Doha’nın incisi: İslâm Sanatları Müzesi

ÖMERCAN KAÇAR
Abone Ol

Katar'ın başkenti Doha'da bulunan İslâm Sanatları Müzesi, 8 Aralık 2008 yılında ziyarete açıldı. Klâsik İslâm sanatlarına dair çok sayıda koleksiyona ev sahipliği yapan müzenin tasarımı, Paris'teki ünlü Louvre Piramidi'ni de tasarlayan Çinli mimar I.M. Pei'ye aittir.

Son elli yıllık süreçte hızlı bir modernleşme süreci yaşayan Katar’da, yeni kurulan müzeler hem millî ve İslâmî geçmişle bağ kurmanın aracı hem de toplumsal hafızanın korunduğu mekânlar olarak önem taşıyor.

  • Dönemin Katar Emiri Şeyh Hamad b. Halife, eşi Şeyha Moza ve birçok devlet başkanının katılımıyla 22 Kasım 2008’de görkemli bir törenle açılan İslâm Sanatları Müzesi (Museum of Islamic Art) Katar’da oluşturulan yeni müze kültürünü temsil eden mekânların başında geliyor.

Çinli mimar I.M. Pei’nin imzasını taşıyan müze’de İslâm tarihinin farklı dönemlerinden üç kıtaya yayılan bir coğrafyayı temsil eden çeşitli objeler sergileniyor.

Yapay bir ada üzerinde yükselen İslâm Sanatları Müzesi.

Müze, Doha körfezi boyunca uzanan 7 km’lik sahil şeridi Korniş’in doğu ucunda bulunuyor. 35.000 m² alana sahip müze, yapay bir ada üzerinde yükseliyor.

  • Aynı sahil şeridinin batı kısmına modern gökdelenler hakimken doğuda İslâm Sanatları Müzesi mütevazı kübik formuyla ziyaretçilerini ağırlıyor.

Doha’da Korniş boyunca sahile paralel birçok hükümet binası yer almakta ancak halka açık kapalı sosyal alanların azlığı sebebiyle insanların sıcak günlerde vakit geçireceği iç mekân bulmak zor. Bu noktada müze, halk için ideal bir kapalı alan imkânı sunuyor.


İbn Tolun Camii ve Şadırvanı, Kahire.

Kahire’deki İbn Tolun Camii'nin şadırvanından ilham alınarak dizayn edildiği söylenen yapı, içeri adım atanları ferah geniş dairesel iç mekânıyla karşılıyor.

İslâm Sanatları Müzesi'nin içi.

Arap mimarisinin özelliklerini kübik formunda muhafaza eden yapıda mimar Pie, her bir bloku son derece hassas bir şekilde düzenlemiş ve birbiri üzerine yükselen bloklarla bir bütünlük hissi uyandırmasını bilmiştir.

Dış cephenin sadeliğine karşın zengin iç mimari, Arap-İslâm mimari anlayışının bir yansımasıdır.

5 kattan oluşan müze 18 sergi odasına sahiptir. Sarmal merdivenler birinci ve ikinci katlardaki ana sergi alanlarına ulaşımı sağlıyor. Üçüncü kattaki cam zeminli köprü ise katın dairesel yapısının tamamlanmasına yardım ederek katın iki ucunu birbirine bağlıyor.

  • Koyu dokuya sahip sergi odalarında kullanılan ışık, sergilenen objelerin detaylıca incelenmesini kolaylaştırıyor.

Osmanlı dönemi çinileri.

Sergiler bitirildikten sonra ziyaretçilerin gezebileceği giriş bölümüyle bağlantılı geniş yan bahçeler mevcut. Bu bahçeler ziyaretçilere hem dinlenme hem de Doha manzarasını seyretme imkanı sunuyor.

Müze’de Endülüs’ten Çin’e geniş bir coğrafyadan İslâm tarihinin çeşitli dönemlerini temsil eden farklı kültürlere ait eserler sergileniyor. Sergilenen objeler seramiklerden halılara, mücevherlerden zırhlara çeşitlilik arz ediyor. Bunun yanında başta Kur’ân-ı Kerîm olmak üzere el yazması eserler de sergilenenler arasında.

