Evrak-ı perişan arasında: Abdülhak Mihrünnisa hanım ve unutulmuş bir şiiri

NECATİ TONGA
Abone Ol

Divan edebiyatının önemli kaynakları olan tezkirelerde ve münşeatlarda hanım şair ve yazarlara tesadüf etmemiz muhal-ender-muhal bir durumdur. Bu durum Tanzimat’la birlikte az da olsa değişir. Abdülhak Mihrünnisa Hanım (1864- 1943), edebiyat tarihimizde unutulan ve üzerinde durulması gereken hanım şairlerimizden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

  • “Unuturlar seni bîçâre hemen ölmeyegör…”
  • Şeyhülislam Yahya

Edebiyat tarihimiz kuşbakışı bir nazarla incelendiğinde dahi çok az hanım edibimizin olduğu görülür. Örneğin divan edebiyatının önemli kaynakları olan tezkirelerde ve münşeatlarda hanım şair ve yazarlara tesadüf etmemiz muhal-ender-muhal bir durumdur, zira zikredilen hanım şair sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azdır. Zeynep Hatun, Mihri Hatun, Fıtnat Hanım, Şeref Hanım, Leyla Hatun… klasik edebiyatımızda yer etmiş az sayıdaki hanım şairlerimizden akla gelen ilk isimlerdir.

Abdülhak Mihrünnisâ Hanım.

Durum Tanzimat’la birlikte az da olsa değişir ve özellikle II. Meşrutiyet’in ilanından sonra hanım şair ve yazarlarımız edebiyat sahnesinde iyiden iyiye kendilerini göstermeye başlarlar. Hatice İffet Hanım, Leyla Saz Hanım, Nigâr Binti Osman, Fatma Aliye, Emine Semiye, Makbule Leman, İhsan Raif Hanım, Yaşar Nezihe, Halide Edip, Güzide Sabri, Şükûfe Nihal ve Halide Nusret; Tanzimat’tan Cumhuriyet’e kadarki süreçte edebiyatımızda iz bırakan belli başlı hanım ediplerimizdir.

Hâl böyleyken, hanım şairler ve yazarlarımız üzerine yapılan çalışmaların azlığının da dikkat çekici nispette olduğunu belirtmek gerekir. Bu minvalde Abdülhak Mihrünnisa Hanım (1864-1943), edebiyat tarihimizde unutulan ve üzerinde durulması gereken hanım şairlerimizden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Abdülhak Hamit Tarhan.

Dönemin ünlü devlet adamlarından tarihçi Hayrullah Efendi ile Münteha Nasib Hanım’ın kızı olarak 1864 yılında Bebek’te, ünlü Hekimpaşa Yalısı’nda dünyaya gelen Abdülhak Mihrünnisa Hanım, Abdülhak Hamid Tarhan’ın kız kardeşidir. Henüz iki yaşındayken babası Hayrullah Efendi sefir olarak görevli bulunduğu Tahran’da vefat etmiş, Mihrünnisa Hanım hayatındaki baba eksikliğini kardeşleri ve annesiyle gidermiştir. Nitekim İbnülemin Mahmut Kemal’e yolladığı hâl tercümesinde “Pederim vefat ettiği zaman pek küçük olduğumdan bu büyük noksanı validem ve kardeşlerim, bana hissettirmemeğe çalışırlardı. Onların şefekat ve mehabbetleri sayesinde sabavetim hoş geçmiştir.” der. 1

Şairin özel derslerle başlayan eğitim hayatı, Atpazarı İnas Rüştiyesi’nde devam eder. İlköğrenimini bu okulda tamamlayan Mihrünnisa Hanım, ilerleyen yıllarda ailenin diğer çocukları gibi Hoca Tahsin’den ilim ve fünun dersleri; Mademoiselle de la Grande’den ise Fransızca dersleri alır. Henüz yirmi yaşına gelmeden Keçecizâde Fuad Paşa’nın torunu Mustafa Hikmet Bey’le evlenmesi eğitim hayatının akim kalmasına yol açar.

Eşinin sert ve hırçın bir mizaca sahip olması zaten hassas bir yapıya sahip olan Mihrünnisa Hanım’ı kederden kedere sürükler.

Abdülhak Mihrünnisâ'nın oğlu Ahmet Nâzım.

