Çin'in Müslüman Amirali

SELİM TEKE
Abone Ol

Ming Hanedanı tarafından köylerine baskın yapılan ve aileleri öldürülen binlerce Müslüman çocuktan biri olan Ma He'nin hayatı, hizmetine girdiği Zhu Di'nin Çin’in başına geçmesiyle değişir. Ma Zheng He, Hint Okyanusu'nun ve ötesinin keşfedilmesi, bilinmeyen diyarların zenginliğinin Çin’e ulaştırılması için kurulan filonun başına getirilir. Hint Okyanusu’nda, henüz keşfedilmemiş denizlerin azgın dalgaları arasında binlerce kilometre yol alan, Pasifik ve Hint Okyanusu arasında kol gezen amansız korsanlara kök söktüren, yaklaşık 30 yıl boyunca süren seyahatlerinde özellikle Pasifik adalarında İslâmiyet’in yayılmasına, ticarî ilişkilerin gelişmesine, farklı kültürlerin arasındaki etkileşimin artmasına neden olarak bölgenin kaderini önemli ölçüde değiştiren Çin'in Müslüman Amirali Ma Zheng He'nin öyküsü...

Avrupa cesur gemicilerin atılımlarıyla gerçekleştirilen büyük keşiflerle sarsılmadan çok kısa bir süre önce, Çinlilerin "Batı Okyanusu" olarak isimlendirdiği Hint Okyanusu’nda, tarihin o zamana kadar görmüş olduğu en heybetli filo gezinmekteydi. Henüz keşfedilmemiş denizlerin azgın dalgaları arasında binlerce kilometre yol alan, Pasifik ve Hint Okyanusu arasında kol gezen amansız korsanlara kök söktüren, göründüğü sahillerde dehşet ile birlikte şaşkınlık uyandıran bu devasa donanmanın başında henüz çocukken sarayın hizmetine sunulan Müslüman bir köleden başka birisi yoktu: Amiral Zheng He.

Moğolların 1280 yılında Çin üzerinde hâkimiyet kurarak Yuan Hanedanlığını inşa etmesiyle birlikte Müslümanlar Çin’in bir parçası oldu. Ancak 1368 yılında Zua Yuanzhang tarafından başlatılan bir isyan hareketi ile Yuan Hanedanlığının hâkimiyetine son verilmesi Çin’deki Müslümanlar için zor zamanların başladığının habercisi oldu. Başa geçen Ming Hanedanı, Moğol bakiyeleri olarak gördüğü Müslümanlara karşı bir sindirme politikası gütmeye başladı. İktidarını sağlamlaştırmak isteyen yeni hanedan, kendisine tehdit oluşturabilecek herhangi bir grubu Çin’de barındırmak istemiyordu ve akıllarda daha çok Moğollarla ilişkilendirilen Müslümanlar da bu gruplardan biriydi.

Müslüman ailelerin el konulup, hadım edilerek saraya hizmetçi olarak alınan çocukları kısa bir süre sonra diplomaside önemli yerler elde etmeye başladı.

Zheng He de, Ming Hanedanı tarafından köylerine baskın yapılan ve aileleri öldürülen binlerce Müslüman çocuğun kaderini paylaşıyordu. Köyleri yakılan ve aileleri katledilen çocuklar saray eşrafının hizmetlisi yapılmak için yakalanıyordu. Bu niyetle ele geçirilen, o zamanlar ismi "Muhammed"in Çincedeki karşılığı "Ma" olan Zheng He hadım ettirilmek üzere, köleleştirilen diğer çocuklarla birlikte bir tabibe teslim edildi.

Henüz 10 yaşındayken hadım ettirilen Ma He, her ne kadar acı dolu bir tecrübe yaşamış olsa da, onunla aynı kaderi paylaşan çocuklardan bir açıdan daha şanslıydı. Ma He’nin hizmetine verildiği Zhu Di kısa bir süre sonra Çin’in başına geçecek ve onunla kurduğu yakın ilişki sebebiyle Ma He’ye vefa gösterecekti.

Zhu Di’nin tahtı ele geçirmek için 1399’da yeğenine karşı başlattığı isyanın başarılı olması sadece onu imparatorluk makamını getirmemiş aynı zamanda Ma He’ye Zheng adının taltif edilmesine sebep olmuştu.

