Fas bayrağının uzun serüveni

BURAK YETİMOĞLU
Abone Ol

Fas’ın da bayrağının oluşumu hakkında birden fazla hikâye bulunmaktadır. Bu hikâyelerin karmaşıklığını çözebilmemiz için Fas’ın tarihi boyunca kullandığı bayrakları ve sembolleri incelemek gerekir. Günümüzde ise Fas’ın iki tane resmî bayrağı bulunmaktadır. Bu bayraklardan ilkinde, fazlaca gördüğümüz, kırmızı zemin üzerine yeşil bir beş köşeli yıldız yer alır. İkincisi ise; yeşil zemin üzerine damgalanmış altın yıldız taşımaktadır.

Bayraklar tüm bağımsız ülkeler için büyük önem taşır. Çünkü bayraklar, ülkenin bağımsız olduğunun ve ülkenin bir devlete sahip olduğunun göstergesidir. Ulus devletlerin ortaya çıkmaya başladığı dönemle birlikte her ülke kendine uygun bir bayrak, simge ve semboller belirlemiş ve bu semboller üzerinden millî birlik ve beraberliği toplumda perçinlemeye çalışmıştır. Bu nedenledir ki bizim ülkemizde olduğu gibi, her ülkenin bayrağının oluşum hikâyesi vardır. Fas’ın da bayrağının oluşumu hakkında birden fazla hikâye bulunmaktadır. Ancak bu hikâyelerin karmaşıklığını çözebilmemiz için Fas’ın tarihi boyunca kullandığı bayrakları ve sembolleri incelememiz gerekir.

Fas'ın kraliyet arması.

Günümüzde pek bilinmese de Fas’ın iki tane resmî bayrağı bulunmaktadır. Bu bayraklardan ilkinde, fazlaca gördüğümüz, kırmızı zemin üzerine yeşil bir beş köşeli yıldız yer alır. İkincisi ise; yeşil zemin üzerine damgalanmış altın yıldız taşımaktadır. Bu bayrak Alevî hanedanının kendi bayrağı olarak kalmıştır. Bu yüzden ikinci bayrağı sadece Krallığın önemli günlerinde görmek mümkündür. Önemli günlerde krallık muhafızları bu bayrakla kralı karşılarlar ve kral da bu bayrağı selamlar. Bu sebepten ötürü bu bayrağın millî bir temsiliyeti yoktur.

  1. Peygamber Efendimiz’in döneminden itibaren Müslümanların birden fazla farklı bayrak ve çeşitlerini kullandığını biliyoruz. O dönemde bayrakların genel kullanım amacı merkezi gücü temsil etmek ve otoriteyi göstermekti. Peygamber Efendimiz döneminde kullanılan bayraklar genellikle siyah ve beyaz renkteki bayraklardı.
  2. Daha sonra Emevîler döneminde beyaz ve yeşil bayrak kullanılmış, Abbâsîler ise siyah rengi seçmişlerdi. 9’uncu yüzyıl sonlarına da doğru ise Abbâsî hanedanlığının zayıflamasıyla birlikte bazı bölgelerde bulunan emirlerin, kendi otoritelerini güçlendirmek için halifeliğin bayrağını kullandığını görüyoruz.

Ancak bunun yanında bazı güçlü emirlikler halifeliğin bayrağını reddederek kendi bayraklarını kullanmaya başladı. Bu emirliklerden biri de Endülüs Emevî hanedanlığıydı. Endülüs Emevîleri, beyaz bayrağı kullanarak hem bağımsız bir güç olduklarını göstermiş oluyor, hem de kendi halifelik iddialarının altını dolduruyorlardı.

Fas'ın Marakeş kentinde Murabıtlardan kalma bir kubbe örneği.

Fas bölgesinde ise kurulan ilk Müslüman devlet İdrisîler 985 yılında yıkılmış, yerine Murabıtlar devleti kurulmuştu. Bu yeni hükümdarlığın adı, Ribat adı verilen, korunmaya elverişli müstahkem tekkelerde yaşadıkları için “Murabıtlar” olmuştu. Merkezi gücün bulunmaması nedeniyle bir otorite boşluğu yaşanan Fas’ta Murabıtlar'ın yeni lideri Yûsuf bin Tâşfîn (1010-1106) otoritesini güçlendirmek amacıyla Abbâsîler'in siyah bayrağını kullanmıştı. Böylece bölgede bilinen ilk bayrak kullanımı Yûsuf bin Tâşfîn dönemine denk geldi. Yûsuf bin Tâşfîn o dönemde çok güçlü bir Müslüman lider konumuna yükselmiş ve Endülüs Emevî Devleti'nin Hristiyan akınlarından korunmasına yardımcı olmuştu.

Fas'a özgü bir yönetim sistemi: Mahzen
Mecra

İbn Tumert'in, öğretilerini yaymak için çekildiği Tinmel kasabası ve kendisi adına inşa edilen mescit.

