Direniş öncüsü bir âlim: İsmet Spahiç

BURAK ÇETİK
Abone Ol

"Saldırıya uğrayan vatanımızın müdafaası için kan dökmekten pişman değiliz. Allah seni imtihan etti. Elhamdülillah.” diyen Hafız İsmet Spahiç'in hayat hikâyesine dair...

Hafız İsmet Spahiç, Saraybosna Kuşatması'nda üç kızını ve torununu kaybetti.

Her alanda toplumun öncüsü konumundaki âlimler, dinî yaşantıda örnek olmanın yanı sıra savaş esnasında da halka örnek olup direniş ruhunu aşılamış, Allah ve vatan için ölmenin neden mukaddes olduğunu anlatmıştır. 1992-1995 yılları arasında meydana gelen Bosna Savaşı’nda da birçok âlim topluma örnek olarak direnişin fitilini ateşlemişti. Bu yazıda direnişe öncülük eden âlimlerden İsmet Spahiç’in hayat hikâyesine değineceğiz.

1940 yılında Bosna’nın büyük şehirlerinden Zenica’nın Puhovac kasabasında dünyaya gelen küçük İsmet, Bosna nehrinin kenarında büyük bir âlim olacağından habersiz oynuyordu belki de. İlk eğitimlerini aldıktan sonra, erken yaşlarda, Saraybosna’ya medrese okumaya gitti. Böylece İsmet’in bundan sonraki ömrü gurbette ilim yolunda geçecekti.

  • Gazi Hüsrev Bey’in Bosna’ya vurduğu İslâm mührünü kurutmamak adına Gazi Hüsrev Bey’in medresesinde okuyan İsmet, 19 yaşında medreseden mezun oldu.

Sadece İslâmî ilimler noktasında eğitim almadı. Aynı zamanda Zagreb’de ekonomi bölümünden de mezun oldu. Bir müddet Belgrad’da eğitimine devam ettikten sonra Bosna’nın Visoko şehrinde imam olarak göreve başladı. Etkili vaazları ve birikimini yansıttığı dersleri sayesinde Visoko halkının gönlünde taht kurdu. Öyle ki yaklaşık on sene kadar bu bölgede başimam olarak hizmet ederek halkı irşad etti.

1978 yılında, mezun olduğu Gazi Hüsrev Bey Medresesi’nde müderrislik yapmaya başladı. Hafızlığını tamamladıktan sonra Bosna’nın en büyük tarihî camilerinden Gazi Hüsrev Bey Camii’ne imam olarak atandı.

Gazi Hüsrev Bey Camii, Saraybosna. Yugoslav ressam Spiro Bocaric (1878-1941) tarafından yapılan yağlı boya tablo, Saraybosna'nın en gerçekçi tasvirlerinden biri olarak kabul edilmektedir.

  • Gazi Hüsrev Bey Camii’nden tüm Bosna’ya sesleniyordu adeta çünkü Gazi Hüsrev Bey Camii’nin merkezî bir cami olması, ona birçok kişiye ulaşabilme ve toplumu irşad etme fırsatı sunuyordu.

Vaazlarında İslâm’ın insana verdiği değere sık sık vurgu yapan İsmet Spahiç, Müslümanların diğer dinlere karşı hoşgörülü olduğunu ve kimsenin mabedine dokunmadığını anlatıyordu. Yıllarca Bosna’da beraber yaşadıkları Sırpların gün geldiğinde Boşnakları öldüreceğini kimse tahmin etmezdi belki de.

İlmiyle ön plana çıktığı kadar direnişe verdiği destekle de ön plana çıkan Hafız İsmet Spahiç, Batı ahlâkının ve maneviyatının kokuşmuş olduğunu dile getirmekten çekinmeyen bir alimdi.

1993 yılında Diyanet Reisliği'nde göreve başlayan İsmet Spahiç, tarihler 1998 yılını gösterdiğinde, Diyanet Reisi seçilmiş ve 2012 yılına kadar bu görevi sürdürmüştü. 1998 yılı itibariyle aynı zamanda Gazi Hüsrev Bey Medresesi’nin müdür vekilliğini de yaptı. Kadınların da okuması için uygun şartların oluşturulması gerektiğine inanan İsmet Spahiç, Gazi Hüsrev Bey Medresesi’nin kadınlar kısmının geliştirilmesini ihtiyaç olarak görüyordu.

