Yenidoğan çetesi vakasına bir yenisi eklendi: Eymen yüzde 90 engelli kaldı
Yenidoğan Çetesi soruşturmasında adı geçen Esenyurt'taki Özel Reyap Hastanesi'nde doğum yapan Ayşe K., şu an 4 yaşındaki oğlu Eymen Ali K.'de, hastane çalışanlarının ihmali nedeniyle yüzde 90 oranında engel oluştuğunu ileri sürdü. Aklında hep bir şüphe olduğunu belirten anne Ayşe K., "Artık şüphe değil, buna eminim." dedi.
İstanbul Esenyurt'ta ikamet eden 34 yaşındaki Ayşe K.'nin, 2020 yılında doğum sancıları başladı. İddiaya göre, aciliyeti olan bir hastaydı ancak gelen ambulansla evlerine uzak olan Özel Reyap Hastanesi'ne sevk edildi. Eymen Ali K., bu hastanede prematüre bebek olarak dünyaya geldi, 57 gün annesinden ayrı kalarak entübe edildi.
İddiaya göre, hastane çalışanlarının yanlış tedavi uygulaması Eymen Ali K.'de kalıcı hasara neden oldu. Yaşadıklarını anlatan Ayşe K., "Ben orada birçok bebeği gördüm. Hiçbir şekilde ilgilenmiyorlardı, hemşireler oturmuş telefon ile oynuyordu ama çocuklar orada ağlıyordu. Bir tanesi morarırcasına ağlıyordu ve neredeyse kuvözden çocuk taşacaktı ağlamaktan, debelenmekten" şeklinde konuştu.
"Çok telaşlıydı bir an önce çocuğu göndermek istiyordu"
Bebeğini görmek için verdiği mücadeleyi anlatan Ayşe K., “Pandemi sürecinde doğdu Eymen. 29 haftalıktı, plasentadan ayrılmıştı çok acil bir hastaydım. 112 Acil Çağrı Merkezi'ni aradık biz, ambulans geldi. Bizi hastaneye götürdüler. İki tane çok donanımlı hastane vardı yanımızda, bize çok yakındı. O iki hastaneyi es geçerek, bizi direkt Özel Reyap Hastanesi'ne getirdiler. Orada apar topar zaten ameliyata alındım. Çocuk yoğun bakıma alınmış. Bana doğumu yaptıran doktor geldi, benimle görüştü. Çocuğun ağladığını, sesini duyduğunu, yoğun bakıma alındığını söyledi. Çocuk iyi olacak, toparlanacak, korkulacak bir şey yok çünkü oksijen gitti diyerek beni teskin etti. Çocuğu, entübe ettiklerini ve uzun bir süre yoğun bakımda kalacağını söyledi. İki gün sonra ben gittim doktorla görüşmeye, çocuğu görmek istediğimi söyledim. 'Çocuğu gösteremeyeceklerini' söylediler bana.
Çocuğu görmem gerektiğini söyledim, çünkü annesiyim ve çocuğumu görmek istiyorum diye ısrar ettim. Fotoğraf istedim, en azından çocuğumun neye benzediğini görmek istediğimi, çocuğumu görmek istiyorum hakkım bu benim diye… Ertesi gün fotoğraf vereceklerini söylediler, bana ertesi gün yoğun bakımda çekilmiş bir fotoğrafı verildi. Çocuk ile ilgili hiçbir bilgi alamadık. Bizi her aradığında tedavinin devam ettiğini ve şu an gelişen bir durum olmadığını söyledi. Çocuk yoğun bakımda hiçbir komplikasyon geçirmedi ve 57 gün entübe kaldı. Fırat Sarı bizi hastaneye çağırdı apar topar. Bize söylediği şey 'Hemşire Yeşim, Eymen'i beslerken ciğerine süt kaçırmış, bebek aspire edilmiş ve sevk etmek istiyorum'… Çok telaşlıydı. Bir an önce çocuğu göndermek istiyordu. Ben şaşırdım, neden bizi sevk etmek istiyorsunuz… 'Hemşire hatası olduğunu ve hemşireye kızdığını' söyledi bana. Aspire ne demekti onu bile bilmiyorum. Çocuk orada ne yaşadı? Çocuk orada oksijensiz kaldı. O süre zarfında şu an artık öğrendim, anlıyorum ne olduğunu. Çocuğun ciğerinden tekrar aspire yöntemiyle geri çekmişler mamayı, sütü her neyse. Ben Eymen Ali'yi, çıkmasına yakın süre zarfında ısrarlarıma, yoğun baskılarıma dayanamayarak çağırmaya başladılar. 4'üncü ayın sonuydu, artık taburculuk süresi gelmişti ve içeriye almaya başladılar beni" diye konuştu.
