Mimarlığı yeniden tanımlayan usta

HABER MASASI
Abone Ol

2004’te mimarlık dünyasının en prestijli ödülü kabul edilen Pritzker Mimarlık Ödülü’ne layık görülen ve bu ödülü alan ilk kadın olarak tarihe geçen Zaha Hadid, uzun kariyeri boyunca Roma, Berlin, Abu Dabi, Barselona, Londra, Glasgow, Pekin, Zaragoza, New York, Bakü ve daha birçok şehirde modern tasarımlı eserler inşa etti.

"Çocukken ailemle çok seyahat ettim. Babamla en büyük merakımız, her gittiğimiz ülkede müze ve tarihî eserleri gezmekti. Babam beni İspanya’da Kurtuba Camii’ne götürdü mesela. Gördüğüm yerler arasında beni çok etkileyenlerden biri olmuştur. Tabii ki çok ihtişamlı başka yerler de gezdik, ama bu caminin benim için yeri ayrı."

Dünyaca ünlü Iraklı Mimar Zaha Hadid, 31 Mart 2016’daki ölümünden bir yıl önce verdiği röportajda, babasının kendisi üzerinde bıraktığı etkiyi ve yaşadıkları o seyahatten aklında kalanı böyle anlatmıştı.


Hadid, yine aynı röportajda dile getirdiği “İstanbul’a bir cami yapmak isterim” hayalini gerçekleştiremese de, dünya mimarlık tarihine ismini yazdıran çok önemli bir insan olarak hafızalardaki yerini aldı.

Zaha Hadid'in annesi Vecihe ile babası Muhammed'in düğün fotoğrafı.

Üç kardeşin en küçüğü olarak, 31 Ekim 1950’de Irak’ın başkenti Bağdat’ta dünyaya gelen Zaha Hadid, çocukluğundan itibaren özenli bir eğitim aldı. Babası Muhammed Hadid, Irak hükümetinde bir dönem ekonomi bakanlığı da yapan, sanayici, varlıklı, Sünnî bir Müslümandı. Tek kızı Zaha’yı Batılı tarzda yetiştirmek isteyen Muhammed Hadid, onu Bağdat’daki bir Katolik kız okuluna yazdırdı. Zaha Hadid bu okulda Müslüman çocukların yanında Yahudi ve Hristiyanlarla da birlikte okudu. Okuldaki kızların hepsine, kendi dinlerine göre eğitim veriliyordu.


Bağdat'ta geçen mutlu bir çocukluğun hatırası.

İlkokulu bitirdikten sonra lise ve üniversite için Beyrut’a gönderilen Zaha Hadid, Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde matematik okudu. Ardından, 1972’de Londra Mimarlık Akademisi’ne kaydolarak, hayallerini gerçekleştirmeye koyuldu.

Zaha Hadid, Bağdat'taki evlerinde.

Olağanüstü çizim yeteneğini annesinden miras alan Zaha, mimar olmaya 11 yaşında karar vermişti. Teyzesinin yaptıracağı evin çizimleriyle kendilerini ziyaret eden bir mimar, onu adeta büyülemişti. Projelere ve kâğıt üzerindeki şekillere bakarken, mimarlığın kendisi için ideal bir kariyer olacağını kestirmişti bile.

Babasının kendisini alıp götürdüğü Sümer harabeleri ve Irak’taki diğer eski eserler de, onun mimariye olan tutkusunu güçlendiren şeyler olmuştu.


Çocukken anne-babasıyla dünyanın dört bir tarafına yaptıkları yolculuklar, Zaha'nın mimariye tutkusunu artırmıştı.
Ama mimari bir eser olarak en çok etkisinde kaldığı şey, İspanya’nın Cordoba şehrinin simgesi konumundaki Kurtuba Camii’ydi.

Zaha Hadid, hayatı boyunca Kurtuba Camii’nin kendisini hep büyülemeye devam ettiğini söyleyecekti daha sonra…

1970’lerin sonunda Saddam Hüseyin’in Irak’ta yönetimi ele geçirmesi, Hadid ailesi gibi üst sınıftan çok sayıda insanın ülkeyi terk etmesine yol açmıştı. Ailesi, o sıralarda artık kendi kariyerinin basamaklarını tırmanmaya başlamış olan Zaha’nın yanına, Londra’ya yerleşti. Hadid’ler Iraklı, zengin ve eğitimli bir aile olarak, Londra’da kendilerine yüksek mevkide bir yaşam kurmakta zorlanmadılar.

Zaha Hadid, ailecek gittikleri Roma seyahatinde.

Londra’da mimarlık çalışmalarını sürdüren Zaha Hadid, 1977’de akademiden mezun olduktan hemen sonra, Metropolitan Mimarlık Ofisi’nde çalışmaya başladı. Hollandalı ünlü mimar Rem Koolhaas tarafından kurulan firma, yeni fikirlere açıklığıyla dikkat çekiyordu. Genç Zaha, burada mimarlık stilinin ilk formlarını başarıyla oluşturdu.

