Hacı Mare: Abdulkadir Salih

BURAK ÇETİK
Abone Ol

Suriye'deki iç savaşın ilk aylarından bu yana kırsaldaki muhalifleri temsil eden Abdulkadir Salih, bölgedeki rejim karşıtı silahlı muhalifleri bir araya getirerek İslâmî direniş grubu Livaü’t-Tevhid Tugayı'na komutanlık etti. Uzun süre Halep'in önemli bir kısmını kontrol eden komutan Salih'in başına, Esed rejimi tarafından 200 milyon dolar ödül konuldu. Daha önce de suikast girişimi düzenlenen birkaç kez yaralanan ama her defasında yeniden direniş saflarına dönen Abdulkadir Salih, 14 Kasım 2013’te Baas uçaklarının Tevhid Tugayı’na karargâhına attıkları varil bombası sonucunda ağır yaralanarak iki gün sonra hayatını kaybetti.

Suriye'de 2011 yılında Beşşar rejimine yönelik başlayan gösteriler zamanla silahlı mukavemete dönüştü. Dünya bu süreçte birçok isim duydu. Abdulkadir Salih bunlardan biriydi kuşkusuz. Halk hareketlerinin, önceden kendi halinde yaşayan insanlardan kahramanlar çıkardığı bilinir. Abdulkadir Salih de devrim sürecinde inisiyatif alarak halkının gözünde kahraman oldu. Suriye halkının deyimiyle "Hacı Mare", Suriye'deki direnişin öncü isimlerinden biri olmuştu.

Suriye’de barışçıl gösterilere saldıran rejime karşı silaha ilk sarılan ve organize olmaya başlayan ilk kişilerden biri de Abdulkadir Salih'ti.

Abdulkadir Salih, 1979 yılında, Halep'in kuzeyinde bulunan Mare bölgesinde doğdu. İlk eğitimini bu bölgede aldıktan sonra ticaretle uğraşmaya başladı. Gıda ve bakliyat ticareti yapan Abdulkadir'in, esnaflığından ötürü kısmi bir çevresinin olduğunu söylemek mümkün. Direnişin öncülüğünü yapmasında bu çevrenin etkili olduğu söylenebilir. İnsanlar tarafından seviliyor ve kendisine Hacı Mare deniliyordu. Evli ve 5 çocuk babasıydı.

Tüccarlığının yanı sıra İslâm ilimlerindeki vukufiyetiyle biliniyordu. Çeşitli yerlerde vaizlik yapıyordu. Etkileyici bir hitabete sahip olması zamanla daha da tanınmasına sebebiyet verdi. Farkında değildi belki ama tarih bu hususiyetlere sahip olmasıyla omuzlarına farklı bir yük yükleyecekti.

Kendi halinde bir tüccar ve vaizken direnişin öncülüğünü yüklenecek ve bir halk kahramanı haline gelecekti.

Dera'daki olayların ardından başlayan gösteriler, zaten rejimden bıkmış olan Suriye halkının büyük desteğiyle tüm ülkeye yayıldı. Öncesinde barışçıl şekilde başlayan gösteriler, Beşşar yönetiminin muhalifleri öldürmeye başlamasıyla silahlı mukavemete dönüştü.

Devrim bülbülü: Abdulbâsıt Sârût
Mecra

Ortadoğu'daki Arap Baharı dalgasının Suriye'ye de sıçramasıyla 15 Mart 2011'de bir grup öğrencinin okul duvarına, Beşşar Esed'e hitaben,

  • Mare'de gösterilerin öncülüğünü yapan Abdulkadir, rejimin sivil halkın taleplerine silahla cevap verdiğini gördüğünde arkadaşlarıyla beraber ilk silahlı mukavemet birliklerini kurdu ve muhaliflerin silahlı direnişi başladı.

İlk başta Esed rejimi ile muhalif gruplar arasında 2013'te hız kazanan çatışmalar, daha sonra Rusya ve İran'ın rejime destek için bölgeye gelmesi ve ABD güçlerinin de DEAŞ ile mücadele bahanesiyle PKK/YPG terör örgütüyle ortak hareket ederek bölgeye yerleşmesinin ardından birçok ulusun müdahil olduğu bir savaşa dönüştü.


Livaü’t-Tevhid Tugayı ve komutanlığı

Abdulkadir'in öncülüğünde kurulan askerî Livaü’t-Tevhid Tugayı (Birlik Tugayı), zamanla Azez, Cerablus, Halep ve Er Rai gibi birçok bölgede çatışmalara girdi. O, tugaya sadece komutanlık yapmakla kalmayıp büyük ölçüde finansal desteği de sağladı. Tüccarlığı döneminden kalan mallarını satarak elde ettiği parayla silah ve mühimmat temin etti. Böylelikle bir yandan birliğin asker kapasitesini de artırdı.

Tevhid Tugayı, Halep'te 2012-2014 arasında en etkili muhalif gruplardan biri olmuş ve Esed Rejimi'ne karşı başarılı operasyonları ile dikkat çekmişti.

Direniş sürecinde Livaü’t-Tevhid Tugayı'ndan farklı olarak birçok silahlı birlik ortaya çıktı. Abdulkadir bu birliklerle her zaman irtibat ve istişare halindeydi. Aradaki farklılıkları göz ardı ederek ortak gündemin Suriye ve Beşşar yönetimine son verilmesi gerektiğine inanıyor ve diğer birliklere de bunu anlatıyordu. Bu çabaları başarılı oldu ve birbirleriyle bazı sorunlar yaşayan muhalif grupların arasını düzeltti.