Birisinin saray içerisinde saygıdeğer bir konumu olduğuna delalet eden “Zheng” ismini almasıyla birlikte Zheng He’nin kaderi de büyük ölçüde değişti.

Zhu Di, sadece kendisiyle kurduğu yakın ilişkiyle değil aynı zamanda isyan hareketi boyunca gösterdiği üstün askerî başarıyla da dikkatleri üzerine çeken Zheng He’yi Çin’in geleceği için çok özel bir yeri olduğunu düşündüğü bir görevin başına getirmeye niyetliydi.

İmparator'un planı, Çin'in dışa kapalı formunu korumasını isteyen Konfüçyen diplomatlar ve Hadımlar arasında bir tartışmanın çıkmasına sebep oldu.

Fakat İmparator Zhu Di’nin tahayyül ettiği bu plan Çin sarayının koridorlarından homurtuların yükselmesine sebep olmuştu. Çin Sarayının geleneksel üyeleri olan Konfüçyen diplomatlar bu göreve karşı çıkarken, sarayda yükselerek diplomatik işlerde söz sahibi olan hadımlar ise bu planın uygulanmasını istiyordu. Sarayda, Çin’in dışa kapalı formunu koruması gerektiğini, eskiden nasıl bir devlet yapısı var ise bu yapı üzerinde durulması gerektiğini savunan köklü diplomatlarla yeni bir sistem kurarak ticaret yolları keşfetmenin önemli olduğunu düşünen hadımlar arasında gürültülü bir tartışma dönüyordu.

  • Ancak bunların hiçbir önemi yoktu, imparator çoktan kararını vermişti. Hint Okyanusu'nun ve ötesinin keşfedilmesi, bilinmeyen diyarların zenginliğinin Çin’e ulaştırılması için bir filo kurulacaktı ve bu filonun başına Zhu Di’nin çok güvendiği bir isim olan Zheng He getirilecekti.

Zheng He'nin kullandığı hazine gemisinin iç planı.

İmparatorun kararını vermesiyle diplomatların söyleyecek bir sözü kalmamıştı. Ming Hanedanının başkenti Nankin’de hazırlıklar başladı. Sayıları üç yüzü bulan devasa gemileri inşa etmek için marangozlar hummalı bir şekilde çalışmaya başladı. Amiral Zheng He’nin kullanacağı, boyu yüz yirmi metreyi bulan hazine gemisinin yanı sıra, aylar süren yolculukta mürettebatı besleyebilecek kadar gıdayı içine alacak bir depo gemisi ve gemilerde çıkan sorunları onarmak için marangozların çalışacağı bir tedarik gemisinin de içinde bulunduğu irili ufakları birçok gemi inşa edildi.

Marangozlar, gemilerin Çinliler için yeni olan bu denizlerde uzun yolculuklar yapabilmesi için yeni teknikler geliştirmek zorunda kaldı. Üstelik yolculuk yapacak gemilerin arasında Hazine gemisi de vardı. Bu öyle bir gemiydi ki, dünya, Birinci Dünya Savaşı’na kadar böylesine büyük bir gemiyi denizlerde görme şansına erişemeyecekti.

Dokuz direk ve on iki adet yelkene sahip olan, 5 katlı bu geminin fırtınalı havalarda güvenli bir şekilde seyretmesi için bir takım çareler bulmak gerekiyordu. Marangozların bulduğu; su geçirmez kompartımanlar, ekstra bir omurgaya sahip dengeli dümen ve daha birçoklarından oluşan bu yeni teknikler Avrupa’da ancak 18’nci yüzyılda kullanıma girecekti.

1405 yılında ilk seferine çıkan filo daha sonraları 6 büyük sefer daha gerçekleştirdi.

Geneli Müslüman ve hadımlardan oluşan 27 bin kişilik bir mürettebat toplandığında ve artık filo hareket etmek için hazır olduğunda takvimler 1405 yılını gösteriyordu. Hazine gemisi kaliteli ipekler, işlenmiş kumaşlar, porselenler, mumlar ve kilolarca altın, demir, tuz, kenevir, çay, şarap ve yağ ile dolduruldu.