El yazması eserler sergilerde önemli bir yer tutuyor.

El yazmalarının sergilendiği odalardan biri.

İlk katta “Şeyh Suud Âl Sâni Sergi Odası”, oditoryum, bir hediyelik dükkanı ve bir kafeterya bulunuyor. İkinci katta “İslâm’ın Başlangıcı ve Yayılması”, üçüncü katta “İslâm Dünyasına Bir Yolculuk” daimi sergileri yer alıyor. Dördüncü kat süreli sergilere ayrılırken beşinci katta bir restoran bulunmakta. Ayrıca müzenin yanında ek bir binada ise bir kütüphane mevcut.

Ana sergi alanları Endülüs, Osmanlı, Safevi ve Babürlüler dönemlerine odaklanıyor. Sergilerin ana temaları; Endülüs’te el-yazması Kurân’lar, Osmanlı’da çiniler, Safevi dönemi İran’da halılar ve Babürlüler Hindistan’ında mücevherler olarak dikkat çekiyor.

“Mavi Kur’ân”dan bir varaka, Endülüs Emevîleri Dönemi, 9. yüzyıl.

Müzede Babürlüler dönemine ait çeşitli mücevherler sergileniyor.

Müze’de Çin ve Güneydoğu Asya’ya da geniş yer ayrılmış. Bu yönüyle İslâm Sanatları Müzesi bölgedeki muadillerinden ayrılıyor. Bu bölgelere geniş yer ayrılmasının en önemli sebeplerinden biri Katar’da Güney Asyalı çok sayıda insanın yaşaması. Katar’da yaşayan Güneydoğu Asyalı halk bu sayede kendi kültür ve tarihine ait eserleri ziyaret edebiliyor.

Müze kurulurken sergilenmek üzere eser temini için Katar’ın 200 milyon Sterlini geçen bir bütçe ayırdığı tahmin ediliyor. Bu bağlamda alınan eserler arasında Kanunî Sultan Süleyman’ın bir fermanı ve Fatih Sultan Mehmet’in bir portresi de yer alıyor.

Fatih Sultan Mehmet’in portresi.

Kanuni Sultan Süleyman’ın bir fermanı.

İslâm Sanatları Müzesi'nin küresel, bölgesel ve yerel olmak üzere verdiği mesajlar modern Katar’ın kültürel alanda kendini nasıl konumlandırdığına dair önemli ipuçları sunuyor.

2000’li yılların başında yükselişe geçen İslâm’ın terörle anılması furyasına karşın müze, sanatı merkeze alarak İslâm medeniyetinin güzellik boyutuna vurgu yapıyor.
  • Barbarlık ve terörün İslâm medeniyetiyle bağdaşmayacağı, bu medeniyet içerisinde tarih boyunca üretilen sanat eserleri aracılığıyla anlatılıyor.

Bölgesel düzlemde ise diğer körfez ülkeleriyle uzun süredir devam eden ekonomi ve siyaset alanındaki rekabet kültür alanına da taşınmış görünüyor. Bu bağlamda Katar oluşturmakta olduğu müze kültürüyle diğer bölge ülkelerinin önüne geçmek istiyor. İslâm Sanatları Müzesi bu alanda atılan önemli adımlardan biri olarak görülüyor.

Tüm bunlarla birlikte Çin ve Güneydoğu Asya’ya ayrılan önemli sergi alanlarıyla ülkeye çalışmak için gelen “gurbetçi”lerin önemsendiği ve toplumun bir parçası olarak görüldüğünün vurgulanması Katar’ın kendi yerel dinamikleri açısından önem taşıyor. Katar vatandaşı olmayan halkın da Katar’ın bir parçası olduğu mesajı verilmek isteniyor.

Müzenin içinden fotoğraflar: Ömercan Kaçar