Ev yapmak: Bir marjinalleşme hikâyesi
- Nâgihân ol şâra vardım ol şârı yapılır gördüm
- Ben dahi bile yapıldım taş u toprak aresinde
İlk olarak bu fikre nasıl kapıldığımı tam olarak hatırlamıyorum. Fakat geriye doğru bu fikrin izini sürdüğümde kardeşimle bir konuşmada, eskiden oturduğumuz kerpiç binalarda sigara dumanının bir süre sonra duvarlar tarafından emildiği ile ilgili bir diyalogdur. Daha önceden okuduğum Turgut Cansever’in de bu konuda bir katkısı olduğunu düşünüyorum. Şehirlerde tıkış tıkış sokaklarda kutu evlerde sürüp giden hayat ve bir şeylerin birden değişeceği beklentisiyle yaşıyordum. Üniversite yıllarından beri kamp yapıyor, doğada vakit geçiriyordum. Zaman geçtikçe daha çok tabiata gitme arzusuna kapılıyordum.
Yavaş yavaş kendime bir ev yapmanın hayaline kapıldım. Tabii ki kerpiçten ve tek katlı. Emeklilik meşguliyeti olur diye düşünürken bir gün, “İstediğim evi neden hemen yapmıyorum ki?” gibi basit bir soru sordum. Bunun üzerine araştırmalara başladım.
Türkçe kaynaklar sınırlıydı ama İngilizce kaynaklar yoldan çıkaracak kadar çoktu! Kerpiçle ufkumu sınırladığımı hemen keşfettim. Kob (Cob) dedikleri bir yöntem ilk başta beni çok cezbetti. Kob bildiğimiz kerpiç çamurunun, toprak ve sap/saman karışımının kıvamlı hâliydi. İyice karıştırılan çamurdan toplar yapılıyor ve istediğiniz yapının duvarlarını örüyordunuz.
Kerpiç kesip onları kurutmakla uğraşmama gerek yoktu. On santimlik bir duvara bir uçtan başlayıp diğer uca ulaştığımda, başladığım yer kurumuş olacaktı. Üstelik santim santim çamuru şekillendirerek, yoğurarak çalışılıyordu.
Ve denemeye karar verdim ama
Kısa süre içerisinde edindiğim bilgilerle bir deneme evi yapmaya karar verdim. Aslında çamura dokunmak istiyordum. Kayınpederimin atıl duran arsasına küçük bir ev planı yaptım. Yaz tatilinde iki kafadarla hemen arsaya taşındım. Çadırı kurdum ve arsaya su çektirme çabalarına başladım.
İki haftalık süre içerisinde ancak suyu çektirebildim. Ama temelleri kazıp, yirmi santim kadar taş işi de yaptım. Tam çamurla duvar çıkmaya başlamıştık ki yangın çıkardık. Çevre arsadaki otlar rüzgârın etkisiyle tutuşunca yangın büyüdü. İtfaiyeyi çağırdık. Jandarma geldi. Kazasız belasız yangın söndü, soğutma yapıldı. Biz gece yarısı çadıra dönebildik, ifadeden sonra.
Birkaç gün sonra bize destek olmaya gelen arkadaşlardan birinde kene çıktı. Kene ile karşılaştığımızda suyu çektiğimiz ilk gündü. On santimlik duvara başlamıştık henüz. Ürktük, korktuk. Kene tehlikeli değilmiş ama mekâna soğumuştuk. Öylece yarım kaldı. Cesaretim artmıştı ama teknik bilgimin yetersiz olduğunu, el yordamıyla iş yaptığımı fark etmiştim.
Araştırmalarıma devam ettim. YouTube videoları, resimler, PDF rehber kitaplar arasında kafayı evle bozmuşken hayat tarzımızda küçük değişiklikler başlamıştı. Önce yoğurt ve tavuk tartışmalarını izlerken, ikisini de hayatımızdan çıkarıp evde yoğurt yapmaya başladık. Ardından ekşi mayalı ekmek ve peynir yapımıyla uğraşır bulduk kendimizi.