Yûsuf bin Tâşfîn sonrası ülkede tekrar bir otorite boşluğu oluştu ve bu boşluk, 1147’de Murabıtlar'ın yıkılmasına, Muvahhidler devletinin kurulmasına sebep oldu. Muvahhidler'in kurucu önderi Muhammed bin Abdullah bin Tumert’ti (ö. 1130). İbn Tumert, Mağrib’in İslâmlaşmasıyla birlikte bölgenin en çok Kur’ân âlimi yetiştiren bölgesi olan Sus bölgesinde doğdu. Bu bölgede doğması ve ailesinin de dini ilimlere önem vermesi neticesinde, bu konuda meraklı olan kendisi de dini ilimleri öğrenme şansına erişti. Bu sebeple, ilim tahsilini geliştirmek amacıyla İslâm kültürünün en önemli merkezlerini dolaştı. İlk olarak Endülüs’e, oradan da Mısır, Arabistan, Suriye ve Irak’a gitti. Bağdat’tayken aldığı eğitim hayatında etkili oldu ve Bağdat’ta öğrendiği tevhid ilmini Mağrib’e götürüp yaymaya karar verdi. Yaymak istediği fikri anlayışa karşı Marakeş âlimleri ile ve Murabıt yöneticileri ile bir çatışmaya girdi ve bu çatışmayı kazandı. Allah’ın birliğine doğru olarak inandıklarını işaret etmesi amacıyla, İbn Tumert’in öğretileri çerçevesinde kurulan devlete Muvahhidler adı verildi.

  • İbn Tumert ve ondan sonra gelen Abdulmu’min b. Ali döneminde Muvahhidler topraklarını çok fazla genişlettiler ve Endülüs’ü de sınırları içine aldılar. Bu tarihten itibaren de Endülüs Emevî Devleti’nin bayrağı olan beyaz bayrağı kullanmaya başladılar. Ayrıca beyaz bayrak, Fas’ın tüm yas ve kutlama günlerinde kullandığı bayrağa dönüştü.

Günümüzde bu bayrağın bir örneği, İspanya’da Santa Maria Kilisesi’nde muhafaza edilmektedir. Söz konusu bayrak 1212’de Muvahhidler'in Kastilyalılar ile yaptığı Las Navas Savaşı’nda İspanyolların eline geçmişti.

Günümüzde Ürdün bayrağında yer alan beyaz renk, Emevîlerin bayrağından alınmıştır. Beyaz renkli bayrak, Fas'ın tarihinde de kullanılmıştır.

12 ila 17’nci yüzyıllar arasında bayrak kullanımın önemi de artmıştı. Bu dönemde bayraklar; güç ve iktidarın dışarıya karşı gösterilmesine yardımcı oluyordu. Bu yüzden kullanılan bayraklar, yönetimdeki hanedanın gücüne göre değişiklik gösteriyordu. Fas’ta Muvahhidler sonrası Merînîler kurulup yıkılmış (1196-1465), daha sonra da Vattâsîler dönemi (1471-1554) geçmişti. Bu ara dönemler Fas’ta merkezi otoritenin olmadığı, konfedere yapıların görüldüğü bir zaman dilimiydi. Bu yüzden de her bağımsız yapı kendine özgü bayrakları kullanıyordu. Bu dönemlerin ardından Fas eski büyük gücüne Sa'dîler'in (1511-1659) meşhur hükümdarı Ahmed el-Mansûr (1549-1603) döneminde kavuşacaktı.

Mansûr döneminde Fas toprakları Senegal Nehri’ne ve bugünkü Sahra topraklarının tamamına kadar uzandı.

Askerî ve siyasî büyük kazanımlar sonrası Mansûr, bayrak geleneğinin de yenilenmesini sağladı. O dönemde Mansûr’un kurduğu askerî düzen, altı bölümden oluşuyordu. Bunlardan birini Sultan kendi yönetiyordu. Kendi yönettiği bölgede zamanla ünlenmiş olan Zafer Bayrağı (Livâ el-Mansur) bulunuyordu. Diğer bölgelerde ise, farklı renklerde bayraklar ile bölgeler birbirinden ayrılıyordu. Bu zafer bayrağı beyaz renkte ve yaklaşık 4 metrelik bir bayraktı.

Mansûr sonrası Sa'dîler güçlerini kaybetti ve Fas’ta yine bir merkezi otorite sorunu yaşandı. Bu sebepten ötürü ülkede yaklaşık 60 yıl sürecek bir kaos ortamı oluştu. Bu kaos ortamı sonrası Endülüs’ü terk etmek zorunda kalan Müslümanların da çoğalmasıyla, dünyayı korkutacak şekilde büyüyen bir korsancılık hareketi oluştu. Bu korsanlar gemilerine kırmızı bayrak asıyorlardı.

Tarih boyunca Fas'ı yöneten iktidarların karşılaştığı en büyük zorluk, ülkenin bütünlüğünü sağlamak olmuştu.

