İlk darbe

YUSUF SAMİ KAMADAN
Abone Ol

Nezîr Funsa’nın Eyyâm-u Hüsnî ez-Zaîm isimli eserinde de dediği gibi askerî darbenin ne olduğunu 1949 Suriye'sinde gerçekten de kimse bilmiyordu. Her şeyin bir ilki vardı. Suriye’de de bu ilk Hüsnî ez-Zaîm eliyle gerçekleşmiş, ileriki yıllarda gerçekleşecek olan darbeler silsilesinin ilk halkası bu şekilde kopmuştu.

1949 yılının 30 Mart’ı Suriye’de birtakım hareketli gelişmelere şahitlik ediyordu. Askerler neden etraftaydılar? Olan bitene anlam veremeyen bir Suriyeli vatandaş Sâlihiyye Caddesi’nde yer alan parlamento binasının önündeki tanka doğru yürümüş, tankın yakınlarında bulunan askere zihnini kurcalayan soruyu sormuştu: “Neler oluyor?” Asker ise bu soruya son derece kısa ve net bir cevap vermişti: “Darbe!” Vatandaşın buna karşı tutumu ise masum bir tavır takınarak şu soruyu sormak olmuştu: “Darbe de ne demek?”

Nezîr Funsa’nın Eyyâm-u Hüsnî ez-Zaîm isimli eserinde de dediği gibi askerî darbenin ne olduğunu o tarihte gerçekten de kimse bilmiyordu. Her şeyin bir ilki vardı. Suriye’de de bu ilk Hüsnî ez-Zaîm eliyle gerçekleşmiş, ileriki yıllarda gerçekleşecek olan darbeler silsilesinin ilk halkası bu şekilde kopmuştu.

Osmanlı’nın Suriye’de hâkimiyetinin sona erdiği 1918 yılı ve sonrası, boşalan bu topraklara kimin hâkim olacağıyla alakalı tartışmaları da beraberinde getirmişti. Şerîf Hüseyin ailesine vaat edilen bu topraklar, İngiltere ile Fransa arasında yapılan anlaşmayla Fransa’ya bırakılmış, yaşanan kimi gerginliklerin ardından 1920 yılından 1946’ya kadar devam eden 26 yıllık Fransız hâkimiyeti söz konusu olmuştu. Fransa hâkimiyetine karşı kendisini gösteren Suriye ulusal hareketleri ve özellikle bu dönemde ön plana çıkan Şükrî el-Kuvvetlî, Fransa’nın Suriye topraklarından ayrılması için yoğun çalışmalarda bulunmuştu. Nihayet II. Dünya Savaşı’nın sebep olduğu birtakım gelişmeler Suriye’nin bağımsızlığını kazanmasını sağlamış, Şükrî el-Kuvvetlî de bağımsızlık sonrası ülkenin ilk devlet başkanı olmuştu. Fakat Suriye’nin daha ayağa kalkamadan giriştiği 1948'deki savaşı ve burada alınan ağır mağlubiyet Şükrî el-Kuvvetlî’nin de sonunu getirmişti. Zaten huzursuz olan ülkedeki muhalefet bu dönemden sonra sesini çok daha gür bir şekilde çıkartır olmuştu.

30 Mart 1949 günü, Suriye modern tarihinde ilk askerî darbe Genelkurmay Başkanı Husnî ez-Zaîm'in yönetime el koyarak Cumhurbaşkanı Kuvvetlî ve Başbakan Azm’a görevden el çektirmesiyle vuku bulmuştu. Yalnızca 137 gün süren iktidarı sırasında kimseyi idam ettirmeyen ez-Zaîm, başbakanı Muhsin el Barrâzî ile birlikte aynı gün kurşuna dizilerek öldürülmüştü.

Asıl can alıcı olan nokta ise ordunun da muhalefetten yana tavır koyması olmuştu. Savaşta uğranılan hezimet, buna bağlı olarak oluşan siyasî istikrarsızlık, orduya tam da aradığı bahaneyi vermişti.

  • Şükrî el-Kuvvetlî’nin önerisiyle 1948 yılında genelkurmay başkanlığına getirilmiş olan Hüsnî ez-Zaîm liderliğinde yapılan darbe, gelecekteki istikrarsızlık yıllarının da bir nevi habercisi olmuştu. Öyle ki sadece 1949-1970 yılları arasında 20 darbe gerçekleşmişti.

