Büyük rövanş

BURAK YETİMOĞLU
Abone Ol

Tarih boyunca birbirleri ile devamlı olarak savaşmış ve pek çok alanda çatışmaya girmiş olan İspanya ve Fas, en son mücadelesini geçtiğimiz günlerde Dünya Kupası karşılaşmalarında verdi. İlk bakışta sadece bir futbol maçı gibi gözüken bu maçın Fas tarafından kazanılması hem sportif hem de tarihî açıdan Faslılar için çok büyük bir öneme haizdi. Zira Fas, çatışmalı ortak bir hafızaya sahip olduğu ve sportif bir fobiye dönüşmüş İspanya’dan nihayet rövanşını almış oldu.

Fas Milli Futbol Takımı, geçtiğimiz salı günü son on altı mücadelesinde İspanya’yı penaltılarla eleyerek tarihinde ilk kez dünya kupasında çeyrek finale kaldı. Bu görkemli zafer sonrası sevinç gösterileri sadece Fas sokaklarıyla sınırlı kalmadı; birçok Müslüman ve Afrika ülkelerinde kutlamalar için insanlar caddelere, sokaklara döküldü. Sosyal medyada birçok ülke başkanları Fas’ın eşsiz galibiyeti için tebrik mesajları yayımladı.

İlk kez Müslüman bir Arap ülkesi çeyrek finale kalıyor, Afrika kıtasında ise Fas bu başarısı ile çeyrek finale kalan tarafından dördüncü ülke oluyordu.

Fas'ın çeyrek finale yükselmesi başkent Rabat başta olmak üzere İslam coğrafyasında coşkuyla kutlandı.

Arkasında koca bir kıtanın ve büyük bir İslam coğrafyasının desteğini hisseden Fas, kendi tarihi açısından da geçmişin rövanşını alırken tarihindeki büyük zaferlerini de anımsamış oluyordu.

  • Peki, futbolu çok içten ve heyecanla takip eden Fas için İspanya galibiyeti ve önümüzdeki Portekiz mücadelesi nasıl bir öneme sahip? Son on altı elemesinde İspanya’yı eleyip çeyrek final müsabakasında Portekiz’le eşleşmesi kaderin bir cilvesi mi? Bu iki ülke ile Fas’ın hem sportif hem de tarihî olarak ne gibi bir geçmişi var?

Bu yazıda Fas’ın 2022 Dünya Kupası eşleşmelerinde rakiplerinden bahsettikten sonra, önce İspanya sonra da Portekiz’le elemelerde eşleşmesinin Fas tarihindeki öneminden bahsedeceğiz.

2018 Dünya Kupası

Tarihler 1 Aralık 2017’i gösterdiğinde hem Rusya’da hem Fas’ta çok tatlı bir heyecan vardı. Bu heyecanın nedeni, 14 Haziran - 15 Temmuz tarihleri arasında Rusya’da düzenlenecek Dünya Kupası mücadelesi için Rusya’daki kura çekimleriydi. En son dünya kupası geçmişinden tam 20 yıl sonra, tekrardan bu büyük organizasyona katılmaya hak kazanan Fas’ta insanlar çok heyecanlıydı. 1998 Dünya Kupası’nda çok iyi bir performans sergilemiş ancak son grup maçlarında Norveç’in doksanıncı dakikada kazandığı penaltıyla Brezilya’yı yenen Norveç, Fas’ın önüne geçmiş ve bu gruptan ikinci çıkmıştı. Bu özel ve buruk turnuva sonrası yeniden dünya kupasında mücadele etmek için yirmi yıl bekleyen Faslılar, 2018 Dünya Kupası’ndan çok ümitlilerdi. Takımda Ziyech, Hakimi, Amrabat, Belhanda, En-Nesyri, Bono, Amine Harit gibi yıldızlara ek olarak Benatia, Boussoufa, Saiss gibi tecrübeli oyuncular da vardı. Ancak grup kura çekimlerinin başlamasıyla bu heyecan duygusu biraz endişeye, biraz da nostaljiye dönüşmüştü. Çünkü Fas, belki de dünya kupasının en zorlu grubuna düşmüş, İspanya ve Portekiz’in ardından dördüncü torbadan da İran gibi zor bir takımı çekmişti.

