Büyük Kafkas Sürgünü

HABER MASASI
Abone Ol

160 yıl önce bugün, 1 milyonu aşkın Çerkes ve diğer Kuzey Kafkasya toplulukları Çarlık Rusyası tarafından Osmanlı topraklarına sürüldüler. "Büyük Kafkas Sürgünü" olarak da bilinen bu olayda yaklaşık 500 bin kişi hayatını kaybetti.

21 Mayıs 1864 günü, Çarlık Rusya’sının Rus olmayan halklar için kan ve gözyaşı dolu tarihinden kara bir sayfadır. Rus emperyalizminin kanlı sayfası olan bu tarihte, Çerkes halkı, büyük bir sürgün ve soykırım ile karşı karşıya kaldı.

Çerkeslerin, Çarlık Rusya’sının ana hedeflerinden biri haline gelmesi özellikle 1853-56 yılları arasında gerçekleşen Kırım Savaşı ile birlikte oldu. Kırım Savaşı’nda Kafkasya’da bulunan Şeyh Şamil taraftarları ile birlikte Müslüman Çerkesler, Rusların Kırım Savaşı’ndaki cephelere Kafkasya üzerinden asker gönderilmesini engelledi.

Kafkas Kartalı: Şeyh Şamil
Yüzyıllar boyunca Ruslarla mücadele eden Kuzey Kafkasya halkının yetiştirdiği, İslâm sancağına hizmet eden büyük imamlardan Kafkas Kartalı Şeyh Şamil'in öyküsü...

  • Rusya, bu gelişmeden sonra Karadeniz kıyısında bulunan Türk ve Müslüman topluluklarını yok etmeye yönelik kanlı bir süreci başlattı.

Bu Müslüman toplulukları içerisinde Kırım Tatarları, Çerkes Adigeler, Abhazlar ve Nogaylar bulunuyordu. 1860’lı yıllara gelindiğinde Rusya’nın kontrol altına alamadığı tek alan, Çerkes halklarının bulunduğu bölgeyi kapsıyordu. Rusya bu tarihten itibaren Çerkesleri sürgün ederek, Karadeniz kıyılarından çıkarma planlarını devreye soktu.

Çerkes Sürgünü ve Soykırımı, Çarlık Rusya'nın Çerkesya'yı işgalinin ardından 21 Mayıs 1864 tarihinden sonra yoğunlaşmak üzere, Rusların Çerkes halkına gerçekleştirdiği toplu katliam, etnik temizlik, tehcir ve sürgün olarak literatüre geçmiştir.

Rusya 1860’lı yıllardan itibaren Çerkesleri sürgün ederek, Karadeniz kıyılarından çıkarma planlarını devreye soktu. Çerkesler, 1864 yılında büyük bir soykırım ve acımasız sürgün sonucu göç etmek zorunda kaldıkları devrin Osmanlı Türk topraklarını, öz vatanları olarak bellemişler, bu topraklar için kanlarını ve canlarını gözlerini kırpmadan feda etmişlerdir.

Mayıs hüzün, sürgün ve soykırımın acısını taşıyor
Mecra

Gemilerle Karadeniz’e açılan Çerkezlerin on binlercesi yolda yaşamını yitirmiş, Anadolu ve Arap topraklarına ulaşabilenlerin ciddi bir kesimi de salgın hastalık ve açlıktan dolayı ölmüştür.

Çarlık Rusya’sından günümüze, Kırım Tatarlarıyla ortak kaderi paylaşan Çerkes halkının, vatanlarından koparılmasının 160. yılında, Çerkes diasporası “Bunun Adı Soykırımdır” adıyla etkinlikler yapıyor.

Ya sürgün ya da ölümcül bataklık

Rus Çarı II. Aleksandr ile Maykop’ta görüşme fırsatı yakalayan Çerkesler, kendilerinin uzlaşmak istediklerini ve bunun karşılığında sürgün politikasından vazgeçilmesini istediklerini bildirdiler. Ancak Çar II. Aleksandr, Çerkeslere “Ya göç edersiniz ya da Kuban Irmağı havzasındaki topraklara yerleşirsiniz.” cevabını verdi. Çerkesler ise bataklıklar ile dolu sıtma tehlikesi yüksek olan ve Kozak milislerinin cirit attığı bir bölgeye asla yerleşmek istemediler. Bunun sonucunda Çarlık Rusyası 1862’de “Çerkeslerin göçüne izin veren” bir karar çıkardı.

Rus saldırganlığından kaçınmak için kasabalarını boşaltmaya çalışan Çerkesleri tasvir eden P.N. Gruzinsky'nin 1872 tarihli bir tablosu.

