Çeçenistan'ı anlamak için
1998’de yeniden başlayan Çeçen-Rus Savaşı’nın yıkıcı etkilerinin Türkiye’ye yansımış hikâyelerini yazarın kendi dilinden yansıtan bu kitap, hüzünlü hikâyeleri içinde barındıran, Çeçenistan’ı anlamak için okunması gereken eserlerden biri.
Human Rights Watch, Uluslararası Af Örgütü ve diğer örgüt çalışmalarının ulaştığı ortalama verilere göre 100 bin sivil Çeçen’in hayatını kaybettiği, 185 bin kişinin yaralandığı, 11 bin çocuğun yetim kaldığı, Çeçen nüfusunun üçte birlik kısmının yok olduğu İkinci Çeçen-Rus Savaşı’nın perdesini aralayan 'Burası Çeçen Komitesi' kitabı, Hulusi Üstün’ün Türkiye’deki Çeçen Komitesi’nde olayları yaşayan ya da yaşayanları tanıyan insanlardan dinlediği hikâyelere tanıklık ediyor.
Kendisi de “acısı gökyüzü kadar büyük, yarası yıldızlar kadar çok ve çocukları güz yaprakları gibi dağılmış bir halk” olarak eserde tarif edilen Kafkas halklarından olan Üstün, halklarının yaşadığı trajediyi anlatırken duygusal betimlemelere sık sık yer vererek, okuyucuyu kendi duygularına ortak ediyor.
“Bu savaşın ne için başladığı ve neden hala sürdüğü sorusuna hiç kimse cevap veremiyor aslında. Habil’in Kabil’i neden öldürdüğü, Helenlerle barbarların neden Truva önlerinde birbirlerinin kanını döktüğünü kim biliyor ki tam olarak?” cümleleriyle savaşı sorgulayan yazar, “Gerçi âdemoğluydu ikisi de” diyerek sorgusuna açıklık getiriyor eserinde.
- Asıl mesleği Hukukçuluk olan Üstün’ün, 'Gurbetten Çerkes Hikâyeleri', 'Geçmişi Sürgün Şehir' gibi Kafkasya’ya dair birkaç eseri daha mevcut.
1998’de yeniden başlayan Çeçen-Rus Savaşı’nın yıkıcı etkilerinin Türkiye’ye yansımış hikâyelerini yazarın kendi dilinden yansıtan bu kitap, hüzünlü hikâyeleri içinde barındıran, Çeçenistan’ı anlamak için okunması gereken eserlerden biri.