Birkaç yıl sonra eşinden ayrılan Mihrünnisa Hanım, ilginçtir ki Mustafa Hikmet Bey’in ölümünün ardından yıllarca yas tutmuştur. Süleyman Nazif, onunla ilgili kaleme aldığı bir yazısında bu mutsuz izdivaca da şu cümlelerle değinir: “Mihrünnisa Hanımefendi hayat-ı izdivacında mesud olamadı. Sebebi de zevc-i muhtereminin -birçok evsaf-ı hamidiye mâlik olmakla beraber- fevkalade hırçın ve imtizac-giriz olması idi. Birkaç senelik muaşereti müteakip ayrıldılar. İftiraklarından on beş sene sonra Hikmet Fuad Bey vefat ettiği zaman Abdülhak Mihrünnisa Hanım pek çok ağlamış ve hayatında kendini ber-murad etmeyen zevc için senelerle matem tutmuştu.”2

Şairin bu mutsuz evlilikten bir kızı ve bir oğlu dünyaya gelmiştir. Kız evladı küçük yaşta vefat etmiştir. Oğlu Ahmet Nâzım Bey’in3ise ilerleyen yıllarda annesine sahip çıktığı İbnülemin’e yolladığı mektuptaki şu satırlardan anlaşılmaktadır: “Oğlum Ahmet Nâzım ise elhamdülillah berhayat olup ihtiyar ve her vechile na-bahtiyar olan validesine mefaheret ve muavenet etmektedir.” 4

  • Pek çok mektubunda parasızlıktan şikâyet eden Abdülhak Hamid Tarhan’ın kız kardeşinin maaşına zam yapılması amacıyla padişaha bir mektup yazması, Mihrünnisa Hanım’ın bir dönem maddi sıkıntılar yaşadığını düşündürmektedir.

Yıllar sonra 6 Şubat 1943 tarihinde Hakkı Tarık Us’un öncülüğünde İstanbul Üniversitesi’nde jübilesi yapılan elli üç isim arasında Mihrünnisa Hanım da vardır. Fakat Mihrünnisa Hanım, bu jübileye rahatsızlığı nedeniyle katılamamış ve Hakkı Tarık’a şu mektubu yollamıştır: “İltifatlarınıza teşekkürler ederim. Benim naçiz yazılarıma bir kıymet bahşediyorsunuz; onlar erbâb-ı kalemin güzide âsârı arasında bir gülistanda tesadüf olunmuş çalı çırpı kabilindendir. Rahatsızlığım hasebile davetinize icabet edemiyeceğim, ihtiyarların pek o kadar kusuruna bakılmaz değil mi efendim? Bu da bir talisizlik demektir. Sağ ve bahtiyar olmanızı temenni ederim.5

Mihrünnisa Hanım, jübilesinin yapıldığı günün akşamında vefat etmiş, cenazesi Feriköy’de Sümerpalas Apartmanı’ndan alınarak Teşvikiye Camii’nde kılınan namazın ardından Feriköy aile mezarlığına defnedilmiştir.

Mihrünnisa Hanım, ilk şiirlerini 1881’de Hazine-i Evrak mecmuasında yayımlamıştır.

İbnülemin’e yolladığı mektupta çocuk yaşlarında “âsar-ı edebiye”ye merakının olduğunu belirten Mihrünnisa Hanım, ilk şiirlerini 1881’de Hazine-i Evrak mecmuasında yayımlamıştır. “Nazire” ve “Bir Kız ki Tanırdım” adlı şiirleriyle edebiyat âleminde dikkatleri üzerine çeken Abdülhak Mihrünnisa Hanım, ilerleyen yıllarda Utarid, İkdam, Edebiyat-ı Umumiye Mecmuası, Servet-i Fünun dergilerinde şiirlerini yayımlamayı sürdürür. Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Recaizade Mahmut Ekrem gibi isimlerin takdirini kazanan Mihrünnisa Hanım, bir dönem şiirlerini yayımlamaya ara vermiştir.

Şüphesiz ki onun şairliği ve şiirleri üzerinde ağabeyi Abdülhak Hamid Tarhan’ın büyük bir etkisi vardır. Abdülhak Hamid’in mektuplarından kız kardeşini şiir yazma hususunda çeşitli vesilelerle teşvik ettiği anlaşılmaktadır. Abdülhak Hamid’in 12 Ekim 1909 tarihli mektubunda şu cümleler yer alır: “Sen şu aralık niçin edebiyat ile iştigal etmezsin? Eminim ki resail-i edebiyeye bazı âsâr gönderecek olsan mukabilinde para da verirler. Nesib Bey’i tavsiye et de bak, zira senin nâmın edebiyat âleminde malum ve pek de makbul.” 6

  • Şiirlerinde hasret, annelik, aşk, hüzün, tabiat, ölüm ve ferdî ıstıraplar üzerine yoğunlaşan Abdülhak Mihrünnisa Hanım, bütün şiirlerini aruz ölçüsüyle kaleme almıştır. Mihrünnisa Hanım’ın süreli yayınlarda kalan şiirleri zaman içinde kitaplaştırılmamıştır. 7

Kurun gazetesinin 23 Nisan 1937 tarihli nüshası.

Mihrünnisa Hanım’ın unutulan bir şiiri aşağıda dikkatlere sunulmaktadır.