Bu kararın hemen ardından Rus birlikleri Çerkeslerin yaşadıkları bölgeye sevk edildiler. Direnişçi Çerkes yerleşimleri yakıldı ve insanlar katledildi.

  • 1 yıllık bir direnişten sonra Çerkes halkları Ubıhlar dışında ateşkes istemek zorunda kaldı. Çerkeslerin Abadzeh kolunun bir kısmı sürgünü bir kısmı ise Kuban’a yerleşmeyi kabul etti. Şapsığlar ise Osmanlı’ya sürgün edilmek için kış koşullarının ortadan kalkmasını talep ettiler. Osmanlı İmparatorluğunun da isteği ile Şapsığlara Mart 1864’e kadar yerlerinde kalma hakkı tanındı.

Rakamlarla sürgün

24 Mart 1864’te Ruslar Soçi’yi alarak Ubıh direnişine de son verdiler. Buradan sonra daha güneydeki Abhaz topluluklarının yerleşimlerine saldırarak buradaki halkların direnişi de kanlı bir şekilde bastırıldı. Birçok Çerkes halkı, Hristiyanlığa geçmeyi kabul etmeyenler dışında sürgüne tabi tutuldu. Geride kalan Çerkes halklarının sayıları ise keskin bir şekilde azaldı.

Osmanlı topraklarına bile ulaşamadan binlerce kişi hayatını kaybetti.

Çerkes sürgününde Rus kaynaklarına göre 1863-64 yılları arasında Osmanlı topraklarına 418 bin kişi göç ettirilmiştir. 1858-65 yılları arasında göç edenlerin toplam sayısı da 493 bindir. Bunlar arasında 30 bin Türk soylu Nogay olduğu da bilinmektedir.

İngiliz savaş tarihçisi W.E.D. Allen’e göre, o zamanki Osmanlı topraklarına yerleştirilmiş olan Çerkeslerin (Adige) sayısı 600 binden fazladır. Amerikalı Justin McCarthy, sürülen Çerkes ve diğer Kafkas topluluklarının sayısının 1 milyon 200 bin dolayında olabileceğini, bunun ancak 800 bin kadarının hayatta kalabildiğini belirtiyor. Sağ kalan nüfusun 600 bini 1856-64 arasında, 200 bini de 1864 sonrasında göç etmiştir.

1864'deki Büyük Çerkes Sürgünü'nden sonra Osmanlı İmparatorluğu'na yerleştirilen Çerkeslerin temsili haritası.

Çerkesler, Rusya tarafından katledildi

  • Sürgüne katılan nüfusun en az dörtte birinin yolculuk, kamp yaşamı ve yeni yerleşim yeri sırasında öldüğü kabul edilmektedir.

Rusların doğrudan öldürdüğü Adige sayısı ise 500 binden fazla olarak tahmin edilmektedir. Çerkesya’yı boşaltma işi 1864 yılının Haziran ayı ortalarında tamamlanmış, kuzeyde Kuban Irmağı ağzından güneyde Bzıb (Psıbe) Irmağı ağzına (şimdi Abhazya’da) değin uzanan Karadeniz kıyılarında tek bir Çerkes bile bırakılmamıştı. Orta Kuban ve Orta Laba Irmakları solundaki bataklık ovalara yerleştirilenlerle birlikte, bu yerlerde toplanmış olarak, geride sadece 80 bin kadar bir Adige nüfusu kalmıştır. Bu 80 bin sayısı Adige tarihçisi Samir Hatko’ya göre ertesi yıl, 1865’te 51 bine düşmüştü.

21 Mayıs 1864'te Qbaada'daki bir askerî kampta Kafkas Savaşı'nın sonunu simgeleyen Rus birliklerinin geçit töreni.

Rus politikası, Çerkes nüfusu bir an önce Rusya sınırları dışına göndermek ve onlardan ebedi kurtulmak biçiminde uygulanmıştır. Karadeniz kıyısına yığılan sivil nüfus, Rus askerlerinin süngü ve dipçik darbeleriyle de zorlanarak, bazı durumlarda oturmaya bile yer kalmayacak biçimde ve yığınlar halinde gemilere doldurulmuştur. Bu yüzden zayiat da büyük olmuştur.

  • Osmanlı yönetimi ile koordineli olarak, Batum, Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun, Sinop, Kefken, Burgaz, Varna ve Köstence’de göçmen kampları kurulmuştur. Ancak bu kamplar salgın hastalıklar nedeniyle bir ölüm kampına dönüşmüştür ve kampların etrafı toplu Çerkes mezarlıkları haline gelmiştir.