Tarım ilaçları ve GDO’lu tohumların yaygınlaşması üzerine okudukça atalık doğal tohumlar meselesi gündeme girdi. Derken balkonda sebzecilik işine giriştim. El yordamıyla ilk sene genişçe balkonda kovalarda domates, biber, patlıcan, salatalık, maydanoz, dereotu yetiştirdik. Sonuç istediğim gibi olmasa da attığım her adım beni daha cüretkâr adımlar atmaya teşvik ediyordu.
Yük paletleri alıp sebze yetiştirme sandıkları yaptım. Tam o esnada Buğday Derneği' nin “Balkon Bahçeciliği ve Tohum” eğitim seminerinden haberim oldu. İki günlük eğitimde kompost yapmayı da öğrendim. Eğitmenimiz Mehmet Gürman, kompost başlatmayı seminerde gösterince, daha önce okuyup karmaşık bulduğum kompost işine kesinlikle girmem gerektiğine karar verdim. Çünkü kompost demek, evdeki çöpün bir kısmını doğaya kazandırmak ve balkonda sebze yetiştirirken hem iyi kalite gübre elde etmek hem de toprağı çoğaltmak anlamına geliyordu.
Ertesi gün evdeki çay posası, kahve telvesi ve sebze atıklarını balkona taşıdım. Kasım ayında evden topladıklarımla kurduğum küçük kompost yığınına baktıkça ne kadar yetersiz olduğunu anlıyordum. Birkaç yük paleti daha aldım ve yeni bir sandık yaptım. Akşam vakti mahallenin semt pazarı tam kaldırılırken elimde çuvalla alana girdim. Bütün yeşilliklerden eşit miktarda olacak şekilde birkaç çuval doldurdum.
Daha önceden belediye görevlilerinin parklarda toplayıp büyük çöp poşetlerine doldurdukları ağaç yapraklarını yeşilliklerle karıştırdım ve kompostu başlattım. Bir hafta sonra ekleme yaptım. Bir buçuk ay içinde mis kokulu siyahlaşan kompostu sebze yetiştirme sandıklarında toprakla karıştırdım.
Bahçe büyüyor
Bu esnada kırsala yerleşen şehirlilerin hikâyelerini, permakültürü, onarıcı tarımı (Anadolu Meraları) doğal gıdayı ve doğal yapıları araştırmaya, okumaya devam ediyordum. Balkonda ikinci sene artık nasıl olduysa üç dut, bir incir, bir elma ağacı yeşerdi. Üçüncü sene iki erik, bir ayva ve bir elma, iki kayısı eklendi.
Sebze çeşidi ise yirmi beşi buldu. İlk tohumlarımı yerlitohum.com adresinden temin ettim. Daha sonra aldığım doğal gıdaları kullandım. Mesela yeme amacıyla aldığım turplardan birini bir köşeye gömdüm. Sonuç, bir tarla ekecek kadar turp tohumu.
Bu esnada neredeyse yirmi metrekare olan balkon gözüme küçük gelmeye başladı. Sebzelerin toprakla teması olmadığı için iyi randıman alamıyordum. Beş yüz metrekare küçük bir arazim olursa hem sebze yetiştirebilecektim hem de ev yapabilecektim. Böylece ev hayalim ve gıda birleşti.
Bu esnada birkaç doğal yapı atölyesi ilanına denk geldim ama vakit bulamadığım için uzaktan fotoğraflarla yetindim. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Ruhi Kefesçioğlu Hoca’nın Alker çalışmalarını inceledim. Alçı katkılı kerpiçle 8 ölçeğinde depreme dayanıklı binalar yapılabileceğini öğrendim.
Ev hayaline kapıldığımda İstanbul çevresinde bir köyden küçük bir arazi almak için araştırmalar yapmaya başlamıştım. Bu sene artık arazi almaya karar verdiğim için köylere seferler yapmaya başladım. Beğendiklerim, neredeyse alacaklarım derken hâlâ süreç devam ediyor. Diğer önemli hedefim bir doğal yapı atölyesine katılmaktı.
Saman balyası yöntemi de varmış
Yaz başında Kadıköy belediyesinin Kemal Sunal Parkı’nda, Ekolojik Yaşam Parkı ve Kompost Eğitim Merkezi’nin binasını saman balyası yöntemiyle ve imece usulü yapacağını ve gönüllüleri beklediğini öğrendim. İki haftalık atölyede daha önce eğitim veren bir ekibin olacağını da görünce şehre gelen doğal yapı eğitimine katılmaya karar verdim.
