Moro Müslümanları sandıkta
Gelecekleri için dönüm noktası olacak bir referandumun eşiğinde olan Moro Müslümanları kimdir? Müslümanlığın bölgeye yayılmasından günümüze Morolar...
Filipinler’de, Müslümanların yoğun yaşadığı Mindanao eyaleti çevresindeki adalara özerklik tanınması hakkındaki Bangsamoro Organik Yasa Tasarısı (BOL) kapsamındaki referandumda Morolar oy kullanıyor.
Mindanao eyaletinin çevresindeki adalara kapsamlı bir özerklik hakkı sunan tasarının kabul edilmesinin ardından eyalet “Bangsamoro Özerk Bölgesi” olarak isimlendirilecek. Yeni düzenlemeyle Bangsamoro özerk hükümeti kurulacak. Bölgede dini özgürlükler konusunda bağımsız olarak şeri hükümlerin uygulanacağı mahkemeler açılabilecek.
Filipin Müslümanlarının kendilerini Hristiyanlardan ayırmak için tercih ettiği ve “Müslüman halk” anlamına gelen Bangsamoro kelimesinin kullanımı 1915’e kadar gidiyor. Hristiyan halk ile kendilerini ayırma çabaları ise çok daha eskilere dayanıyor.
Müslümanlık Filipinler’e çok erken bir tarihte, 10. yüzyılda Müslüman tüccarların Çin üzerinden Filipinler ile yaptığı temaslarla ulaştı. Müslüman tüccarların bölgeye gelmesinin yanı sıra Filipinler’e tebliğ amacıyla seyahat etmiş Kerim el-Mahdum gibi sufiler, Müslümanların yerel hakla ile kurduğu evlilik ilişkileri, İslam dininin özellikle Sulu takımadalarında yaygınlaşmasına neden oldu.
Soyu, bölgeye tebliğ için gelen daha sonra da buraya yerleşen Arap davetçilerine dayanan Serîf Ebû Bekir el-Hâşim’in 1450’lerde Sulu Sultanlığı’nı kurmasıyla birlikte İslam, Filipinler’de siyasi bir boyut kazandı. 1521’de İspanyolların sömürgecilik niyeti ile bölgeye gelmesiyle Filipinler’deki düzen değişmeye başladı. Avrupalıların Faslılar ve Endülüs Arapları için kullandığı “Moro” ismi, İspanyolların ülkeye gelmesiyle birlikte Filipinli Müslümanlar için de kullanılmaya başlandı. Filipinler’de İspanyol idaresini kuran Miguel Lopez de Legazpi’nin, Mindanao adasında 1515’de kurulan Maguindanao Sultanlığı ile giriştiği savaşlar, İslam’ın Filipinler’deki barışçıl yayılmasını duraklattı.
İspanyolların başlattığı misyonerlik hareketleri meyvelerini vermeye başlayıp Filipinler’deki Hristiyan sayısı giderek yükselince, Müslümanlar ile Hristiyanlar arasındaki çatışmaların artması da kaçınılmaz oldu. İspanyollar ve Sulu Sultanlığı arasındaki savaşlar, 1898 yılında İspanyollar’ın tüm Filipinler’in hâkimiyetini Amerika Birleşik Devletleri’ne devretmesine kadar durulmadı.
Bölgede Müslüman hâkimiyetini arzulayan ve bu sebeple ABD yönetimini kabul etmeyen Morolar, ülkenin ABD’ye devredilmesi ile Amerikan birliklerine karşı mücadele etmeye başladı. ABD, Müslümanların silahlı direnişini kırmak adına, “huzur ve barışı” sağlamak hedefiyle bölgede bir dizi operasyonlar düzenledi. 1906’da yapılan ve binlerce Müslümanın öldürüldüğü “Bud Jado” harekâtı da bunlardan biriydi.
ABD’nin baskısı ile direnişleri kırılan Müslümanlar, 1915 yılında Sulu Sultanlığı’nın ABD’ye verilmesiyle tamamen Amerikan boyunduruğu altına girdi. Sulu takımadalarına yapılan ekonomik yardımlar, bölgede eğitim imkânlarının arttırılması gibi sebepler Müslümanların ABD’ye karşı ayaklanmasını engelledi. 1924’te ABD, Filipinler’e bağımsızlık tanımaya karar verince, Müslümanlar, Amerikan Kongresi’ne bir heyet göndererek “Filipinler’e bağımsızlık verilmesi durumunda Müslümanların da kendilerine ait bir devleti olmasını” istediler. 1935’te Filipinler, 10 yıllık bir süreyle sınırlı olarak, bağımsızlığını kazandığında bu isteklerini yineleyen Morolar, Filipinli Hristiyanların devletinde yaşamak yerine ABD boyunduruğu altında yaşamayı tercih ettiklerini Amerikan hükümetine ibraz ettiler.
Filipin Müslümanları her ne kadar Hristiyanlarla bir olmak istemese de II. Dünya savaşında Japon işgaline karşı Hristiyanlarla birlikte mücadele ettiler. 1946’da Filipinler bağımsızlığı kazanınca, Morolar kendilerini arzuları dışında kurulmuş bir sistemin içinde buldular. Müslüman bölgeye yapılan ayırımlar; ekonomi, eğitim konusundaki ilgisizlikler Müslüman halkı Filipin hükümetine karşı doldururken, 1968’de Hristiyan askerlerinin, itaatsizliği bahane ederek gerçekleştirdiği ve 30 Müslüman askerin öldürülmesiyle sonuçlanan Jabidah katliamı bardağı taşıran son damla oldu.
Katliamın ardından Moro İslamî Özgürlük Cephesi (MİÖC) kurularak Hristiyanlarla silahlı mücadeleye girişildi. Bunun yanında, Filipinler Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapan Nur Misuari önderliğinde kurulan Moro Ulusal Özgürlük Cephesi (MUÖC) ise siyasi söylemlerle Moroların hakkını savundu. Uluslararası arenada tanınırlık kazanan MUÖC, İslâm Konferansı Teşkilâtı’nın desteğini alarak 1976’da Filipinler ile 12 bölgeye özerklik verilmesini öngören Tripoli Anlaşması’nı imzaladı. Anlaşmanın ardından Müslümanların yaşadığı bölgelere yapılan yatırımların arttırılmasına ve Müslümanların yaşam koşullarının iyileştirilmesine rağmen Filipinler hükümeti bu bölgelere özerklik vermedi.
Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MİKC) ile Filipinler hükümeti arasında 27 Mart 2014'te imzalan Bangsamoro Kapsamlı Barış Anlaşması’nın bir devamı olan bu tasarının onaylanmasıyla birlikte, 40 yıl süren ve 120 bin kişinin yaşamını kaybettiği çatışmaların ortadan kalkacağı ümit ediliyor.