Feraiziyye Hareketi: Toprağı eken, toprağın sahibidir

ABDULKADİR AKSÖZ
Abone Ol

Feraiziyye Hareketi, yalnızca sömürge yönetimi ve toprak ağalarının baskısına karşı İslâmî bir direniş ve uyanış olarak değil, aynı zamanda yerel sosyoekolojik değişkenler tarafından desteklenen farklı sosyal ve dinî kökenlerden köylüler arasında karşılık bulmuş, kalıcı bir ara buluculuk ve dayanışma sistemi olarak gelişti. Hint Hilafet Hareketi’ni destekleyen ve İngilizlerin Osmanlı’ya karşı savaş ilanına karşı çıkan Feraiziyye Hareketi, günümüzde zayıflayan önemine rağmen Hindistan’ın doğusunda ve Bangladeş’te varlığını sürdürmeye devam ediyor.

1830'larda Feraiziyye Hareketi'ni başlatan Hacı Şeriatullah, Mekke'de Arap edebiyatı, İslâm hukuku ve tasavvuf eğitimi aldı.

Feraiziyye Hareketi, 1830'larda Hacı Şeriatullah tarafından başlatıldı. İsmini ‘‘Allah'ın açık emri olup, yapılması şart olan vazife’’ manasındaki fariza’nın çoğulu feraiz’den almıştır. 1781'de Faridpur'un deltaik bölgesinde doğan Şeriatullah, Mekke'de Arap edebiyatı, İslâm hukuku ve tasavvuf eğitimi aldı ve Kahire'deki El-Ezher Üniversitesi'nde çalıştı. 1820'lerin sonlarında Bengal’e dönerek Müslüman toplumu içinde Kur'ân'ın öğretileriyle çelişen riwaj adlı çeşitli geleneksel adetleri ortadan kaldırmak için bir kampanya başlattı. O dönemde riwaj; pir veya azizlerin türbelerine ibadet etmeyi, Hindu topluluğunun mitten ilham alan dinî alaylarına katılmayı, bir kızın ilk regl dönemi vesilesiyle evin etrafına muz ağaçlarının dikilmesini içeriyordu.

Genellikle şirk (putperestlik) ve bidat (yasadışı yenilikler) olarak tanımladığı bu uygulamalara tepki gösteren Hacı Şeriatullah, kısa sürede çevresini genişletti. Ancak Müslüman topluluğu kırsal Bengal'in “iç içe geçmiş hoşgörülerinden” arındırma girişimi zamindar adı verilen toprak ağalarıyla dolaylı yüzleşmeye yol açtı.

Prof. Dr. Ebû’l-Hasen en-Nedvî
Mecra

Şeriatullah, Hint ayini puja’nın kutlanmasını ve Hindu tanrılarına ve tanrıçalarına ibadet için gayriresmî vergilerin ödenmesini şirk olarak yorumladı ve Müslümanları bu vergileri ödemeyi durdurmaya yönlendirdi. Toprak ağalarının Hacı Şeriatullah'ı sadece basit bir dinî reformcu olarak değil, aynı zamanda siyasî bir muhalif olarak görmeye iten de böyle eylemlerdi.

Palmiyelerden yapılan evlerde oturan gariban Bengal köylüleri.

Bengalli köylü dokumacılarının kazancının azalması birçok köylünün yerel üretimi bırakarak İngiliz fabrikalarında az bir ücretle çalışmasına neden oldu.

Şeriatullah’ın başlattığı hareket, Bengal'deki tarım ekonomisinin dikkate değer bir dönüşüm geçirdiği bir dönemde ortaya çıktı. 1830 Sanayi Devrimi’yle İngiltere'de artan tekstil üretiminin etkisi Bengal'de tamamen hissediliyordu. İthal pamuklar hızla yerel ürünleri saf dışı ederek yerli üreticileri pazarda güçsüz bıraktı. Bu da hâlihazırda ücretlerini açlık seviyesinin altında alan Bengalli köylü dokumacılarının kazancında ciddi bir azalmaya neden oldu.

