Ortadoğu’dan kaçış
Hem batılı hem yerel kaynaklara hem de çeşitli araştırmalara konu olan Arap Amerikan topluluklarının tarihi 19. yüzyıla kadar uzanır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde de yüzlerce kişi, iş bulmak ve siyasî çatışmalardan kaçmak için Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etti. Arap göçü, 1924'te ABD hükümetinin Kuzey ve Batı Avrupa'dan gelen insanlara öncelik veren göç kotaları getirmesiyle yavaşladı. Fakat, 1965'ten sonra ABD'nin bu kota sisteminden kurtulmasıyla yeniden arttı ve günümüzde de Ortadoğu'dan Amerika'ya göçler hâlâ devam etmektedir.
Amerikan Başkanı Joe Biden “Arap Amerikan Mirası” olarak kutlanan 2022'nin Nisan ayında bir dizi açıklamalarda bulunmuş, ABD'de yaşamakta olan ve sayıları bir hayli kalabalık olan Arap toplumuna "en içten selamlarını" göndermiş, ifadeleri arasında Amerika’daki Arap varlığının oldukça eski bir tarihe uzandığını söyleyerek 18. yüzyılın ikinci yarısında vuku bulan Amerikan Devrimi sırasında savaşan ve hayatını kaybeden Suriyeli bir göçmen olan Nathan Badeen isimli bir erden bahsetmişti. Üstelik Badeen Amerikan ordusundaki tek kişi de değildi. Tarihçilerin tespit ettikleri kadarıyla aynı orduda dört Arap yer alıyordu. Biden’ın da işaret ettiği gibi Arapların Amerika’ya göçleri bir hayli eskiye gidiyordu.
Çeşitli sebeplerle yaşanmış ve hâlâ da yaşanmakta olan göç dalgaları ilk olarak 19. yüzyılın sonunda kendisini göstermişti. 1870’li yıllarda başlayarak 1924 yılında çıkartılan göç yasasına kadar devam eden göç dalgasında o dönem Osmanlı hakimiyetinde bulunan Suriye, Lübnan, Ürdün ve Filistin sınırları içerisindeki bölgelerden 100 binden fazla kişi Amerika’ya göç etmişti. Yapılan bu ilk göçlerde gayrimüslim unsurlar ağır basıyordu.
Bu göçler, şüphesiz Osmanlı idarisinin de dikkatinden kaçmamıştı. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi'da (BOA) Muhaberât-ı Umumiye İdaresi Belgeleri (DH.MUİ) içerisinde 8 – 12 numarasıyla kayıtlı olan bir belge Amerika'ya vuku bulan Ermeni göçünün siyasi olmayıp iktisadî sebeplerden kaynaklandığını söylüyordu. Yapılan göçler içerisinde Müslümanlar da yok değildi. Yine arşiv içerisinde bulunan ve Louis Sabuncu tarafından hazırlandığı anlaşılan bir jurnal (Y.PRK.AZJ, 13 – 68) göç etmekte olan Müslümanların durumlarından haberdar olunduğunu gösteriyordu.
Amerika’ya yapılan ikinci büyük göç dalgası bu sefer 1940’lı yıllarda gerçekleşmişti. 1948 yılında yapılan Arap-İsrail Savaşı kısa süre içerisinde bitmiş olsa da arkasında bir milyona yakın yerinden edilmiş Filistinli bırakmıştı. 1948 yılı ilâ 1966 yılları arasında resmî olarak Amerika’ya göç eden 80 bin Arap’ın büyük çoğunluğunu Filistinliler oluşturmuştu. İkinci sırada ise Mısırlılar geliyordu.
II. Dünya Savaşı’ndan sonraki süreç Amerika’nın altın çağı olarak biliniyor, dışarıda yaşayan kişiler için bir cazibe merkezi olma özelliği taşıyordu. Zaten hazır olan ve buraya yapılacak olan göç potansiyeli yeni düzenlemelerle mümkün hale geliyordu.
1965 tarihli “Göçmenlik ve Vatandaşlık Yasası” bu imkânı fazlasıyla veriyordu. Ülkelerinde bulunan problemlerden kaçmak isteyen Ortadoğu insanları soluğu Amerika’da alıyordu.
1967 yılı ilâ 2003 yılları arasında Amerika’ya göç eden Arap sayısı 750 binden fazla olmuştu. 1967 yılında patlak veren Altı Gün Savaşı ile 1987-1993 ile 2000-2005 yıllarında gerçekleşen İntifada hareketleri sebebiyle göç eden insanlar arasında Filistinlilerin varlığı aynı şekilde önemli bir yekûn tutuyordu.
1975 yılından 1990’a kadar devam eden Lübnan İç Savaşı da çok sayıda Lübnanlının Amerika’ya göç etmesine sebep olmuştu.
İran – Irak Savaşı da çok sayıda Iraklının Amerika’ya göç etmesine sebebiyet vermişti. 2003 Amerikan işgalinde bile Amerika’ya göçler durmamıştı. Yemen ve Suriye başta olmak üzere 2003 sonrası karışıklıkların yaşandığı ülkelerden Amerika’ya yapılan göçler ciddi bir yoğunluk kazandı. Bu durum, Amerikan yönetimi tarafından önlem alınmasına yol açtı.