Rabia Katliamı

HABER MASASI
Abone Ol

Sivil ve demokratik bir seçimle işbaşına gelen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve hükümetine yönelik 3 Temmuz 2013'te gerçekleştirilen darbenin ardından Mısırlılar iradelerine sahip çıkarak darbe karşıtı protestolar düzenledi. Rabia ve Nahda Meydanlarında barışçıl protesto gösterileri düzenleyen darbe karşıtlarına karşı Mısır ordusunun açtığı ilk ateşte 278 kişi yaşamını yitirirken, tüm bu süreçte Mısır’da yaklaşık 6 binden fazla kişi katledildi, 20 bin kişi tutuklandı. Darbe karşıtı protestolar ile demokrasi yanlılarının merkezi ve sembolü olan Kahire’deki Adeviyye Meydanı’nda Mısırlılar haftalarca eylem yaptı. Rabia işareti; özgürlüğün, demokrasinin, adaletin, meşruiyetin sembolü olarak Rabia Meydanı'nda doğdu ve kısa sürede tüm dünyaya yayıldı. Rabia işareti sadece Mısırlıların değil dünya mazlumlarının özgürlük sembolü oldu. Rabia Katliamı'nın üzerinden bugün tam 11 yıl geçti ama etkileri hâlâ devam ediyor...

Mısır'da 11 yıl önce ülkenin demokratik yollarla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi deviren askerî yönetim, darbe karşıtlarını susturmak için silah kullanmaktan kaçınmadı. Yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği 14 Ağustos'taki Rabia Katliamı'na giden süreçte Mısır medyası da darbecilerin kendilerine biçtiği rolü oynadı.

Mısır kamuoyu, 14 Ağustos öncesinde kanlı müdahaleye hazır hale getirildi. Güvenlik güçlerinin barışçıl gösterilere gerçek mermilerle müdahalesinde medyanın uyguladığı karartma başarılı oldu. Mısır sokağının onlarca eylemcinin ölmesine tepki vermemesi Rabia Meydanı'nda planlanan katliamın habercisi gibiydi.

Darbeye giden yol

Mısır muhalefeti 30 Haziran 2013'te Tahrir Meydanı'nda Mursi aleyhinde büyük bir eylem yaptı. Medya, eyleme 30 milyondan fazla kişinin katıldığını iddia etti. Ordu, aynı günün akşamında, iktidar ve muhalefete 3 gün süre tanıdığını duyurdu. Söz konusu açıklamanın ardından Tahrir Meydanı'nın üzerinden savaş uçakları ve helikopterler geçmeye başladı. Ülke genelinde sözde bir sevinç havası oluşturuldu.

Kahire'deki Adeviyye ve Nahda meydanlarındaki darbe karşıtlarına Mısır ordusunun ilk müdahalesinde yüzlerce kişi öldürüldü.

  • Ordunun verdiği sürenin sonunda, Mısır'da demokratik seçimlerle işbaşına gelen ilk Cumhurbaşkanı Mursi, 3 Temmuz 2013'te ilân edilen darbe ve yeni yol haritasının ardından alıkonularak bilinmeyen bir yere götürüldü.

Mursi yanlıları olayı protesto ederek Rabia ve Nahda Meydanlarında oturma eylemi başlattı.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Adli Mansur, geçici olarak cumhurbaşkanı olarak atandı ve 4 Temmuz'da yemin ederek görevine başladı.

  • Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvân-ı Müslimîn) 5 Temmuz'da "Darbeyi Red Cuması" eylemleri düzenledi. Askerî müdahaleye karşı çıkan gruplar ve İhvân mensupları büyük bir protesto gösterisi yaptı.

Mursi'nin Cumhuriyet Muhafızları Karargahı'nda tutulduğu söylentileri üzerine eylemciler Rabia Meydanı yakınlarındaki karargâh önünde de eylemlere başladı.

14 Ağustos sonrasında ülkede 1 aylık olağanüstü hal ilân edildi.

8 Temmuz sabahı Rabia Meydanı'ndan Mursi’nin tutulduğu Cumhuriyet Muhafızları Karargahı önüne gelen eylemcilere gerçek mermilerle müdahale edildi. Bu, silahlı kuvvetlerin, barışçıl gösteri düzenleyenlere karşı gerçek mermiyle ilk müdahalesiydi. Mısır adli tıp verilerine göre müdahalede 61 eylemci hayatını kaybetti, 435'i yaralandı.

  • Mısır medyası, İhvân'ı askerî karargâh önünde eylem yaptığı gerekçesiyle suçlu ilân etti; zira 3 Temmuz itibarıyla darbe karşıtı bütün muhalif medya kapatılmış, darbecilerin kontrolündeki basın ise gerçeklerin üstünü örtme görevini üstlenmişti.

Aralarında kadın ve çocukların aralarında bulunduğu yüzlerce sivil keskin nişancılar tarafından öldürüldü.

Ancak siyasî partiler, "Cumhuriyet Muhafızları Katliamı" olarak adlandırılan bu kanlı müdahaleye tepki gösterdi.