Aynı zamanda dünya çapındaki ekonomik depresyonun etkisi Bengal'e ulaştı ve başkent Kalküta’da ekonominin çöküşü işsizlik artışıyla sonuçlandı. Bu durum, kredi akışında bir düşüşe ve fiyatlarda ciddi azalmalara neden oldu. Birçok köylü yerel üretimi bırakarak İngiliz çivit fabrikalarının teklif ettiği cüzi ücretle çalışmak zorunda kaldı. Sonuçta tarımsal üretim tekeli İngiliz sömürge idaresine geçiyordu.

Böylesi sosyoekonomik koşullar altında Hacı Şeriatullah’ın toprak ağaları tarafından getirilen gayriresmî vergilere karşı direniş çağrısı, hem köylüler hem de dokumacılar tarafından coşkuyla karşılandı.

Şeriatullah'ın kısa sürede 12.000'den fazla dokumacıya hitap edebilen bir pozisyona gelmesi Bengalli Müslümanlar nezdinde itibarını arttırdı. Köylüler tarafından bir kurtarıcı olarak algılanmaya başlayan Şeriatullah, toprak ağalarının düşmanlığını kazandı ve bir din krallığı kurmakla suçlandı. Dinî bir hareket olarak ortaya çıkan Feraiziyye, Şeriatullah’ın 1840’da vefatının ardından siyasî anlamda önem kazandı.

Hindistan’daki Mekke mescidinin Deen Dayal tarafından 1880’ler çekilmiş bir fotoğrafı. Avlusunda yerel halkta insanlar görülüyor.

Hacı Şeriatullah'ın oğlu olan ve Feraiziyye Hareketi'ni pekiştiren yeni lider Muhsin Ahmed, takma adıyla Dudu (Bazı kaynaklarda Duzu) Miyan'dı. Dudu Miyan eğitimini tamamladıktan sonra 1837'de Mekke'den döndü ve 1840 yılında Hacı Şeriatullah’ın ölümünden sonra hareketin sorumluluğunu üstlendi. O dönemde köylülerin konumu değişiyordu, ekonomik depresyonun etkisi azalmaya başlamıştı ve malların fiyatı sürekli yükseliyordu. İngilizler ise fiyatı yükselen yerel mallara karşı piyasaya İngiliz menşeli ürünleri daha fazla sokmaya başlamıştı.

Bengalli Müslüman köylüler bu şartlar altında geçimlerini sağlayamıyordu. Bu nedenle Dudu Miyan, babasınınkinden çok daha fazla takipçi buldu, bu da onu köylülerin hakları fikrini pekiştirmeye ve pasif seferberlik yerine daha eylem odaklı politikalar uygulamaya teşvik etti.

  • ‘‘Toprağı eken, toprağın sahibidir.’’ ilkesini ilan ederek toprak ağalarına karşı açık cephe aldı. Geleneksel yargılama sistemini hayata geçirerek İngiliz sistemi karşısında ezilen Müslüman köylüleri korumayı hedefledi. Böylece Dudu Miyan yönetiminde Feraiziyye tam teşekküllü bir tarım hareketine dönüştü.

Şeker tarımı yapan Hindistanlı köylüler.

Bengal’deki İngiliz Polis komiseri Dampier, yazdığı raporunda Dudu Miyan'ın yaklaşık 80.000 takipçisi olduğunu tahmin ederken, bazı kaynaklar sayının yaklaşık 300.000 olduğunu hesaplıyordu. Aktarılanlara göre;

Dudu Miyan bir çivit ekicisini öldürme girişiminde bulunduğu iddiasıyla Faridpur mahkemesinde yargılanırken, takipçileriyle dolu tahmini 3000 tekne olası bir aleyhte karar çıkması durumunda onu korumak için yakındaki bir nehirde hazır bekliyordu.

İngilizlerin kurduğu çivit komisyonu, Dakka'da hazır bulunan İngiliz süvari alayının Feraiziyye grubu ile başa çıkmaya hazır olması emrini verdi. Bu özel durumda Dudu Miyan’ın beraat etmesi İngiliz Sömürge Hükûmeti’nin korkusunun bir sonucu olarak yorumlanıyordu.

