Yüksek perdeden başlayıp sessizliğe gömüldü: Yaşamayanlar
Türkiye'nin ilk fantastik dizisi olan Yaşamayanlar, büyük bir ses çıkarsa da etkisi beklenildiği gibi olmadı. Sadece 10 bölüm süreceği belirtilen dizi, sessiz sedasız final yapmaya hazırlanıyor.
Bir fantastik hikayemiz var diye övündüğümüz fakat beklediğimiz etkiyi bulamadığımız yapım... Başrolünde Elçin Sangu ve Kerem Bursin'in yer aldığı Yaşamayanlar dizisi, ilk bölümünde oluşturduğu etkiyi devam eden bölümlerinde sürdürmeyi başaramadı.
Öncelikle dizinin genel konusuna bakalım
Mia, kendisini vampire dönüştüren Dmitry’yi öldürüp yeniden insan olmak için İstanbul’a gelir. Fakat kadim şehir İstanbul’un onun için başka planları vardır. Mia kendisini iyiyle kötünün, aşkla nefretin, yaşamla ölümün birbirlerine dönüştüğü soluk soluğa bir hikayenin tam merkezinde bulur. Bu hikayede ona eşlik edenlerse karanlık ve çekici Karmen, geçmişinde büyük bir sır barındıran savaşçı Numel ve İstanbul’un kenar mahallelerinde vampirlere karşı direnen avcılardır. Hepsinden de önemlisi, insanlar ve vampirler arasında büyük bir savaş başlamak üzeredir. Mia'nın en büyük sınavı ise büyük savaş başladığında kimin tarafında savaşacağıdır.
Peki neden başarılı olamadı?
Dizinin beklediği etkiyi elde edememesinde kilit 2 nokta var. Hikayenin temeli yerleşmiş olan bu iki durumunun kötü klişeleşme sorununa dayanıyor.
Dizideki ilk klişe: Geçmişten gelen hırs, karşısındaki kötüyü yok etmek için güçlendirir. Yaşamayanlar'ın ilk klişesi de bu. Öyle ki dizi, açılışını bile bununla yapmıştı.
Diğer bir dikkat çeken klişe ise; Mia'nın, kötü çocuğu iyi yapma gücü ve insanlar ile vampirler arasında süren savaş içerisinde her iki tarafı da yanında tutma mücadelesi. Bu sebeple bir şekilde Mia'ya hiç kızamıyoruz. Bu durum Türk dizilerinin bilinen hikayelerinden biri.
Son söz:
Elçin Sangu, Mia karakterini canlandırıyor
Diziyle ilgili malum sonu getiren en çok dikkat çeken bu iki klişe desek yanılmış olmayız. Buradan aslında bir bakıma; oyuncu kadrosunun değil hikayenin daha kıymetli olduğu sonucuna ulaşmış oluyoruz demek mümkün.