"Çocuk açlıktan beni tırmalıyordu"
Aylar sonra Eymen bebeği gören anne Ayşe K. "Ben Eymen'in çok bakımsız olduğunu gördüm, hiçbir şekilde ilgilenmiyorlardı ve orada başka bebekler de vardı. Eymen'le ten teması yapmak istiyordum ve bunu sürekli talep ediyordum. Artık o kadar çok talepkar olmama kayıtsız kalamıyorlardı ve çağırıyorlardı ama beni taburculuğa yakın, 4'üncü ayın sonunda çağırmaya başladılar. Bebeği aldığımda kucağıma, beni tırmalıyordu açlıktan çocuk. Ben beslemeye emzirmeye başladım çocuğu. Çocuk o kadar çok açtı ki direkt emmeye başladı, bir prematüre bebekten bahsediyoruz. Emme refleksi gelişmemiş bir bebekten… Uzun süre entübe kalmış bir bebek emmeye başladı. Artık nasıl aç bırakıldıysa çocuk orada" ifadelerini kullandı.
"Eymen yüzde 90 engelliyse sebebi onlar"
Ayşe K., "Eymen orada iki kez aspire edildi ve şu an onların yazdığı epikrizde Eymen'in aspire edildiği yazmıyor. Bu bilgi yok. İki kez aspire oldu çocuk orada ve ciğeri hasar aldı. Yaşamış olduklarının bedelini Eymen ödeyecek. Eymen şu an yüzde 90 üzeri engelli ve onlar sebep oldu buna. Belki de aspire süreci olmasaydı Eymen şu an sağlıklı bir çocuk olarak hayatına devam edecekti. Çünkü, 26-27 haftalık doğup da hayatına devam eden bir sürü çocuk gördüm. Bunu prematüreliğe bağlayamazlar. Prematüre doğup, gelişimini tamamlayan bir sürü çocuk var. Bunlar sebep oldu, özellikle Yeşim Hemşire onu beslerken. İhmal olduğu çok belli. Çocuk kusmuş, ciğerine geri kaçmış kusmuğu. Uzun süre çocuk bu vaziyette kalmış. Çocuk iki kez ölümden geri döndü. Burada onlar Eymen'e hiçbir şey katmadı. Bu Eymen'in mücadelesiydi ve Eymen bunu tek başına kazandı. Zaten içimde hep bir şüphe vardı, hep bir kuşku vardı ve ben bunu defalarca anlattığım insanlar var. Bunları izlerken, evet söylemişti diyecekler kesinlikle" dedi.
"Fırat Sarı'nın telefon görüşmesine şahit oldum"
İçindeki kuşkunun hiç bitmediğini belirten Ayşe K. "Bir ara kontrole gittiğimde Fırat Sarı'nın bir telefon görüşmesine şahit olmuştum. Bir aile kendisinden şikayetçi olacakmış. Bunun üzerine konuştukları, 'Hiçbir şeyi ispatlayamazlar, raporu düzenleyen biziz. Çocuğun durumu ortada. Ellerinden geleni ardına koymasın, bizim de elimiz boş değil istediklerini yapabilirler' diye konuşmalarına şahit oldum. En ağır şekilde cezalandırılmalarını istiyorum. Kesinlikle diplomaları iptal edilmeli, bu insanlar asla içeriden çıkmamalı. Devlet hastanesine gitseydim, araştırma hastanesine gitseydim o an başka bir hastaneye gitmiş olsaydım, işini iyi yapan insanlar ile karşılaşmış olsaydım, Eymen daha farklı durumda olabilirdi" şeklinde konuştu.
"O dönem bir çok ilaç aldık, Fırat Sarı ve hemşireler istedi"
Ayşe K., "Bizden o dönem 3 bin 500 TL kadar yatak ücreti talep ettiler. Kayınvalidem ve eşim, çok yüksek bir meblağ olduğunu bunu ödemeyeceğimizi söyleyince, 2 bin TL'ye düşürmüşlerdi. Fatura kesmediler. Belirli ilaçlar istendi, o dönem birçok ilaç aldık verdik. Fırat Sarı ve hemşireleri istedi ilaçları bizden. Birçok kez onlara ilaç götürdük. Çocuğa ilaç vereceğini, vitamin vereceğini, şu an aklıma gelmeyen ilaçları biz kendimiz temin edip götürdük" ifadelerini kullandı.