Kudüs’te bir hazine: Hâlidiyye Kütüphanesi
Mescid-i Aksâ’nın ana girişlerinden Silsile Kapısı’nın hemen yakınında, eski bir Memlûk imaretinde, Memlûkler döneminde yaşamış Harezm kökenli Emir Hüsâmuddîn Berke Han ve iki oğlunun kabirlerinin yanı sıra, bir mescit ve medreseyi de içeren genişçe bir binada yerleşen Hâlidiyye Kütüphanesi, Kudüs’te öne çıkan eşraf ailelerinden biri Hâlidîler ailesinden Hacı Râgıp el-Hâlidî tarafından kurulmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde, Kudüs’te öne çıkan eşraf ailelerinden biri, soyları sahabeden Hâlid bin Velîd’e dayanan Hâlidîler idi. 1800’lü yıllardan itibaren, ailenin bazı mensupları Filistin bürokrasisi içinde önemli makamlara getirildiler: İslâmî ilimler eğitimini Kahire’deki ünlü Ezher Üniversitesi’nde tamamlayan Süleyman Seyyid el-Hâlidî Gazze ve Beytullahim mahkeme reisliklerinde bulundu. Tâhir Efendi el-Hâlidî, Nablus’taki mahkemenin başındaydı.
Muhammed Alî el-Hâlidî (v. 1864) Kudüs mahkemesi reisi olarak görev yapmış, Kudüs’te kurduğu vakıf üzerinden de çok sayıda hayır hizmeti gerçekleştirmişti. Muhammed Alî Hâlidî’nin hem şöhreti hem de ilmî heybeti Filistin coğrafyasına öylesine yayılmıştı ki, sonraki dönemde kendisi “Hâlidî ailesinin kurucu babası” olarak anıldı.
Muhammed Alî’nin 1842’de Kudüs’te dünyaya gelen oğlu Yûsuf -tam adıyla Yûsuf Ziyâeddîn Paşa el-Hâlidî- siyaset sahnesinde boy göstererek, 1870-1876, 1878-1879 ve 1899-1906 yılları arasında üç kez Kudüs belediye başkanı olarak görev yaptı.
Hâlidîler bu dönemde şehrin imarıyla yakından ilgilenirken, aileden bir isim, Hacı Râgıp el-Hâlidî (1866-1952), Mescid-i Aksâ’nın ana girişlerinden Silsile Kapısı’nın hemen yakınında, eski bir Memlûk imaretini kütüphane haline getirdi. Burası Memlûkler döneminde yaşamış Harezm kökenli Emir Hüsâmuddîn Berke Han ve iki oğlunun kabirlerinin yanı sıra, bir mescit ve medreseyi de içeren genişçe bir binaydı. Hacı Râgıp, “Kudüs’ün ilk özel kütüphanesi”ne hizmet edecek olan binasını onartıp hazırlarken, 1898’de vefat eden ve ardında “hayır işlerinde harcanmak üzere” yüklü bir meblağ bırakan annesi Hatîce Hanım’ın servetinden yararlanmıştı.
Râgıp el-Hâlidî’yi halka açık özel bir kütüphane kurmaya sevk eden şey, o dönemde Kudüs’te bulunan kıymetli yazmaların birbirinden farklı mekânlarda ve kişilerde dağınık biçimde durmasından duyduğu endişeydi.
Tüm bu kıymetli hazinelerin hızlı bir şekilde dağılıp yok olacağından korkan Hacı Râgıp Bey, kütüphanenin teknik altyapısının hazırlanmasında ve içeriğinin tasnifinde zamanın sayılı kitap uzmanlarından Şeyh Tâhir el-Cezâirî’yle birlikte çalışmıştı. Râgıp Bey ayrıca, Kudüs Belediye Başkanı olan Yûsuf Ziyâdeddîn Paşa el-Hâlidî, Nazîf Bey el-Hâlidî ve dünyanın farklı ülkelerinden topladığı çok sayıda kitabı bağışlayan Şeyh Halîl el-Hâlidî gibi yakın akrabalarından da destek almıştı.
Sonraki süreçte gelen çeşitli bağışlarla ve satın almalarla daha da zenginleştirilen Hâlidiyye Kütüphanesi’nde bugün, “temel ve emsalsiz” kabul edilen 1200 dolayında yazma eser ve 5 binden fazla matbu kitap bulunuyor.
Arapçanın yanı sıra Osmanlıca, Farsça, İngilizce, Almanca, Fransızca, Rumca, Rusça, Ermenice ve İbranice eserlere de ev sahipliği yapan kütüphanede, Osmanlı döneminden kalma fermanlar, Iraklı meşhur dil âlimi Harîrî’nin (v. 1122) ünlü eseri “Makâmât”ın orijinal nüshalarından biri , 1187’de Kudüs’ün Haçlılardan temizlenmesinden sonra Salahaddîn Eyyûbî’ye takdim edilen övgülerle dolu bir eser, 12’nci yüzyıldan kalma çok sayıda tıp ve matematik kitabı ve daha birçok paha biçilmez eserle, Hâlidiyye Kütüphanesi gerçek bir hazine hüviyeti taşıyor.
Kudüs’ün 1967’de İsrail tarafından işgal edilmesi, şehirdeki bütün tarihî eserler gibi Hâlidiyye Kütüphanesi’ni de yakından etkiledi. İşgalin başlangıcında kütüphanenin içinde yer aldığı Memlûk külliyesinin yıkılmasını bile düşünen İsrail askerî yönetimi, daha sonra bu girişimden vazgeçti.
Muhammed Alî el-Hâlidî Vakfı’na ait binaların bir kısmına el koyan işgal yönetimi, bu arada kütüphanenin bir bölümünü de Rabbi Goren Yeşiva kuruluşuna devretti. 17’nci yüzyıldan bu yana aile üyelerinin görev yaptığı Kudüs Şer’î Mahkemesi’nin binaları ise bugün İsrail polisi tarafından karakol haline getirilmiş durumda.
İşgalin getirdiği siyasî ve ekonomik problemler nedeniyle uzun yıllar kapalı kalan kütüphane, nihayet 1995’te restore edilerek yeniden hizmete açıldı. Kütüphanenin sorumluluğu da, Hayfâ el-Hâlidî’ye verildi. Bu, normalde vakfiyede yer alan “Kütüphanenin müdürü ancak bir erkek olabilir” hükmüne aslında muhalif bir uygulamaydı, ancak yine de işgalden bu kadar müsaade koparmak da kâr kabul edildi.
2010’lu yıllarda yeniden restorasyona alınan Hâlidiyye Kütüphanesi, bugün araştırmacıların hizmetine açıktır.
- Yahudilerin ibadet ettiği Ağlama Duvarı’na bakan kritik konumuyla, İsrail işgal yönetiminin sürekli gözetim altında tuttuğu kütüphanede, zaman zaman çeşitli kültürel etkinlikler de düzenlenmektedir.