Körfez'de bazı anlaşmazlıklar halen çözüm bekliyor
Körfez uzlaşısı, sınır kapılarının açılmasına, diplomatik ilişkilerin başlamasına ve karşılıklı büyükelçilerin tayin edilmesine rağmen krizin yaşandığı ülkeler arasındaki anlaşmazlık dosyaları nedeniyle hala bazı eksiklikleri barındırıyor.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Mısır'ın Katar'la ilişkileri kesmesinin üzerinden üç yıldan fazla sürenin ardından El-Ula'da düzenlenen 41. Körfez İşbirliği Konseyi Zirvesi, Körfez krizinin sona ermesinde tarihi bir kilometre taşı olarak görülse de hala bazı eksiklikler olduğu değerlendiriliyor.
El-Ula'da düzenlenen Zirve'nin en önemli maddeleri arasında Körfez ülkelerinin egemenliklerine saygı duyulması, güvenliklerinin hedef alınmaması, Körfez'in iç işlerinin açık esaslar üzerine yeniden restore edilmesine acilen başlanması yer alıyor.
Söz konusu dört ülkenin Katar'la ilişkilerini normalleştirme kararını duyurmasından kısa bir süre önce saldırgan hatta bazen düşmanca niteliğe sahip medya söylemlerinin karşılıklı olarak şiddetinin hafiflediği ve iyileştiği gözlemlendi.
Katar ile ilişkilerini yeniden şekillendirme konusunda bu dört ülkenin aynı tutumları sergilemediği ve Doha ile çok sayıda anlaşmazlık dosyalarının mevcut olduğu görülüyor.
Körfez uzlaşısı yeni ABD yönetimine bir iyi niyet gösterisi
Körfez'de uzlaşı, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman'ın en güvenilir müttefiki, BAE Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayed ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettaf es-Sisi'nin de derin ilişkiler içinde olduğu eski ABD Başkanı Donald Trump'ın Kasım'da başkanlık seçimini kaybetmesinin ardından sağlandı.
- Arap ve Batı siyasi çevrelerinde Trump'ın başkanlık seçimini kaybetmesi ve Biden yönetiminin uygulama niyetinde olduğu yeni politikaların Suudi Arabistan, BAE ve Mısır'ın endişelerini artırdığına dair bir inanç hakim.
Biden yönetimi, insan hakları ile ilişkili dosyalar konusunda Trump yönetiminden farklı bir politika benimsediğini, Yemen'deki savaşta Suudi Arabistan'a verilen ABD desteği ve BAE ile yapılan F-35 anlaşması konularının yeniden değerlendirileceğine dair görüşlerini beyan etti.
Aynı durum ABD'nin Mısır'a yaptığı askeri yardımlar konusunda da geçerli. Eski ABD Başkanı Barack Obama ve o dönem yardımcısı olan Biden yönetimi döneminde Mısır'ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye mevcut Cumhurbaşkanı Sisi tarafından yapılan darbe nedeniyle ABD Mısır'a yaptığı askeri yardımları durdurmuştu.
Analistler, Kuveyt'in, Trump yönetiminin ve diğer arabulucuların üç yıldan fazla süren çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasına rağmen Körfez uzlaşısının bu kadar hızlı meyve vermesini söz konusu ülkelerin yeni ABD yönetimine karşı iyi niyet gösterisi olarak değerlendiriyor.
Biden yönetimi de bir önceki ABD yönetimi ile aynı şekilde KİK ülkelerinin birliğinin İran'ın izole edilmesi için bir gereklilik olduğu ve Körfez krizinin ABD'nin bölgedeki çıkarlarına zarar verdiği konularında aynı görüşü paylaşıyor.
Suudi Arabistan-Katar arasındaki anlaşmazlık dosyaları
Ula'daki Körfez Zirvesi'nde Suudi Arabistan Veliaht Prensi Bin Selman İran'ın nükleer meydan okumasıyla yüzleşmenin zorunlu olduğunu ifade ederken, Dışişleri Bakanı Faysal Bin Ferhan da İran'a karşı Körfez ülkelerinin birlik içinde olması gerektiği vurgusunu yaptı.
Katar'ın ise İran tutumu Suudi Arabistan'ınkiyle uyuşmuyor. Katar Dışişleri Bakanı Muhammed Bin Abdurrahman Al Sani açıklamasında ikili ilişkilerde temel olarak ulusal çıkarların gözetildiğini ve ülkesinin İran ve Türkiye ile ilişkilerinde değişme olmadığını ifade etmişti.
BAE ve Bahreyn-Katar anlaşmazlık dosyaları
Katar ve söz konusu dört ülke arasında özellikle BAE ve Bahreyn'le ilişkilerinde halen anlaşmazlıkların mevcut olduğu çok sayıda dosya var ve Katar uzlaşıyla sağlanan olumlu havayı bulandırma çabalarının olduğunu düşünüyor.
Katar Dışişleri Bakanlığı Medya Ofisi Müdürü Ahmed bin Sid er-Rumeyhi, BAE Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Enver Gargaş'ın Ula'daki KİK Zirvesi'nden üç gün sonra yaptığı açıklamadaki "Diplomatik ilişkilerin tam olarak kurulması vakit alacak. Bu Katar'ın gelecekte İran, Türkiye ve radikal İslami gruplarla ilişkilerindeki tutumuna bağlı." ifadelerini üzüntüyle karşıladıklarını dile getirmişti.