Dönemin Savunma Bakanı Abdulfettah es-Sisi tarafından açıklanan yol haritasına başta destek veren Selefi Nur Partisi, bu olayların ardından darbecilerden desteğini çektiğini açıkladı.

Manassa Olayları

Rabia Katliamı'na giden yolun ikinci adımı, 27 Temmuz'da yaşanan "Manassa Olayları"dır.

  • Güvenlik güçleri, bu kez Rabia Meydanı'nın güneyinde yer alan Manassa bölgesindeki göstericilere karşı kanlı müdahalede bulundu.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, baskınları ''yakın tarihte tek bir günde dünyanın en büyük gösterici cinayetlerinden biri'' olarak nitelendirdi.

Eylemcilerin başlarından vurulduğu müdahalede, Mısır Sağlık Bakanlığı verilerine göre 38 kişi hayatını kaybetti. İhvân ise 139 kişinin öldüğünü, yaklaşık 4 bin 500 kişinin yaralandığını açıkladı ve güvenlik güçlerini adam öldürmek kastıyla eylemcilere gerçek kurşunla müdahale etmekle suçladı fakat dönemin İçişleri Bakanı Muhammed İbrahim, İhvân'ın ölü ve yaralı sayısını abarttığını, Rabia'daki eylemciler ile bölge halkı arasında arbede yaşandığı için "polisin müdahale etmek zorunda kaldığını" ifade etti.

Darbe karşıtlarını susturmak için silah kullanmaktan çekinmeyen Mısır güçlerinin şiddeti katliama dönüştü

Mısır güvenlik güçleri, 14 Ağustos 2013 sabahı saat 06.30'da Rabia Meydanı'na dört koldan müdahaleye başladı.

Mısır polisi ve ordusunun ortaklaşa düzenlediği müdahale kapsamında Nil'in batı yakasında Kahire Üniversitesi'nin önündeki Nahda Meydanı da vardı. Buraya da aynı anda baskın yapıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HWR) olaydan bir yıl sonra şunları söyledi: “Bu cinayetlerin yaygın ve sistematik doğası ve bunların büyük ölçüde silahsız protestoculara karşı siyasî gerekçelerle ölümcül güç kullanma politikasının parçası olduklarını gösteren kanıtlar göz önüne alındığında, bu cinayetler büyük olasılıkla insanlığa karşı suç teşkil etmektedir.”

Akşama kadar devam eden baskında polis mavzerleri ve buldozerler kullanıldı. Ayrıca keskin nişancıların da işaretlenen bazı şahısları vurduğu gözlendi. İhvân'ın siyasî kanadı Hürriyet ve Adalet Partisi Genel Sekreteri Dr. Muhammed el-Biltaci'nin 17 yaşındaki kızı Esma el-Biltaci de bu şekilde şehit edildi. Fötr şapkalı bir kişinin Esma'yı sarı bir çanta ile işaretlediği, keskin nişancının tetiğe basmasının ardından bölgeden uzaklaştığı kamera kayıtlarına yansıdı.

  • Resmî verilere göre Rabia Katliamı'nda 8'i polis 632 kişi hayatını kaybederken, iki bine yakın kişi yaralandı. Aynı gün 800 eylemci gözaltına alındı.

Mısır ordusu ve polisinin Mursi'nin devrilmesini protesto eden insanları öldürmekle suçlandığına dair çok sayıda kanıt olmasına rağmen, hiç kimse mahkemeye çıkarılmadı ve Mısır hükûmeti katliamı hâlâ şeffaf bir şekilde soruşturmadı.

Ülkede 45 gün süren barışçıl gösteriler 14 Ağustos'taki Rabia Katliamı'nın ardından büyük ölçüde zayıfladı.

Müdahalenin yapıldığı gün, diğer şehirlerden Rabia'ya destek için yola çıkan binlerce kişi, güvenlik güçleri tarafından engellendi.

Aynı gün ülkenin farklı şehirlerinde İhvân üyeleri, Rabia baskınına tepki olarak polis karakollarını bastı. Bazı karakollarda polis memurları hayatını kaybetti.

Kahire'nin batısında bulunan Kirdase bölgesi ve Minya kentinde yaşanan baskınlara ilişkin davalar hâlâ sürüyor. Resmî verilere göre Rabia Meydanı'nın basıldığı gün 64 kilise ateşe verilirken, 36 polis karakoluna da baskın düzenlendi.

İhvân, Rabia Katliamı'ndan iki gün sonra 16 Ağustos'ta Kahire'nin Ramses bölgesinde büyük bir gösteri düzenledi. Polisin müdahalesinin ardından eylemciler meydanda bulunan El-Fetih Camii'ne sığındı. Sabaha kadar camide kalan eylemciler, bir sonraki gün gözaltına alındı.

Ramses olaylarında İhvân Rehberlik Bürosu Başkanı Muhammed Bedii'nin oğlu Ammar vurularak öldürüldü.

İhvân'ın verilerine göre 3 Temmuz'dan sonraki süreçte 40 binden fazla kişi gözaltına alındı, binlercesi de ülke dışına kaçtı.