1915’te batıdaki savaş bir bataklığa dönüşmüştü. Her iki taraf da sürekli siperler inşa ediyor ve sonuç alınamayan saldırılarla askerlerini kaybediyordu. Rusların, Tannenberg’deki büyük yenilgisi diğer müttefiklerini de zora sokmuştu. Artan kayıplarla İtilaf Devletleri bir kumar oynamaya karar verdi; yeni bir cephe açılacaktı. O dönem Bahriye Nazırı olan Sir Winston Churchill, Osmanlının başkenti İstanbul’u ele geçirmek için Çanakkale’ye saldırılması kararını verdi. İtilaf Devletleri, açılacak cephenin, Batı Cephesini saplandığı bataktan kurtarmasını ve zor durumdaki Rusya’ya destek ulaştıracak yeni bir yol açmasını umuyordu.
Başlangıçta donanma güçlerinin denizden yaptıkları saldırılar başarısız olunca karaya çıkartma kararı alındı
İttifak Devletleri küçük kayıplarla, Osmanlıyı kolayca yeneceklerine inanıyorlardı. Osmanlı İmparatorluğu, o zamanlar "hasta adam" olarak adlandırılıyor ve zayıf görülüyordu. Ancak beklenenin tam tersi oldu. Osmanlı kuvvetleri güçlü bir direniş göstererek düşmanın çıkartmalarını engelledi. Bu başarısızlıkları İtilaf Devletlerini yeni bir batağa sapladı. İtilaf güçleri amaçlarına ulaşmakta başarısız olmuş ve Çanakkale sahillerine saplanmışlardı. İngilizler ve Anzaklar (Australia and New Zealand Army Corps ANZAC), sahillerde Osmanlı siperlerini ele geçirmeye çalışıyordu. Çanakkale, İtilaf Devletleri için Batı cephesi gibi bir bataklığa dönüşmüştü.
İttifak güçleri 220.000, Osmanlı güçlerinin ise 253.000 askerini kaybettiği muharebe, İtilaf Devletleri için ezici bir mağlubiyetti.