The New York Times’ın 31 Mart 1949 tarihli sayısı Suriye’de gerçekleşen bu darbeyle alakalı detaylar veriyordu. Gün ağarmadan yapılan bu darbe kansız gerçekleşmiş, stratejik noktaların tamamı ordu tarafından hâkimiyet altına alınmıştı. Herhangi bir karşı harekâtın yapılmadığı Suriye topraklarında iletişim araçları ordu tarafından kesilmişti. Sabah saatlerinde radyoda yapılan duyuru ise darbenin sebebi olarak yönetimdeki yozlaşmayı işaret etmiş, çok daha demokratik bir idarenin varlığından bahsetmişti. Şükrî el-Kuvvetlî’nin âkıbeti ise kendi önerisiyle getirdiği general tarafından tutuklanmak olmuştu.

The New York Times’ın 31 Mart 1949 tarihli sayısı, Suriye’de yaşanan askerî darbeyi ilk sayfadan vermişti.

Baas Hareketi’nin kurucusu olan Mişel Eflak tarafından yaptığı darbe sebebiyle takdir edilen ez-Zaîm, dışarıdan da destek ifadeleri almıştı.

  • Özellikle onun bu darbeyi Amerikan’ın desteğiyle yaptığına ilişkin söylemler her ne kadar aydınlatılmayı bekleyen meseleler olarak kalsa da çok da ihtimal dışı bulunmuyordu. Ez-Zaîm’in komünizmle mücadele konusundaki ifadeleri başta olmak üzere kimi bölgesel etkiler Amerika’ya burada iyi bir müttefik kazandırıyordu.

Suriye’de yaşanan gelişmeler Türk medyası tarafından da takip edilmiş, Cumhuriyet Gazetesi Metin Toker’i Şam’a muhabir olarak ez-Zaîm ile görüşmeye göndermişti. 4 Nisan 1949 tarihli, ez-Zaîm’in imzalı fotoğrafının basıldığı gazetede darbeyle alakalı önemli detaylar yer alıyordu. General tarafından dairesinde kabul edildiğini söyleyen Toker, ez-Zaîm’in son derece iyi Türkçe konuştuğunu belirtiyordu. Bunda tabii şaşılacak bir şey yoktu, zira o da aynen Şükrî el-Kuvvetlî gibi Türkiye’de tahsil görmüştü. Ez-Zaîm Türkiye’de okuduğunu, Türkleri candan sevdiğini söylüyor, mevcut olan İskenderun anlaşmazlığına bir çözüm bulunacağına dair inancını dile getiriyordu. İfadelerinin arasında eski hükümeti devirmesinin sebebi olarak ise onun zalim, hain ve komünist ortağı olmasını ileri sürüyordu. Seçimlerin ise iki aya kadar yapılacağını söylemişti.

Soldan sağa sırasıyla 1, 2 ve 4 Nisan 1949 tarihli Cumhuriyet gazetelerinin ilk sayfaları.

Her ne kadar iddialar büyük olsa da ez-Zaîm’in yönetimi otoriter, baskıcı bir yapı olmaktan öteye geçememişti.

İlkokula başlayan çocuklara kendisi için yaptırılan bağlılık yeminlerinden gazetelerin kapatılarak siyasî partilerin yasaklanmasına varıncaya kadar yapılan birçok faaliyet darbenin acımasız neticesini göstermişti.

Tabii darbe ile gelen darbe ile gidiyordu. Ez-Zaîm’e darbe imkânı veren âmiller, kısa zaman sonra kendisini devirecek olan darbeye de imkânlar vermişti. Ez-Zaîm’in kısa yönetimini yıkacak unsurlar birden fazlaydı. Onun özellikle baskıcı bir rejim kurması, kurduğu yönetimin halk nezdinde bir meşruiyetinin bulunmaması ve belki daha da önemlisi Türkiye’yi örnek alarak Suriye’de giriştiği kimi laik hareketler sonunu getirmişti.

Yeni rejim tarafından idam edilen ez-Zaîm, yaptığı hareketle kendisinden sonrakiler için çok kötü bir adet başlatmış, ülkenin ileride yaşanacak darbeler silsilesine ilk halkayı takmıştı.