Hikayesi olan lezzetler: Aşure
Hikayesi olan lezzetler: Aşure
Muharrem ayı, İslam dininde bolluğun, bereketin ve Allah’ın mağfiretinin arttığı bir ay olarak kabul edilir. Muharrem ayı denildiğinde akla ilk gelenlerden biri de her yıl Muharrem ayının 10.gününe tekabül eden aşure günüdür. Aşure yüzyıllardır İslam kültüründe olan ve oldukça sevilen bir lezzet olmasının yanı sıra yıllar boyu nesilden nesile aktarılmış bir gelenek halini almıştır.
Hicri takvime göre yılın ilk ayı olarak kabul edilen Muharrem ayının ilk gününde İslam dininin en önemli dönüm noktalarından biri olan Müslümanların Mekke’den Medine’ye göç ettiği Hicret gerçekleşmiştir. Hz.Muhammed (s.a.v) tarafından da Allah’ın ayı olarak adlandırılan bu ayda İslam dinine ait birçok ibadet gerçekleştirilmektedir.
Hz. Hüseyin ve aile fertlerinin bir Muharrem ayında şehit edilmesinden sonra İslam dininde çok daha derin bir anlam kazanmış olan bu mübarek ayı; ibadetlerle ve geleneklerle dolu dolu geçerken bizlere göre Muharrem ayının en güzel ve en özel geleneklerinden biri olan aşurenin hikayesine hep beraber göz atmaya ne dersiniz?
Aşurenin yıllar aşan hikayesi
Muharrem ayının simgesi haline gelmiş olan aşurenin kökeni aslında çok ama çok eskilere dayanıyor. Aşurenin ortaya çıkış noktasının Nuh peygamber zamanında yaşanan Nuh tufanı olduğuna inanılıyor. Şöyle ki ‘Hz. Nuh (a.s) peygamber olduktan sonra oğulları olan Sam, Ham ve Yasef kendisine iman ederler lakin asi oğlu Kenan ve kavminden pek çok kişi Hz.Nuh’a inanmaz ve iman etmezler.
1000 seneyi aşkın bir süre Allah'ın emirlerini kavmine tebliğ etmesine karşın ne yazık ki Hz. Nuh (a.s.) kendisine inanmayanların alaylarına ve zulümlerine maruz kalır. Tüm gayretlerine rağmen kendisine inanmamakta ve iman etmemekte ısrarcı olan kavmini son çare olarak Allah (c.c.) ‘a şikayet etmek zorunda kalır. Allah (c.c) Hz. Nuh'a devasa bir gemi yapmasını emreder ve ona yardım etmesi için dört büyük melekten biri olan Cebrail (a.s.)’ı görevlendirir. Hz. Nuh (a.s) Rabbinin buyruğunu yerine getirerek büyükçe bir gemi yapar ve kavminde kendisine inanmış, iman etmiş ne kadar mümin varsa onları gemiye bindirir. Her türden birer çift hayvanı da gemiye alır.
Ve Allah (c.c.) bugün Nuh tufanı olarak bildiğimiz o büyük tufanı koparır. Gök delirmişcesine yağan yağmur ve yerden fışkıran sular bütün yeryüzünü kaplar. Tam o anda gemi hareket eder ve sadece gemideki iman etmiş müminler kurtulur.
Bu sırada gemi aylarca suda kalır ve zaman içinde yanlarına aldıkları yiyecekler tükenmeye başlar.
Ne yapacaklarını düşündükleri sırada Hz. Nuh ve gemideki müminler ellerinde kalan tüm yiyecekleri bir kazanda toplayarak bir çorba pişirmeye karar verirler. İşte o çorba yıllar aşarak günümüze 'aşure' olarak gelmiştir. Aşure yüzyıllardır İslam kültüründe değişmez bir gelenek haline gelmiştir. Lakin özellikle Osmanlı’dan itibaren aşure geleneği ve Muharrem ayının önemi had safhaya ulaşmış. Şöyle ki Muharrem ayının 10. günü kazanlarla aşureler yapılıp eşe dosta, konu komşuya ikram edilir olurmuş. Hatta aşure dağıtan gönüllü "aşure sebilcileri" ihtiyaç sahiplerine aşure dağıtırmış. İslam dininde bir çok önemli hadisenin yaşandığı ve ibadetlerle dolu geçirilmesi gereken bir ay olan Muharrem ayı, vazgeçilmez bir gelenek olan aşure gününü de kapsamasıyla İslam kültüründe kendine mühim bir yer edinmiştir.
Bolluk ve bereketin simgesi: Pratik Aşure Tarifi