Belirsizlikler çağında farklı gençlik hâlleri
Türkiye’de gençlik denince akla neler geliyor? Gençler dediğimiz kendi içinde yekpare bir kategori mi? Bu yazı bir yandan bu sorulara yanıt vermeyi hedeflerken diğer yandan belirsizlikler çağı olarak tanımlanan günümüz dünyasında genç olmak üzerine kafa yormayı da hedefliyor.
Türkiye’de gençlik üzerine hem olumlu hem de olumsuz anlamda çok konuşulduğunu, konu gençlik olunca herkesin mutlaka bir yorumu olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu durumun arkasında hiç kuşkusuz herkesin bir zamanlar genç olduğu için genç olma durumuna hâkim olmanın ya da gençlik döneminde çocukları olduğu için deneyim sahibi olduklarını düşünmelerinin etkisi var. Ancak bir zamanlar kendileri genç olduğu ya da gençleri gözlemledikleri için gençlik hakkında uzman olduklarını düşünenlerin konu gençliği dinlemek, onların yollarına gitmelerine imkân tanımak ve alan açmak olduğunda hiç de cömert davrandıklarını söyleyemeyiz. Benzer şekilde farklı yaşlardaki kişilerin gençlik üzerine konuşmasına tanıklık ederken gençlerin kendileri hakkında bu denli konuştuklarını görmüyor olmamızın da mutlaka bir anlamı olmalı. Konu gençlik olduğunda gençlerin yaşadıklarını onlardan daha iyi yorumlayacak yetişkinler her daim vardır. Tüm bu bahsettiğimiz durumlar aslında yetişkin merkezlilik olarak tanımlayabileceğimiz bakış açısı ile ilgili.
Peki nedir yetişkin merkezli bakış açısı?
Çocukluk ve gençlik tarihi üzerine araştırma yapan uzmanlar, bildiğimiz anlamda çocukluk ve gençlik kategorilerinin modernliğin bir ürünü olduğunu tartışırlar. 1 Modern sanayi toplumu, sadece çalışma ve üretimi merkezine almamış, aynı zamanda çalışılan ve üretilen bir dönem olan yetişkinliği de merkezine almıştır. Bu sebeple modern toplumlar yetişkin merkezli toplumlar olarak tanımlanırlar.2 Çocukluk ve gençlik ise “henüz” yetişkin olamamış, yetişkin olmayı bekleyen, bunun için eğitilen kategoriler olarak tanımlanır. Artık çalışılmayan, üretilmeyen bir dönem olarak yaşlılık da benzer bir yetişkin merkezlilikten muzdariptir. Deneyimin ve yaşın önemli olduğu geleneksel toplumlardan çalışma ve üretimin merkeze alınmasıyla yaşlılık da üretici olmayan, sistemin merkezinde olmayan bir kategori hâlini alır. Tam da bu noktada her ne kadar bu yazının konusu olmasa da gençlik üzerine düşünürken aynı zamanda yetişkinlik ve yaşlılık kategorileri üzerine düşünmenin öneminin de altını çizmiş olalım.
Gençlik mitlerinin ötesinde…
Gençler her ne kadar henüz yetişkin olmasalar da ve modern toplumların merkezinde tam olarak yer alamasalar da geleceğin yetişkinleri olarak görüldüklerinden geleceğin temsilcileri olarak önem kazanırlar. Hatta âdeta geleceği temsil ederler. Tam da bu sebeple tüm modern ulus devletler ve modern ideolojiler gençliği sembol olarak seçmişlerdir. Gençlik, dinamizmi ile, gücü ile sembol seçilirken geleceği şekillendirmenin de bir yolu olarak görülür. Eğitim sistemleri de bu şekillendirmenin gerçekleştiği başlıca kurumlardan biri olduğu için tüm ulus devletler millî eğitim sistemlerine büyük önem verirler.
Türkiye’nin gençlik tarihine baktığımızda tüm ulus devletlerde bahsettiğimiz bu gelişmelere benzer bir gelişmenin yaşandığını gözlemleriz. Siyasal kültürde de benim “gençlik miti”3 adını verdiğim bir biçimde gençlik üzerine tartışmalar görmek mümkündür. Gençlik, ilk önce Osmanlı İmparatorluğu’nu kurtarmak ve ardından da Cumhuriyet’i korumak ve bekçiliğini yapmak üzerinden tanımlanır4 ve ona siyasal bir misyon atfedilir.
Bugün de gençlik konu olduğunda gerçeklikler üzerinden değil de daha çok mitler üzerinden tartışıldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Oysa ki bu mitlerin ötesinde farklı gençlik kategorilerini ve yaşadıkları sorunları gören, gençlerin katılımını önceleyen gençlik politikalarına ihtiyacımız var.