  • Birliklerin el ele vermesiyle Halep'in önemli kısmı muhaliflerin eline geçti. Kuşkusuz burada en önemli isimlerden birisi Abdulkadir'di. Zira kendisi Halepli olduğu için şehrin dinamiklerine hâkimdi. İzleyeceği strateji, şehrin Beşşar rejiminden kurtulması adına oldukça önemliydi.

Halep'in tamamı kurtarıldıktan sonra sıranın Şam'a geleceğini bilen rejim güçleri, Abdulkadir Salih'in başına para ödülü koyarak öldürülmesini istedi.

Tevhid Tugayı’nın liderliğini yapan Salih, birçok kez suikast girişimine maruz kalsa da her defasında tekrardan cepheye dönmüş, eline silah alıp askerleriyle beraber savaşmıştı.

Birçok kez suikast girişimine maruz kalsa da kurtulmayı başardı. Tedavilerinin ardından tekrardan cepheye dönen Abdulkadir'in en önemli özelliği, eline silah alıp askerleriyle beraber savaşmasıydı. Komutan olarak süreci geriden takip etmiyor, rejimle göğüs göğse savaşıyordu. Öyle ki bu samimiyetini gören diğer grupların liderleri zamanla Abdulkadir'in çizgisine gelerek grupların birleşmesini sağlayacaktı.

Devrime dair fikirleri

Suriye halkının rejime karşı yaptığı gösterilerde temel fikir, ezilen halkın ayaklanması, adalet ve özgürlük talebiydi. Abdulkadir de bu düşünceyle sokaklara çıkarak gösterilerin öncüsü oldu. Müslüman kimliğinin bu direnişin ana unsurlarından olduğunu belirten Abdulkadir, despot rejime son vererek özgür Suriye'yi kurabileceklerine inanıyor ve bu inançla hareket ediyordu.

Suriye'nin çeşitli kimlik yapılarına sahip olmasından dolayı yaptığı konuşmalarda birlik çağırısında bulunuyordu. Beşşar indirildikten sonra kurulacak yönetimin tüm unsurların taleplerini göz önünde bulunduracağını ifade ediyordu. Sahadaki tüm muhalif grupların bir araya gelerek hareket etmesini önemsiyor ve diğer grupların liderleriyle sürekli istişareler ediyordu.

Abdulkadir, despot rejime son vererek özgür Suriye'yi kurabileceklerine inanıyor ve bu inançla hareket ediyordu.

Bu birlikteliğin devrim sonrası planları için önemli olduğunun farkındaydı. Zira bir parti kurarak siyasî anlamda mücadeleye devam edecekti. Önlerindeki Mısır tecrübesinden dolayı devrim sonrası Suriye'de hak, adalet ve özgürlük düzleminde bir siyasî iklimin hayalini kuruyordu. Dolayısıyla farklı gruplarla ve unsurlarla iyi ilişkiler kurmalıydı. Fakat hayallerini görmeye ömrü vefa etmedi.

Suikast ve ölümü

Direnişe komutanlık ettiği süreç boyunca defalarca suikast girişimine maruz kalan Abdulkadir, her defasında bu girişimlerden kurtulmayı başardı. Beşşar yönetimi, Abdulkadir'in etki gücünün farkındaydı ve öldürülmeden bu gücün kırılmayacağını biliyordu. Halep kırsalında bir yandan çatışmalar devam ediyor, bir yandan da gelen istihbaratlar üzerinden Livaü’t-Tevhid komutanlarına yapılacak operasyon planlanıyordu.

Esed rejimi tarafından başına 200 milyon dolar ödül konulan Salih, 14 Kasım 2013’te rejim uçaklarının Tevhid Tugayı'nın Halep'teki merkezine attığı varil bombaları ile yaralandı ve aldığı ağır yaralar sebebiyle iki gün sonra hayatını kaybetti.

Takvimler 14 Kasım 2013'ü gösterdiğinde suikast planı uygulanmaya başlandı. Livaü’t-Tevhid grubuna bağlı olan askerî birlik bombalandı. Bombalanma esnasında Abdulkadir ve diğer komutanlar toplantı halindeydi. Aynı zamanda birçok Livaü’t-Tevhid askeri de bombalanan yerde bulunuyordu. Bu operasyon muhalifler için çok kötü günlerin habercisiydi. Zira çok önemli isimleri kaybetmişlerdi.

Abdulkadir'in yarası oldukça ağırdı. Hastanedeki tedavisi kurtulması için yetmedi. Suriye devriminin komutanı olarak dünya hayatına veda etti.

Devrimde söylediği şu sözler onun kahramanlığını anlatıyordu: "Uçaklardan üzerimize atılan bombalardan korkmuyoruz, herkesin bir eceli var."Akıllarda ise kendisi için söylenen "Şehidimiz Gitti" ağıtındaki şu sözler kaldı:

  • “Şehidimiz gitti, cennete gitti / Aşağılık katlin oğlu Beşşar halkımı öldürdü / Ey anneciğim üzülme. Bu dünyada rahat yok / Ya onurumuzla yaşayacağız ya da şehadete ulaşacağız."