Yarım asırlık kördüğüm: Batı Sahra sorunu
Batı Sahra sorunu, sömürge devletlerinin çizdiği sınırlar, sömürü ve egemenlik çatışmalarından kaynaklanmaktadır. Bölgenin sömürülme ve kolonileştirilme süreci 1884 yılında İspanya’nın işgaliyle başladı. Yerel halk kendi bağımsız devletlerine kavuşmak için İspanyolca “Polisario” adıyla bilinen ve Moritanya’da kurulan direniş örgütüyle 1973 yılında İspanyollara, 1976-1991 yılları arasında da Fas Krallığı'na karşı silahlı mücadele verdi.
Yarım asır önce sömürgeciliğin ortadan kaldırılıp milletlerin kendi kaderini tayin etme hakkı gereğince İspanya tarafından terk edilen Batı Sahra bölgesi, Afrika Kıtası’nın kuzey batısında yer alıyor. Kuzeyinde Fas, güneyinde Moritanya, batısında Atlas Okyanusu, doğusunda ise Cezayir olan Batı Sahra Bölgesi, BM’nin yayınladığı kendini yönetemeyen topraklar (non-self-governing territories) listesinde Afrika kıtasında yer alan tek toprak parçasıdır.
Silahlı mücadeleler
Batı Sahra sorunu, sömürge devletlerinin çizdiği sınırlar, sömürü ve egemenlik çatışmalarından kaynaklanmaktadır. Bölgenin sömürülme ve kolonileştirilme süreci 1884 yılında İspanya’nın işgaliyle başladı.
Yerel halk kendi bağımsız devletlerine kavuşmak için İspanyolca “Polisario” adıyla bilinen ve Moritanya’da kurulan direniş örgütüyle 1973 yılında İspanyollara, 1976-1991 yılları arasında da Fas Krallığına karşı silahlı mücadele verdiler. 1975 yılında Uluslararası Adalet Divanı Sahravilerin kendi kaderlerini tayin etme haklarının önünde bir engel olmadığına dair görüşünü yayınladı.
Bağımsızlık ilanı ve Fas'ın "Yeşil Yürüyüş"ü
27 Şubat 1976 tarihinde Batı Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti adıyla İspanyolların çekilmesinden sonra bağımsızlık ilan etti, fakat bağımsızlık ilanının hemen ardından Fas Krallığı ve Moritanya bölgeyi işgal ederek, bölge üzerinde hâkimiyet kurdular.
- Moritanya, 10 Ağustos 1979 günü Batı Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti yönetimiyle anlaşarak yeni bağımsız devleti tanıdıktan sonra idaresine aldığı bölgelerden çekildi.
İspanya’ya karşı yürütülen bağımsızlık mücadelesi döneminde Batı Sahralı direnişçilere destek veren Fas, II. Hasan döneminde büyük Fas idealini gerçekleştirmek için 350.000 kişiyi harekete geçirip "yeşil yürüyüş" adı altında bölgenin 2/3’ünü ele geçirdi. Bu yürüyüşün adı bazen "yeşil Mart" olarak da geçmektedir. Bu tarihten sonra da bölgedeki problemler ve kolonileştirme süreci günümüze kadar devam etmektedir.
"Fas duvarı"
Fas, Polisario’yu engellemek ve Polisario ile Fas Krallığı'nın kontrol ettiği bölgeleri birbirinden ayırmak için 1980-87 yılları arasında 2.700 km uzunluğundaki "Fas Duvarı" olarak bilinen duvarı inşa eti. "Fas Duvarı" Çin Seddinden sonra dünya’nın en uzun ikinci duvarıdır. Ayrıca Fas Krallığı bölgeye, güvenlik duvarı haricinde 100.000 asker sevk edip, 500.000 mayın döşetmiştir.
Fas’ın Batı Sahra bölgesini ele geçirmesi uluslararası toplum tarafından kabul edilmemektedir.
Fakat kendi kendine yönetilemeyen topraklar statüsünde olduğu için kördüğüm haline gelmiştir. Batı Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti, çoğu Afrika ve Latin Amerika ülkeleri olmak üzere 40 devlet tarafından bağımsız ülke olarak kabul edilmektedir.
Cezayir-Fas arasında Batı Sahra sorunu
Batı Sahra sorununda Fas’a karşı en büyük muhalefeti komşusu Cezayir yapıyor. Cezayir, Batı Sahra yönetimine destek vererek sürgündeki Batı Sahra Yönetiminin Cezayir’de çalışmalarını sürdürmesine destek veriyor. Batı Sahra meselesi, Fas-Cezayir ilişkilerini belirleyici konumdadır. İki ülkenin kara sınırı 1994 yılından beri kapalıdır. Fas Kralı VI. Muhammed BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile gerçekleştirdiği görüşmede, "40 yıldan fazla devam etmekte olan bu sorunda Polisario Cephesi'ni destekleyen Cezayir'in büyük payı var" ifadesini kullanarak komşusunu sorunun çözümüne engel yaratmakta ittiham etti.