“Hâmid’in Kabrinde” başlıklı bu şiir, Kurun gazetesinin 23 Nisan 1937 tarihli nüshasında “Kadın şairlerimiz içinde iki manasıyla büyük olan Bayan Abdülhak Mihrünnisa, Abdülhak Hâmid’in kardeşidir; meşhur ‘Benimle İshak’ manzumesinin mübdiası, evvelki gün ağabeyisinin kabrini ziyaret etti; o intiba ve teessürle bu şiir yazıldı. Abdülhak Hâmid’in ruh ve edasını yaşatan bu nefiseyi saygı ile neşrediyoruz” notuyla yayımlanmıştır:

Hâmid’in kabrinde

  • Abdülhak Mihrünnisa hanımın, abisi Abdülhak Hamit Tarhan'ın kabri başında yazdığı şiir.
  • Binlerle şükûfeler saçılmış, Gülzâr-ı cenân mıdır açılmış! Tâkib ediyor eşk-rizân Pîr ü berna zükûr u nisvan. Bilmem ki ne semtedir şitâbım! Bir aks-i bekâ mıdır hitâbım Ruhun onu dinlemekte hâlâ, Ben fâniye bir nevîd-i Mevlâ. Eyvah ki yamandır irtihalin… Güldükçe senin güzel cemâlin Mâderle peder, büyük birader, Hemşire dahi olup beraber Şahsında senin ayân olurdu, Hüzn ü kederim nihân olurdu! Ey makberi âsümanberaber Kıldın mı o yâr-ı cânı ezber? Geldim sana, yok mu bir teselli? Etmez mi birâderim tecelli? “Tat yok gecesinde, gündüzünde; Ben neyleyeyim bu yeryüzünde.” 8
    Kurun, 23 Nisan 1937, s. 2.9

İbnülemin’e yazdığı mektupta yer alan şu satırlar, Abdülhak Hamid Tarhan’ın vefatının Mihrünnisa Hanım’ı derinden etkilediğini göstermektedir: “Müstahzaratımdan bir şey yok. Şurada burada, evrak-ı perişan arasında kalan bazı manzumeleri ise gidip Çamlıca’dan getirmeğe muvaffak olamadım. Çünki rahatsızım. Biraderimin müfarekat-ı ebediyesi beni berbad etmiştir. Hiçbir şey yapamıyorum. Efkârım, o kadar perişan ve gönlüm, o mertebelerde nalândır ki söz söylemeğe bile kudret-yab olamıyorum desem şayandır.” 10

Şiirin başlığından da anlaşılacağı üzere Mihrünnisa Hanım, ağabeyi Abdülhak Hamid’in mezarını ziyaret etmiş ve ziyareti esnasında da yukarıdaki şiiri söylemiştir. Mihrünnisa Hanım’ın hemen bütün şiirlerinde gözlemlenen melankolik tavır ve hüzünlü söyleyiş, bu şiirde de karşımıza çıkar.

  • Mihrünnisa Hanım’ın hem özel hem de edebiyat hayatında Abdülhak Hamid Tarhan’ın üstlendiği rolü büyüktür.
  • “Hâmid’in Kabrinde”, bir kız kardeşin ağabeyiyle ilgili duygularını terennüm eden hüzünlü bir “mersiye” olarak okunabileceği gibi Mihrünnisa Hanım’ın hem özel hem de edebiyat hayatında Abdülhak Hamid Tarhan’ın üstlendiği rolü gösteren önemli bir metin olarak da değerlendirilebilir.

1 İbnülemin Mahmut Kemal İnal, Son Asır Türk Şairleri, C. 2, MEB. Basımevi, İst., 1969, s. 968. 2 Süleyman Nazif, “Abdülhak Mihrünnisa Hanım”, Utarid, S.3, 15 Ocak 1919, s. 35. 3 Hayatı hakkında çok az malumat bulunan Ahmet Nâzım Bey, ilerleyen yıllarda Keseci soyadını almış ve Sümerbank’ta müdür olarak çalışmıştır. 4 İbnülemin Mahmut Kemal İnal, age., s. 968. 5 Vakit, 8 Şubat 1943, s.1-2. 6 İnci Enginün, Abdülhak Hâmid’in Mektupları-2, Dergâh Yay., İst., 1995, s.663. 7 Mihrünnisa Hanım üzerine biri lisans, diğeri yüksek lisans tezi olmak üzere iki tez hazırlanmıştır. Bu yazıda ele alınan şiir, her iki çalışmada da değerlendirilmemiştir. Bkz.: Burhan Bozgeyik, Abdülhak Mihrünnisa Hanım, İstanbul Üniversitesi, Yayımlanmamış Lisans Tezi, İst., 1979, 128 s.; İbrahim Gürbüz, Abdülhak Mihrünnisa Hanım’ın Hayatı, Sanatı ve Şiirleri, Kırklareli Üniversitesi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans tezi, Kırklareli, 2020, 123 s. 8 Abdülhak Hamid Tarhan’ın mısraları. (Gazetede yayımlanan not). 9 Bu şiir, bir hafta sonra Servet-i Fünun dergisinde de yayımlanmıştır: Abdülhak Mihrünnisa, “Hâmid’in Kabrinde”, Servet-i Fünun, S.2123, 29 Nisan 1937, s. 359. 10 İbnülemin Mahmut Kemal İnal, age., s. 967