Mukteda Sadr'ın iktidar yürüyüşü

HABER MASASI
Abone Ol

Özellikle Irak halkının fakir kesimleriyle doğrudan bağlantı kuran Mukteda Sadr, Şii inancıyla Arap milliyetçiliğini birleştiren üslubu sayesinde geniş kitlelere ulaştı. Resmen dile getirmese de, İran’la olan mesafesi, ona Sünni kesimlerin de sempatiyle bakmasına yol açarken, ABD ve İngiltere karşıtı keskin retoriği sayesinde Iraklıların genelinde olumlu etki bıraktı.

Irak’ta 12 Mayıs’ta düzenlenen seçimlerin galibi Mukteda Sadr, bir kez daha dikkatleri üzerine çekti. Ülke siyasetinin önde gelen figürlerinden biri olarak, 2003’teki Irak işgalinden bu yana birçok gelişmede başrol oynayan Sadr, Şii dünyanın en önemli ve saygın ailelerinden birine mensup. Ayetullah Muhammed Sadık Sadr’ın torunu olan Mukteda Sadr, eserleriyle sadece Şiilerin değil Sünnilerin de beğenisini kazanan Ayetullah Muhammed Bâkır Sadr’ın da damadı.

Saddam Hüseyin döneminde rejimin hedefinde yer alan Sadr ailesinin birçok üyesi idam veya sürgün gibi akıbetlerle karşı karşıya kaldı. Ayetullah Muhammed Sadık Sadr, 19 Şubat 1999’da Irak’ın Necef kentinde ofisinden eve dönerken düzenlenen silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi. Babaları Ayetullah Sadr’la birlikte öldürülen iki oğlu Mustafa ve Muammel, Mukteda Sadr’ın öz kardeşleriydi. Suikastta parmağı olduğunu iddialarını reddeden Saddam rejimi, cenazeye halkın katılımını engelleyerek, Şiilerin kızgınlığını daha da artırdı.

Mukteda Sadr'ın kayınpederi Muhammed Bâkır Sadr, saygın bir âlimdi.

Mukteda Sadr’ın kayınpederi Ayetullah Muhammed Bâkır Sadr da, 9 Nisan 1980’de Saddam Hüseyin rejimi tarafından yargılanarak idam edilmişti. Ayetullah Sadr’la birlikte idam edilen kişiler arasında, kız kardeşi Bintul-Huda da bulunuyordu. Ayetullah Muhammed Bâkır Sadr’ın suçlu bulunmasının sebebi, 1979’da İran’da gerçekleşen devrime yönelik övgü dolu sözleri ve konuşmalarıydı.

Kaddafi ile görüşmek için 1978'da Libya'ya giden Musa Sadr'dan o tarihten itibaren bir daha haber alınamadı.

Mukteda Sadr’ın kuzeni olan İmam Musa Sadr ise, Lübnan siyasetinin önde gelen isimlerinden biriydi. Emel Hareketi’ni kuran İmam Musa, 1975’te Lübnan’da iç savaşın patlak vermesiyle birlikte düzenlediği barışçıl eylemlerle adını duyurmuştu. Beyrut’taki bir kilisede hutbe okuyarak din savaşlarına karşı duruşunu belli eden Musa Sadr, daha sonra Arap ülkelerini dolaşarak Lübnan krizine çareler aramaya başladı. Kendisine eşlik eden iki yardımcısıyla birlikte 1978’in temmuz ayında Libya’ya giden İmam Musa Sadr’dan bir daha haber alınamadı. Libya Lideri Muammer Kaddafi’yle görüşmesi planlanan Musa Sadr’ın Kaddafi tarafından öldürtüldüğü iddia edildiyse de, bu iddia hiçbir zaman ispatlanamadı. Kaddafi’nin 2011’de öldürülmesiyle, mesele tamamen karanlığa gömüldü.

Mukteda Sadr liderliğindeki ''Mehdi'nin Ordusu''nun 60 binden fazla savaşçısı bulunuyor.

Böylesine etkili bir ailenin mensubu olarak 12 Ağustos 1973’te Irak’ın Necef kentinde dünyaya gelen Mukteda Sadr, 2003’te Irak’ın işgaliyle birlikte Saddam Hüseyin’in devrilmesinin ardından, kendi kurduğu ordunun başına geçti. Başkent Bağdat’ta kendi müstakil kontrol alanını oluşturan Mukteda Sadr, “Mehdi’nin Ordusu” ismini verdiği kuvvetleriyle birlikte, ABD işgaline karşı mücadele verdi.

Özellikle Irak halkının fakir kesimleriyle doğrudan bağlantı kuran Mukteda Sadr, Şii inancıyla Arap milliyetçiliğini birleştiren üslubu sayesinde geniş kitlelere ulaştı. Resmen dile getirmese de, İran’la olan mesafesi, ona Sünni kesimlerin de sempatiyle bakmasına yol açarken, ABD ve İngiltere karşıtı keskin retoriği sayesinde Iraklıların genelinde olumlu etki bıraktı.

2005 seçimlerinde parlamentoya giren Mukteda Sadr bloku, o tarihten itibaren siyasi arenada da önemli yer tutmaya başladı. 2007’de, Mukteda Sadr’ın, ABD’nin ülkeden çekilme takvimini açıklaması talebiyle başlattığı protesto eylemi, o günden bu yana hem silahlı çatışmalar hem de halk gösterileri biçiminde devam ediyor.

Mukteda Sadr, geçtiğimiz yaz Suudi Arabistan'ı ziyaret ederek Veliaht Prens Muhammed bin Selman'la görüşmüştü.

2008-2011 yılları arasında İran’ın Kum şehrinde yaşayan Mukteda Sadr, Arap Baharı’nın patlak vermesiyle birlikte yeniden ülkesine döndü. Sonraki süreçte Suudi Arabistan’ın yeni yönetimiyle oldukça sıcak ilişkiler kuran Sadr, ülkesinin “Arap” kimliğini öne çıkarmasıyla ve Irak’ın yeniden Arap komşularıyla yakınlaşması çabasıyla dikkat çekti. Liderlik ettiği liste seçimlerden birincilikle çıkan Mukteda Sadr’ın, İran’ın Irak üzerindeki etkisini dengelemeye çalışacağı öngörülüyor.