Dünyayı adımlamak: İbn Battuta'nın güzergâhı

SELİM TEKE
Abone Ol

Bilinen dünyanın neredeyse her yerini adımlayan, Müslüman coğrafyanın farklılıklarını tecrübe eden İbn Battuta, 29 yıl sonra memleketi Fas’a dönünce müşahede ettiği olayları "Tuhfetü’n-nüzzâr fî garâʾibi’l-emsâr ve ʿacâʾibi’l-esfâr" adlı kitabında anlattı. İbn Battuta seyahatnamesinde, gezdiği coğrafyalarda yaşayan insanlar, onların gündelik hayatları, kıyafetleri ve adetleri ile ilgili detaylı bilgilere yer verdi.

İbn Battuta 725 yılının Recep ayında (Şubat 1304) köyü Tanca’dan çıktığında, hac niyetiyle başlanan bu yolculuk ucu bucağı olmayan görkemli bir seyahate dönüştü.

İbn Battuta'nın Tebriz ziyaretini tasvir ettiği iddia edilen minyatür.

Bilinen dünyanın neredeyse her yerini adımlayan, Müslüman coğrafyanın farklılıklarını tecrübe eden İbn Battuta 29 yıl sonra memleketi Fas’a dönünce müşahede ettiği olayları Rıhle olarak bilinen "Tuhfetü’n-nüzzâr fî garâʾibi’l-emsâr ve ʿacâʾibi’l-esfâr" adlı kitabında anlattı.

En büyük seyyah olarak anılan Marco Polo’dan daha geniş bir coğrafyayı adımlayan İbn Battuta seyahatnamesinde, gezdiği coğrafyalarda yaşayan insanlar, onların gündelik hayatları, kıyafetleri ve adetleri ile ilgili detaylı bilgiler verdi.

Tanca’dan çıkarak vardığı Mısır’da kısa bir süre kalarak Suriye üzerinden Mekke’ye gitti ve ilk haccını gerçekleştirdi. Buradan İran’a geçen İbn Battutta, Bağdat üzerinden tekrar Hicaz bölgesine döndü ve hac yaptı. Hicaz’dan gemi ile Doğu Afrika sahillerine geçiş yaptı, Somali, Kenya, Tanzanya gibi bölgeleri ziyaret etti. Afrika sahillerinden çıktığında Yemen ve Umman’ı da görerek Basra Körfezinin İran tarafında kalan bölgelerine geçti. Mekke’ye dönerek tekrar hac yaptıktan sonra İbn Battuta Kudüs’e doğru yolcuğa çıktı.

İbn Battuta dünyanın en büyük seyyahları olarak bilinen Marco Polo ve Zheng He'den daha uzun bir yolculuk gerçekleştirmiştir.

Türk beldelerine seyahat
Mecra

Kudüs’ten sonraki durağı olan Anadolu’nun Antalya, Isparta, Konya, Erzurum, Bursa gibi birçok şehrini gezdi ve büyük Türk şehri Bulgar’ı görmek üzere rotasını bugünkü Kazan şehrine çevirdi. Konstantinopol’a Bulgar üzerinden geçen İbn Battuta buradan Hazar Denizi’nin kuzeyinde kalan Deşt-i Kıpçak olarak adlandırılan Türk bölgelerine geri döndü. Harezm ve Semerkand’ı geçerek Delhi’ye varan İbn Battuta burada uzun bir süre kadılık yaptı.

İbn Battuta'nın kabri memleketi Tanca'da bulunuyor.

Tekrar yolculuk arzusu ile yanıp tutuşunca Maldivlere doğru yöneldi. 9 aylık, kısa Maldiv ikametinden sonra Seyhan’a ayak basan İbn Battuta oradan Bangladeş’e geçti. Çin’in doğusunda kısa bir seyahat gerçekleştirdikten sonra tekrar Batı’ya, Bağdat’a döndü. Son haccını yapmak üzere Mısır üzerinden Mekke’ye varan İbn Battuta vazifesini yerine getirdikten sonra memleketine geri geldi. Fakat bu kesin bir dönüş olmadı ve Endülüs’ü görme arzusu ile yollara düştü. Gırnata seyahatinin ardından İç Afrika’ya yöneldi.

Endülüs’e giden yol
Mecra

Fas’tan başlayan büyük yolculuğu, yaklaşık 30 yıl sonra tekrar Fas’a gelmesi ile son buldu. Bu süreç içerisinde 40’tan fazla ülke gezen İbn Battuta gittiği şehirlerde çeşitli görevlerde bulundu. Mütevazı yapısı ve yaşamı dolayısıyla gittiği her yerde halk tarafından sevildi, bildiği diller yüzünden diplomatik görevleri üstlendi, karşılaştığı alimlerden icazetler aldı. Tüm bu coğrafyaların hatıraları hafızasındayken 770 (1368) yılında Fas’ta vefat etti.