Fakat Cezayir’in 2026 Dünya Kupası seçmelerinde Fas lehine oy kullanması iki ülke arasındaki gerginliğin yumuşaması olarak değerlendirilmektedir. Moritanya ise söz konusu sorun hakkında tarafsız olduğunu belirtmekle birlikte zaman zaman Polisario yetkililerini misafir etmektedir. Afrika Birliği, sürgündeki hükumeti 1984 yılında devlet olarak tanıyıp, üye ülke kabul etti. Bu nedenle Fas, kurucusu olduğu Afrika Birliği’ndeki üyeliğini 1985 yılında Batı Sahra’yı bağımsız devlet olarak kabul ettiği için askıya aldı ancak 31 Ocak 2017 tarihinde tekrar birliğe üye oldu.
Birleşmiş Milletler'in tutumu
BM, Afrika Birliği ve Avrupa Birliği soruna direk ya da dolaylı şekilde müdahildir. Ancak sorunun çözümüne dair ilgili kurumlar yeterli hassasiyeti göstermediğinden dolayı yarım asırdan beri bölgedeki sorun çözülememektedir. BM, Polisario’yu taraf kabul edip ülkenin bağımsızlığını tanımıyor ve bu nedenle kırk yılı aşkın bir süredir sorunun çözümsüz kalmasının en önemli müsebbibi olarak gösteriliyor. BM, Bölgedeki sorunun çözümüne dair, 1991 yılında ara buluculuk yaparak 16 yıllık savaşı sona erdirip, referandum yapılması yönünde karar alınmasını sağlamanın dışında olumlu bir adım atamamıştır. Ancak 1991 yılından günümüze kadar, bölgede referandum yapılamamıştır. Arap Birliği ise ne Polisario’yu ne de sürgündeki hükumeti kabul etmiyor.
Arapça’da Batı Sahra Topluluğu için Türkçe karşılığı "çölde yaşayan kişi" anlamına gelen Sahravi kelimesi kullanılıyor. Ancak burada etnik olarak Arap ve Berberiler yaşamaktadır. Batı Sahra’da nüfusun tamamına yakını Müslümandır. Bölgede Fasih Arapça’dan türeyen Hassaniye lehçesi konuşulmaktadır. 2013 yılı tahminlerine göre nüfus 539.000 civarında olup, genç nüfus çoğunluktadır.
- Sömürü, savaş ve iklim şartlarından dolayı ekonomik açıdan zayıf kalan Batı Sahra’nın ana geçim kaynakları hayvancılık ve balıkçılıktır.
Ancak bölgede zengin fosfat ve petrol kaynakları da bulunmaktadır. Esasında Batı Sahra’da temel problemler doğal kaynakların kullanımından ötürü yaranmaktadır. Kurak çöl ikliminden dolayı tarım yapılamayıp, yiyeceklerin büyük bir kısmı ithal edilmektedir. Fas Krallığı yiyecek girişlerini kontrol ederek sınırlı sayıda girişlere izin verdiğinden dolayı Polisario’nun kontrolündeki bölgelerde zaman zaman açlık krizi yaşanmaktadır.
Türkiye açısından Batı Sahra sorunu
Türkiye, Batı Sahra Arap Cumhuriyetini devlet olarak kabul etmemektedir. Fakat süreçte Fas lehine değerlendirme de yapmamaktadır. Çekimser kalıp, sorunun uluslararası arenada çözülmesi gerektiğini ifade eden bir tutum içerisindedir.
Batı Sahra meselesi yarım asırdan beri çözüm bekliyor. Balıkçılık, fosfat madenciliği yanında sahillerinde petrol aramaya başlayan Fas, lobicilik faaliyetlerine harcadığı paralarla da bu meseleden vazgeçmeyeceğini göstermektedir. Ancak diğer tarafta da yarım asırdan beri Sahra halkının temsilcisi olup, siyasi ve silahlı mücadele vererek tanınmaya çalışan Sahra Arap Demokratik Cumhuriyeti devleti var. Dolayısıyla sorun hala ortada ve çözülmeyi beklemektedir. Özellikle Cezayir’in Tindouf bölgesindeki mülteci kamplarında yaşayan 90.000 insan mağdur olarak yaşamlarını sürdürüyor. Kampta sağlık, beslenme, barınma, eğitim ve temizlik gibi temel insani ihtiyaçlar BM öncülüğündeki birkaç yabancı sivil toplum kuruluşu tarafından karşılanıyor.
- Türkiye’den de bazı yardım kuruluşları dönemsel olarak kamplarda yardım faaliyetleri yapsa da yapılan yardımlar yeterli değil düzeyde değil.
Uzun yıllardır çözülmesi gereken bir sorun olarak duran Batı Sahra sorunu bundan sonraki süreçte de uluslararası gündemi meşgul edecek gibi duruyor.