İşgal altındaki Filistin topraklarında 2023'ün ilk yarısında, Yahudi yerleşimcilerin 591 saldırısı kaydedildi
BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi, 2022'nin aylık ortalamasına kıyasla, Yahudi yerleşimcilerin Filistinlilere ve mülklerinde gerçekleştirdikleri saldırı vakalarının 2023 yılının ilk altı ayında %39 arttığını söylüyor.
Birleşmiş Milletler, işgal altındaki Filistin topraklarında bu yıl Yahudi yerleşimciler tarafından 591 saldırı vakasının kayıtlara geçtiğini, bunların Filistinlilerin ölümüne ve mülklerinin zarar görmesine neden olduğunu belirtti.
BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) Sözcüsü Jens Laerke, BM Cenevre Ofisi'nin haftalık basın toplantısında, işgal altındaki Batı Şeria'da bu yıl yaşanan olaylara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Laerke, BM'nin Batı Şeria'da 2023'ün ilk 6 ayında Yahudi yerleşimciler kaynaklı 591 olayı kayıtlarına geçirdiğini aktararak, bu olayların Filistinlilerin ölümüne, mülkünün zarar görmesine neden olduğunu söyledi.
- İşgal altındaki bölgede her ay ortalama 99 olay yaşandığını ve 2022'de aylık 71 olan ortalamaya kıyasla yüzde 39'luk artışın olduğunu kaydeden Laerke, "2022'deki bu tür olayların sayısı, bunları kayıt altına almaya başladığımız 2006'dan bu yana zaten en yüksek seviyedeydi." dedi.
Laerke, bu yıl OCHA'nın, yerleşimci şiddeti nedeniyle 399 kişinin yerinden edildiğini belgelediğini ifade etti.
Yasa dışı Yahudi yerleşimlerinin genişletilmesi ve Filistinli çobanların otlak alanlarına erişimi kaybetmesi gibi sebeplerle Filistinlilerin bazı köyleri tamamen boşaldı.
Laerke, "Filistinlilerin evlerini terk etmelerinin diğer nedenleri arasında İsrail makamlarınca evlerinin ve diğer mülklerinin yıkılma tehdidi yer alıyor." diye konuştu.
Laerke, bu şekilde bir olaydan doğrudan etkilenen 60 Filistinli çobanın insanî ihtiyaçlarını acil olarak değerlendirdiklerini söyledi.
İşgal altındaki Filistin topraklarındaki Yahudi yerleşim birimlerinin uluslararası hukuka göre yasa dışı olduğunun altını çizen Laerke, bu durumun Filistinlilerin geçim kaynakları, gıda güvenliği ve temel hizmetlere erişimleri üzerindeki etkileri nedeniyle insani ihtiyaçları derinleştirdiğini kaydetti.