Asgar Ferhadi sinemasında gizlenenve ayan olan
Ferhadi bu kuşağın en önemli yönetmeni. Asgar Ferhadi’ nin filmleri genel olarak bir ailenin veya arkadaş grubunun arasındaki dinamiklerden beslenir ve bir ev, köy gibi izole mekânlarda geçer. Filmlerindeki olay akışının benzerliği sebebiyle kendini tekrar ettiği eleştirisiyle sıklıkla karşılaşan Ferhadi, aslında sağlam bir dramatik yapı, özenli diyalog yazımı ve çok iyi oyuncu yönetimi gerektiren bu yapıyı her seferinde geliştirmeyi dener.
İran sinemasının en parlak döneminin doksanlı yıllar olduğu, hatta söz konusu onyılda sinemanın dünya genelindeki üst düzey örneklerinin İran’da icra edildiği yaygın bir kanaat.
Abbas Kiyarüstemi, Cafer Penahi, Muhsin Mahmelbaf, Mecid Mecidi’nin de dâhil olduğu kuşağın doksanlarda çektiği filmler dünya genelinde yankı uyandırmakla birlikte ülke sinemasının karakterini inşa eden bir üslup geliştirdi.
Bu sinema toplumsal gerçekçi duyarlılıklar göstermekle birlikte hayatı kutsayan, umut veren, maneviyatı ön planda tutan bir yaklaşıma sahipti.
İki bin sonrasında film çekmeye başlayan yeni kuşak yönetmenlerse, bu mirası reddetmemekle birlikte onu dönüştürdüler. İran sinemasında daha önce seyretmediğimiz görece karanlık, yer yer karamsar sayılabilecek anlatılara da ağırlık verdiler.
Böylece ülke sinemasına gizem, gerilim, korku gibi yeni türler kazandırdılar. Özellikle gizem türündeki anlatılarıyla tanınan ve Elly Hakkında (Darbareye Elly, 2009), Bir Ayrılık (Jodaeiye Nader az Simin, 2011), Satıcı (Forushande, 2016) gibi filmleriyle hatırlanan Asgar Ferhadi bu kuşağın en önemli yönetmeni. Asgar Ferhadi’nin filmleri genel olarak bir ailenin veya arkadaş grubunun arasındaki dinamiklerden beslenir ve bir ev, köy gibi izole mekânlarda geçer.
Filmin hemen başında bir tetikleyici olay (bir karakterin kaybolması, haneye tecavüz, taşınma vs.) gerçekleşir ve bu olayın sebep olduğu gizemi aydınlatmak için yapılan konuşmalar karakterlerin arasındaki ilişkileri aşındırmaya başlar. Günlük hayatta başvurulabilen küçük sayılabilecek yalanlar büyük anlamlar yüklenerek ortaya dökülür, konuşma sürdükçe daha büyük sırlar açığa çıkmaya başlar, tartışmaların şiddeti yükselirken itiraflar ve bazen de iftiralar havada uçuşur.
Filmlerindeki olay akışının benzerliği sebebiyle kendini tekrar ettiği eleştirisiyle sıklıkla karşılaşan Ferhadi, aslında sağlam bir dramatik yapı, özenli diyalog yazımı ve çok iyi oyuncu yönetimi gerektiren bu yapıyı her seferinde geliştirmeyi dener.
İranlı bir sanatçı olduğu için filmleri yurt dışında genellikle politik okumalar ile karşılansa da sade, evrensel insanlık durumları üzerinde derinleşmeye çalışır.
Yönetmenin son filmi Herkes Biliyor (Todos lo saben, 2018) bu arayışın son uğrağı.
Herkes Biliyor Herkes Konuşuyor
Herkes Biliyor eşi ve iki çocuğuyla Buenos Aires’te yaşayan, kız kardeşinin düğününe katılmak için İspanya’ya gelen Laura’nın (Penélope Cruz) ailesini merkeze alır. Ailenin uzak ve yakın üyelerinin köyde toplandığı gecede yaşanan çocuk kaçırma olayıyla bir anda ortalık karışır.
Neşeli, birbirine sevgiyle bağlı izlenimi veren İspanyol ailesi ilk önce köyün yabancısı bağ işçilerinden, sonra da çekim yapmak için düğüne gelen sabıkalı gençlerden şüphelenir. Ancak olaydaki kimi detaylar kahramanları sorumluyu ailenin içinde aramaya yönlendirir.
Laura’nın dindar eşi Alejandro ile ailenin görüş ayrılıkları yüzünden tartışmaların tonu giderek farklılaşır, eski defterler açılır.
Üstüne bir de Laura’nın gençlik aşkı Paco (Javier Bardem) ve eşi beklenmedik bir şekilde olaylara dâhil olur. Zamanın yenileyici ve dönüştürücü gücünün sıklıkla vurgulandığı filmde, çocuğun bulunamadığı her saat aileyi biraz daha parçalar.
Herkes Biliyor başrolleri paylaşan Penélope Cruz, Javier Bardem’in hatırına filmi seyreden ve Ferhadi sineması ile ilk kez karşılaşan seyirci için farklı, ilgi çekici bir yapım olabilir. Ancak tıpkı daha önce Fransa’da çektiği Geçmiş (Le passé, 2013) gibi yönetmeni ilk filmlerinden bu yana takip eden seyirci kitlesini tatmin edecek gibi değil.
Herkes Biliyor’da ortaya çıkan birçok sırrın tahmin edilebilir olması ve yeni gelişmelere yol açacak şekilde kurgulanmaması bu hayal kırıklığında önemli bir faktör. Ferhadi 2016 yılında konuk olduğu Antalya Film Festivali’ndeki ustalık sınıfında Bir Ayrılık ile Altın Ayı, Oscar, Altın Küre ödüllerini kazandıktan sonra artık film çekemeyeceğinden korktuğunu, yeni meydan okumalara ihtiyaç duyduğu için yurt dışı prodüksiyonlara yöneldiğini anlatmıştı. Şu var ki yönetmenin yurt dışında çektiği filmlerdeki otantisitenin eksikliğinden kaynaklanan yüzeyselliği gidermesi kolay görünmüyor.
Mart Vizyonunda Öne Çıkanlar
Mutlu Lazzaro
Cenneti andıran bir köyde yaşayan iyilik timsali Lazzaro, en yakın arkadaşı asilzade Tancredi’yi aramak için hem mekânı hem de zamanı aşmayı göze alıyor. İtalyan sinemasının genç ismi Alice Rohrwacher, Mutlu Lazzaro’yu 16 mm filme çekti.
Vizyon tarihi 1 Mart 2019
Papillon
Haksız yere hüküm giyen Henri Charriere Şeytan Adası’ndaki yüksek güvenlikli hapishaneden kaçmak için arkadaşı Dega ile ikili bir firar planlamaya başlar. Kelebek (Papillon), Türkçeye de çevrilen ve çoksatan romanın sinema uyarlaması.
Vizyon tarihi 8 Mart 2019
Woman at War
Bölgesindeki alüminyum tesislerine tek başına savaş açan çevreci aktivist Halla, beklemediği bir anda evlat edinme başvurusunun onaylandığını öğrenir. Küresel sorunlara mizahi bir üslupla eğilen İzlanda yapımı, bu yıl isminden söz ettiren filmlerden.
Vizyon tarihi 8 Mart 2019