İnsanlığın kendi eliyle yok ettiği göl: Aral
Aral Gölü, Kazakistan ve Özbekistan sınırında bulunan ve dünyanın en büyük dört gölünden biri olan bir tuz gölüdür. Pamuk tarlalarının sulanması için bilinçsiz su tüketimi, Aral Gölü'nün kurumaya başlamasına neden olurken, geçtiğimiz kırk yıl içinde gölün alanı on kat azaldı.
Kazakistan ve Özbekistan sınırlarında yer alan Aral Gölü, Asya bölgesinin ikinci, dünyanın dördüncü büyük gölü konumunda. Geçtiğimiz yıllarda hesaplara göre, yüz ölçümü 68 bin kilometrekare olan göl, günümüzde yüzde 90 oranında su kaybı yaşayarak kurudu. Elbette ki bunun en büyük müsebbibi insanoğlu. Orta Asya’da yer alan, inci tanesi konumundaki gölün kuruması, insanlığın neden olduğu en büyük çevre felaketlerinden biri olarak tarihi geçecek.
1960’larda içinde çeşit çeşit canlının yer aldığı, birçok ailenin balıkçılık ile geçimini sağladığı Aral Gölü, Karakalpakistan Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti Nukus kentiyle birlikte onlarca limanın aktif durumda olduğu ve ticari gemilerin geçtiği bir havza konumundaydı. Şimdilerdeyse çölleşen su yatağı, üzerinde bu felaketin görgü tanıkları olan paslanmış yolcu ve yük gemilerine ev sahipliği yapıyor.
Özbekistan’ın bilinçsiz pamuk sulama ve pirinç üretimi işleminin neden olduğu bu felaket yüzyıllardır su taşıyan bir gölü adeta bir çöle dönüştürdü. Aral plansız bir şekilde kullanıldı ve neticesinde göle Siriderya’dan akan suyun tamamı ve Amuderya’dan gelen kaynağın ise bir bölümü durdu.
Ülke pamuk üretimini iki katına çıkardı bunun sonucu olarak gölün kaybı kaçınılmaz oldu.
Aral gölünün kuruması sadece su sıkıntısını doğurmakla kalmadı, kuruyan göl çevre sorunlarını da beraberinde getirdi. Çevresel etkenlerin yanı sıra iklim değişikliği mevsimler arası dengesizliğe neden oldu. Hava sıcaklığı artarak nem oranı düştü. Gölün kendini çekmesiyle bölgenin en önemli geçim kaynağı balıkçılık sona erdi. Etrafında yer alan kasabalar, sakinlerinin göç etmesiyle bir bir yok oldu.
Göl kurtarma komitesi
1970‘li yıllardan bu yana Aral gölünün kurumasının oluşturduğu sorun bütün dünyanın dikkatini çekti. Bölgedeki göç düzenli olarak arttı ve Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan gibi ülkeler, konuya el atarak Aral gölünü kurtarma ve koruma komitesi kurdular. Aral’ı kurtarmak için bölge ülkelerinin düzenlediği zirvelerde ilk etapta Aral vakfının kurulması kararlaştırıldı ve su seviyesini arttırma yönünde uygulamalara başlandı.
- Sadece çevre ülkeler değil, farklı bölgelerden Yeni Zelanda, Japonya, Kuveyt ve İtalya gibi ülkeler de bu vakfa yardımda bulundular.
Kazakistan ve Özbekistan’ın, Aral Gölü’ne akan ve onu besleyen nehirleri eski haline getirmesi, böylelikle gölün canlanmasına yardım etmesi hazırlanan raporlarda belirtilmesine rağmen bu iki ülkenin en önemli ekonomi kaynakları olan pamuk ve pirinç üretiminde kullanılan su, bu nehirlerden sağlandığı için bu fikir gündemde yer bulamadı.
- Diğer bir öneri ise; Aral Gölü’ne 500 km uzaklıkta olan Hazar Denizi’nin buraya kanal yoluyla bağlanarak su akışının sağlanmasıydı.
Hazar Denizi, su seviyesi her geçen gün artarak İran’ın kuzeyindeki bölgeleri su altında bırakacak tehlikeyi doğurmakta olduğundan; üstelik uzmanlar tarafından, 2020 yılına kadar su seviyesinin daha da yükselmesiyle yerleşim bölgelerini su altında bırakma riskine sahip bir deniz olarak tanımlandığından, Aral’ı kurtarmak için Hazar Denizini kullanma fikri oldukça cazip geldi. Fakat finansman için gerekli bütçenin sağlanamaması üzerine bu düşünceden de vazgeçildi.
Gölün kuruması durdurulamayınca göle akıtılan tarım ilaçları ve zehirli kimyasal maddeler göl yatağında kaldı. Rüzgârların da etkisiyle geniş bir araziye toz halinde yayıldı. Bölge sakinleri bu havayı soluduğu için bazı sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kaldı. Büyüme sorunları, doğurganlıkta azalma, kalp ve ciğer hastalıkları artarken, yeni kanser türleri ortaya çıktı.
Günümüze kadar devam eden Aral Gölü sorunu için üretilen fikirlerin hiç biri hayata geçirilmedi ve havza tamamen kurudu. Balıkçılığın, pamuk tarımına kurban edilmesinden yarım asır sonra, kuruyan gölün zararlarını yok etmek amacıyla Saksaul ağacı dikilmesine karar verildi. Şu an göl alanındaki yarım milyon hektarlık araziye dikim yapıldı. 3 milyon hektarı ise ağaçlandırılmayı bekliyor.
Orta Asya bozkırına özgü Ispanakgiller ailesine ait çalı veya küçük ağaç türlerinden olan Saksaul ağacı kalın gövdeli ve birçok dala sahip. Yetişkin olduğu takdirde, kökleriyle 10 tona kadar toprağı tutabilen Saksaul ağacının seçilmesinin sebebi ise Kuru ve tuzlu toprakta yaşayabilmesi. Aral gölünü ağaçlandırma projesinin 150 içinde tamamlanacağı düşünülüyor.