Merkezî boşluk sonrası oluşan kaostan ülkeyi, şu anda Fas’ı yönetmekte olan Alevî hanedanı çıkardı. Ancak Alevîler, bu karmaşada geçmişte var olan askerî ve siyasî geleneksel güçlerini kaybetmişlerdi. Yeniden bu geleneksel askerî güçlerini ve otoriteyi oluşturmak amacıyla kırmızı bayrağı hanedanlık bayrağı olarak kullanmaya başladılar.

19’uncu yüzyıla kadar ülkede otoriteyi ve gücü istikrarlı şekilde koruyan Alevî hanedanı, 1830’da Cezayir’in sömürge güçlere kaybedilmesinden sonra yabancı güçler tarafından büyük bir ekonomik ve siyasî baskıya maruz kaldı. Özellikle 1844’de kaybedilen İsly Savaşı sonrası ülkede yeniden bir merkezi boşluk oluştu. Taşrada ise bir anarşi havası vardı. Ayrıca bu İsly Savaşı sırasında kraliyet muhafızları, kırmızı düz bayrağı kullanmışlardı. Bu tarihten sonra ülkeden bulunan Faslı elitler, bazı Avrupa icatlarının ülkenin modernize edilmesi amacıyla Fas Sultanlığı tarafından da kullanılması gerektiğini belirtiyorlardı. Bu icatlardan biri de millî bir bayrağın olmasıydı.

19’uncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren, kırmızı bayrak hanedanın resmî bayrağı olarak ilân edildi.

1915'e kadar, Fas'ın bayrağı düz kırmızı renkteydi.

Fas’ın ülke olarak girdiği bu sıkıntılı siyasî ve ekonomik durumdan, kendi kendine çıkmaya gücü yetmedi. Ülkenin birçok yerinde Sultan’a karşı protestolar ve karşı saldırılar gerçekleşti. Bu saldırıların artması sonucunda 1912 yılında Fransa Fas’ı himayesi altına aldığını bildirdi.

  • Himaye sonrası Batı ülkelerinde bulunan birçok uygulama Fas’a ihraç edilmeye başlandı. Bunlardan biri de 1914 yılında yapılmaya çalışılan anayasaydı. Bu anayasa çalışmasında kırmızı bayrağın bir millî sembol olduğu belirtilmiş ve Fas tarihinde kırmızı düz bayrak ilk defa -hanedanın sembolü olmaktan çıkıp- millî bir sembol olarak kabul edilmiştir.

Böylece kırmızı bayrak halkın sultan ile eşit olması, ulusal birliğin ve bağımsızlığın sembolü manasına gelmeye başladı.

Fas'ın 1915'te kabul edilen bayrağı.

1913 yılında gümrük memurları, kırmızı bayrak üstüne yeşil bir yıldız eklediler ve bunu çalıştıkları kuruma astılar. Daha sonra bu bayrak ülkenin birçok yerinde kabul gördü ve çok beğenildi. Ancak bu beğeni, himaye anlaşmasındaki Fas şerifinin ülkede tek egemen olduğunun kabulünü çiğnenmesine yol açıyordu. Ayrıca General Hubert Lyautey’in başında olduğu Fransa idaresi de, bağımsız şekilde gelişen bayrak düzenlemesini kontrol altına almak amacıyla, bayrağın değiştirilmesi işinin kendileri tarafından yapılmasını uygun buldu. Böylelikle 1915 yılında Sultan Mûlay Yusuf’un yayımladığı bir kanunname ile birlikte Fas bayrağı, kırmızı zemin üstüne yeşil renkli ve beş köşeli yıldızı ile kabul edildi.

Ancak ülkenin asıl sahibi olarak kendini gören sultan, bu bayrağı hiçbir zaman kabullenmedi. Bu yüzden de uzun bir süre Hanedanlığın resmî kurumlarında bu bayrak kullanılmadı.

Fas Kralı Altıncı Muhammed, ülke bayrakları önünde halkı selamlarken.

1930 yılında ise ülkede bağımsızlık isteyen siyasiler ve milliyetçiler Fransa’nın Berberîler ile ilgili yayımlamak istediği bir kanuna karşı rahatsızlıklarını belirtirken bu bayrağı kullandılar. Daha sonra güçlenen bağımsızlıkçı hareket bu bayrağı da sahiplenmeye başladı. Normalde bu bayrağı pek benimsemeyen Fas Hanedanlığı ise bir çözüm bulmak zorunda kaldı. 1947 yılında Tanca’da yaptığı meşhur konuşmada, Kral V. Muhammed, bağımsızlıkçılar ile ortak bir paydada buluşması gerektiğini fark etti ve kırmızı zemin üstüne beş köşeli yeşil yıldızdan oluşan bayrağın, hanedanlığın tüm kurumlarında kullanılmasına karar verdiğini açıkladı.

Bu hareketle Monarşi, yani kral, kendini ulus devletle birleştirmiş oluyordu. Kraliyet, milliyetçiler ve bağımsızlıkçılar ile kısa süreli ortaklığını devam ettirdi.

Daha sonra ise Monarşi yönetimi, ulusal hareketleri etkisiz hale getirmeyi ve yavaşlatmayı başardı ve ülkede tek egemen haline geldi.