Karşısında uzun yıllar Akdeniz’de ve kendi topraklarında mücadele ettiği İspanya’yı ve Fas tarihinin en önemli savaşını verdiği Portekiz’i bulan Fas, yeşil sahalarda sanki bir nostalji yaşamıştı.

2008-2012 Avrupa Kupası'nı müthiş bir oyunla domine eden İspanya, 2010 Dünya Kupası’nı kazanmış, 2014’te gruptan çıkamasa da 2018 Dünya Kupası’na yine güçlü bir şekilde geri dönüş yapmıştı. Diğer rakip Portekiz ise Fransa’nın ev sahibi olduğu 2016 Avrupa Kupası'nı, finalde turnuvanın en iyi oyunlarından birini oynayan ev sahibi Fransa’yı yenerek kazanmıştı. Portekizli bir dünya yıldızı olan Cristiano Ronaldo milli takım formasıyla Avrupa Kupası'nı kazandıktan sonra ihtişamlı kariyerine dünya kupasını da eklemek istiyordu. İran ise her ne kadar dördüncü torbadan gelmiş olsa da takımın başında Portekizli tecrübeli teknik direktör Carlos Queiroz vardı. Ayrıca İran Milli Takımı, Serdar Azmoun, Jahanbaksh gibi genç yıldızlara ek olarak çok tecrübeli defans oyunculara sahipti. Bu nedenle Fas’ın çok dikkat etmesi gereken bir gruptu.

Fas, 2018 Dünya Kupası'nın ilk grup maçında İran’la karşılaştı. Çok heyecanlı ve planladığı şeyleri yapamayan bir takım görüntüsü sergileyen Fas, bu maçı son dakikada kornerden yediği golle kaybetmişti. İran maçı sonrası daha dengeli bir oyunla çıktıkları Portekiz maçında da istediklerini yapamamış ve Portekiz’e de yenilmişti. Son maçta İspanya karşısına galibiyet parolası ile çıkmış ancak öne geçmesine rağmen maçtan berabere ayrılmış, grubu da 1 puanla tamamlayarak 2018 Dünya Kupası'na veda etmişti. Bu grubun sportif tarafı bir yana, Fas bu kura sonrası aynı zamanda tarihî olarak da çok geçmişe gitmişti.

Fas İslamı ve Fas’ın din diplomasisi
Mecra

Karşısında uzun yıllar Akdeniz’de ve kendi topraklarında mücadele ettiği İspanya’yı ve Fas tarihinin en önemli savaşını verdiği Portekiz’i bulan Fas, yeşil sahalarda sanki bir nostalji yaşamıştı.

Tarihî boyut ve Vâdiu'l-Mehâzin Savaşı

  • Kura çekimi bitip bu ikonik grup oluştuğunda insanların aklına doğrudan son haçlı seferi olarak tarihe geçen 1578 tarihli Vâdiu'l-Mehâzin Savaşı gelmişti.

Vâdiu'l-Mehâzin Savaşı'nın tarafları Osmanlı Devleti’nden destek gören Fas ile, İspanyol, Alman, İtalyan ve Papalık güçlerinin desteklediği Portekiz’di.

Savaş sonrası Portekiz İmparatorluğu yıkılarak 60 yıl İspanya’nın egemenliği altına girmek zorunda kalmıştır. Böylece Akdeniz’in yaklaşık iki yüzyıldır süregelen dengesi değişmiştir.

Savaşa evrilen bu süreç ise yavaş yavaş gelişmiştir. Batı dünyası uzun bir süredir kendi içinde din savaşları ile uğraşmış ve bu savaşlar neticesinde çok fazla güç kaybetmiştir. Diğer yandan Osmanlı’nın tehdidiyle yıpranan Batı’daki imparatorluklar, Akdeniz’de de Cezayir ve Tunus’a karşı yaptığı seferlerden de istediği sonucu alamamaktaydı.

Bir etnik kıyım hikayesi: Moriskolar
Mecra

Portekiz ve İspanya’nın Fas’a ilgisi 14. yüzyılın başlarından itibaren başlamış, özellikle Endülüs Müslümanlarının güç kaybetmesiyle birlikte karşı kıtaya geçme iştahı artmıştı.