Heterojen bir kategori olarak gençlik
Öncelikle Türkiye gençlik istatistikleri, gençlik deyince aklımıza sadece eğitim sisteminin içindeki öğrenci gençlerin gelmemesi gerektiğini gösteriyor. 16-25 yaş arası gençlerin neredeyse üçte biri ne eğitimde ne istihdamda yer alıyor. Bu kategoride yer alan, yani ne eğitimde ne de istihdamda olan gençler NEET (Not in Education, Employment, or Training) olarak adlandırılıyor ve bu gençleri topluma katmak için neler yapılması gerektiğine dair gençlik politikaları geliştirilmeye çalışılıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun yayınladığı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre 2022 yılı sonu itibarıyla Türkiye’de 15-24 yaş grubundaki 12 milyon 949 bin 817 genç var. Bu gençler içinde ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranı %24,2 oldu yani 4 gençten bir tanesi NEET kategorisinde yer alıyor. Yine aynı istatistikler kadınlar ile erkekler arasında farklılıklar olduğunu, NEET gençlerin esas olarak genç kadınlardan oluştuğunu göstermektedir. Genç erkeklerde ne eğitimde ne istihdamda olanların oranı %16,4 iken genç kadınlarda ise bu oran %32,3 yani iki katıdır.5 Bu da bize Türkiye’de NEET kategorisi üzerine düşünürken toplumsal cinsiyeti mutlaka göz önüne almamız gerektiğini gösteriyor.6
Belirsizlikler çağında genç olmak
Türkiye gençlik istatistikleri bize gençleri okula ve istihdama kazandırmakta kronik sorunlar yaşandığını gösteriyor. Ancak küresel ölçekte eğitim istatistiklerine baktığımızda gençlik tarihi açısından çok önemli bir dönemden geçiyoruz. Gerek öğrenci sayıları gerek ise eğitim sisteminde geçirilen yıllar açısından en eğitimli olan kuşakla karşı karşıyayız. Ancak bu hem öğrenci sayılarında hem de eğitim alınan yılların sayısındaki artış gençler açısından hiç de olumlu bir tabloyu beraberinde getirmiyor. Bir anlamda eğitim sisteminin vaatlerinin yerine getiremediği bir dönemde yaşıyoruz. Oysa ki modern eğitim sistemi, geleneksel toplumun imtiyazlarını bir kenara bırakıp okullarda herkesin eşitleneceğini ve başarılı olanların hangi toplumsal sınıftan gelirse gelsin toplumda önemli yerlere gelebilecekleri vaadini sunuyordu. Çocuklar ve gençlere eğitim kurumlarının içinde “yetişkin” olmaya hazırlanacakları ve bu hazırlık sürecinde zorluk çekseler de -eğer geleceklerini iyi bir şekilde inşa etmek istiyorlarsa- okulda başarılı olmaları gerektiği ve iyi bir eğitim aldıktan sonra ise önlerinde parlak bir geleceğin olacağı vaat ediliyordu. Parlak bir gelecekten kasıt ise iyi kazanç sağlayan bir işe sahip olmayı ve sosyal güvenceye sahip olmayı ifade ediyordu. Ancak bugün her ne kadar eğitim sisteminin içinde en uzun süre kalmış, en eğitimli kuşakla karşı karşıya olduğumuzu söylesek de genç kuşaklar için iyi bir eğitim aldıktan sonra iyi kazancı olan bir işe ve sosyal güvenceye sahip olmak hiç de inandırıcı bir vaat değil.