Gemiler, ilk durağı olan Bangkok’a gitmek için harekete geçti. Bangkok yolu üzerindeyken Pasifik adalarına da uğrayan filo Bangkok’tan sonra Hint Okyanusu'na açılarak, Seylan adası üzerinden Hindistan Calicut’a vardı. Bu uzun yolculukta özellikle ticari mallar elde etmeye çalışan filo bunun yanında uğradıkları bölgelerdeki devletlerle diplomatik ilişkiler kurdu. Zheng He, bu görüşmelerde oldukça başarı sağladı ve devasa filosunun korkutucu etkisinden de faydalanarak birçok ülkeyi Çin’e vergi verme konusunda ikna etti.

Ziyaret ettiği yerlerden aldığı ticaret mallarını gemisine dolduran ve özellikle Pasifik adalarından gelen elçileri saraya götürmek üzere konuk olarak gemisine alan Zheng He geri dönüş yolunda büyük bir sıkıntıyla karşılaştı. Denizlerin üzerinde büyük bir edayla yol alan filo, dar ve çetin yoluyla bilinen Malakka Boğazı’na ulaştığında onların karşısına çıkmaktan çekinmeyen cüretkâr bir rakip ile karşılaştı:

  • Zheng He’ninki kadar kalabalık olmasa da bir korsan için büyük bir gruba önderlik eden, adını duyanların dahi korkmasına sebep olan efsanevi korsan Chen Zuyi.

Büyük korsan Ziyu'nun Zheng He tarafından mağlup edilmesi Pasifik bölgesinde ticaretin gelişmesine ve devletler arası ilişkilerin artmasına olanak sağladı.

Yıllar boyunca Malakka Boğazının dar geçidini tutarak buradan geçmek isteyen ticaret gemilerine kök söktüren bu amansız korsan, şimdi, emrindeki 10 bin kişilik ekibiyle Zheng He ile karşı karşıyaydı. Zheng He’nin mürettebatı ve 15’nci yüzyılın tartışmasız en büyük korsan grubu arasında çetin bir deniz savaşı patlak verdi. Her ne kadar korsan Zuyi tecrübe açısından üstün olsa da Zheng He’nin askerî zekası bu savaşın onun lehine sonuçlanmasına neden oldu. Ağır bir mağlubiyet alan Chen Zuyi, Zheng He tarafından Çin Sarayına teslim edilmek üzere yakalandığında, Pasifik için ticaret açısından oldukça değerli bir konumu olan Malakka Boğazı da büyük bir sıkıntıdan kurtulmuş oldu.

Zheng He’nin bu başarısı sadece Çin’e bir katkı sağlamayacak, ticaret yapmak isteyen her ülkeyi rahatlatacak ve bölgede ticari ilişkilerin ciddi bir şekilde artmasına neden olacaktı.

İmparator Zhu Di filonun getirdiği elçilerle görüşmeler yaptıktan sonra, birinci yolculuğunda sağladığı başarılarla Çin Sarayına dönen Zheng He’nin ikinci bir yolculuğa çıkmasına izin verdi. Böylece büyük filo, hazırlıkların tamamlanmasının ardından 1407’de ikinci yolculuğuna çıktı. Pasifik adalarına uğrayarak tekrar Hint Okyanusu'na geçiş yapan Zheng He, bir önceki yolculuğunda irtibat kurduğu Calicut’daki Hint yöneticiler ile ilişkilerini geliştirmek için adımlar attı. Calicut Kral’ına, Çin’den getirdiği hediyeleri ve İmparator’un iyi dileklerini sundu.

Zheng He'nin yaptığı seferler Çin ekonomisine gözle görülür bir katkı sağlıyordu.

Zheng He’nin deniz aşırı ülkelerle kurduğu iyi ilişkiler, Zhu Di için bu yolculukların yapılmasının gerekliliğine dair yeterli bir kanıttı. Kurulan ilişkiler Çin’e sadece verilen vergiler ile katkı sağlamıyor, ayrıca önceden az rastlanan ticaret mallarının ülkeye girmesiyle ülkenin ekonomisi gözle görülür bir şekilde canlanıyordu.

