâlihazırda Sakarya’da ikamet ediyor.