Nil kıyılarında bir muktedir: Kavalalı Mehmet Ali Paşa
Osmanlı Devleti’ni ve dönemindeki uluslararası gündemi, çıkardığı isyanlarla uzun süre meşgul eden Mehmet Ali paşa, bunun yanı sıra “Mısır modernleşmesi”ndeki kurucu rolüyle de yakın dönem Ortadoğu tarihinin en önemli simalarındandır. Kavalalı, eli kırbaçlı yönetim tarzı ve bazı uygulamaları nedeniyle bazı tarihçiler tarafından “son firavun” olarak adlandırılsa da Mısır’ın daha sonraki yöneticileri onun son olmadığını göstereceklerdi.
Mehmet Ali Paşa, 1769 yılında, bugün Yunanistan’a bağlı küçük bir şehir olan Kavala’da doğdu. Genellikle Arnavut asıllı olarak bilinse de tarihi kaynaklara göre büyük dedeleri arazi anlaşmazlığı nedeniyle Kavala’ya, Anadolu’dan göç etmişlerdi. Çocukluğunu ve gençliğini babası İbrahim ağanın yanında tütün ticareti ile uğraşarak geçiren Mehmet Ali, 18 yaşında askerlik hizmetine girdi. Kavala çorbacısının akrabalarından zengin bir hanımefendi ile evlendi. Bu evlilikten daha sonraları ünlenecek olan oğulları İbrahim, Tosun ve İsmail oldu.
Çocukluk ve gençlik yıllarında eğitim almadığı için okuma-yazma bilmiyordu. Ama o, bu eksikliğini kıvrak zekâsı, çalışkanlığı ve cesurluğu ile örtmeyi başardı. 1789 yılında Fransa’nın Osmanlı idaresindeki Mısır’ı işgali, Mehmet Ali’ye paşalığa ve Mısır valiliğine giden yolu açacaktı. Mısır’daki Fransızlara karşı mücadele etmek için toplanan gönüllü askerler arasına katıldı ve 300 gönüllü ile birlikte, bölüğünün ikinci komutanı olarak, Kavala’dan Kahire’ye gitti. Buradaki mücadelelerde Osmanlı ve Fransız ordularını gözlemleme ve mukayese fırsatı buldu. Orduda gösterdiği gayret ve başarı ile Osmanlı’nın Mısır valisi Hüsrev Paşa tarafından binbaşılığa yükseltildi.
17. yüzyılda Mısır’ın yönetimi Osmanlı valilerinin elindeydi. Memlûk beyleri de askerî güçleri nispetinde yönetimde söz sahibi oluyorlardı.
- Mehmet Ali, Mısır’da Fransız işgalinin doğurduğu boşluğu ve Osmanlı-Memlûk çekişmesini iyi kullandı.
Askerlere kendini sevdirdi. Hicaz’daki Vehhabî isyanını bastırması ve vergisini düzenli vermesi şartıyla Cidde valisi olarak atandı. Bu sayede paşalık ünvanını elde etti. Cidde valiliğine atanmasına rağmen o, Kahire’den ayrılmadı. Israrlı bir siyaset güttü ve bazı politik entrikalara girişti.
1805 yılında Osmanlı idaresi tarafından, Mısır valisi olarak tanındı. Bundan sonra Kavalalı, kırk yıl sürecek bir iç gelişme ve yayılma dönemi başlattı.
Mehmet Ali, Mısır’da kendi hanedanını kurmak ve Osmanlı idaresinden bağımsız hareket etmek istiyordu. Bu isteğin temelinde, valiliğinin, Osmanlı idaresi tarafından gönülsüz bir şekilde kabulü vardı. Hedefleri için güçlü bir ordu ve donanma kurmanın zaruri olduğuna karar verdi. Kendine, savaşlarda gözlemleme imkânı bulduğu, modern Avrupa ordularını model olarak aldı.
Kavalalı, modern bir orduya engel olarak gördüğü ve sadakatlerini kazanamadığı 74 Memlûk beyini, 1811 yılında verdiği bir yemek şöleninde ortadan kaldırdı. Memlûklerden kaçmayı başaranlar Sudan’a sığındılar.
Mehmet Ali, ilk seferini batı Arabistan’daki Vehhabî hareketine karşı yaptı. Mekke ve Medine’yi ele geçiren Vehhabîlere, iç karışıklıklar ve Avrupa savaşları nedeniyle müdahale edemeyen Sultan II. Mahmud, bu konuda Kavalalı’yı görevlendirmişti. Kavalalı çetin mücadeleler sonucunda oğlu İbrahim aracılığı ile bu isyanı bastırdı. Hicaz’da hâkimiyet kurdu ve İslâm âleminde büyük bir şöhret kazandı.
Otoritesini sağlamlaştıran Mehmet Ali, bir dizi idarî, askerî, siyasî ve ekonomik reforma girişti.
- Mısır’da başta askerî olmak üzere çeşitli bölümlerde okullar kurdu. Avrupa’ya özellikle Fransa’ya öğrenciler gönderdi. Bu öğrenciler Avrupa’da edindikleri fikirler ve öğrendikleri yabancı dillerle Mısır’ın geleceğinde önemli söz sahibi olacaklardı. 1828’de propaganda amacıyla, Arap dilindeki ilk gazete olan El-Vakai’l Mısriyye’yi çıkardı.
