İspanya'da ezanın minareden yüksek sesle okunabildiği tek cami: Granada Ulu Cami
Endülüs İslam döneminde (711-1492) İspanya'daki son İslam toprağı olan Granada, İspanya'daki yaklaşık 2 milyon Müslüman nüfusun 36 binine ev sahipliği yapıyor. Granada'nın en çok turist çeken bölgesi olan, Orta Çağ'dan kalma Müslüman mahallesi Albacin, aynı zamanda 2003 yılında inşa edilen Ulu Cami ile de dikkat çekiyor. Endülüs İslam Devleti döneminde inşa edilen El Hamra Sarayı'nı karşısına alan Ulu Cami, İspanya'da mevcut durumda ezanın minareden yüksek sesle okunabildiği tek cami olarak biliniyor.
Endülüs İslam döneminde (711-1492) İspanya'daki son İslam toprağı olan Granada, tarihi önemiyle Müslümanlar için özel değerini koruyan bir kent olmaya devam ediyor.
İspanya'daki yaklaşık 2 milyon Müslüman nüfusun 36 bininin yaşadığı Granada, farklı din mensuplarının bir arada yaşadığı en güzel örneklerden biri olarak gösteriliyor.
Granada'nın en çok turist çeken bölgesi olan, Orta Çağ'dan kalma Müslüman mahallesi Albacin, aynı zamanda 2003 yılında inşa edilen Ulu Cami ile de öne çıkıyor.
- UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan ve Kovid-19 salgını öncesinde her yıl 3,5 milyon turistin ziyaret ettiği, Endülüs İslam Devleti döneminde inşa edilen El Hamra Sarayı'nı karşısına alan Ulu Cami, İspanya'da mevcut durumda ezanın minareden yüksek sesle okunabildiği tek cami olarak biliniyor.
AA muhabirine konuşan İspanya İslam Toplumu Derneği ve Granada Ulu Cami Vakfı Başkanı Umar del Pozo, "Granada'da yaşayan Müslümanlar olarak hiçbir ön yargı ile karşılaşmıyoruz. Komşularımız ile çok iyi ilişkiler içindeyiz. Mesela ezanı, minareden yüksek sesle okuyabiliyoruz. Tüm İspanya'da bu şekilde ezanın okunduğu tek camiyiz. Etrafımızdaki tüm komşular bundan hoşlanıyor. Hatta bazen dinlemek için balkonlarına bile çıkıyorlar." dedi.
"Neredeyse her cuma günü şahadet getirip Müslüman olan bir kişi var"
Del Pozo, El Hambra'nın karşısındaki bir caminin direktörü olduğu ve Granada'da yaşadığı için kendisini şanslı hissettiğini dile getirerek "İslam'ın bir zamanlar çok büyük bir değer olduğu bir yerde yaşamak, çalışmak, mücadelemizde bize büyük enerji veriyor. Bu topraklarda İslam'ın büyüklüğü bizi de iyi şeyler yapmaya bir bakıma zorunlu kılıyor." şeklinde konuştu.
Babası İngiliz, annesi İspanyol olan ve Müslüman bir ailenin çocuğu olarak Kurtuba kentinde doğduğunu aktaran Del Pozo, şunları kaydetti:
"Bir Müslüman olarak Granada'da yaşamak gerçekten içinizde güzel duygular yaratıyor. İslam'ın parıldayan bir döneminin bu topraklarda geçtiğini ve sonrasında maalesef tamamen yok edildiğini, o dönemde Müslümanlar için hayatın yaşanmaz hale getirildiğini, gizlenerek ibadet yapıldığını ve sonunda İslam'ın ortadan kaldırıldığını biliyoruz. Şu anda ise neredeyse her cuma günü şahadet getirip Müslüman olan bir kişi var. İnanılmaz bir açılım süreci yaşıyoruz. Granada'da 3 bine yakın Müslüman olan İspanyol var. Granada'da yaşayan Müslümanlar olarak 500 yıl önce burada bir şeyler olduğunu hissediyoruz. El Hamra Sarayı'nın karşısında, bu kadar anlamlı bir yer de camimiz olmasından dolayı da gururluyuz. Gerçekten şanslıyız."
