Bir zamanlar Afganistan: Kral Amanullah’ın sekülerleşme inadı rejimini yıktı

MEHMED MAZLUM ÇELİK
Abone Ol

Taliban’ın Afganistan siyasetinde hâkim güç olmaya başladığı günden bu yana özellikle sosyal mecralarda Afganistan’ın geçmiş yıllardaki modern yapısıyla ilgili çeşitli paylaşımlar yapılıyor. Paylaşımların çoğu İran’ın Şah rejimi dönemine ait olsa da Afganistan’ın genç cumhuriyeti ve Atatürk devrimlerini örnek aldığı bir dönem gerçekten de söz konusudur.

Hatta Atatürk, oradaki modern iktidarın devrilmesini engellemek adına bölgede bulunan Türk askerlerine gönderdiği telgrafta, canları pahasına rejimi korumalarını emredecekti.

Oysa Atatürk’ten aldığı emirle Afganistan’daki darbeyi bastırmaya gelen Türk askeri, artık çok geç kaldığını anlayarak kışlasına geri dönecekti.

Bahsi geçen dönem, Kral Amanullah dönemidir. Onun iktidarı Afgan tarihinin en sıra dışı dönemlerinden birisidir. En büyük hayali Afganistan’ın Atatürk’ü olmaktı, bu uğurda giriştiği reform çabalarına ilk itiraz edenlerin başında da Mustafa Kemal gelecekti.

Atatürk, Kral Amanullah’a Afganistan’ın Türkiye gibi hazır olmadığını ve daha tedbirli davranmasını gerektiğini söylemesine rağmen, Kral ülkesini modernleştirmek uğruna çıktığı yolda tahtını kaybedecekti.

Kral Amannulah’ın iktidara gelişi

1901-1919 arasında hüküm süren Afganistan Emiri Habibullah Han.

Modern Afganistan’ın ilk güçlü lideri Emir Habibullah Han’dı. 1901’de ele geçirdiği yönetimi 1919’a kadar korudu. Başta askeriye olmak üzere birçok önemli alanda ıslahat girişimlerine başlayan Habibullah Han, 1919’da uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti.

Habibullah, kurumsal reformları savunurken bunu sosyal hayata fazla taşımamıştı. Dinî anlamda sürdürdüğü politikalar sebebiyle kendisine “Sirâcü'l-Mille ve'd-Din” lakabı dahi verilmişti.

Yerel kıyafetler giyen Kral Amanullah.

Oğlu Amanullah’ın 28 Şubat 1919’da tahta gelmesi ise Afganistan’da yeni bir sayfanın açılmasını sağlayan en önemli gelişme oldu.

Amanullah tahta geçtiğinde tüm Afgan kabilelerine tam bağımsızlık vaadinde bulundu:

"Büyük ulusum bana taç giydirdiğinde ve güvendiğinde, Afgan hükümetinin, dünyadaki ve yurtdışındaki diğer bağımsız güçler gibi, özgür ve bağımsız olması gerektiğine söz verdim, Afganistan halkı içeride tam özgürlüğe sahiptir ve herhangi bir saldırganlık ve zulümden korunuyor ve insanlar sadece yasalara uyumalılar, hepsi bu.”

Onun bu beyanatları sözlü kalmayacak ve İngilizlere karşı ciddi bir mücadele başlatacaktı.

İktidarının ilk aylarında İngilizlere karşı giriştiği bağımsızlık savaşı ülkedeki Afgan dinamiklerini etrafında toplamasını sağlayacaktı; ama İngilizlere karşı kesin zafer kazanmaya çok yakın olduğu bir sırada bazı sınır kabilelerin isyan hareketinden çekinerek mücadelesine son verdi.

Afganlar, İngilizlere karşı bağımsızlık savaşına girişmişti.

1919'da imzalanan Ravulpindi Antlaşması’yla İngilizlerden kâğıt üzerinde bağımsızlık kazanıldı; ama İngilizler özellikle sınır bölgelerindeki kabileler üzerinde etki oluşturacak ciddi imtiyazlar elde etti. Nitekim Amanullah’ın iktidarını kaybettiği süreçte bu isyanların belirleyici olması, anlaşmanın mahiyetini gözler önüne sermektedir.

İktidarını temin eden Amanullah, bu kez saltanatını tahkim etmek zorundaydı. Babası Habibullah’ın kabilelere ve dinî gruplara verdiği tavizlere rağmen iktidarda tutunamadığını görmüştü.

Bu yüzden daha modern bir toplum oluşturma adına ülkenin mütedeyyin grupları ile karşı karşıya gelmekten çekinmemeye karar verdi.

  • Kral Amanullah, Afganistan’da yaşayan tüm ırk ve kabilelere vatandaşlık verdi. Anayasa çalışmalarına hızlandırdı ve Afganistan’ın kanayan yaralarından birisi olan köleliği yasakladı.

