Bedeviyye Tarikatı

SELİM TEKE
Abone Ol

Bedeviyye, Seyyid Ahmed el-Bedevî tarafından kurulan ve daha çok Mısır’da yaygın olan bir tarikattır. Mısır’da Ahmediyye olarak da anılan tarikat, her ne kadar Mısır’a özel bir tarikat olarak görünmüşse de bu bölgeden dışarı çıkmayı da başarabilmiştir. Arap Yarımadası, özellikle Halep olmak üzere Suriye, Balkanlar ve bilhassa İstanbul olmak üzere Türkiye’ye yayılmış olan Bedeviyye sadece kendi kolları üzerinde değil, diğer tarikatlar üzerinde de etkili bir tarikat olmuştur.

Dört büyük tasavvuf şeyhinden biri olarak anılan Ahmed el-Bedevî’nin kurucusu olduğu Bedeviyye Tarikatı, Mısır için çok önemli bir konumdadır. Özellikle Ahmed el-Bedevî’nin hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği Tanta şehrinde çok yaygın olan tarikat, Mısır’daki tasavvuf hayatının yönlendiricilerinden biri, aynı zamanda ayrılmaz bir parçasıdır.

Tanta'da bulunan Ahmed el-Bedevî Camii, Şeyh Ahmed el-Bedevî'nin mezarını da bünyesinde barındırmaktadır.

Aktab-ı Erbâ olarak bilinen dört büyük tasavvuf şeyhinden biri olan Seyyid Ahmed el-Bedevî1197’de (H.594) Fas’ın Zükâkilhacer bölgesinde doğdu. Çocukluğundan yaşlılığına kadar gösterdiği özellikleri dolayısı ile birçok nisbe ile anıldı. Çocukluğundan beri takva belirtileri gösterdiği için “Zâhid”, soyu Hz. Ali’ye dayandığı için “Alevî”, gençken bir takım cesaretler gösterdiği için “Attâb” ve “Ebü’l Fityân” olarak anılsa da, bunların arasında en çok kullanılagelen lakabı, Bedevîlerin kullandığı peçeyi sürekli taktığı için verilen “el-Bedevî” nisbesi oldu.

Tasavvuf yoluna, abisi üzerinden tanıştığı Şeyh Abdülcelil el-Nisâbûri’nin vasıtasıyla giriş yaptı. Fas’ta Murâbıtlar devrinin (1056-1147) bitmesiyle Muvahhidlerin başa geçmesi ve Mu’tezilî fıkıh algısı üzerine bir devlet kurmaları Ahmed el-Bedevî ve ailesinin Fas’tan göç etmesine neden oldu. Bir süre Kahire’de ikamet eden aile orada Mekke’ye geçiş yaptı. Mekke’de bulunmak Ahmed el-Bedevî’nin manevi yolculuğunu oldukça katkıda bulundu. Büyük Rifâî şeyhlerinden Şeyh Berrî’ye intisap eden Ahmed el-Bedevî’nin ünü Mekke içerisinde oldukça yayıldı. Şeyh Ahmed el-Bedevî Mekke’de yaşadığı dönemin büyük bir çoğunluğunu inzivada geçirdi. Mücâhedesinin arttığı yıllarda toplum içinde yaşamanın ağırlığını hisseden Şeyh Ahmed el-Bedevî, halktan kaçmak için Ebûkubeys Dağı’nı tercih etti. Ebûkubeys dağlarında inzivada geçirdiği günler, Kâbe’nin karşısında günlerce ibadet etmesi dilden dile yayıldıkça Ahmed el-Bedevî halk tarafından saygı gösterilen bir zata dönüştü.

Ahmed el-Bedevî'nin Tanta'daki kabri.

Ahmed el-Bedevî'nun doğumu için yapılan merasimdeki bir Bedevî müridi.