Tüm bu gelişmelerin sonucunda bugünün dünyasında -küresel ölçekte- bugünü hakkında mutsuz, stresli ve geleceği hakkında kaygılı bir kuşakla karşı karşıyayız. Bu durum Türkiye gibi genç nüfus oranı yüksek, eğitim sistemine dair kronik sorunlarını çözememiş ve yüksek genç işsizliğine sahip olan ülkeler açısından hiç kuşkusuz çok daha can yakıcı bir vaziyette. Bu sebeple gençlikten yetişkinliğe geçiş yapmak, bu geçişin sorunsuz ve lineer olarak yaşanması artık pek de mümkün görünmüyor. Gençlik sosyolojisinde yetişkinliğe geçiş üzerine araştırmalar yapan geçiş (transition) ekolünün de bize gösterdiği üzere neoliberalizmin küresel krizi ile birlikte genç kuşak için bu yetişkinliğe geçiş, lineer olamadığı gibi kaotik de bir hâl almış durumda. 7 Tüm bunlar da genç kuşakların kendisini sürekli olarak belirsizlikler içinde bulduğu, bu belirsizliklerin de ister istemez geleceğe karşı kaygı oluşturduğu bir dönemde yaşadığımızı gözler önüne seriyor.8
COVID-19 pandemisi sırasında ve sonrasında gençlik araştırmaları gündemine bu belirsizliklerin ve kaygıların da etkisiyle gençlerin ruh sağlığı konusu önemli bir gündem maddesi olarak belirdi. Türkiye gençleri açısından da bu konuya eğilmek (özellikle artma eğilimindeki genç intiharları konusuyla da beraber düşünüldüğünde) büyük önem kazanıyor.9 Gençlerin ruh sağlığı konusunu ise gençlerin içinde yaşadıkları durumdan ve sorunlardan ayrı bir şekilde düşünmemek ve ruh sağlığı konusunu bireysel bir sorun olarak görmemek gerekiyor. Gençlerin yaşadıkları bu zorluklar içinde tek başında hissetmeyecekleri mekanizmalar oluşturmak, onları güçlendirecek ve umutlarını taze tutmalarını sağlayacak gençlik politikaları geliştirmek tam da bu sebeple hayati bir önem kazanıyor
Gençleri güçlendirecek gençlik politikalarına ihtiyacımız var…
Sonuç olarak içinde yaşadığımız belirsizlikler çağında küresel, ulusal ve yerel ölçekte gençlerin sorunlarını ortaya koyan, bu sorunları bütüncül bir şekilde ele alan ve çözmeye talip olan gençlik politikalarına ihtiyacımız var. Oysa ki biz bu gençlik politikalarını ve gençlik hizmetlerini konuşmak yerine gençleri daha çok mitler üzerinden tartışmayı seçiyoruz. Gençleri güçlü kılacak, onların kendi ayakları üzerinde durmalarını sağlayacak destekleyici politikalara, çocukluktan gençliğe geçiş dönemi olarak tanımlanan bu süreci en rahat şekilde geçirmelerini sağlamaya yönelik politikalara ihtiyacımız var. Ancak bu politikalar üzerine düşünürken bunu yetişkin merkezli bir bakış açısıyla değil, gençleri ortak olarak gören, onların düşünce ve duygularına değer veren bir zihniyet değişimine de ihtiyaç olduğu da aşikâr.
1. Başlıca bazı çalışmalar için bkz. Phillipe Aries, Centuries of Childhood: A Social History of Family Life. Alfred A. Knopf, 1970 ; Giovanni Levi ve Jean-Claude Schmitt (der.), A History of Young People in the West, cilt 2, Harvard University Press, 1997.
2. Xavier Gaullier, “Âges mobiles et générations incertaines”. Esprit, no. 246, 1998, s. 5-44.
3. Bkz. Demet Lüküslü, Türkiye’de “Gençlik Miti”: 1980 Sonrası Türkiye Gençliği, İletişim Yayınları, 2009.
4. Bu konuda zihin açıcı bir tartışma için bkz. Leyla Neyzi, “Nesne ya da özne? Türkiye’de ‘gençliğin’ paradoksu”, . Ben Kimim: Türkiye’de Sözlü Tarih, Kimlik ve Öznellik, İletişim Yayınları, 2004, s. 103-140.
5. Gençlik istatistikleri için bkz. TÜİK, İstatistiklerle Gençlik 2022, https://data.tuik.gov.tr/Bulte... Index?p=Istatistiklerle-Genclik- 2022-49670#:~:text=T%C3%BCrkiye% 20n%C3%BCfusunun%20 %15%2C2’,15%2C2’sini%20olu%- C5%9Fturdu.
6. Bkz. Demet Lüküslü ve Kezban Çelik, “Gendering the NEET category: young NEET women in Turkey”, Turkish Studies, 23(2), 2022, s. 200- 222.
7. Bazı tartışmalar için bkz. Robert MacDonald, “Youth transitions, unemployment and underemployment. Plus ça change, plus c’est la même chose?”, Journal of Sociology 47(4), 2011, s. 427-444 ; Ruth Rogers, “ ‘I remember thinking, why isn’t there someone to help me? Why isn’t there someone who can help me make sense of what I’m going through?’ ‘Instant adulthood’ and the transition of young people out of state care”, Journal of Sociology, 47(4), 2011, s. 411-426.
8. Genç nüfusun yoğun ve sorunlarının da yoğun olduğu Ortadoğu ve Kuzey Afrika toplumlarında gençlerin bu belirsizliklerle nasıl yaşamlarına devam etmeye gayret ettikleriyle ilgili bir araştırma için bkz. Jörg Gertel ve Ralf Hexel, Coping with Uncertainty: Youth in the Middle East and North Africa, Londra, Saqi Books, 2018.
9. Bu konuda bkz. Türkiye’de Genç İntiharları: Farklı Bir Dünya için Umut Yeşertirken Genç İntiharlarından Ders Almak, İstanbul Gençlik Araştırmaları Merkezi Raporu, Aralık 2023, https://www.genclikarastirmalari. org/