Amanullah’ın köleliği resmen yasakladığı süreçte Afganistan’da 500 bin civarında köle bulunuyordu.

Kral Amanullah, Avrupa seyahatinde.

Amanullah’ın reform sürecine asıl hız verecek gelişme 1928 yılında yapacağı yurt dışı seyahatiydi. Birçok Avrupa şehrini ziyaret edecek Amanullah, Türkiye’ye de gelecekti.

Amanullah Türkiye’de

Mustafa Kemal Atatürk, Kral Amanullah Türkiye’ye geldiğinde onu büyük bir misafirperverlikle karşıladı. Kral yalnız da gelmemişti, Kraliçe Melike Süreyya Tarzi kendisine refakat ediyordu.

Afganistan Kralı Amanullah Han ve Kraliçe Süreyya Tarzi’nin Atatürk’ü ziyaretleri.

Kraliçe Süreyya, Amanullah’ın devrimlerini hızlandıracak en önemli faktördü.

Yurt dışına da çıkmadan evvel reform sürecini başlatan Amanullah’ın hızı, Mustafa Kemal’i endişelendirdi. Kral Amanullah’ın akıbetinden endişe ederek kendisine şu sözleri sarf etti:

“Aziz kardeşim nedir bu tedbirsizlik? Nedir bu gamsızlık? Almışsın aileni yanına ülkeden ülkeye dolaşıp duruyorsun. Arkana baktığın yok oysa Afganistan’ın durumu pek naziktir. Bunu bir an bile aklından çıkarma hatta kuruntulu, kuşkulu ol ama tedbirsiz olma. Daha dün çadırında kurşunlanmış olan öz babanı hatırla, Afganistan tarihini hatırla!” (Bilâl N. Şimşir - Atatürk ve Afganistan)

Kraliçe Süreyya, Amanullah’ın devrimlerini hızlandıracak en önemli faktördü.

Oysa Amanullah, bu konuda çok kararlıydı. Bir an evvel ülkesini modern bir Afganistan’a dönüştürmek istiyordu.

Üstelik Avrupa şehirlerini gezdikten sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin zahirdeki son ahvalini görmesi onu daha da istekli hale getirmişti:

“Hâkimiyet-i Milliyeyi evvelce biliyordum fakat bu sefer çok yakından tanıdım… Pek samimi ve kalbi surette karşılandığım ve muhabbet aşari gördüğüm Ankara’nın hatırasını daima yâd edeceğim. Çünkü bu hatıra tamamen kalbî ve samimidir. Biz’de Kâbil’i Ankara gibi yeniden yapıyoruz. Planımızdan size göndereceğim. Bütün Avrupa’yı gezdim ve çok mükemmel müesseseler gördüm. Esasen bu müesseler hakkında evvelce araştırmalarım vardı. Fakat burada kurduğunuz müessselerin esasında mükemmeliyet ve intizamında fevkaladelikler buldum. Hakikaten ciddi ellerle ve aşkla kurulmuş olan bu müesseseleriniz çok kıymetli ve kudretlidir… Gazi, dünyanın en büyük adamı ve en mühim askeridir. Temaslarımda lütuf ve muhabbetlerini gördüm. Kendileriyle bilahere tanışıyor ve seviyor idim. Fakat görüştükten sonra kıymetinin azametini daha iyi anladım. Kendileriyle yakından tanıştığımdan dolayı çok müftehirim. Türkiye ricaliyle temaslarımdan çok memnunum. Bugün hepsinin ayrı ayrı dostluk ve samimiyetlerini taşıyorum. Hepsini sevdim. Kendileriyle tanışmaktan mütevellid bir memnuniyet içindeyim.”

Amanullah Han'ın Türkiye ziyareti, onun, ülkesini bir an evvel modern bir Afganistan’a dönüştürme isteğini kamçılamıştı.

Sosyal alanda devrimler başlıyor

Modern giysiler içindeki Kral Amanullah.

Amanullah ülkesine döndüğünde devrimlere hız verdi.

Öncelikle Afganların başına bağladığı beş metrelik şalı, ülke ekonomisine zarar verdiği gerekçesiyle yasakladı.

Amanullah ülkede erkeklerin şapka takmasını ve devlet dairelerine takım elbiseyle girmesini zorunlu kıldı. Oysa fakir Afgan halkı için takım elbise bulmak neredeyse imkânsızdı. Hindistan’dan büyük paralar ile getirilse de herkes bu kıyafeti satın alıp giyemiyordu.

Amanullah’ın bir diğer kararı ise kadınlara yönelik olacaktı. Daha önce evlilik yaşını kızlarda 18 yaptığı yasa dahi reddedilen Amanullah, bir anda peçe, burka ve başörtüsüne savaşaçtı.

  • Peçe ve burkaya karşı başlatılan savaşı bizzat karısı Süreyya üstlendi. Süreyya, Avrupa ve Türkiye gezisinde bunun ilk adımını atmıştı. Döndüğünde de kapanmayarak “Avrupaî” görünümde yaşamaya devam etti.