Üç yıl sonra, 1980’de kendi mimarlık ofisini açtığında, artık kendisine has modeller ve şekiller üzerine özgürce çalışmaya da başlayacaktı.

Zaha Hadid'in tasarımlarında köşeli öğeler yerine yuvarlak çizgiler hakimdi. Hadid, bu durumu tabiatta hakim çizginin yuvarlak ve esnek detaylar olduğu gerçeğiyle açıklıyordu.

1990’ların başına kadar sadece talep üzerine inşaat yapan, çok sayıda yarışmaya katılıp ödüller kazanan, ancak projelerinin çoğu kâğıt üzerinde kalan Zaha Hadid, ilk büyük projesini 1993’te Almanya’da tamamladı. Vitra firmasının ana kampüsünün bulunduğu Weil am Rhein şehrinde inşa edilen itfaiye istasyonunun 1989’da başlayan inşaatı dört yıl sonra bittiğinde, ortaya Zaha Hadid’in klasik eserlerinden biri çıkmıştı.

Zaha Hadid'in ilk büyük projesi, Almanya'da uyguladığı Vitra İtfaiye İstasyonu'ydu.

Ertesi yıl, İngiltere’nin Cardiff kenti sahiline inşa edilecek olan opera binası için açılan yarışmada, Zaha Hadid’in projesi birinciliği kazandı. Fazla modern bulunan proje, sponsorların çekilmesi nedeniyle inşa edilemedi. Bu olay nedeniyle büyük bir yıkım yaşayan Hadid, çalışmalarını daha da hırslı biçimde sürdürdü. 1999’da açılan bir yarışmayı kazanan Hadid, Avusturya’nın Innsburg kenti yakınlarında Bergisel Kayak Merkezi’nin atlama platformunu ve binasını inşa etti. 2002’de açılan bina, kısa zaman içinde bölgenin sembolüne dönüştü.

Bergisel kayak platformu, 2002'de tamamlandı.

Aynı dönemde ABD’nin Cincinnati kentinde, Çağdaş Sanatlar Merkezi’ni yapan Hadid, artık dünyanın dört bir yanından talep ve rağbet gören bir mimardı.

2011'de tamamlanan Londra'daki olimpik yüzme havuzu, şimdiden şehrin simgelerinden birine dönüştü.

  • 2004’te mimarlık dünyasının en prestijli ödülü kabul edilen Pritzker Mimarlık Ödülü’ne layık görülen ve bu ödülü alan ilk kadın olarak tarihe geçen Zaha Hadid, uzun kariyeri boyunca Roma, Berlin, Abu Dabi, Barselona, Londra, Glasgow, Pekin, Zaragoza, New York, Bakü ve daha birçok şehirde modern tasarımlı eserler inşa etti.

Haydar Aliyev Kültür Merkez, Bakü (2007-2012).

İmza attığı bütün eserler, kısa zaman içinde simgelere dönüştü. Harvard, Chicago ve Yale gibi ABD’nin prestijli üniversitelerinde mimarlık dersleri veren Zaha Hadid, iç mimari alanında da verimli bir kariyer geçirdi.

Zaha Hadid, Avustralya'nın Brisbane kentinde tasarladığı bu rezidansların tamamlandığını göremedi.

Çok sayıda restoran, ev ve resmî konut, Hadid’in hünerli ellerinden geçti. Hadid ayrıca, birçok ünlü markanın ürünlerini de tasarladı, konseptini belirledi.

Cincinnati'deki Çağdaş Sanatlar Merkezi, Zaha Hadid'in ABD'deki ilk eseriydi (2003).

31 Mart 2016 günü, ajansların “son dakika” olarak verdiği bir haber, Zaha Hadid’in ani bir kalp krizi sonucunda hayatını kaybettiğini dünyaya duyuruyordu. ABD’nin Miami kentindeki evinde tatilini geçirirken bronşiti nükseden ünlü mimar, tedavi için kaldırıldığı hastanede kalp krizi geçirerek yaşamını yitirmişti.

Guangzhou Opera Evi (2010).

65 yıllık hayatı boyunca hiç evlenmeyen ve yalnız yaşayan Zaha Hadid, 67 milyon sterlinlik servetinin önemli bir kısmını hayır kurumlarına ve kendisi adına kurulacak olan vakfa bağışladı.

Zaha Hadid, projeleriyle hem çok konuşuldu hem de çok tartışıldı.

Vasiyetinde ayrıca, iş ortağı Patrik Schumacher’e 500 bin sterlin, dört yeğenine toplam 1,7 milyon sterlin, erkek kardeşi Heysem Hadid’e de 500 bin sterlin verilmesini bizzat yazmıştı.