1236 yılında abisi ile birlikte Irak’a gitmek üzere yola çıkan Şeyh Ahmed el-Bedevî, bu yolculuğu sırasında içlerinde Abdülkādir-i Geylânî ve Ahmed er-Rifâî’nin kabirlerinin de bulunduğu, tasavvuf yolunda ilerlemiş zatların mezarlarını ziyaret etti. Aynı yıl içerisinde Mekke’ye geri dönen Ahmed el-Bedevî kısa bir süre sonra, aldığı manevi bir işaret sebebiyle Mısır Tanta’ya doğru yola çıktı. Bu sıralarda dış dünya ile irtibatını neredeyse tamamen kesen Şeyh Ahmed el-Bedevî, tek başına vardığı Tanta’da müntesiplerinden birinin evinin çatısına yerleşti. Dış dünyaya ilgisiz bir şekilde, gününün büyük bir kısmını damda güneşe bakarak, vecd ve istiğrak halinde geçirdi. Bu hali Tanta civarında yayılınca Mısır’dan, Mısır’ın da ötesinden birçok ziyaretçi Şeyh Ahmed el-Bedevî’yi görmeye geldi. Ahmed el-Bedevî’nin Tanta sürdürdüğü bu sıra dışı hayat, 1276’da vefat edene kadar devam etti.

Bedeviyye Tarikatının bir tarikat olarak vücud bulması Şeyh Ahmed el-Bedevî’nin vefatından sonra gerçeklemiştir. Şeyh Ahmed el-Bedevî’nin halifesi Abdülâl tarafından tarikata ve esaslarına şekil verildikten sonra kısa bir sürede tüm Mısır’a yayılmıştır.

Özellikle Nil sınırındaki köylülerin bağlı olduğu tarikat fakr (insanın kendini Allah’a muhtaç bilmesi), sabır, vecd(sâlike sirayet eden ve onu kendinden geçiren manevi çarpıntı) ve tefekkür esasları üzerine bina edilmiştir.

Seyyid Ahmed el-Bedevi Camii, Bedeviyye tarikatı mensuplarının sıklıkla ziyaret ettikleri bir mekân.

Tarikatın, müntesiplerine, tarikat içi kardeşlik anlamına gelen musâhiplik ilişkisini zorunlu koşması, toplumsal anlamda bir birliktelik oluşturmuştur.

  • 17’nci yüzyılda Halebiyye kolunun Piri Ahmed el-Halebî’nin “Bedevîye müntesipleri büyük günah irtikâp etmemeye, küçüğüne meyletmemeye, salavat ve zikre devam etmeye ve bundan başka şeyler üzerine şeyhlerinin eli vasıtasıyla biatlaşırlar.” sözüyle özetlediği gibi tarikat üyeleri, zikre önem veren ve günahlardan kaçınmaya çalışan bir yol izlemişlerdir.

Tanta'da düzenlenilen mevlit merasiminde, tarikatın geleneğine uygun bir şekilde bütünüyle kırmızı giyinmiş bir şeyh.

Tarikat içinde her gün yapılan hizb-i sağir denilen duanın ve her gün okunan yüzer Fatiha ve İhlas sürelerinin Bedeviyye müntesiplerini küçük veya büyük günahlardan koruyacağı düşünülmüştür. İlmî yönünden çok sohbet ve nazarî yönü daha güçlü olan Bedeviyye Tarikatı bu özelliğinden dolayı şehirlerden daha çok kırsal kesimde rağbet görmüştür.

1680’li yıllarda Mısır’a gelen ve o zamanlarda Mısır’da bulunan 1060 tekke ve zaviyenin 230 kadarının Bedevî zaviyesi olduğunun ifade eden büyük seyyah Evliya Çelebi’nin sözleri Bedeviyye Tarikatının Mısır’da ne kadar yaygın olduğunun bir göstergesidir. Bedeviyye’nin Mısır üzerindeki geniş etkisi günümüzde de hâlâ sürmektedir.

İstanbul Belediyesi Şehir Müzesi'nde bulunan Bedeviyye tacı.

Tanta’da gerçekleştirilen Mevlit merasimleri gibi merasimlerin Mısır’ın değişik bölgelerinden gelen katılımcılara ev sahipliği yapmasının yanı sıra, Bedeviyye’nin bir koluna bağlı Ezher Şeyhi Ahmed el-Tayyip gibi Mısır’da önemli pozisyonlara sahip şahsiyetleri bünyesinde barındırması bu etkinin bir göstergesidir.

Mısır’da Ahmediyye olarak da anılan tarikat, her ne kadar Mısır’a özel bir tarikat olarak görünmüşse de bu bölgeden dışarı çıkmayı da başarabilmiştir. Arap Yarımadası, özellikle Halep olmak üzere Suriye, Balkanlar ve bilhassa İstanbul olmak üzere Türkiye’ye yayılmış olan Bedeviyye sadece kendi kolları üzerinde değil, diğer tarikatlar üzerinde de etkili bir tarikat olmuştur.