1857'de Delhi’deki Bağımsızlık(Sepoy) İsyanı sırasında Bengal’de Dudu Miyan tutuklandı ve önleyici tedbir olarak hapsedildi. Kaynaklar 1856-1862 yılları arasında Doğu Bengal'in üç büyük yerleşim bölgesinde Feraiziyye Hareketi'ne bağlı Müslüman sayısının istikrarlı bir şekilde arttığını ortaya koyuyordu.

1857'de Delhi’deki Bağımsızlık (Sepoy) İsyanı. (Resimli Londra Haberlerinden, 1857)

Feraiziyye Hareketi'nin popülaritesi o kadar büyüktü ki Dudu Miyan, Doğu Bengal'i ‘‘çember’’ olarak adlandırılan farklı alanlara bölmek ve her birine halife (temsilci) atamak zorunda kaldı. Halife'nin görevi; yeni destekçileri kaydetmek, ortak refah fonu için kaynak toplamak, adaleti sağlamak, güvenliği pekiştirmek, okullar kurmak ve İslâmî yaşama uygun prensipleri öğretmekti. Her on köy bir çember oluşturuyordu ve halifeler çemberlerden sorumlu olarak bir üst rütbeye doğrudan rapor veriyordu.

Hep hilâfeti savundu: Ebu'l Kelam Azad
Mecra

Feraiziyye’nin halifelik sistemi tam ve işlevsel bir hiyerarşik yapıya sahipti. Hiyerarşinin tepesinde Feraiziyye’nin lideri vardı. Onun altında halifeler (üst düzey temsilci); yanında müfettiş halifeler; en altta ise köy halifeleri vardı. Taban seviyesinde başlayan bu hiyerarşik ağ, Feraiziyye Hareketi'nin sürdürülebilir işleyişine katkıda bulundu.

Dudu Miyan'ın 1862’de vefatının ardından Feraiziyye Hareketi'nin başına oğlu Naya Miyan geçti. Naya Miyan, babası Dudu Miyan tarafından geliştirilen yerel mahkeme sisteminin kurumsal düzenlemesini başarıyla korudu. Bir köyde herhangi bir anlaşmazlık olması durumunda, hiç kimse dönemin mahkemelerine gitmeyip bu Feraiziyye halifelerinin gözetimindeki yargıya başvurdu.

Yerli Hindu düşüncesi, özellikle belli bir Tanrı’ya bağlılığa dayanan Bhakti geleneğiyle İslâm Tanrı inancının bir karışımı olarak aşırı ibadet ve riyâzet yerine ahlâkî davranışlara önem veren, uzlaştırmacı ve eşitlikçi bir dinî anlayışa sahip olan Sihler, İngiliz memurlarla aynı karede.

Feraiziyye Hareketi'ne mensup kişi sayısı Naya Miyan’ın zamanında da artmaya devam etti. 1873'te Londra Times'ta yayınlanan İslâmî canlanma üzerine bir makalede, Feraiziyye’nin her yıl yüz binlerce Hintliyi, özellikle Bengal yerlilerini Müslümanlaştırdığı iddia edildi. Feraiziyye’nin sayısal gücünün artması, Bengal’de egemen bir güç olarak sivrildiği iddialarını arttırdı ve bir başka hareket olan Taayyüniler ile mücadeleye sebebiyet verdi.

Akıllara gelen soru İngilizlerin otoritesinin epey hissedildiği bir dönemde Feraiziyye Hareketi’nin nasıl bu kadar hızlı büyüyebildiği üzerine şekilleniyordu. Feraiziyye Hareketi İngilizlerle iş birliği yapmadığı gibi açıkça karşı da çıkmadı. Ancak hareketin başlangıcından itibaren İngiliz egemenliğini kabul etmediklerini açıkladılar.

Bu tutum, Bengal'i Darul-Harb (savaş bölgesi) olarak ilan etmelerine ve haftalık Cuma namazının İngiliz yönetimi altında geçerli olmadığına dair beyanlarına yansımıştır. Feraiziyye bu teorik pozisyonu 1947'ye kadar korudu. Ancak hiçbir zaman açıkça İngiliz hükûmetine karşı cihat ilan etmediler.

