125 bin Filistinlinin kimliği tehlikede
ABD Başkanı Donald Trump tarafından açıklanan sözde Orta Doğu barış planında Ayrım Duvarı'nın Batı Şeria kısmında yaşayan ve "Kudüs kimliği" bulunan Filistinlilerin durumuna değinilmiyor. Kudüs Hukuk, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Merkezi Başkanı Ziyad el-Hammuri, İsrail yönetiminin Trump'ın sözde barış planına dayanarak Ayrım Duvarı'nın Batı Şeria kısmında yaşayan 125 binden fazla Filistinlinin "Kudüs kimliğini" iptal edeceği görüşünü paylaştı. Kudüs kimliğini kaybetmenin Kudüs ve Mescid-i Aksa'dan mahrum kalmak anlamına geldiğini bilen Filistinliler, "Burada kalmaya devam edeceğiz ve imkansızı başarmaya çalışacağız. Bu kimliği kaybetmemek için her şeyi yapacağız." dedi.
ABD Başkanı Donald Trump'ın açıkladığı sözde Orta Doğu barış planı nedeniyle "Kudüs kimliği" taşıyan ve Ayrım (Utanç) Duvarı'nın Batı Şeria kısmında yaşayan 125 binden fazla Filistinliyi belirsiz bir gelecek bekliyor.
İsrail, 1967'deki Altı Gün Savaşı'nda Filistin'e ait Doğu Kudüs ve Batı Şeria'yı işgal etti.
İşgalin ardından Doğu Kudüs'teki Filistinlilere, kentte oturma izni yerine geçen "Kudüs kimliği" veren İsrail, 2002'de Doğu Kudüs ile Batı Şeria'yı birbirinden koparan Ayrım Duvarı'nın inşasına başladı.
Bu adımla İsrail, Batı Şeria'da yaşayan Filistinlilerin Kudüs ile bağlantısını koparırken, duvarın Batı Şeria tarafında kalan ve "Kudüs kimliği" taşıyanların bu kente girmesine izin veriyor.
Trump'ın sözde barış planında duvarın Doğu Kudüs kısmında kalan 300 binden fazla Filistinlinin istemeleri halinde İsrail vatandaşlığa geçebilecekleri veya "Kudüs kimliği" ile mevcut statülerini devam ettirebilecekleri yahut da Filistin vatandaşlığına geçebilecekleri belirtiliyor.
Planda Ayrım Duvarı'nın Batı Şeria tarafında kalan Kudüslülerin durumu belirsiz
Ancak sözde barış planında Ayrım Duvarı'nın Batı Şeria tarafında kalan ve "Kudüs kimliği" taşıyan Filistinlilerin durumuna değinilmemesi ise dikkati çekiyor.
Bu durum, Ayrım Duvarı'nın Batı Şeria kısmında yaşayan 125 binden fazla Filistinlinin "Kudüs kimliği iptal mi edilecek?" sorusunu gündeme getirdi.
Doğu Kudüs'ün kenar mahallelerinden Kefr Akab'da yaşayan İbrahim Ebu Emir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sözde barış planının ardından "Kudüs kimliğini" kaybetme endişesi yaşadığını söyledi.
Mescid-i Aksa'nın içinde yer aldığı Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde 1982'de dünyaya gelen Ebu Emir, Eski Şehir'deki evlerinin küçük olması nedeniyle ailesinin 1988'de Kefr Akab'a göç ettiğini anlattı.
"Kudüs kimliğimizi kaybetmemiz Mescid-i Aksa'dan mahrum bırakılmamız anlamına geliyor"
Kudüs'teki bir inşaat şirketinde mühendis olarak çalışan 3 çocuk babası Ebu Emir, ABD Başkanı Trump'ın sözde barış planına tepki göstererek, "Kimliğimizi kaybetmekten korkuyoruz. Çünkü bu kimliği kaybetmemiz, Kudüs ve Mescid-i Aksa'dan mahrum bırakılmamız anlamına geliyor. İşte bundan dolayı endişeliyiz." dedi.