Kovid-19 salgınından dolayı ramazan etkinliklerinde bazı kısıtlamalara gitmek zorunda kaldıklarını söyleyen Del Pozo, "Normalde, buraya özgü olan çorba, ekmek ve herkesin evlerinden getirdiği yiyeceklerle yapılan toplu iftarlar bu yıl yapılmıyor. Bu yıl cami yönetimi olarak, geniş avlusu olan ailelere maddi yardımda bulunarak avlularında, bahçelerinde komşularını davet edebilecekleri iftarlar yapmalarını sağlıyoruz." dedi.
Granada'ya ve buradaki Müslüman toplumuna yönelik Türklerin ilgisinin de her yıl arttığını kaydeden Del Pozo, "İspanyollar gibi Türklerin de Avrupa mantalitesinde olması bence bizleri daha da yakınlaştırıyor. İslam'ın gündelik yaşamında diğer Arap ülkelerindeki Müslümanlara nazaran çok daha pozitif bir bakış açısına sahibiz. Bence Türkler ve İspanya'daki Müslüman toplumu olarak çok iyi anlaşıyoruz." ifadesini kullandı.
"El Hamra Sarayı'nın duvarlarındaki "La Galibe İllallah" şehri kuşatmış gibi"
Del Pozo'nun bu görüşüne Granada'da Erasmus eğitimi için bulunan Türk öğrencilerden Elif Gül Mahur Sali ve Yağmur Alankuş da destek verdi.
"Granada'da özellikle Müslümanlar Türkiye'yi ve Türkleri çok seviyor. Bize 'Eğer Türk iseniz ailedensiniz' diyorlar." diyen Elif, "Buradaki Müslüman toplum bize çok sahip çıkıyor, her zaman yanımızda. Bizi iftarlara davet ediyorlar, bir şeye ihtiyacımız olduğunda ilk onlara koşuyoruz ve o yüzden kendimizi yalnız hissetmiyoruz." diye konuştu.
- Elif, El Hamra Sarayı'nın duvarlarındaki "La Galibe İllallah" (Allah her işinde galiptir) yazısının Granada kentinin tamamında vuku bulmuş bir söz olduğuna inandığını söyleyerek "Şehri o söz kuşatmış gibi. O yüzden Granada'nın maneviyatı bana çok yüksek geliyor. O yüzden ramazanın buraya çok yakıştığını düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
"İslamiyet'in Endülüs'te bu şekilde yaşanıyor olması ve bizim de buna tanık olmamız gerçekten çok güzel ve duygulandırıcı." diyen Yağmur da İspanyol, Fransız, Tunuslu ya da Faslı nereli olursa olsun Granada'daki tüm Müslümanların kendilerine çok yardımcı olduğunu söyledi.
"Granada'da çok iyi, rahat ve sorunsuz yaşıyoruz"
Dar sokakları, çiçekli balkonları, beyaz evleri ve küçük meydanlarıyla her turistin dolaşmaktan büyük zevk aldığı Albacin mahallesinde zaman zaman ramazanın atmosferini de yaşamak mümkün olabiliyor.
Dükkanının kapısına "Feliz ramadan" (Mutlu ramazanlar) yazısını asan Nujaila Endülüs Pastanesi'nin Faslı işletmeci Sid Saoud da 23 yıldır burada hizmet verdiklerini söyledi.
Ramazan ayının Granada'da çok güzel geçtiğini, iftara özel tatlılar da yaptıklarını anlatan Sid, "Granada'nın çok önemli bir tarihi var. Biz burada çok iyi, rahat ve sorunsuz yaşıyoruz." dedi.
Granada Müslümanları inşası devam eden medrese için yardım bekliyor
Diğer yandan Granada'daki Müslümanların şu andaki önceliği kentin 25 kilometre dışında inşa edilmekte olan medrese olduğu belirtiliyor.
İspanya İslam Toplumu Derneği Başkanı Del Pozo, Kur'an-ı Kerim dersleri, yeni Müslüman olmuş kişilere yönelik kurslar, İslam ile ilgili sosyal, kültürel aktiviteler için düşünülen bu yeni yer için tarım, hayvancılık ve doğa ile iç içe bir proje hazırladıklarını, seramik sanatçılığı, marangozluk gibi iş imkanı yaratacak kursları da burada vereceklerini kaydetti.
Dernek adına satın alınan arsadaki inşaatın yarısından fazlasının bittiğini ancak kalan kısmın tamamlanması için uluslararası yardım kampanyası başlattıklarını ifade etti.