Katar Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamalarda, İran ve Türkiye ile ilişkiler, siyasi İslami hareketler konularına işaret edilerek BAE ile anlaşmazlıkların çözülmesi için hala "bazı ek çabalara" ihtiyaç duyulduğu kaydedildi.
- Bahreynli yetkililerin açıklamalarına göre, Umman'ın çabalarıyla bir kısmı serbest bırakılmış olsa bile Katar hala 50'nin üzerinde balıkçıyı alıkoymaya devam ediyor.
Ula'da varılan uzlaşıyı memnuniyetle karşılayan Bahreyn, Katar'ı iki ülke arasında askıda bekleyen sorunların çözümüne yönelik girişimlere olumlu dönüş yapmamakla, anlaşmazlıkların çözümü ve uzlaşının hayata geçirilmesi için Manama'ya resmi bir heyet göndermesine yönelik yaptıkları daveti 11 Ocak'tan beri cevapsız bırakmakla suçluyor.
Suudi Arabistan, Bahreyn ve Mısır'ın Katar ile arasındaki anlaşmazlık dosyalarına göre BAE ile olan anlaşmazlıklar daha karmaşık ve bu sorunların çözümü için daha derin ikili diyaloga ihtiyaç duyulacak.
Mısır-Katar anlaşmazlık dosyaları
Ula Zirvesi'nden sonra açıklanan bildirinin hemen ardından Katar'ın Ed-Diyar şirketinin dönemin ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin'in katılımıyla Kahire'de bir otel açması iki ülke arasındaki ilişkilerin iyileştiğinin açık bir işaretiydi.
Katar Maliye Bakanı Ali Şerif el-İmadi söz konusu otelin açılışında yaptığı konuşmada, Katar'ın Mısır'da toplam yatırımlarının 5 milyar doları aştığını ve ülkesinin Mısır'da ekonomik kalkınma ve iş fırsatları yaratılması açısından hayati öneme haiz turizm sektörünü destekleyeceğini taahhüt etti.
İki ülke arasında 3 buçuk yıldır yapılmayan uçak seferleri Ula Zirvesi'nin üzerinden iki hafta süre geçmeden yeniden başlatıldı.
Katar'ın El-Cezire televizyon kanalının kullandığı medya söylemi ve Doha'nın siyasal İslami hareketlere verdiği destek iki ülke arasındaki anlaşmazlıkların odağını teşkil ediyor.
Mısır rejimi, El-Cezire'nin Kahire karşıtı söylemlerinden ve Mısır'da yasaklanan İhvan yöneticilerini Katar'da misafir edilmesinden şikayet ediyor ve halen kendisi üzerinde en önemli tehdit unsuru ve tehlike olarak görüyor.
- Siyasi yönü bir tarafa bırakılırsa ekonomik açıdan Katar ile ilişkilerin yeniden başlamasında Mısır'ın muazzam çıkarı var.
Mısır ekonomisi, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkileri, turizm sektöründeki gerileme, nüfusta yaşanan hızlı artış ve yabancı yatırımcının Mısır'a yatırımlarını azaltmasından sıkıntı çekiyor.
Resmi verilere göre, Katar'da 300 binin üzerinde Mısırlı işçi çalışıyor ve bu işçilerin ülkeye yaptığı döviz transferi zor durumda olan Mısır ekonomisi ve para birimi açısından önemli bir kaynak teşkil ediyor.
Ancak tüm bunlar Mısır-Katar ilişkilerinin 2013 darbe öncesindeki döneme döneceği anlamına gelmiyor.
Hala iki ülke arasında gerilim oluşturabilecek ve ilişkilerin tam olarak normalleşme sürecine girmesine engel teşkil edecek dosyalar var.
Katar ve Mısır Libya'da savaşın iki zıt tarafında duruyor. Doha, Ankara ile birlikte Libya'da Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tanınan Fayiz es-Serrac liderliğindeki Libya hükümetine destek verirken, Kahire ve Abu Dabi darbeci general Halife Hafter'i destekliyor.
Katar ayrıca İran ve Türkiye ile ilişkilerinde Mısır'ın aksine farklı bir tutum benimsiyor ve Gazze'de Mısır rejiminin İhvan'ın bir uzantısı olarak gördüğü Hamas'a destek veriyor.
Mısır, 2013 darbesinin ardından Hamas'ı Sina'da radikal grupları desteklediğini iddia ederek Gazze'ye karşı katı bir politika benimsedi. Sınır kapılarını kapattı ve Gazze-Mısır arasındaki tünelleri tahrip etti.
Mısır ve Katar arasındaki anlaşmazlıkların Körfezde uzlaşı sağlanmış, iki ülke arasında uçuşlar yeniden başlamış ve diğer normalleşme adımları atılmış olsa bile devam etme olasılığı görünüyor.
- İki ülke arasındaki anlaşmazlıkların kökeni 4 yıl önceki krizden çok daha eskiye, Mısır'ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye yapılan darbeye ve İhvan'a verilen destekte Katar'ın rolüne dayanıyor.
Körfez uzlaşısı, sınır kapılarının açılmasına, krizin yaşandığı ülkelerin arasında diplomatik ilişkilerin başlamasına ve karşılıklı büyükelçilerin tayin edilmesine rağmen söz konusu anlaşmazlık dosyaları nedeniyle hala bazı eksiklikleri barındırıyor.