Hacc’ın bereketi hatıralarıyla sürüyor

MERVE AKBAŞ
Abone Ol

Bu sene maalesef Hac döneminin heyecanını buruk bir şekilde yaşadık. Bayramı da bu buruklukla karşılıyoruz. Covid-19 salgını nedeniyle Hac yolculukları gelecek seneye ertelendi. Kuradan adı çıkmış, tüm hazırlıklarına başlamış kimseler için büyük bir kalp kırıklığına neden olan süreci muhtemelen tarih de uzun uzun, farklı açılardan yorumlayacak. Hal böyle olunca geçmiş zamanların Hac hatıralarını dinleyip, sandıkta sakladığımız nice anıyı çıkarmak işten olmuyor. Günlükler, hacdan gelen eşyalar, kapostallar ve nice materyal.... Fatih Ketancı uzun zamandan bu yana işte bu Hac hatıralarını topluyor. Bir bit pazarında başlayan macerası bugün oldukça geniş bir kolleksiyona dönüşmüş durumda. Twitter’daki adresinden paylaştığı hikâyeler ise hepimizi duygulandırıyor. Ketancı ile koleksiyon parçalarını toplarken yaşadıklarını ve değişen Hac yolculuklarını konuştuk.

Hac hatıralarını toplamaya nasıl başladınız?

Yaklaşık üç buçuk yıldır Hac hatıralarını topluyorum. Bit pazarlarını dolaşırken çerçeve içerisinde Mekke, Medine resimlerine denk gelmeye başlamıştım. Çocukluğumdan hatırladığım birkaç resmi aldıktan sonra, özellikle bit pazarlarında, başka şeyler de olduğunu fark ettim ve böylelikle Hac hatıralarını toplamaya başladım.

Ketancı'nın koleksiyonunda birbirinden farklı ürünler var.

Fakat kartpostal, poster, stereoskopik dürbün gibi bazı ürünler dışında üretim yılı, pazarda satıldığı dönem, üreticisi gibi konular hakkında neredeyse hiç malumat yoktu. Nadiren de olsa bazı kitaplarda çeşitli anekdotlara denk geliyor ve bu sayede topladığım ürünlerin dönemine ilişkin çıkarımda bulabiliyordum. Bu çabanın bir sonucu olarak eski dönemlerde Hacca gitmiş insanlarla görüşmeye, onlara çeşitli sorular yöneltmeye başladım. Yeni şeyler öğrendikçe, yaptığım koleksiyonun daha geniş bir çerçevesi olması gerektiğine karar verdim ve fotoğraf, ilan, resmi evrak ve broşür gibi belgeleri de toplamaya başladım.

Bu belgelerin içinde neler var?

Hac-umre firmalarının eski tarihli broşürlerinden uçak biletlerine, aşı kağıtlarından yaka kartlarına, Hac seferi yapmış gemilerde kullanılan bardak altlığından Mekke-Medine görselli zarflara, Hac için kullanılmış pasaportlara kadar, kutsal yolculuklara ilişkin bulabildiğim her şeyi topluyorum. Bunlar, ağırlıklı olarak 1947-1995 yılları arasına ait materyaller. 2000 sonrasını ise genelde dijital olarak muhafaza ediyorum.

Farklı tarihlerde hac yapmış kimselerin hatırlarını dinledikten sonra o günler ve bugün arasında nasıl farklar gözünüze çarptı?

Konfor artıp imkanlar geliştikçe, yol, bizi terbiye eden ve büyük buluşmaya hazırlayan bir imkan olmaktan çıkıyor. Vize için beklemiş olabilirsiniz ama evinizden ayrıldıktan en fazla yarım gün sonra kutsal topraklardasınız.

Çilesini çekmediğimiz bir ikrama mazhar oluyoruz, farkında değiliz.

Bu hal davranışlarımıza da sirayet edip garip bir cürete dönüşüyor ve ortaya dua kartlı Kabe’li fotoğraflar, sosyal medya paylaşımları, Kabe’li selfiler, Zamzam Tower’lı fotoğraflar çıkıyor. Yaşadığımız dönüşümü göstermesi açısından önemli bulduğum bu tür materyalleri, belgeleri dijital olarak muhafaza ediyorum.

Sadece bit pazarlarından mı topluyorsunuz materyalleri?

Bit pazarları, sahaflar, antikacılar ve online müzayedeler. Ankara, Bursa ve İstanbul’da düzenli ziyaret ettiğim ve artık ahbap olduğum sahaflar, antikacılar var. Nelerle ilgilendiğimi ve ne kadar kaynak ayırabileceğimi biliyorlar. Bir kısmı, ellerine geçen yeni bir şey olduğunda fotoğraflayıp paylaşıyor.

Ketancı'nın koleksiyonundan Büyük Hac Kervanı

En keyif aldığım yerler bit pazarları. Keşif duygusuyla hareket ediyorsunuz ve bazen karşınıza çok ilginç şeyler çıkabiliyor. Birkaç hafta önce Ankara İskitler’de kurulan bit pazarında bir koli kitap buldum. Kolinin üstünde Hac menasiki üzerine bir kitap vardı, o sayede fark edebildim. Kitapların sahibi 1973 yılında Kırıkkale İmam Hatip Lisesi’nin mezun olmuş bir hocamız. 1990 yılında kafile başkanı olarak Hacca gitmiş. Kitaplardan birinin içinden kafilesindeki Hacı adaylarına ait 30 kadar aşı kartı çıktı. Benim için müthiş bir mutluluk.

Bugün elinizde ne kadarlık bir koleksiyon var?

Obje, evrak ve kartpostalların toplamı bin parçaya ulaştı.

