"Allah'tan gelen şey"e ne oldu?

REHA ERMUMCU
Abone Ol

Kanaatin, zühdün, faziletin ve infakın vaaz edildiği kutsal mekânlar ile "muvakkat istira hatgâh" arasında kimilerince uzun kabul edilen parıltılı bir dünyadır bugün herkes tarafından “Mamilla” denen çarşı. Batı Kudüs’teki en büyük Müslüman kabristanına çıkan bu çarşının ne ismi ne de manası hiçbir şekilde anlaşılmıyor.

İşgal altındaki Doğu Kudüs’te surlarla çevrili eski şehrin ‘batıya açılan’ el-Halil (Yafa) kapısından çıktığınızda, şaşırtıcı olmayan şekilde sizi kapitalist bir dünya karşılayacaktır. Eski şehirde sokakları adımlarken alışık olduğunuz havra, mescid ve loş kiliselerin oluşturduğu dinî yoğunluk yerini parıltılı ve ışıklı bir caddeye bırakır. Kısa süreli bir şaşkınlık yaşasanız da, zıtlıkların hayatın ayrılmaz parçası olduğu bu şehirde ilerlemeye devam edersiniz; ta ki aşağıda birazdan bahsini edeceğim caddenin vardığı son noktaya kadar…

Çarşı boyunca çok sayıda lüks mağazara sıralanmıştır.

Burası dünyaca ünlü birçok markanın Avrupa başkentlerinde sıkça görülen tarzda cadde boyu yan yana dizildiği; mücevherattan giyime, çantadan ayakkabıya kendilerine yer tuttuğu bir çarşıdır. 600 metre uzunluğundaki caddenin bir kısmı mübarek şehrin kadim surlarına dayanmışken, diğer bir ucu ise Batı Kudüs’teki en büyük Müslüman kabristanına çıkar. Kanaatin, zühdün, faziletin ve infakın vaaz edildiği kutsal mekânlar ile "muvakkat istirahatgâh" arasında kimilerince uzun kabul edilen parıltılı bir dünyadır bugün herkes tarafından “Mamilla” denen çarşı.

Nebi Samuel: Sessizliğin içindeki çığlık
Mecra

1948'deki çatışmalar sırasında kullanılamaz hale gelen çarşı.

Dükkânların yanı sıra kafelerin, restoranların, otellerin, otoparkların ve önemli kitapevlerinin bulunduğu bu çarşı, 1898’de Kudüs’e gelen Alman İmparatoru II. Wilhelm’den bir şeyler koparmaya çalışan Theodor Herzl’in gecelediği “Stern House” misafirhanesine de ev sahipliği yapar.

  • Söz konusu çarşı, 1948 yılına geldiğimizde Yahudilerle Araplar arasında yaşanan yoğun çatışmalar neticesinde kullanılamaz hale geliyor. 1952 yılına kadar da, “tampon bölge” ilân edildiği için kimsenin giremediği bir alan statüsünde kalıyor.

Sonrasında ise fakir Seferad Yahudilerinin virane ve metruk binalara yerleştiğini görüyoruz.

Doğu Kudüs’ün tamamıyla Yahudilerce işgalinden hemen sonra, yani 1970’lerin başında Kudüs Belediyesi tarafından yenileme çalışmaları onaylanmasına rağmen 1990’larda ancak bitirilebilen David Citadel Hotel’in inşaatı, bürokratik yavaşlık ve birtakım çevreci ve Yahudi dinî gruplarca gösterilen legal muhalefet neticesinde şimdiki haline ancak 2008 yılında getirilebiliyor.

Alman İmparatoru II. Wilhelm'in Kudüs ziyaretinden bir kare.

Lakin, gelgelelim çarşının asıl ismine!

1800’lerin Osmanlı Kudüs’ünde surlarla çevrili tarihi şehir fazlasıyla kalabalık bir hale geliyor. İlk defa surların dışında yeni yerleşim bölgeleri ile çarşılar bu dönemde açılır.

İnsanoğluna inen rızkın sadece ve sadece Allah’tan olduğunu bilen Müslümanlar tarafından Mâ Min-Allah (Allah’tan gelen şey) olarak isimlendiriliyor söz konusu çarşımız…

Rızkı daraltan da bollaştıran da yalnızca O değil midir zaten? Gerçekten helal ticaretin yapılmasının amaçlandığı bir yere bundan daha yüce bir isim verilemezdi. Medeniyet dediğin, isimde dahi tecelli eder. Eskiyi çok romantize etmeyelim şimdi ama çarşının isminin hakikaten ne olduğunu fehmeden esnafın haram lokma yeme ihtimalini çok düşük buluyorum.

Günümüzde yalnızca 800 dolayında kabrin kaldığı Mamilla Mezarlığı...

Hikâyeleri ve tarihleriyle Kudüs'ün kapıları
Mecra

Bununla birlikte bugün çarşıya şehrin Yahudi kısmından baktığınızda, ne isminin ne de manasının hiçbir şekilde anlaşılmadığını tek bakışta fark edeceksiniz.

"Mamilla" bütün diller için anlamsız bir kelimedir. Küresel sermayenin tahakküm ettiği bu çarşıda şu anda geçer tek akçe, paradır. Bunun için bir anlam arayışına girmenin de bir icabı yoktur zaten.