Eğitmenlerimiz Matthieu Pedergnana, Ece Aslan Pedergnana, Betül Ergün ve Xavier Allard ile iki haftalık atölyede saman balyası, şerbetli saman, sıkıştırılmış toprak tuğla, kob yöntemleriyle binanın büyük bir kısmını tamamladık.
Toprağa dokunmak ve bir binanın inşaatını görmek, parçası olmak benim için çok önemli bir aşamaydı. Pratik kadar işin teorik kısmına dair de bilgi edinme şansına sahip olduk. Teorik eğitimlerin büyük bir kısmını ODTÜ’de doğal yapılar üzerine doktora yapan mimar Matthieu Pedergnana’dan aldık. Verilen bilgilerin çoğunu daha önce okumuş olsam da tatbik ederek öğrenmekle bir aşamayı daha geride bıraktığımın farkındayım.
Meraklısına bir özet
Mevcut bilgilerimi şöyle özetleyebilirim:
Doğal yapılar
Doğal yapı, işlenmemiş (toprak), işlenmişse de çok az işlenmiş (saman, tahta, alçı, kireç vb.) malzeme ile inşa edilen az katlı yapıdır. Bu tanıma ek olarak endüstriyel atıklar, plastik şişeler, araba lastikleri ile yapılan yapılar da bu kategoriye dâhil edilmektedir.
Kerpiç yapılar
Özellikle kurak ve yapı malzemesi olarak taş ve ahşabın bolca bulunmadığı bölgelerde yaygındır. Kerpiç yapılar, kerpiç tuğlalarının toprak ve saman karışımından yapılıp kurutulması sonrasında duvarların örülmesiyle yapılır. Türkiye’de hemen her bölgede bulunabilir ama malzeme bolluğuna göre taş ve ahşapla desteklendiği de görülür.
Kob, samanı bol bir çamurdan yapılan toplarla duvarınızı ördüğünüz yapılardır. Duvarınızın bir ucundan başlayıp turunuzu tamamladığınızda başladığınız yer kurumuş olacaktır. Dolayısıyla kerpiç kesme ve kurutma zahmetinden kurtulmuş olursunuz. Ayrıca duvara şekil verme işini elle yaptığınızdan manevi tatmin duygusu yüksek olacaktır. Dezavantajı ise çok fazla fiziksel güç gerektirmesidir.
Saman balyası yapılar
Saman balyası çoğunlukla ahşap taşıyıcı karkasta dolgu malzemesi olarak kullanılır. Yalıtım olarak rakipsizdir. Saman balyalarının üzerine saman, toprak ve kum ve başka bağlayıcı maddeler (taze at ve inek dışkısı gibi) kullanılarak ince sıvalar yapılır. Tek sorunu suyla temasında samanın çürüyüp kokmasıdır. Kuru tuttuğunuz sürece yalıtımı yüksek ve sağlıklı bir evde yaşarsınız. Saman balyasıyla ilgili en büyük endişe yanmasıdır. Fakat saman tutuşmadığı ve içten yandığı için oldukça güvenli bir malzemedir. Üzerindeki sıva ile beraber yangın çıktıktan bir saat sonraya kadar vaktiniz vardır. Bu sebeple Fransa’da bazı devlet okullarının ısı yalıtımında saman balyası kullanılmaktadır.
Toprak çuval
Toprak çuval yöntemi, basit olarak çuvallara doldurulan toprakla duvar örmekten ibarettir. Duvarlar istenen yüksekliğe ulaştığında çuvalların üzerine sıva yapılır.
Şerbetli saman
Yine duvar dolgu malzemesi olarak, yalıtımı yüksek bir yöntemdir. Killi topraktan hazırlanan şerbetle samanların karıştırılıp hazırlanan kalıplara sıkıştırılmasıdır.
Tadelakt
Fas kökenli su geçirmeyen bir sıva tekniğidir. İnce ustalık gerektiren bir iştir. Temelde kireç ve mermer tozu karışımıyla yapılan üç kat sıva üzerinden zeytinyağlı sabunla geçmektir. Sabunla ovulan duvarda gerçekleşen kimyasal reaksiyon su geçirmez mermersi bir yapı ortaya çıkarır. Doğal yapılarda su geçirmezlik istenen kısımlarda gerekli bir tekniktir.