İsrail'in uzun yıllardır Kudüslüleri Kefr Akab ve Şuafat Mülteci Kampı'nın yanı sıra Kudüs'ün banliyöleri gibi varoşlarına sürme planı yaptığını belirten Ebu Emir, şunları kaydetti:
"Burada kalmaya devam edeceğiz ve imkansızı başarmaya çalışacağız. Ben, çocuklarım ve tüm ailem, burada yaşayan bütün Kudüslülerle beraber bunun için uğraşacağız. Burada yaşayan herkes Kudüslüdür, Kudüs'ün toprağını seven insanlardır. Bu kimliği kaybetmemek için her şeyi yapacağız. Her yerde, duvarın çevresinde, öte tarafında, Şam Kapısı'nda, Sahire Kapısı'nda çadırlar kuracağız ve bu kimliği kaybetmeyeceğiz. İşgalci İsrail'e rağmen Kudüslü olarak kalmaya devam edeceğiz."
Kudüs'ün demagojik yapısı değiştirilmeye çalışılıyor
Kudüs Hukuk, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Merkezi Başkanı Ziyad el-Hammuri ise İsrail yönetiminin Trump'ın sözde barış planına dayanarak Ayrım Duvarı'nın Batı Şeria kısmında yaşayan 125 binden fazla Filistinlinin "Kudüs kimliğini" iptal edeceği görüşünü paylaştı.
Hammuri, Trump'ın sözde barış planın da İsrail tarafından daha önce sunulan planlarda olduğu gibi Doğu Kudüs'te yaşayan Filistinlilerin sayısını düşürüp, Yahudi yerleşimcilerin sayısını artırarak kentin demagojik yapısını değiştirmeyi amaçladığını belirtti.
İsrail'in Doğu Kudüs'te yaşayan Filistinli nüfusunu azaltmak için başta ev yıkımları ve ekonomik araçlar olmak üzere birçok yöntem kullandığını dile getiren Hammuri, "Gelecekte karşılaşacağımız şeylerden korkuyoruz, şu çok açık ki gelecekte bizim (Doğu Kudüs kimliği taşıyan Filistinliler) sayımızı düşürmeyi istiyorlar." şeklinde konuştu.
"Trump'ın planı uygulanırsa kimlik kartlarını kaybedebilirler"
"Trump'ın sözde barış planının hayata geçirilmesi halinde Ayrım Duvarı'nın Batı Şeria tarafında yaşayan ve Kudüs kimliği taşıyan Filistinlilere ne olacak?" şeklindeki soruya Hammuri, "Kimlik kartlarını kaybedeceklerini düşünüyorum. Buna ek olarak İseviyye Mahallesi de Kudüs'ten çıkarılma ve burada yaşayanlar da Kudüs kimlikleri kaybetme tehdidiyle karşı karşıya." cevabını verdi.
Binyamin Netanyahu'nun ilk kez başbakan olduğu 1996'da kent dışında yaşayan Filistinlilerin Kudüs kimliğinin geri alınmaya çalışıldığını, bunun üzerine binlerce kişinin Kudüs'e akın ettiğini hatırlatan Hammuri, şöyle konuştu:
"O zamanlar duvar yoktu (Ayrım Duvarı) ve 20 binden fazla Filistinli Kudüs'e geri dönmüştü. Onların büyük bölümü Şuafat Mülteci Kampı'na yerleşmişti. Fakat bugün (duvar olduğu için İsrail'in kontrol noktalarından geçmek zorundalar) Filistinlilerin Kudüs'e dönmesi için yol da yok. Filistinlilerin Kudüs'te dönecekleri bir yer de yok. Kent dışındaki çok sayıda Kudüslü zaten geri döndü ve dükkanlar bile eve çevrildi. Dönen Kudüslüler de yüksek ev kiraları ve diğer şartlar nedeniyle geçinmekte zorlanıyor."