Nitekim 1415 yılında Portekizliler hem Moriskoların(Ortaçağ’dan beri İspanya’da Müslümanlar için kullanılan Moro adına XV. yüzyılın sonlarında “-isco” ekinin ilâvesiyle türetilmiş bir kelime olup “Müslümanlara mensup/ait” veya “Müslümanlardan geriye kalan kişi/şey” anlamına gelmektedir.) saldırılarını bir nebze azaltmak hem de karşı saldırıya geçmek amacıyla Fas’ın Sebte şehrini ele geçirmiştir. Bu işgal, Portekizlilerin Mağripteki ilk ayak izleriydi.

Sarsıntıdan istikrara İspanya-Fas ilişkileri
Mecra

Portekiz Sebte’de hakimiyetini tesis ettikten sonra, Fas’ın iç bölgelerine saldırılarını artırmış ve 15. yüzyıl sonlarına doğru Fas’ı ele geçirme hakkını elde edecek anlaşmalar yapmıştı. Kuzey hattını tamamen ele geçiren Portekiz, Akdeniz’de önemli bir üstünlük elde etmişti.

Diğer yandan o dönem Fas’ta hâkim güç olan Vattasi Hanedanlığı gücünü kaybederken Saadi Hanedanlığı cihat gayesiyle ülkede birliği tesis etmeyi başarmıştı. İçeride birliği sağladıktan sonra Saadilerin Portekizlileri güneyden çıkarması ve daha sonra da Kuzey’de Portekiz’in üzerinde baskı oluşturması, Portekiz’in bölgedeki hakimiyetini sarsmıştı. Saadilerin bu başarısı, saltanatın Vattasilerden Saadilere geçmesini beraberinde getirdi.

Saadiler Hanedanlığı'ndaki taht kavgasından galip çıkan Muhammed Eş-Şeyh hükümdar olunca ilk iş olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun da bir dönem desteklediği Vattasi Sultanı'na saldırmış ve ülkenin tek hükümdarı olmak için mücadele etmiştir. Eş-Şeyh bu savaşı kazandıktan sonra, Osmanlı’nın diplomatik tekliflerine de sert cevap vermiş ve Osmanlı Cezayir Beylerbeyliği'ne bağlı Tlimsen şehrine saldırıp orayı ele geçirmiştir. Bu olaylardan kısa bir süre sonra Saadi Sultanı Eş-Şeyh’in ölmesi üzerine Abdullah Galib yeni Saadi Sultanı olmuştur. Abdullah Galib’in de 1576 yılında ölmesi sonrası oğlu Mütevekkil’in tahta geçmesi, Osmanlı İmparatorluğu himayesinde bulunan Abdullah Galib’in en büyük kardeşi Abdülmelik’i harekete geçirmiş ve Osmanlı Sultanı II. Selim’in desteği sonucu yeğeni ile taht kavgası mücadelesine girmesiyle neticelenmiştir. Bu mücadeleden galip çıkan Abdülmelik, Saadilerin yeni sultanı olmuştur. Ancak Mütevekkil pes etmemiş İspanyollara sığınmak istemiştir. Fakat İspanyolların o sıra Osmanlı İmparatorluğu ile ters düşmek istememesi nedeniyle Mütevekkil’in sığınma talebi reddedilmiştir. İspanya hamlesi başarısız olan Mütevekkil, Fas’ın Portekiz hakimiyetindeki Tanca’da Portekizlerle görüşmüş ve Portekiz İmparatoru Don Sebastiyan ile anlaşma sağlamıştır.

Don Sebastiyan, Fas ve Afrika üzerinde tam hakimiyeti amaçlayan bir imparator olması hasebiyle Mütevekkil’in yardım talebini büyük bir memnuniyetle karşılamış ve derhal Fas üzerine sefer hazırlıklarına başlamıştır. Batılı güçlerin ve Papalığın desteğini arkasına alan Don Sebastiyan, Mağrib’i ele geçirmek için sefere çıkmıştır. Don Sebastiyan’ın karşısındaysa Osmanlı İmparatorluğu’nun desteklediği Saadi hükümdarı Abdülmelik vardı. Günümüzde Tanca şehrinin 100 km güneyinde yer alan Kasrülkebir şehrinde yaşanan savaşta Saadi hükümdarı Abdülmelik galip çıkmıştır.

Bu savaş esnasında Fas’ın eski sultanı Mütevekkil, Portekiz kralı Don Sebastiyan ve Fas’ın sultanı Abdülmelik vefat etmiş hatta bu nedenle bu savaş Üç Kral Savaşı ismiyle de anılmıştır.