Kavalalı reformlarında, tedbirli Osmanlı idaresinin aksine, çok cesur ve radikal davranmaktan çekinmiyordu. Nil nehrini, açtığı yeni kanallarla değerlendirerek ziraatta da atılım yaptı. İltizam arazilerine el koydu ve vakıf arazilerine vergi zorunluluğu getirdi. Bu hamlelerinin sonucunda iltizamdan gelir elde eden beylerin ve vakıf arazilerinden zengin olan ulemanın gücünü kırdı. Yerli pazar ve savaş malzemeleri için sanayileşme programı başlattı.
Mehmet Ali, hem askerî anlamda nüfusundan yararlanmak hem de bölgeye kaçan Memlûkluüsığınmacıları yakalamak için Sudan üzerine oğlu İsmail Paşa idaresinde bir ordu gönderdi. Kuzey Sudan’ı ele geçirmesine karşın istediği orduyu Sudan’da kuramayacağını anlayınca, Mısır köylülerini askere almaya karar verdi. 130 bin kişilik devasa bir ordu kurdu.
1821 yılında ortaya çıkan Yunan ayaklanmasını bastıramayan Osmanlı Devleti, Kavalalı’dan yardım istemek zorunda kaldı.
Kavalalı Mısır valiliğine ek olarak, Girit ve Mora valiliklerinin de kendisine verilmesi şartıyla, yardım isteğine olumlu karşılık verdi. Oğlu İbrahim Paşa komutasındaki kuvvetlerle isyanı kısa bir sürede bastırdı. Daha sonra uluslararası müdahaleler nedeniyle Mora’yı elde edemeyeceğini anlayan Kavalalı, askerlerini Mısır’a geri çekti. Bu geri çekilişi ve 1828 yılında patlak veren Osmanlı-Rus savaşında, Osmanlı’ya yardım göndermeyişi nedeniyle, padişahla arası açıldı.
Mora seferinin maliyetlerini de dile getirerek Osmanlı idaresinden oğlu İbrahim için Suriye valiliğini istedi. Bu isteği reddedilen Kavalalı bazı ekonomik ve siyasî nedenlerle, Akka valisi ile aralarındaki bir sürtüşmeyi bahane ederek Suriye’yi işgal etti. 1832 yılında oğlu İbrahim paşa, Osmanlı ordularının mukavemetini kırarak Kütahya’ya kadar geldi. Araya Rusya ve İngiltere’nin girmesiyle, İbrahim Paşa’nın Suriye ve Adana valisi olarak tanındığı bir senet, Kavalalı ile Osmanlı arasında imzalandı.
Sultan II. Mahmud, İbrahim Paşa’nın siyasî ve iktisadî icraatlarından hoşnutsuz olan yerel halkın desteğinden de yararlanmak düşüncesiyle; Kavalalı’nın üzerine yürümeye karar verdi. 1839 yılında Nizip’te Osmanlı kuvvetleri bir kez daha yenildi. Mağlubiyet haberi saraya ulaşmadan II. Mahmud, verem hastalığından vefat etti ve idareye Sultan Abdülmecid geçti. Mısır’da kuvvetli bir devlet istemeyen İngiltere, Osmanlı güçleri ile beraber Lübnan’a asker çıkardı.
Askerlerin gelmesiyle beraber bir takım halk ayaklanmaları da baş gösterdi. Gelişmeler üzerine İbrahim Paşa, Mısır’a döndü. Avrupa devletlerinin baskısıyla, 1841 yılında bir anlaşma imzalamaya razı oldu.
- Anlaşma şartlarına göre Mısır valiliği Mehmet Ali Paşa’nın soyundan gelenlere bırakılacak, Mısır’da asker sayısı 18.000’i geçmeyecek ve Paşa, Sudan haricinde işgal ettiği yerlerden geri çekilecekti.
1841 yılından sonra durağan bir siyaset izleyen Kavalalı, 1846 yılında İstanbul’a gelerek Sultan Abdülmecid’i ziyaret etti.
Bu ziyarette bunama belirtileri göstermesi nedeniyle valiliğe oğlu İbrahim Paşa geçti. Mehmet Ali, çocukluğunun geçtiği Kavala’ya, sonrasında Napoli ve Malta’ya seyahat ederek Kahire’ye döndü. İbrahim Paşa’nın 3 ay sonraki ölümüyle, torunu Abbas Paşa, Mısır valisi oldu.
Mısır’da 1952 yılına kadar sürecek bir hanedan kuran Mehmet Ali, 2 Ağustos 1848’de hayata gözlerini yumdu. Vasiyeti gereği Kahire Kalesi içinde inşa ettirdiği selâtin camiinin mezarlığına defnedildi.
Doksana yakın çocuğuyla ve bıraktığı mirasla, Türk sinemasını bir ara epey bir meşgul eden Mehmet Ali Paşa’dan geriye, kültürel olarak, Kahire’de yaptırdığı cami, Kavala’da inşa ettirdiği imaret ve müze olarak kullanılan doğduğu konak kalmıştır.
Yunanistan hükümeti bu konağın hemen yanına, Mehmet Ali Paşa’nın at sırtından Ege Denizi’ne bakan bir heykelini yaptırmıştır. Kavalalı, eli kırbaçlı yönetim tarzı ve bazı uygulamaları nedeniyle bazı tarihçiler tarafından “son firavun” olarak adlandırılsa da Mısır’ın daha sonraki yöneticileri onun son olmadığını göstereceklerdi.