Zhu Di’nin ülkeye yapılan bu katkıdan duyduğu memnuniyet sonraki yıllarda Zheng He’nin birçok seyahat düzenlemesine imkan verdi. 30 bin kişilik mürettebatın düzenlediği her seferde yolculuğun sınırları genişlemekle kalmıyor aynı zamanda karşılaşılan sorunlar da büyüyordu. Zheng He’nin Çin’den getirdiği zenginlikler Hindistan gibi köklü bir tarihi olan ülkelerde herhangi bir değişikliğe sebep olmasa da, daha çok kabilelerin yaşam sürdüğü pasifik adalarında bir dinamizme sebep oluyordu. Zheng He bu adalarla ticaret yapmaya devam etmek istiyorsa bölgedeki istikrarı sağlamak zorundaydı.

Fakat, özellikle Seylan’da kabileler arasındaki mücadeleler yıllardır sürüyordu. Zheng He’nin, dolayısıyla Çin’in bu adalardaki çatışmalara dahil olmasıyla bölgenin düzeni değişmeye başladı. Çoğunluğu Müslümanlardan oluşan Filo mürettebatının bir kısmının bu adalara yerleşmesi bölgenin dinî yapısının da değişmesine neden oldu.

İslâmiyet’in bu adalarda yayılmasında Zheng He ve mürettebatının önemli bir etkisi oldu.

Zheng He'nin seyahat rotası.

1413’de düzenlen dördüncü yolculukta Zheng He ilk defa Hint Okyanusu'nu aşarak Umman Denizi’ne giriş yaptı.

Hürmüz ve San’a’ya yaptığı yolculukların ardından mürettebatındaki Müslümanlarla birlikte Mekke’ye varan Zheng He, yıllardır gerçekleştirmek istediği Hac görevini yerine getirdi.

Düzenlediği beşinci ve altıncı yolculukta gemilerin rotasını Afrika kıtasına çeviren Zheng He, yerel krallıklardan Çin Sarayı’na götürmek üzere elçileri konuk etmenin yanı sıra, aralarında zürafaların, aslanların ve fillerinde bulunduğu birçok hayvanı gemisine aldı.

  • Filo Nankin’e vardığında saray eşrafı ve hükümdar Afrika’dan getirilen bu hediyelere oldukça sevindi. Bilhassa zürafalar büyük bir heyecanla karşılandı, zira Konfüçyen gelenekte zürafa asalet ve erdemi sembolize etmekteydi. Zhu Di’nin emriyle sarayın yakınına büyük bir hayvanat bahçesi yaptırıldı ve Afrika’dan gelen bu paha biçilmez hediyeler burada sergilendi.

Hayatının büyük bir bölümünü denizlerde geçiren Zheng He, hayata gözlerini yine denizlerde yumdu.

Zhu Di’nin 1424’te ölmesiyle birlikte deniz aşırı seyahatler uzun bir süre sekteye uğradı. Ta ki 1431’e kadar… İmparator Zhu Zhanji, ondan Malakka’daki Malay ve Siyam Krallığı arasındaki gerginliğe müdahale etmesini istediğinde Zheng He’nin özlemini duyduğu denizlere açılması için bir fırsat ortaya çıkmıştı. Böylece yıllar boyunca Çin’e yeni diyarların bilgisini, eşyasını ve atmosferini taşıyan büyük amiral mürettebatıyla birlikte tekrar dalgaların arasına karıştı. Kısa bir süre sonra İmparatorun ricasını yerine getirerek Malakka’da barışı tesis eden Zheng He, gemisi Hint Okyanusu'nda seyahat ederken hayata gözlerini yumdu. Mürettebatı tarafından İslâmî bir cenaze töreni ile denize defnedildi.

Zheng He’nin ölümü ve geleneksel Konfüçyen diplomatların sarayda yaptığı baskı ile birlikte Çin’in deniz aşırı politikaları da son buldu. Böylece Çin, daha öncelerde olduğu gibi büyük ölçüde dışa kapalı bir ülke olmaya devam etti. Avrupa ülkelerinin başlatacağı coğrafi keşiflerden çok kısa bir süre önce Zheng He’nin kontrolündeki donanmayla tesis edilmeye çalışılan yeni ilişkiler meyvelerini veremeden tarihe karışmış oldu.

Ancak yaklaşık 30 yıl boyunca süren bu seyahatler özellikle Pasifik adalarında İslâmiyet’in yayılmasına, ticari ilişkilerin gelişmesine, farklı kültürler arasındaki etkileşimin artmasına neden olarak bölgenin kaderini önemli bir ölçüde değiştirdi.