“Din dili ve popüler dindarlık”ı anlamak için . . .
NİHAYET DERGİ
Abone Ol
Modern dünyanın kırılma ve dönüşüm süreçlerini deneyimleyen Müslümanlar ne yapmalıdır? Hangi yol ayrımları beklemektedir bizi? Abdurrahman Arslan’ın kitabı, Müslümanların bugünde kendilerini görünür kılmak ve korumak için aradığı imkân ve çıkış yollarını sorguluyor.
Müslümanların modernlik ve laiklik ile karma desenler oluşturduğunu söylüyor kitabında Göle. Melezlenme dediği kavramı aynı zamanda bir gerilim içine yerleştiriyor. Melez Desenler saflık arayışları ve karmalaşma arasındaki bu tür gelgitler üzerine bir eskiz, yazı tarzıyla da karma bir deneme...
Zihinsel yapıları hâlâ geleneğe bağlı olan ve modernliği sindirmekte güçlük çeken uygarlıkların hikâyesini masaya yatırıyor Shayegan. Bu ara durumun bir imkân olarak kullanılıp kullanılmayacağını ve bizleri zenginleştirmesinin mümkün olup olmadığını sorguluyor. Kırık bir aynadan bakış…
Modernlik tarihin “tamahkâr bir tüccar” gibi ilerlemesiyle doğallığın yerini yapaylığın aldığı, yüreğin yabancılaştığı bir bozulma dünyasıdır. Modernlik kehanetleri bizi ilgilendirmeye devam ediyor ve etmeli çünkü bu merak, modernliğin ve sorunlarının neler olduğu konusunda bizi aydınlatabilir.
Ara durumların, geçişken hâllerin incelenmesi bugünkü zihinsel sarsıntılarımız için bize yol gösterebilir. İmge ve imajın kullanım biçimleri, kendimizi yansıtma biçimimiz, saadet söylemlerinin üzerimizdeki etkileri gibi hususlar bu kitapta karşımıza çıkacak uzantılardan…
Kenan Çayır, İslami hareketlerdeki dönüşümü söylem üreten en önemli alanlardan biri olan edebiyat ve romanlardaki söylemi çözümleyerek ortaya koyuyor. 1980’li yılların hidayet romanlarından 1990’lı yılların öz-dönüşümünü gösteriyor. Bugünün romanlarına uzanan zincirin mühim bir halkası.
İsmail Kara’nın yıllardır tekrarladığı bir söz vardır: Türkiye’de İslam’ın ve İslamcılığın dışında bir şey yoktur. Bu kitap da İslami yaşantının temel göstergelerinin incelendiği bir çalışma. Kamusal alandaki olaylardan bireyin kendini yansıtma biçimine kadar uzanıyor uçları.
Siyasal İslam’ın bir sonucu olarak ortaya çıkan “hidayet romanları”nın işlevselliği eleştirel bakış açısıyla sunuluyor. Hidayet romanlarının dönemsel bir bilinci yansıttığına dikkat çeken Ahmet Sait Akçay, çalışmasında Müslümanların yakındönemdeki dönüşümlerinin popüler kültürdeki yansımalarına dikkat çekiyor.
Ahmet Sait Akçay, Selis Yayınları
Sekülerlik, geleneksel toplumlar için sinsi bir mevzu gibidir. Talal Asad, bu kavramın Hıristiyanlık ve İslam tarihi içinde izlediği gelişim sürecini izliyor. Ona göre, “dinî” ve “seküler” gibi kavramlar esasen sabit kategoriler değil, iç içe geçişler ve kopmalarla dolu devingen kategoriler.