Kabri de hayatı gibi gösterişsiz
Mısır valiliği ve ardından hilâfeti döneminde mütevazı yaşantısıyla herkesin sevgisini kazanan Ömer bin Abdulaziz, kabrinin sadeliğiyle de sonraki nesillere örnek olmayı sürdürüyor. Memlûkler döneminde inşa edilen türbesinin içinde, kendisinin ayakucunda yer alan kabir, eşi Fâtıma binti Abdulmelik’e ait. Kendisinin hemen yanı başında ise, hizmetkârı ve sırdaşı Şeyh Yahy’a Mağribî yatıyor.
717-720 yılları arasında Emevî hilafetinde bulunan Ömer bin Abdulaziz, dindarlığı ve adaleti nedeniyle “Beşinci Râşid Halife” sıfatıyla anılır. Emevîlerin özellikle Hz. Ali ve ailesini minberlerden kötüleme geleneğini kaldırıp, bunun yerine cuma hutbelerinde Nahl suresinin 90’ıncı ayetinin okutulması âdetini başlatan da yine Ömer bin Abdulaziz’dir. Ehl-i Beyt’in itibarını iade etmesi nedeniyle, Emevîleri ortadan kaldıran Abbâsîlerin de saygı ve hürmet gösterdikleri bir isimdi kendisi.
Ömer bin Abdulaziz’in kabri, Suriye’nin İdlib bölgesindeki Maarratu’n-Nu’mân kasabası yakınlarındadır. Rivayete göre, Halep’e yaptığı bir ziyaretten başkent Şam’a dönerken İdlib yakınlarında rahatsızlanan Halife, vefatının ardından buraya defnedilmiştir. İdlib, özellikle Suriye’deki halk ayaklanmasından sonra çatışmalar ve askeri operasyonlarla anılmaya başlasa da, aslında İslâm tarihinin en önemli şahsiyetlerinden birini bağrında misafir etmesi nedeniyle de dikkati ve ilgiyi hak ediyor.
Mısır valiliği ve ardından hilâfeti döneminde mütevazı yaşantısıyla herkesin sevgisini kazanan Ömer bin Abdulaziz, kabrinin sadeliğiyle de sonraki nesillere örnek olmayı sürdürüyor. Memlûklar döneminde inşa edilen türbesinin içinde, kendisinin ayakucunda yer alan kabir, eşi Fâtıma binti Abdulmelik’e ait. Kendisinin hemen yanı başında ise, hizmetkârı ve sırdaşı Şeyh Yahy’a Mağribî yatıyor.
Ömer bin Abdulaziz’le ilgili bir not daha:
Hz. Ömer’in, bir gece süte su katmasını isteyen annesiyle tartışan kızın konuşmasını dinleyişini mutlaka okumuşsunuzdur. Kızın “Süte su katamam, bizi insanlar görmese de Allah görmektedir” deyişi Hz. Ömer’in o kadar hoşuna gitmiştir ki, onu oğlu Âsım’a eş olarak almıştır. Ömer bin Abdulaziz, işte o evlilikten doğan çocuğun oğludur. Sadece ismiyle değil, adaleti ve takvasıyla da büyük dedesinin torunu olduğunu göstermiştir.