Türk dünyasının manevi başkenti: Türkistan

HABER MASASI
Abone Ol

Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi'nde Türk Cumhuriyetleri Cumhurbaşkanları tarafından alınan kararla "Türk dünyasının manevi başkenti" ilân edilen Kazakistan'ın Türkistan şehri, tarihi ve kültürel miras zenginliğiyle yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı oluyor.

  • Tarihî kaynaklara göre 2 bin yıllık geçmişe sahip ve eski adı "Yesi" olan Türkistan şehri, Hoca Ahmed Yesevî'nin doğduğu ve yaşadığı şehir olarak biliniyor.

14. yüzyılda Emir Timur tarafından inşa edilen Arslan Baba Türbesi (Arystan Bab)

Türkistan bölgesi ayrıca İslâm'ın ilk izlerini simgeleyen Arslan Baba Türbesi ve kadim Otrar kenti gibi mimari yapılara da ev sahipliği yapıyor.

Kazakistan'ın UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınan ilk tarihî eseri olan ve 14. yüzyılda Emir Timur tarafından inşa ettirilen Yesevî Türbesi de şehrin görkemli yapılarının başında geliyor. Eser, 1993'te başlayan restorasyonla Türkiye tarafından yenilendi.

Eskiden Farab olarak anılan Otrar, filozof Fârâbî’nin doğduğu, Türk imparatoru Timur’un vefat ettiği kent olarak biliniyor.

Ayrıca 1992'de temelleri atılan Hoca Ahmed Yesevî Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi de şehir için çok büyük bir öneme sahip yapılar arasında yer alıyor.

Şehirde Hoca Ahmed Yesevî Türbesi'nin yanı sıra birçok tarihî eser, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından restore edildi.

Türkistan Bölgesi Kültür ve Turizm Başkanlığı'ndan alınan verilere göre, Türkistan'da geçen yıl 120 bin 344 ziyaretçi konakladı. Bu yılın ilk 6 ayında ise konaklama yapan kişi sayısı 59 bin 248 olarak belirlendi. Hoca Ahmed Yesevî Türbesi'ne gelenlerin sayısı 9 ayda 532 bin 285 kişi olarak açıklandı.

Hoca Ahmed Yesevî Türbesi.

"Türkistan, büyük medeniyetlerin dönüşümünü görmüş muazzam bir coğrafyadır"

Hoca Ahmed Yesevî Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi'nde tarih bölümü öğretim görevlisi olan Eren Akdeniz, şehrin en önemli isminin "Pir-i Türkistan" olarak anılan Hoca Ahmed Yesevî olduğunu belirterek, aynı zamanda Yesevî'nin tüm Türk coğrafyası için tarihî ve fikrî anlamda önemine dikkati çekti.

Akdeniz, Moğolların efsanevi anlatımlarında yer alan büyük Otrar faciasının da Türkistan'ın çok yakınında gerçekleştiğinden bahsederek, "Bunun yanında Sauran, Atabay gibi, yine Kentau'daki Kara Dağlar gibi Türkistan bölgesinde önemli yerleşim alanları bulunmaktadır. Şüphesiz Türkistan, tarih boyunca önemli olaylara şahitlik etmiş, büyük medeniyetlerin dönüşümünü görmüş muazzam bir coğrafyadır." dedi.

Moğollar tarafından kapsamlı bir şekilde yok edilen Otrar kalesinin kalıntıları.

Türkiye Türklerinin mensubu olduğu Oğuz boyunun da Sırderya'ya yerleştiğini aktaran Akdeniz, şunları kaydetti:

"Sırderya boyunca çok sayıda, hâlen günümüzde de varlığını sürdüren Oğuz şehirlerinin olduğunu biliyoruz. Yine hemen Türkistan'ın dışında Dede Korkut'un anıtı bulunmakta. Anlatılanlara göre, kendisinin mezarı Sırderya'nın kenarındaymış. Fakat bir sel münasebetiyle mezar kaybolup gitmiş. Ama netice itibarıyla Dede Korkut dediğimizde sadece Türkiye değil, tüm Türk dünyasının saygı duyduğu tarihî bir şahsiyetin yine bu coğrafyada meftun olduğunu ifade edebiliriz. Tarih boyunca hem Türk kültürü ve tarihî açısından hem de dünya medeniyetine katkı sağlamış, önemli isimleri doğuran Türkistan coğrafyası mutlaka hayatta bir kez de olsun görülmesini beklediğimiz bir coğrafyadır."

Kazakistan’ın başkenti Astana’dan 1350 kilometre uzaklıktaki Kızılorda şehrinde bulunan Dede Korkut Anıtı, 1980 yılında inşa edildi. Anıt, Dede Korkut’un çalgısı olan kopuz formunda ve12 metre yüksekliğe sahip.

"Türbenin yapımına 1386'da başlanırken malzemelerde hiç su kullanılmamış"

Tur rehberi İsmail Ömer Ali de Türkistan'da kabri bulunan Hoca Ahmed Yesevî'nin çok önemli bir şahsiyet olduğunu belirterek, Anadolu'nun Türkleşmesine çok büyük katkı sağladığını söyledi.

Çocukluğundan itibaren iyi bir tahsil alan Yesevî'nin Yusuf Hemedani'den dinî ve tasavvufî ilimleri öğrendiğini aktaran Ali, Yesevî'nin de çok sayıda ilim şahsiyetini yetiştirdiğini ifade etti:

"Günümüzde dört kıtada olan Türklerin hepsinin örf ve âdetlerinin bir olmasına katkı sağlayan Hoca Ahmed Yesevî'dir. Yesevî, kendisi 63 yaşına geldikten sonra 'daha ben haddi aştım, Peygamber Efendimizden fazla yaşamam mümkün değil' diyerek, kendisine çilehane yaptırıyor ve bir rivayete göre orada 60 yıl yaşıyor. Çilehanedeyken inzivaya çekildiğinde tüm dünya için önemli bir eser olan 'Divan-ı Hikmet'i kaleme alıyor."

Yesevî'nin vefatından neredeyse 200 yıl sonra Timur İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk hükümdarı Emir Timur'un Yesevî'nin önemine binaen saygı gösterilmesi amacıyla bugünkü Yesevî türbesini inşa ettirdiğine işaret eden Ali, türbe hakkında şöyle konuştu:

"Türbenin yüksekliği 41 metre. İnsanların her ihtiyacını karşılayabilecek bir yapı. İçinde yemekhanesi, kütüphanesi, medresesi var ve hâlen günümüzde bu bölümlerin hepsi kullanılıyor. Türbenin yapımına 1386'da başlanırken malzemelerde hiç su kullanılmamış. Yapı bildiğimiz pişirilmiş tuğlalardır. Üzerine at sütü kımız ve devenin sütünü mayalamışlardır."

Hoca Ahmed Yesevî Türbesi'nde ziyaretçilere rehberlik yapan Nurakhmetova Karlygash ise "Hoca Ahmed Yesevî Türbesi sayesinde bizim şehrimiz daha güzel. Tüm Türkleri şehrimize, türbeyi ziyaret etmeye bekliyoruz." diye konuştu.