Irak’ta gösterilerin fitilini ne ateşledi?
Irak’ta yolsuzluk, işsizlik ve kamu hizmetlerinin yetersizliği sebebiyle gösteriler düzenleyen protestoculara gerçek mermiyle müdahale edilmesi, gösterilerin başlangıcından bu yana 100 üzerinde protestocunun ölmesine binlercesinin de yaralanmasına yol açtı. Ölü ve yaralı sayısı gün geçtikçe de arttı.
Protestolara katılan pek çok kişinin sokağa çıkma sebebi ise Irak halkının bir kesiminin savaş kahramanı olarak gördüğü üst düzey bir askeri yetkilinin görevden alınması ve bu azil sürecinin arkasında İran’ın olduğunun düşünülmesi.
Bağdat’ta ve Irak’ın güneyindeki diğer şehirlerdeki protestocuların, Eylül ayının sonlarında gayriresmî bir şekilde görevinden alınan ve tenzil-i rütbe sayılacak bir göreve getirilen “Elit Terörle Mücadele Güçleri İkinci Komutanı" General Abdülvahap el Saadi’nin posterlerini taşıdıkları görüldü.
Protestocular, Sadi’yi IŞİD’le mücadelede büyük başarılar elde etmiş bir savaş kahramanı olarak görüyor. Başbakan Abdülmehdi’nin “Saadi’yi ödüllendirmesi gerekirken görevinden alarak cezalandırması ülkede tepkiyle karşılanıyor.”
"Elit Terörle Mücadele Güçleri İkinci Komutanı" General Abdülvahap el Saadi 27 Eylül’de Irak Savunma Bakanlığı’na alındı. Aktif görevden alınan Saadi, pasif bir göreve çekildi ve etkisiz kılınmaya çalışıldı. Halkın başarılarıyla tanıdığı Saadi’nin tenzil-i rütbeye maruz kalması halk nezdinde pek de olumlu karşılanmadı.
Başbakan Abdülmehdi tarafından 29 Eylül’de yapılan açıklamada, Saadi’nin yabancı elçiliklere sık sık ziyaretler gerçekleştirdiği ve hükumetin izni dışında gerçekleşen bu ziyaretlerinden dolayı görevden alındığı öne sürüldü.
Sosyal medya üzerinden paylaşımda bulunan pek çok kişi Başbakan Abdülmehdi ile alay eden ifadelere yer verdi. Paylaşımlarda; yabancı elçiliklere, özellikle Amerika ve İngiltere’ye çalışmakla suçlanan gazeteciler ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerine yöneltilen benzer suçlamaların Saadi’ye de yöneltilmesi kötü bir mazeret ve yetersiz bir açıklama olarak yorumlandı.
Pasif göreve çekilmesiyle ilgili sorular yöneltilen General Abdülvahap el Saadi tarafından basın mensuplarına 27 Eylül’de yapılan yazılı açıklamada ise, birkaç gün önce düzenlenen Ulusal Güvenlik Konseyi sonrası "Elit Terörle Mücadele Güçleri Komutanı" Talip Şakati’nin Başbakan Abdülmehdi’ye Saadi’nin pasif göreve çekilmesi çağrısında bulunduğu belirtildi.
56 yaşındaki Saadi, “Öyle görünüyor ki komutanların değiştirilmesi noktasında gizli bir anlaşmaya varılmış, ancak bu yaşananlar, IŞİD’le mücadelede türlü fedakarlıklarda bulunan bir silahlı kuvvetler komutanının çabalarının karşılığı değil, böyle bir muameleyi hak ettiğimi düşünmüyorum. Hükumetin, Savunma Bakanlığında görev almama ilişkin talimatını yerine getirmek istemedim. Bu sebeple, hukuki emeklilik yaşımı henüz doldurmamış olmama rağmen emekli olmayı tercih ettim.” açıklamasında bulundu.
Saadi’nin açıklamaları Elit Terörle Mücadele Güçleri Komutanlığı içinde; ikinci komutan Saadi ve Başkomutan Şakati’nin arasındaki anlaşmazlığı işaret etse de bu, Saadi’nin aktif görevine son verilmesinin asıl gerekçesiyle ilgili soru işaretleri havada kaldı. Saadi’nin ordudaki üst düzey generallerin ve İran destekli Popüler Mobilizasyon Birimleri’nin (PMU) halk nezdindeki şöhretinin önüne geçmesiyle bağlantılı olarak, pasif göreve alınmasının arkasında başka nedenlerinin de olabileceği düşünülüyor.
Öte yandan, General Saadi’nin başbakan olarak Abdul Mehdi'nin yerini almasını isteyen Iraklılar da var.