Kendisi bunu yapamasa da daha sonra kadınlar kısmı geliştirildi. Bunun haberini alınca çok sevindiğini belirten Hafız İsmet sadece medreselerde ve camilerde dersler yapmıyor, aynı zamanda yazılar da yazıyordu. Preporod ve Bosna’da çıkan diğer İslâmî gazetelerde yazıları yayınlayan Hafız İsmet 2000 yılında Vaazlar isminde bir kitap yayınladı. İlmiyle ön plana çıktığı kadar direnişe verdiği destekle de ön plana çıkıyordu.

Bosna Savaşı’nda İsmet Spahiç

1992-1995 yılları arasında Sırpların Bosna’yı işgal etmesiyle meydana gelen savaşta binlerce insan öldürüldü. Srebrenitsa, Saraybosna, Travnik ve Mostar gibi şehirlerde meydana gelen katliamlarda 312.000 kişi hayatını kaybederken 2 milyon kişi de evini terk etmek zorunda kaldı, resmî kayıtlara göre 27.734 kişi de kayboldu. Kimlikleri belli olmayan ve cesedi bulunamayan birçok kurbanın olduğu da biliniyor.

İsmet Spahiç bu süreçte verdiği vaazlar ve konferanslarla Bosna halkını direnişe destek olmaya çağırıyordu. Savaşın başladığı andan itibaren aktif direnişin bir ucundan tutmaya çalışırken tüm Boşnaklar gibi ölüm tehlikesiyle karşı karşıyaydı.

Kendisine bir şey olmasa da Saraybosna Kuşatması esnasında üç kızı ve torunu öldürüldü.

İsmet Spahiç, öldürülen ailesinin mezar taşlarının yanında...

1993 yılında Halaci Caddesi’nde gerçekleşen katliamda Sırp mevzilerinden atılan havan mermisi sonucu kızları Meliha, Mahira ve Almasa, torunu Esma şehid oldu. Cenaze namazları kılınıp defnedildikten sonra İsmet Spahiç’in mezarları başında söylediği şu sözler ne kadar tevekkül sahibi bir insan olduğunu gözler önüne seriyordu:

“Saldırıya uğrayan vatanımızın müdafaası için kan dökmekten pişman değiliz. Allah seni imtihan etti. Elhamdülillah.”

Esma, Halaçi'deki sokak katliamında su kuyruğunda beklerken annesi ve iki teyzesi ile birlikte öldürüldü.

Savaştan yıllar sonra verdiği bir röportajda kızlarını ve torununu unutamadığını belirten İsmet, onlara hâlâ bağlılık duyduğunu, onları özlediğini ama bunun bir imtihan olduğunu belirtti. Devamında ise şöyle söylüyordu: “Bugün hâlâ onları hatırlıyorum, onlara bağlıyım. Her zaman manevi temas halindeyiz. İnsan kalbinde iman olduğunda, bu dünyevî ayrılığın bugün ya da yarın gelmesi gerektiğinin bilincindedir. Ve Allah'ın izniyle, eğer samimi müminler isek, yine cennette buluşacağız.”

Çocuklarını ve torununu kaybetse de savaşa destek olmaya devam etti. Şehid cenazelerine gidiyor, direnişçilerle görüşüyor ve elinden gelen tüm desteği vermeye çalışıyordu. Yaptığı konuşmalarda Avrupa’nın sessizliğini ve ikiyüzlü tavrını Bosna halkına göstererek, Avrupa’ya öykünmeyi bırakmalarını ve özlerine dönmelerini telkin eden Hafız İsmet savaş esnasında şehit olan Enver isimli bir Boşnak direnişçinin kabrinde yaptığı konuşma sayesinde tüm dünyada tanındı. Yazımızı bu konuşmada söylediği sözlerin bir kısmını paylaşarak bitirelim:

  • “Herkesin anlaması lazımdır, aklınızda iyi tutun ki bizim kültür ve medeniyetine hayran kaldığımız Avrupa kokuşmuş bir pisliktir. Ahlâk ve maneviyatı kokuşmuş, insanî hiçbir şeye sahip değildir. Sakin bir şekilde katliamları izleyip Boşnakların elini bağlamış durumda. İnsanlık tarihinde ilk kez bütün dünyanın gözü önünde, kameralar karşısında, bu katliamlar yapılıyor.
  • Avrupa bu trajediyi, kızlarımızın, analarımızın ve kız kardeşlerimizin tecavüze uğramasını, öldürülmemizi sakin bir şekilde izliyor. Onun için sizin dünyanın en şanlı ordusu olduğunuzu söyledim. Çünkü burada insanlık için savaşılıyor, insanlık kurtarılıyor ve sen Avrupa’nın gömdüğü insanlığı kurtarıyorsun. Onun için kendinle gurur duy ve yiğitçe savaş.”