Savaş sonrası uzun süredir denizlerde önemli güç haline gelmiş Portekiz Krallığı dağılarak İspanya’nın etkisi altına girmiştir. İspanya da bu savaş sonrasında Akdeniz’de, özellikle Mağrip’te kaybetmiştir.

İslâm tarihinin ilk kadın denizcisi: Seyyide Hurra
Mecra

Osmanlı-Fas ittifakının bir sonucu olarak kazanılan Vâdiu'l-Mehâzin zaferi, Fas ve İslam tarihinde silinmez bir iz bırakmıştır.

Bu savaştan 444 yıl sonra Fas Milli Takımı, 2022 yılında Katar’da düzenlenen dünya kupasında çok zorlu bir gruba düşmüştü. Bir önceki dünya kupasının yarı finalisti Belçika ve 2018 dünya kupasının finalisti Hırvatistan ile eşleşmişlerdi. Ancak Fas Milli Takımı bu maçlarda çok iyi bir mücadele örneği göstererek gruptan birinci çıkmayı başarmıştı. Bir üst tura çıkan Fas’ın son 16 eşleşmesindeki rakibi, Hırvatistan’la eşleşmemek için bilerek Japonya’ya yenildiği iddia edilen ve gruptan ikinci çıkan İspanya olmuştu.

  • Böylece Fas Milli Takımı 1962 Dünya Kupası’nda ön elemelerde kaybettiği, 2018 Dünya Kupası’nda da grup aşamasında elendiği İspanya ile bir rövanş imkânı yakalamıştı.

Faslı oyuncular, FIFA Dünya Kupası Son 16 Turu Fas - İspanya maçında, İspanya'ya karşı kazandıkları zaferin ardından secdeye kapanarak dua ettiler.

Bu maçın hem tarihî hem de sportif açıdan Faslılar için çok büyük bir önemi vardı. Maçı penaltılar sonucunda kazanan Fas Milli Takımı Afrika’yı, Arap ve Müslüman dünyasını sevince boğmuştu. Böylece Fas hem çatışmalı ortak bir hafızaya sahip olduğu hem de sportif bir fobiye dönüşmüş İspanya’dan rövanşı almış oldu.

Fas’ın çeyrek finaldeki rakibi ise İsviçre’yi 6-1’lik ürkütücü skor ve baskın oyunla yenen Portekiz oldu. Bu eşleşmeyle birlikte Fas, 2018 Dünya Kupası’nda yenildiği bir diğer rakibine karşı da rövanşı alma imkânı yakaladı. Ayrıca bu eşleşme doğal olarak akıllara Portekiz İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla sonuçlanan Vadiu'l-Mehâzin Savaşı'nı getirdi. Bu rastlantıdan dolayı cumartesi günü oynayacak çeyrek final maçı iki taraf için bir sportif müsabakadan daha fazla anlam içermektedir.

Fas İspanya maçında Fas’ın çok önemli oyuncularının sakatlanması, durumlarının hala netleşmemesi, maçın uzatmaya gidip oyuncuların çok fazla yorulması, Portekiz’in İsviçre karşısında oynadığı üst düzey performans gibi etmenler göz önüne alındığında Fas’ın işinin İspanya’ya göre Portekiz karşısında daha zor olduğu söylenebilir. Ancak Fas Milli Takımı 1986 Dünya Kupası’nda Portekiz’i 3-1 yenip gruplardan birinci çıkmayı başarmıştı. Tekrarı neden olmasın?

Cumartesi günü Müslüman dünyanın, Afrika haklarının ve Arap dünyasının duaları, Fas teknik direktörü Regragui’in üstün taktik hazırlıkları ve Fas oyuncularının ortaya koyduğu yüksek performans Fas’ın galip gelmesine yeterli olacak mı göreceğiz. Ancak şu bir gerçek ki çok geniş bir insan kitlesi cumartesi günü bu müsabakaya kilitlenecek ve inanıyorum ki tarih boyunca konuşulacak bir maça tanıklık edeceğiz. Fas’ın arkasında çok büyük bir manevi destek var ve bu manevi destek motive edici olduğu kadar oyuncular üzerinde bir baskı unsuru da. Bu sebeple Fas Milli Takımı için yüksek tempolu ve gergin bir maç bizi bekliyor.

DİMA MAGRİP, HAYDİ FAS!