Yeni Zelanda hükümeti, Christchurch cami saldırılarının mağdurlarına tanınan imtiyazları askıya alıyor

HABER MASASI
Abone Ol

Yeni Zelanda'nın Christchurch kentindeki iki camiye düzenlenen terör saldırılarında ağır yaralanan Temel Ataçocuğu, Başbakan Christopher Luxon hükümetinin mağdurlara tanınan imtiyazları, yardımları ve çalışmaları askıya almaya başladığını söyledi. Ataçocuğu: "Yeni Zelanda hükümeti ve koalisyon ortakları, bu konuda bizim lehimize olan çalışmaları maalesef yürütmüyor. Sonuç itibarıyla da eski hükümet yani İşçi Partisi'nin sağlamış olduğu bizim için kazanımlar, maalesef bu hükümet tarafından askıya alınmış durumda" dedi.

15 Mart 2019'da 28 yaşındaki Avustralyalı "beyaz üstünlükçü" Brenton Tarrant, Yeni Zelanda'nın Christchurch kentindeki El-Nur Camii ve Linwood İslâm Merkezi'nde 51 kişiyi öldürdü ve 49 kişiyi de yaraladı.

Dönemin Başbakanı Jacinda Ardern'in ifadesiyle "ülkenin en karanlık günlerinden biri" olarak tarihe geçen saldırılarının üzerinden tam 6 yıl geçti.

Terörist Brenton Tarrant'ın düzenlediği saldırıların mağdurları, olaydan 6 yıl sonra yaralarını sarmaya çalışırken Luxon liderliğindeki koalisyon hükümetinin, kendilerine sağlanan imtiyazları sonlandırmaya yönelik adımları nedeniyle endişeli.

Terör saldırısını gerçekleştirmek için kiraladığı bir evdeki poligonlarda atış talimi yaptığı ortaya çıkan 28 yaşındaki Avustralyalı

"Röntgenimde ve vücudumun her yerinde görebiliyorsunuz o kurşun parçalarını"

Tarrant'ın silahından çıkan 9 kurşunun vücudunun çeşitli yerlerine isabet etmesiyle ağır yaralanan ve 20'den fazla ameliyat geçiren Temel Ataçocuğu, saldırıyı ve ardından geçen yılları anlattı.

Hissiyat kaybı nedeniyle sol kolunu eskisi gibi kullanamadığını belirten Ataçocuğu, kurşun parçalarından bazılarının hâlâ vücudunda bulunduğunu söyledi.

"Röntgenimde ve vücudumun her yerinde görebiliyorsunuz o kurşun parçalarını."

Travma sonrası stres bozukluğu teşhisi konulduğunu anlatan Ataçocuğu, sürekli antidepresan kullanmak zorunda olduğunu, vücudundaki kurşun parçaları ve kemik hasarları nedeniyle soğuk havaların kendisi için zor geçtiğini ve bunun ağrılara yol açtığını belirtti.

Ataçocuğu, saldırı anında yaşadığı travmaları tetiklendiği için ülkedeki camilere gidemediğini söyleyerek, "Sürekli silah sesleri kulağıma geliyor. Kolay değil o yaşadığım an yani o kan kokusu, barut kokusu, korkunun kokusu, ölümün kokusu kolay değil." ifadelerini kullandı.

Kanlı terör saldırısının üzerinden 6 yıl geçerken, Yeni Zelanda hükümeti, saldırıya ilişkin hazırlanan ve Aralık 2020'de kamuoyuna sunulan Kraliyet Soruşturma Komisyonu raporunda öngörülen bazı iyileştirmeleri durduruyor.

Mağdurların yararlandığı çalışmalar askıya alınıyor

Mevcut hükümetin, dönemin Başbakanı Ardern tarafından saldırının mağdurlarına sağlanan yardımları sonlandıracak adımlar attığını belirten Ataçocuğu, şöyle konuştu:

  • "Yeni Zelanda hükümeti ve koalisyon ortakları, bu konuda bizim lehimize olan çalışmaları maalesef yürütmüyor. Sonuç itibarıyla da eski hükümet yani İşçi Partisinin sağlamış olduğu bizim için kazanımlar, maalesef bu hükümet tarafından askıya alınmış durumda."