Size hac hatıralarını ulaştıranlar oluyor mu?

Evet, oluyor. Yakın arkadaşlarımın bir kısmı benim için ailelerinden, konu komşularından parçalar toplayıp getirdi.

Dijital çağ yahut dışarının dışarısı
Nihayet

Antikacılardan, eskicilerden ürün alıp hediye edenler var. Hepsine müteşekkirim.

Bu objeleri toplarken mutlaka ilginç olaylarla da karşılaştınız. Sizi en çok şaşırtan neydi?

Ankara İskitler’de kurulan bit pazarında kadife üzerine baskı yaldızlı iki adet Mescid-i Haram tasviri buldum. 1990-2000 yılları arasına ait ürünler. Satıcı bel hizasından yukarıda duracak şekilde asmış, sergiliyor. İlgilendiğimi görünce ne yapacağımı sordu. İlk defa böyle bir soruyla karşılaşıyordum.

  • ”Mekke, Medine resimleri topluyorum” dedim. Cevabım tatmin etmemiş olacak ki, biraz beni tarttıktan sonra resimleri nasıl bir yerde muhafaza edeceğimi sordu. “Dosyaların içerisinde saklıyorum” dedim. “Onu sormuyorum” dedi, “Bu resimlerin bulunacağı oda temiz mi değil mi?” Resimleri satarsa para kazanacak, rızkını temin edecek fakat onun önceliği başka.

“Müslümanların izzeti” deyip duruyoruz, ne olduğunu böyle adamlarda görüyorsunuz.

Twitter adresinden paylaştığınız hac günlükleri de var. Bu bir gelenek miymiş? Başka günlüklere de rastlıyor musunuz?

Hac hatıralarını kaleme alan insanlar olmuş fakat gördüğüm kadarıyla çok nadir bir durum. Bugüne kadar 30 civarında matbu Hac hatıratına ulaşabildim.

Koleksiyonun odağında neler var? Hâlâ peşinden koştuğunuz parçalar, hikâyeler var mı?

Yaklaşık yarım asra ulaşan bir zaman dilimi içerisinde arkeolojik kazı yapar gibi hareket ederek; yeni, etkileyici hikâyeler ve daha önce haberdar olmadığınız veya sadece bahsini duyduğunuz parçalar bulmaya çalışıyorsunuz.

Hac'dan gönderilmiş bir kartpostal

Koleksiyonun odağını halkın Haccı teşkil ediyor. Hacca gidebilmek için ömür boyu para biriktiren, pek çok zorluğa göğüs geren sıradan insanların hikâyesinin peşindeyim. Biraz da bu yüzden, topladığım objelerin koleksiyon değeri değil hikâyeleri beni cezbediyor.

Peşinde olduğum, fotoğraf ve görsellerle tamamlamaya çalıştığım pek çok hikâye var. Geçtiğimiz günlerde bir ağabeyimden dinledim. Annesinin babası şehrin en eski Hac firmalarından birine sahip. Zaman zaman dede de şoförlük yapıyor. 70’li yıllarda dedenin şoförlük yaptığı Hac yolculuklarından birinde otobüsteki Hacı adaylarından biriyle ahbap oluyorlar. Haccı birlikte eda ediyorlar. Dönüş yolu uzun, konu konuyu açıyor, çocuklardan bahsetmeye başlıyorlar. Meğer her ikisinin de evlilik çağında çocukları varmış. Yolculuk başka bir hayra vesile oluyor, çocuklar evleniyor, iki Hac arkadaşı da böylelikle akraba oluyor. Ailenin ilk çocuğu ise bana hikâyeyi anlatan ağabeyimizmiş. Bu hatıranın; fotoğraf, pasaport ve detaylı bilgilerle eşsiz bir hikâyeye dönüşeceğini düşünüyorum.

Bir başka hikaye Bursa’nın dağ köylerinden bir Hacı amcayla alakalı. 1948’de Hacca gitmek içi yola çıkıyor fakat Beyrut’tan ileriye gidemiyor. Bursa’ya geri dönüyor. 5-6 yıl boyunca yemeyip içmeyip para biriktiriyor ve sonunda 1955 yılında Hacca gidiyor. Şu an ailenin hayatta olan üyelerine ulaşmaya çalışıyorum.

Son olarak, siz bu malzemeleri toplarken birbirinden farklı insanların hac hatıralarına da şahitlik ediyorsunuz. Bu sizde ve takipçilerinizde nasıl bir yansıma bırakıyor?

Özellikle yolculukla ilgili hikâyeler beni çok etkiliyor. Bu yolculuğa çıkabilmek için insan üstü bir gayret gösteriyor, yemiyor içmiyor, belki üst baş almıyor ve sürekli nefsinizle savaş veriyorsunuz. Dolayısıyla yola çıkmadan önce yol düşüncesi sizi terbiye etmeye başlıyor. Bu hali yıllar boyu muhafaza edip yola çıktığınızda, incelmiş ve teslim olmuş bir ruhla Beytullah’a ulaşıyorsunuz. İşte bazı hikâyelerde bu ruhu hissediyor, görüyor ve etkileniyorsunuz.

İletişimin mekansızlaştırılması: Dijitalleşme, iletişim ve salgın
Nihayet

Takipçilerin de bu tür hikâyelerden etkilendiğini görüyorum. Hikâyelerden biriyle ilgili gelen mesaj beni çok mutlu etmişti. Paylaştığım hikâyeyi okuduktan sonra Hacca, olmuyorsa Umre’ye gitmeye karar verdiğini söyleyen bir mesajdı. İnşallah yaptığımız iş, topladıklarımız bir hayra vesile olur.