Amanullah ise konuyla ilgili şu ifadeleri kullanacaktı:

“Neyse ki, birkaç İslâm ülkesine ve Avrupa'ya gittim ve şu sonuca vardım: Bu ülkelerin hiçbirinde Türkiye'de ya da İran'da kadınlar kısıtlanmış değiller. Başörtüsü ilerlemenizi engelliyor, sizi bilimin nimetlerinden mahrum ediyor ve Batılı kız kardeşlerinizin aksine işsiz kalmanızı sağlıyor. Aslında, bu durum sizi kocalarınıza muhtaç olmaya zorlar. Umarım bir gün sizin bu durumdan serbest olduğunuzu görürüm...”

Amanullah, Kraliçe Süreyya ile reformları yalnızca bununla da sınırlı tutmadı. Kadının toplumsal hayata karışması ve erkeklerle eşit haklara sahip olması için de harekete geçti. Kadınların dernek kurması, iş hayatına katılması hatta siyaset yapması isteğini şu sözlerle anlatacaktı:

“Şahsen, Avrupa'da kadınların erkeklerle yan yana çalıştıklarını ve yaşamın her saatinde ve her konuda politik, sosyal ve ticari konularda aktif rol aldıklarını gördüm. Kısacası, nereye giderseniz gidin, kadınlar veya erkekler birlikte çalışıyorlar, ancak Afgan kadınları sadece evde oturup yemek yapıyorlar, çocuğa bakıyorlar.”

  • Atatürk’ün uyarılarına kulak asmayan Kral, kısa sürede isyan ateşinin tutuşmasına sebep oldu. Kabileler ve mollalar, “Dinsiz Kral” dedikleri Amanullah’a karşı büyük bir isyan başlattılar. Özellikle sınır bölgelerindeki kabileler isyana ilk katılanlar oldu.

Atatürk, isyan haberini alır almaz hükümet kurmaylarını Çankaya’da topladı. Afgan ordusunu modernize etmek üzere bölgede bulunan Türk askerine şu telgrafı gönderdi:

“Türk zâbitleri irticaya karşı Kral’ın emriyle Türk vatanını müdafaa eder gibi hayatlarını ortaya koyarak vazife ifasile mükelleftirler. Ailelerin kaçırılması için bahsettiğiniz müracaat katiyen doğru olmadığı gibi böyle bir arzunun hissedilmesi bile caiz değildir. Afganistan politikamızın istikrarı zabitanımız bu hadisede fedakârlık ve muvaffakiyetlerine bağlıdır. Zabitanımıza vazifelerini hükümet namına emrediniz. Kraldan mülakat isteyiniz ve gayet metin ve cesaret verici bir tavırla zabitanımızın hayatlarıyla kendisini müdafaya hazır olduklarını söyleyiniz alacağınız cevabı bildiriniz.”

Krala ise gönderilen hususi telgrafta Paşa şu sözleri sarf edecekti;

“Bu telgraf Afgan Kralı Hazretlerine mahsustur. Bu satırdan sonrası Kral Hazretlerinin huzurunda açılacaktır. Son günlerde Zatı Şahanenizi Muztarip eden bazı ahval ve hadisattan haberdar oldum. Eğer vaki ise öz kardeş bildiğim sizin ıstarabınızı tahfife medar olacak noktai nazarlarımı bildirmek üzere beni serian hakikatten haberdar ediniz. Orada bulunan ve yolda emrinize iltihak etmek üzere olan bilcümle Türk ümera ve zabitanı sizin için fedayi hayat emrini almışlardır. Büyük alaka ile cevabınıza intizar ederim kardaşım.”

Oysa Amanullah çoktan tahtını bırakıp kaçmıştı. Babasının akıbetini yaşamaktan korkan devrik kral, Türk askeri canını tehlikeye atarak isyanı bastırmaya gelmesine rağmen yerinde beklemeye dahi cesaret edemeyecekti.

Kral Amanullah dönemi, bugünkünden farklı bir Afganistan hayali taşıyordu ama Afgan halkı farklı etnik unsurları içinde barındırdığı gibi aynı zamanda güçlü bir kabile sistemine dayanıyordu. Tüm dengeleri yönlendiren ise mollalar ve bazı dinî gruplardı.

  • Reformist Kral, Türkiye’nin neredeyse iki asır süren modernleşme sürecini sadece 10 senede hayata geçirebileceğini düşündü. Afganistan’ı muasır medeniyetler seviyesine çıkarmayı kendisine hedef belirleyen Amanullah’ın fevri kararları Afganistan’ın demokrasisine ağır bir darbe vuracaktı.

Afgan toplumun sosyolojik yapısını dikkate almadan tepeden inme kanunlarla bir toplumu değiştirmenin bedelini yalnızca tahtını kaybederek değil, ülkesinden de sürülmüş olarak ödeyecekti.