  • Böylesi bir yöntem, İngiliz hükûmetinin Vahhabiler olarak suçladığı radikal Müslüman reformcularla onları eş değer tutacak bir propaganda malzemesi olmaktan dikkatli bir şekilde korumasını sağladı.

Feraiziyye Hareketi, Vahhabi inancını açıkça reddetti ve bu aşırılık yanlısı gruba bağlı bir kişinin arkasında namaz kılınmasını ve hatta onlarla birlikte yeme-içmeyi yasakladı.

Hindistan’daki İngiliz birlikleri, imparatorluğun Hindistan'daki ticarî ve siyasî çıkarlarını korumasında etkili oldu.

Feraiziyye Hareketi İngilizlere karşı doğrudan silahlı direnişte bulunmadı. Bunun yerine, sosyal tabanlarını genişletmeye ve tarım alanlarına yönelik herhangi bir tehdide karşı harekete geçmenin yollarını bulmaya odaklandılar. Feraiziyye topluluğu arasındaki sıkı bağ diğer dinî toplulukların işlerine karışmamasını sağladı.

Şemsü'l-ulemâ: Şiblî Nu'mâni
Mecra

Hareket, Bengal'deki seçkin toprak ağalarına karşı ortak antipati yoluyla güçlü bir sınıf tabanı içinde kendini pekiştirmiş görünüyordu. Feraiziyye farklı dinî ve sosyal kökenlerden gelen köylüler arasında, toprak ağalarından algılanan herhangi bir tehdide karşı yatay bir koalisyon kurabiliyordu. Böylece, köylülerin hakları konusunda hükümetle pazarlık etmeleri de kolaylaşıyordu.

İngiliz sömürgesi döneminde afyon üretim tesislerinde çalıştırılan Hint köylüleri.

Naya Miyan'ın 1884'te ölümünden sonra Feraiziyye Hareketi orijinal tarım gündemini terk etmiş ve politik etkisinin çoğunu kaybetmiş gibi görünüyordu. Hareketin köylü-politik otoritesi, 1905'te Bengal'in bölünmesi sırasında Müslüman Birliği'ne geçişlerin artmasıyla daha da azaldı.

Feraiziyye iletişim ağı büyük ölçüde bölgenin su yolları boyunca sağlanıyordu.

Yarım asırdan uzun bir süredir tarım politikalarında dikkat çekici başarıları göz önüne alındığında Feraiziyye’nin önemini kaybetmesi bölgeyi doğrudan etkilemiştir. Artan su baskınları tarım ekonomisinin ve Feraiziyye hareketliliğinin bağlı olduğu üretim modelinin azalmasıyla sonuçlandı. Öte yandan, Feraiziyye iletişim ağı büyük ölçüde bölgenin su yolları boyunca sağlanıyordu ve çemberler(köyler) arasındaki hareketlilik bu şekilde gerçekleşiyordu.

Nehirlerin ölümü veya akarsu zayıflığı, yerli bilgi toplama ve siyasî seferberlik ağının yerinden edilmesine yol açtı. İngilizler daha önce nüfuz etmekten çekindikleri Doğu Bengal deltasının iç kısmındaki varlığını daha güvenli bir şekilde sağlayamaya başlayınca Feraiziyye’nin hâkimiyet alanı ortadan kalktı.

Feraiziyye Hareketi, yalnızca sömürge yönetimi ve toprak ağalarının baskısına karşı İslâmî bir direniş ve uyanış olarak değil, aynı zamanda yerel sosyoekolojik değişkenler tarafından desteklenen farklı sosyal ve dinî kökenlerden köylüler arasında karşılık bulmuş, kalıcı bir ara buluculuk ve dayanışma sistemi olarak gelişti. Hint Hilafet Hareketi’ni destekleyen ve İngilizlerin Osmanlı’ya karşı savaş ilanına karşı çıkan Feraiziyye Hareketi, günümüzde zayıflayan önemine rağmen Hindistan’ın doğusunda ve Bangladeş’te varlığını sürdürmeye devam ediyor.