Irak-Süleymaniye Amerikan Üniversitesi Bölgesel Araştırmalar Merkezi'nden deneyimli araştırmacı olan Rahman el-Caburi, “Politika ve politik uzlaşı ile yönetilen bir ülkede, politik bir altyapısı ve temeli olmayan tek bir karar yoktur. Saadi’nin görevden alınmasıyla ilgili meselenin bir yönü, ülkedeki politik baltalama girişimlerinden kaynaklanıyor. O… sahip olduğu politika desteğine güvenerek hata yaptı.” değerlendirmesinde bulundu.
Caburi ekledi; Terörle Mücadele Gücünü iç karışıklıklara sahne oluyor gibi göstermeye çalışanlar var. Çünkü bu durum, birime karşı saldırıların önünü açacak ve devletle yakınlaşılmasına ve ABD eksenine girilmesine kapı aralayacak.
Terörle Mücadele Gücü, Savunma Bakanlığı'na bağlı değildir ve kendine ait yönetmeliği vardır. Terörle mücadele eden bu birim ABD tarafından kuruldu, ABD’nin desteğiyle yoluna devam etti. Bu teşkilattaki üst düzey komutanlar ve askerler ABD tarafından eğitildi. IŞİD’le yapılan son savaşta, bu birimin karar alma mekanizması ve hareket tarzı, diğer emniyet güçlerinden bağımsızdı. Terörle Mücadele Gücü, sadece kendi komutanlarından talimat alan özerk bir yapıydı.
ABD, Terörle Mücadele Gücü’nü kendine yakın bağımsız bir birim olarak görüyor. İsmi saklı kalmak şartıyla basına konuşan Iraklı bir yetkili, İran'ın bu birime sızmak için çalışma içinde bulunduğuna dair bilgi aldıklarının altını çizdi. İran destekli Popüler Mobilizasyon Birimleri’ne (PMU) bağlı birimlerden bazı liderler Saadi’nin görevden alınması için lobi faaliyeti yürüttü.
Iraklı yetkili, asıl amacın, Terörle Mücadele Gücü’nün İran destekli Popüler Mobilizasyon Birimleri’nin önünü kesmesini engellemek için Saadi’nin görevden alınması ve yerine İran’a yakın bir ismin getirilmesi olduğunu belirtti.
Iraklı yetkilinin bu iddiaları, Saadi’ye yakın bir ismin dış basına verdiği mülakatla da benzerlik gösteriyor.
Iraklı yetkili, “Saadi’nin görevden alınması fikri Irak’ın kendi içinde aldığı bir karar değil. Saadi, geniş çapta bir tanınırlık kazanmasının ardından Popüler Mobilizasyon Birimleri’deki bazı generallerin askeri itibarını sarsmaya başlayınca İran’ın ve İran taraftarlarının hedefi haline geldi.” değerlendirmesinde bulundu.
Terörle Mücadele Gücü’nden alınan bilgiye göre, Başbakan Abdülmehdi, Saadi’nin görevden alınacağı medyada duyurulmadan önce "Elit Terörle Mücadele Güçleri Komutanı" Talip Şakati, ismi açıklanmayan Necefli din adamları ve politik liderlere bilgi verdi.
Musul’da Saadi’yi desteklemek için insanlar sokaklara döküldü. Ciddi oranda sosyal medya kullanıcısı karara itirazlarını sosyal mecralar üzerinden dile getirdi. Ayrıca çoğu siyasi oluşum, karara karşı olduklarını açıkladı.
27 Eylül’de, eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi Twitter üzerinden “Bir devlet vatanı için mücadele veren savaşçıları böyle ödüllendirmemeli. Askeriyede ve emniyet birimlerinde görev değişikliğine sebep olacak belli durumlar olabilir. Ancak bu tür değişiklikler yapılırken, en karanlık zamanlarında ülkesine ve vatandaşlarına hizmet eden askerler gözardı edilmeksizin tamamen liyakat ve göreve riayet temelinde bu adımlar atılmalıdır. Nihayetinde, Askeriye ve emniyet teşkilatlarında bile makamlar satılır hale mi geldi?” ifadelerini paylaştı.
Iraklı siyaset analist Necm el Kassab da Saadi’nin görevden alınmasında İran’ın parmağı olduğunu düşünenlerden...
“İran, Irak’taki askeri yapıları zayıflatmaya çalışıyor, her zaman olduğu gibi İran, üst düzey komutanların marjinalleşmesi ve dışlanması yoluyla Irak'taki Devrim Muhafızları’nı yeniden canlandırmanın peşinde. Kassab, Saadi’nin görevden alınmasının arkasında İran’a yakın isimlerin bulunduğunu belirtiyor.
Al monitor'den "Mustafa Saadoun'un Iran's influence seen in transfer of Iraqi war hero" makalesinden yararlanılmıştır.