İmam Harun dosyası yeniden açılıyor

HABER MASASI
Abone Ol

Güney Afrika Müslümanları için ırkçılığa ve haksızlığa karşı duruşun sembol ismi ve apartheid rejimi karşıtı aktivist İmam Abdullah Harun'un hapishanede işkenceyle öldürülmesiyle ilgili gerçeğin ortaya çıkması için, 53 yıl bekledikten sonra yeniden açılan soruşturmanın bugünden itibaren yeni delilleri ortaya çıkarması bekleniyor.

Hükümet üzerindeki yıllarca süren baskıdan sonra, Adalet ve Islah Hizmetleri Bakanı Ronald Lamola, Yargıç Daniel Thulare başkanlığında 18 Kasım'a kadar Cape Town Yüksek Mahkemesi'nde görülmesi planlanan İmam Harun'un ölümüyle ilgili soruşturmayı yeniden açtı.

  • İmam Harun, 27 Eylül 1969'da polis nezaretinde, hapishanedeyken vefat etmişti.

İmam Harun, camide imamlık vazifesini yürüttüğü zamanlarda bir yandan kadınlar ve çocuklar için eğitim programları gerçekleştirirken bir yandan da, özellikle ramazanlarda, erkekler için mukabele sonrası toplumsal sorunlara dikkat çeken konuşmalar yaptı.

Siyasi tutuklulara işkence yapmakla tanınan apartheid güvenlik polisi, İmam Harun'un gözaltındayken merdivenlerden düşerek öldüğünü ve o sırada yapılan soruşturma sonrası, ölümden kimsenin sorumlu bulunmadığını söylemişti.

Irkçılığa karşı yükselen bir ses: İmam Abdullah Harun
Mecra

Harun ailesinin, İmam'a tam olarak ne olduğu konusunda gerçeği bulmalarına yardımcı olmak için başvurdukları İnsan Hakları Vakfı (FHR), aile için yasal temsil sağladı ve soruşturma sonrası dava yeniden açıldı.

İmam Harun, Cami Kütüphanesi 1967. Fotoğraf: Haron Vakfı

Davanın başında, Webber Wentzel Barosu tarafından desteklenen avukatlar Howard Varney ve Naefa Kahn olacak.

Önde gelen insan hakları avukatı ve FHR'nin genel müdürü Yasmin Sooka, vakfın özel soruşturması sonucunda orijinal belge ve soruşturma kaydını aldıklarını, potansiyel tanıkların izini sürdüklerini ve belirlediklerini bildirdi.

Buna ek olarak, bir patolog ve bir simülasyon uzmanının da ifade vermesi bekleniyor.

Patolog, İmam Harun'un aldığı yaraların polis yüzünden olduğunu kanıtlamak için ilk soruşturmadan elde edilen mevcut tıbbi kayıtları kullanacak.

  • Sooka, "Simülasyon uzmanı, İmam’ın ölümünün merdivenlerden kayarak olamayacağını ve aslında öldürüldüğünü gösteren kanıtlar sunacak" şeklinde konuştu.

Eski siyasi tutukluların da güvenlik polisi tarafından maruz kaldıkları işkence ve mağduriyet hakkında ifade vermeleri bekleniyor.

Güney Afrika'nın demokrasiye geçişi sırasında barış ve adalet arasında bir denge kurmak için kurulan Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu (TRC) sürecine rağmen, İmam Harun'un ölümünün faillerinin hiçbiri insan hakları ihlallerindeki rolleri hakkında ifade vermek için kuruluşun karşısına çıkmadı.

11 Kasım 1997: Soldan, Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu (TRC) Başkan Yardımcısı Alec Boraine ve Başkan Başpiskopos Desmond Tutu.

TRC ayrıca 1948 ve 1994 yılları arasında işlenen ihlallerin tam bir tarihsel hesabını sağlamayı amaçlamıştı.

Sooka, "İmam Harun’un öldürülmesinde rolü olanlar kendilerini kanunların üstünde ve dokunulmaz sandılar. Ne yazık ki, İmam Harun'un sorgulanmasından ve dolayısıyla ölümünden sorumlu olan güvenlik şubesi personelinden kimse artık hayatta değil ve konuyla ilişkileri de mezara gitti." diye konuştu.

Yeniden açılan soruşturma, ilk tahkikat mahkemesinin bulgularının bozulmasını sağlamak için aile için önemli bir zafere işaret ediyor. Böylece, apartheid devletinin İmam’ın ölümünden sorumlu tutulması bekleniyor.

Ayrıca bu dava, devlete maktullerin aileleriyle yapılan anlaşmayı yerine getirme ve İmam Harun’un ölümüyle ilgili uygun bir soruşturmayla Harun ailesine hesap verme fırsatını sunuyor.

Rahmetli İmam Abdullah Harun'un ailesi, yeniden açılan soruşturmayla 7 Kasım 2022'den itibaren onun ölümüyle ilgili gerçeği bulmayı umuyor.

Harun ailesi, rahmetli eşi Galiema eski yaraları yeniden açmak istemediği için TRC sürecinde yer almamıştı.

Harun ailesi sözcüsü ve merhum İmam Halid Shamis'in torunu, “Dava ve sonucuyla ilgili korku ve heyecan mevcut” açıklamasında bulundu.

Harun ailesi sözcüsü, yeniden açılan soruşturmanın sadece aile için değil, aynı zamanda ülkenin geçmişin vahşetlerini anlaması, tanıması ve resmi bir tarih kaydı yazması için de önemli olduğunu söyledi.

Soruşturmanın, ölüm nedenini ve ölümün şüpheli olup olmadığını veya ölümden sorumlu olanları tespit etmesi bekleniyor. İleride daha başka soruşturma ve kovuşturmalar olabileceği de bekleniyor.

  • TRC, güvenlik şubeleri tarafından tutuklulara yönelik acımasız saldırılar ve işkenceler yapıldığına dair çok sayıda kanıt bulunmasına rağmen, apartheid yargısının şu sonuca vardığını tespit etti: “Suçlanacak kimse yok.”

Yargı, bu süreçte hayatını kaybeden tutukluların “bir kalıp sabunun üzerine basıp düştüklerini, kendilerini astıklarını, 10. kattaki bir pencereden düştüklerini veya atladıklarını, kendini yaraladıklarını ve/veya intihar ettiklerini” “tespit” etmişti.

Konu hakkında hükümetten gelen yorumlara bakacak olursak, Adalet Bakanlığı sözcüsü Chrispin Phiri, konu hakkında yeni bir kanıt olup olmadığına hâkimin karar vereceğini ifade etti.

Phiri’nin ifadesine göre, "Bulgular, Ulusal Kovuşturma Otoritesinin gelecekte cezai kovuşturmaların yürütülüp yürütülmeyeceğine karar vermesine yardımcı olacak."

Sooka, "aile için son derece acı verici" olsa da gerçek ortaya çıktığında bu acının sona ereceğini umduklarını söyledi.