Nasıl Başlanır?
Huzursuz olmalısınız.
Kendi arazinizi almadan önce yapılmış evleri görün.
İnşaata başlamadan önce gönüllü olun veya doğal yapı atölyelerinden eğitim alın.
TaTuTa çiftliklerinde kalın. Mevcut doğal yapılar, bakımları, gıda ile ilgili temel bilgileri edinebilirsiniz. Çiftlik işleri yapma karşılığında sisteme kayıtlı çiftliklerde ücretsiz kalabilirsiniz.( tatuta.org )
- Melih Aşanlı’nın “Geleneksel Yapı Teknikleri” kitabı Türkçe’de bir ilk olma özelliği taşıyor. Kitabı edinin ve yol haritanızı belirleyin.
Küçük güzeldir, küçük başlayın (20 m2 gibi) gerekirse oda eklersiniz. Bu iş ekip işidir. Kafa dengi küçük bir ekiple başlayabilirsiniz veya gönüllü çağrısı yapabilirsiniz. İmece doğal yapıların olmasa olmazıdır. Tecrübeliler ve işe yeni katılanlarla aynı zamanda bir eğitim programı organize edilmiş olur.
Ev yapıyorsanız kırsala tam zamanlı ya da yarı zamanlı yerleşmeyi düşünüyorsunuz demektir ki bu tarım da yapmanız gerektiği anlamına gelir.
Sonuç olarak, ev yapmak maddi ve manevi bir dönüşüm demektir. Yeni tecrübelere yer açmak için fazlalıklarınızı atmanız gerekir. Sürdürülebilirlik artık bir çözüm olmaktan çıktı. Sürdürülebilirliğin yanı sıra ekonomik büyümeden hızla ekonomik küçülmeye (degrowth) geçilmesi gerekmektedir.
- Detaylı bilgi için Yeni İnsan Yayınları’ndan çıkan Küçülmek Güzeldir kolektif esere bakılabilir. Manevi olarak ise hayatın bütünlüğünü kaybettiğimiz, yaşamıyor gibi yaşadığımız bir gerçektir. Yetiştirilmesi gereken işler, ödenmesi gereken krediler, taksitlerle bitirilen bir ömürden gayrı elimizde bir şey kalmamıştır. Ev yapmak kendini ve âlemi yeniden yapmaktır. Dahası yapılmaktır. Bu noktadan sonrasında herkesin kendi kişisel gerekçe ve tecrübeleri geçerlidir.
Ev yapmak daha büyük bir toplumsal hareketlilik ve hareketin halkalarından sadece bir tanesidir. Dolayısıyla kendine bir ev yapmak fikrinin birçok bileşeninden bahsetmek mümkündür. Bu bileşenler temel olarak doğal gıda, çevreyle olan bütünlüklü ilişki, tüketim alışkanlıklarının büyük ölçüde değişmesi (bkz. türetici olmak) anlamına gelir. Ev yapmak bir üretimdir. Üretmek çoğalmaktır. Dolayısıyla insanın dünya ile temasa geçmesi, varlığını duyumsamasıdır.
Ev yapmanın bütün dünyada giderek büyüyen bir hareket hâline geldiğini vurgulamak gerekir. Bu hareketin temelleri doğa ile ahlaki bir ilişki içerisinde, yerel ve doğal yapı malzemelerinin kullanımı, sürdürülebilirlik ilkesine dayanarak ve imece usulü sosyal dayanışma yolu ile yaşanacak mekânı inşa etmektir. Bu durumda ev yapmak kişisel bir ifade biçimini, ruhsal bir sağaltımı, doğa ile somut bir ilişki kurmayı önermektedir.
Beden gücü kullanarak inşa edilen bir ev, çözüme ulaştırılmış her problemiyle soğuk, maddeden ibaret taş toprak değil, büyüyüp gelişmesine şahitlik ettiğiniz, katkıda bulunduğunuz bir varlık hâline gelir. Manevi bir değer sahibi ev yapmak, kişiyi anlamlı bir hikâye sahibi kılar.