Tüm karakterlerini öldürerek finale yürüyen dizi: Paramparça
HÜSNA KÖŞGER
Abone Ol
Senaristlerin üstün yaratıcılık örneği göstererek diziyi 3 sezon da getirdikleri son nokta...
Şunun şurasında Kore'den çevrilmeyen kaç Türk dizisi kalmıştır ki? Tam 3 sezondur yayında olan Paramparça bile 2000 yılında yayınlanmış olan Autmn in my heart adlı diziden uyarlama. Ve yalnızca 16 bölüm sürmüş. Şimdi siz diyeceksiniz ki; "E! O zaman o senaristler yaratıcı değilmiş. Bak bizimkilere; 16 bölümlük hikayeden 3 sezonluk dizi çıkarmışlar"... Aslına bakarsanız önemli olan bölüm ya da sezon sayısı değil, ana hikayeden çıkmadan tadında biten bir olay örgüsüyle final yapabilmek. Ne yazık ki bu durum Paramparça dizisi için geçerli olamadı.
Başrol oyuncusu Erkan Petekkaya'nın bile eleştirdiği senaryosu ile Paramparçayı 3 sezonunu baz alarak inceliyoruz. Eminiz sizler de bu sezon içerisinde diziden ayrılan oyunculara hak vereceksiniz.
0. Dizi; tam 15 yıl önce aynı hastane de doğan 2 kız çocuğunun karıştırılması ve gerçeğin ortaya çıkmasından sonraki süreci anlatır. Cansu fakir, Hazal ise zengin bir ailenin kızıdır fakat başkalarının hayatlarını yaşarlar.
0. Tam 3 sezon boyunca Cihan karakterinin eşi Dilara'yı aslında sevmediği ve yalnızca Cansu'nun öz çocuğu olmadığı yansıtılmıştı. Şu an gelinen nokta ise tam tersi.
Şu an ki senaryo da; Cihan, Dilarayı severek evlenmiş ve yalnızca hastahane de karışan kızı Hazal öz çocuğudur. Orijinal hikaye de böyle bir durum söz konusu değildir oysa ki.
0. Kuşkusuz hikayenin bu yola evrilmesi annelerden birini oynayan Nurgül Yeşilçay'ın diziden ayrılması oldu. İlk ölüm sahnesi de burada gerçekleşti.
Fakat devam eden süreçte; hırçın ve para göz olan Hazal daha da kötü olmuş, iyilik meleği Cansu ise şımarık ve bencil bir karaktere evrilmişti. Benzeri şekilde 3 sezon boyunca kibirli yanıyla yansıtılan Dilara karakteri, daha bir şefkatli olmuş ve öz kızına karşı daha ilgili olmuştur.
0. Benzeri hikayeler birbirlerini kıskanan Hazal ve Cansu karakterleri arasında yaşatılmış ve bir anda barıştırılmışlardı.
Gel görün ki aynı şekilde sadece birkaç bölüm içerisinde yine birbirlerine düşman yapılıverdiler. Çünkü reyting yapacak malzemeleri ellerinden gitmişti.
0. Kilit nokta da burası zaten: Reyting! Reyting amacıyla her bir karakter farklı kişiliklere bürünebiliyor.
Reyting uğruna kiminin ailesi değişti kiminin ise 3 sene önce geçmiş ile ilgili anlattığı şeyler. Dizide hastahaneye ve cezaevine yolu düşmeyen de aynı şekilde neredeyse hiç kalmadı. Bu durum kan kaybına sebep oldu. İyi yöneltilmeyen hikayeden nasibi oyuncular aldı. Kötü kurgulanan karakterler ya öldürüldü ya da adım adım hikayeden uzaklaştırıldı. Ama bu duruma dur diyen oyuncular da vardı...
0. Finale doğru giden dizi de son sözü ise dizinin başrolü Petekkaya söyledi: "Senaristler herkesi öldürüyor" diyerek.
Başrol oyuncusunun böyle bir şeyi söylemesi elbette acı bir durumdur. Tam 3 sezondur yayında olan 16 bölümlük bir hikayenin bu noktaya getirilmesi ise daha da acı. Son olarak hem izleyici gözüyle hem de eleştirel bir gözle diyebiliriz ki: Hiçbir hikaye bu noktaya getirilmesin ve hem kamera önü hem de kamera arkasında verilen yüzlerce emek karşılığını bu şekilde almasın.