Ataçocuğu, hükümetin, saldırıya ilişkin hazırlanan ve Aralık 2020'de kamuoyuna sunulan 792 sayfalık Kraliyet Soruşturma Komisyonu raporunda öngörülen bazı iyileştirmeleri durduracağını söyledi.

Saldırıdan sonraki cuma günü ezanın devlet televizyonundan canlı okunmasını sağlayarak ülkedeki Müslümanlara destek veren Ardern liderliğindeki İşçi Partisi hükümeti, ülkedeki yarı otomatik askerî silahların yasaklanmasını sağlayan yasa çıkartırken, kurulan yeni hükümet ise yeni bir silahlanma yasası üzerinde çalışıyor.

  • Hükümetin yeni silahlanma yasası üzerinde çalıştığını vurgulayan Ataçocuğu, kararın "Tekrar yumuşatılması ve kolay bir şekilde yarı otomatik silahların tekrar satılabilmesi ya da sahiplenilebilmesinin önünü açmak için bir teklifte bulunmuştu. Bu da yeni hükümetin bizi pek fazla desteklemediğini gösteriyor." dedi.

"'Zaman en iyi ilaç deriz' ancak izler hep kalır"

Saldırı sırasında camide bulunan Sardar Faisal Abbas da olayın psikolojik etkilerinin derin olduğunu kaydederek, uzun süre boyunca diğer mağdurlara destek olmayı ve topluma katkı sağlamayı önceliği haline getirdiğini anlattı.

Abbas, "'Zaman en iyi ilaç deriz.' ancak izler hep kalır ancak topluluk olarak çok yol katettik." dedi.

Saldırıların yaşandığı dönemde Pakistan Canterbury Derneği'nin Genel Sekreteri olduğunu dile getiren Abbas, saldırı sonrası mağdurlar için bilgi paylaşımı, bağışların dağıtımı ve psikolojik destek gibi çalışmalarda bulunduklarını belirtti.

Abbas, Christchurch'teki Pakistan topluluğunun, hayatını kaybedenleri anmak için 23 Mart'ta iftar programı düzenleyeceğini ve bu etkinliğin dayanışma açısından önemli bir fırsat olacağını vurguladı.

Christchurch cami saldırısının üzerinden yıllar geçmesine rağmen Müslüman cemaat üyeleri hâlâ bir terör saldırısı tehdidinin olduğundan, hatta bu tehditin daha da artabileceğinden endişe ediyor.

Yeni Zelanda'da İslâm karşıtı terör saldırısı

Yeni Zelanda'nın Christchurch kentindeki El-Nur ve Linwood Camiilerine 15 Mart 2019'da Brenton Tarrant adlı saldırgan tarafından cuma namazında otomatik silahlarla terör saldırısı düzenlenmişti.

Saldırıyı gerçekleştirmek için Yeni Zelanda'nın Dunedin kentinde kiraladığı eve yerleşen ve buradaki poligonlarda atış talimi yaptığı ortaya çıkan Avustralyalı terörist Tarrant, Christchurch şehrindeki iki camide namaz kılan Müslümanlara otomatik silahlarla saldırmıştı.

Saldırıda aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 51 kişi hayatını kaybetmiş, 2'si Türk vatandaşı 49 kişi yaralanmıştı.

Saldırıların dünya çapında bu kadar dikkat çekmesinde, cani bir şekilde katledilen Müslümanların yanı sıra camiye giren saldırgana

Saldırıyı sosyal medya hesabından canlı yayımlayan ve "beyaz ırkın üstünlüğünü" savunan aşırı sağcı terörist, saldırıdan hemen sonra polis tarafından yakalanmıştı.

Tarrant, 2020'de çıktığı Christchurch Yüksek Mahkemesinde 51 cinayet, 40 cinayete teşebbüs ve bir terör suçundan hüküm giyerek şartlı tahliye olmaksızın müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.